Periler “Deus venerunt gentes” ilahisini
ağlayarak okumaya başladılar
Beatrice de
haçın altında oturmuş oğluna ağlayan
‘Hazreti
Meryem’ gibi hüzünlenmişti
İlahi
bitince a vakurla ayağa kalkarak;
“Modicum et non bidebitis me
Et iterun”
Sevgili kardeşlerim,
“Modicum et vos videbitis me” dedi
Sonra yedi
periye ilerlemeleri için işaret etti;
Bize de
başıyla selam verdi,
Ben Stazio
ve Matilda onu takip ettik.
On adım
atmıştık ki; gözleriyle gözlerimi yaktı gene;
“Yanıma gel istersen bana soru sorabilirsin,
yürürken” dedi
Yanında
olmam gerekiyordu zaten,
Ama soru sormaya cesaret edemedim
sadece:
“Efendim, siz bilirsiniz benim ne öğrenmem
gerektiğini,
Siz söyleyin ben dinleyeyim” dedim.
“Ben diyorum ki artık çekingenlikten kurtul, korkma, serbest konuş,
yarı uykuda gibi olma” dedi.
“Kiliseye zarar veren belasını bulacaktır
merak etme;
İlahi adalet onlari cezalandırılacaktır” dedi
Kartal arabanın üzerine servet yağdırdı
bazan onu canavara dönüştürdü bazan de ava...
Ama merak etme Kartal varissiz kalmaz
Kader yazılmıştır olabilecekleri şimdiden görebiliyorum;
500 -10- 5
Bu rakamı unutma; gelip te o orospu ile belalısını yenecek olanın
sayısıdır o...
Şimdi belki anlamazsın dediklerimi ama tarih doğruluğunu gösterecektir.
İman edenlere zarar gelmeyecek,
Bu dediklerime iyi dikkat et dünyaya döndüğünde yazarsın!
Halen yaşamakta olan ve ölüme doğru koşarak gidenleri uyarırsın.
Ağacı da anlat dunyaya döndüğünde;
Yaratıldığından beri iki defa zarar gördü;
Elma’ dan sadece bir ısırık alanlar senelerce cezasını çektiler
Düşünürsen bundan ders çıkarırsın
Benim isteğim; senin bunları dünyada anlatmandır.
Buradan oraya bir hatıra götürmendir.”
“Anlattıkların beynime mühür olup
yerleşmiştir” dedim
“Ama neden şifreli konuşuyorsun?
Bu sözlerin manası benim için çok yüksekte”
“O zaman sen de yükseğe çık; yalnız
felsefeyle değil, imanla da düşünmeyi öğren!
En iyi insan bile Cennet’ten epeyce uzaktadır;
insan zihni herşeyi kavrayamaz
dünyadayken.”
“Ama ben senden uzaklaştığımı hiç
hatırlamıyorum; suçluluk ta hissetmiyorum”
O zaman
güldü:
“Hatırlamıyorsun
tabii; dedi.
“Bugün
Lehte ırmağının suyundan içtin ya;
Günahı unuttun!
Günah bir duman gibi yükseldi,gitti üzerinden.
Şimdi biraz daha basit anlatayım istersen;”
O sırada bir
su kaynağının yanına gelen kafile birden durdu:
Fırat ve
Dicle nin kaynağı olan dağlara benziyordu burası;
Önce bir
kaynaktan doğan, sonra ikiye ayrılan,
sonra tekrar
birleşen sular...
Ben hayretle
bakar; burasının neresi olduğunu sorarken;
Beatrice, “ Matilda” dedi.
Matilda
hemen, “Ben ona iki ırmağı anlatmıştım;
unutmus olamaz.” dedi suçlulukla
Beatrice; “ onu Eonoe' ye götür; güzel suyundan içsin,
hatırlasın;
adet yerini bulsun” dedi.
adet yerini bulsun” dedi.
Matilda zarifce
elimi tuttu, beni su kenarına götürdü,
Stazio’ ya
seslendi kibarca, “ sende gel” dedi.
Okuyucu ; eğer
daha fazla yerim olsa sana daha da anlatırdım burayı;
bu tatlı suyu;
Ve bu tatlı
susuzluğumu;
Hiç durmadan
içmeye devam ederdim bu sulardan,
Fakat Araf
bölümü bitmiştir.
Bu sulardan
tamamen arınmış, temizlenmiş, yeniden doğmuş olarak geldim.
Baharda yeni
açan çiçekler gibiydim;
Kışın
yaraları sarılmış, soğuğu gitmişti;
Mükemmele
ulaşmış,
yıldızlara yapacağım yolculuğa hazırlanmıştım...
Araf
Kanto 33
Son bölüm
Çeviri: Elif Mat
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder