Kanto 1 Inferno
Yorumlar
Elif Mat
Yaş otuz beş! yolun yarısı eder.
Dante gibi ortasındayız ömrün.
Delikanlı çağımızdaki cevher,
Yalvarmak, yakarmak nafile bugün,
Gözünün yaşına bakmadan gider.
Cahit Sıtkı
Tarancı' nın "Otuz Beş Yaş" şiirini hepimiz biliriz. Belki bazılarımız niye 35 yaş;
niye insan ömrü 70 yaş olarak
hesap edilmiş diye sorabilir
İncil de 30+30+10=
70 olarak bir insan ömrü formüle edilmiş. Dante’ de bundan yola çıkarak; 35 yaşı insan ömrünün yarısı olarak kabul
etmiş. Hayatının yarısında, ama bunu “hayatımın ortasında” olarak ifade etmiyor
da “hayatımızın” diyor ilk başlangıç mısralarnda... Yani okuyucuyu da katıyor
işin içine. Hepimiz aynı hayatın içindeyiz; hepimiz aynı güçlüklerle
karşılaşıyoruz demek istiyor
Kendi hayatını,
alışagelmiş bir oto biyografi gibi yazmak istemiyor. “ 1265 yılında, Floransa
da dogdum” diye söze başlamıyor da; hayatın ortasından- konunun tam ortasından başlıyor anlatmaya. Hem de tam
bütün herşey sarpa sarmışken:
Hayatımızın ortasını
geçtiğimde, kendimi karanlık bir ormanda buldum;
çünkü doğru yolu
kaybetmiştim.
O korkunç ormanı
hatırlamak, şimdi bile içimi korkuyla dolduruyor.
O kadar zordu ki;ölümden
beterdi!
Buraya nasıl
geldiğimi de hatırlamıyorum,
Kendime geldiğimde
buradaydım işte;
O kadar uyku
halindeydim ki ;
Doğru yoldan ne
zaman ayrıldıgımı hatırlayamıyorum.
Dağın tepesinde
görünen ışığa doğru yürümek istiyorum ama korkuyorum
O ışık ki
insanları nesiller boyu doğru yola ulaştırmıştır...
Şairimiz bu duygular içersinde biraz
dinlendikten sonra dağa
tırmanmaya başlar ama önce karşısına yere yumuşak patileriyle basan bir leopar
çıkar, sinsice yaklaşır; Dante çaresiz geri döner.
Ondan kurtuldum
derken; bu sefer de aç bir aslan yolunu
keser, onun heybetinden sanki yer gök titrer; ardından doymak bilmez bir dişi
kurt, Dante’yi geldiği yere tekrar o
vadinin karanlığına, sisine; bilinmezliğine, ürkütücülüğüne geri sürükler.
Bu üç canavarın
kendisine geçit vermeyeceği anlaşılmıştır. Peki ne yapacaktır? Bu korkular
yetmezmiş gibi, o sırada karşısına bir de ruh çıkar. Dante önce kim olduğunu anlayamaz.
Bu gelen kişi uzun müddet hiç konuşmamış olduğu için şimdi de konuşmakta zorluk
çekmektedir:
Dante korkuyla;
“Aman acı bana- Miserere
di me-
Ruh musun, insan mısın?” diye sorar.
Ruh cevap verir:
"Bir zamanlar
insandım. Ben Mantua’lıyım; Sezar zamanında doğdum; İmparator Ausgustus
zamanında; yani Hrıstiyanlık’ dan evvel yaşadım. O zamanlar sahte Tanrılar
vardı. Ben şairdim; şiirlerimde Truvalı Aeneid' in hikayesini anlattım "der; ve “Niye
o karmakarışık dünyaya geri dönmek istiyorsun?” diye sorar.
Dante hemen tanır O’nu;
bu kişi büyük Roma şairi Virgil’dir. “ Sen benim üstadımsın, ben de şiirlerimde
senin tarzını kullanıyorum” der, ve başına gelenleri anlatır.
Virgil ona “Buradan
çıkmak istiyorsan yukarı doğru değil, aşağıya doğru gitmelisin. Bu canavarlar
kimseye geçit vermezler; ama günün birinde bunların da hakkından gelecek başka
bir yaratık ortaya çıkacak ve Italya'yı kurtaracaktır” der.
"Şimdi gel beni takip
et ben seni Cehennem’ den geçireceğim; mahvolmuş ruhları göstereceğim;" diyerek
Dante’ye yardım eder.
Virgil önde; Dante
arkada yola koyulurlar...
Üç canavarın neyi
temsil ettiği merak edilir, bu kısımda. Bazılarına göre bunlar Cehennemde daha
sonra anlatılacak olan saldırganlık, sinsilik, açgözlülük gibi gunahları temsil
eder bazılarına göreyse bunlar Dante’ nin yaşadıgı yıllarda o zamanın Floransa’sı
Fransa’sı ve de Papalıktır.
Çoğu zaman şiirde
ilerde de göreceğimiz gibi, mısraları birden fazla şekilde yorumlamak mümkündür.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder