Hazreti Peygamberin göğe yükseltilmesini anlatan Necm Suresi, Kuran'daki edebi yönü, şiirsel anlatımı en kuvvetli olan ve esrarı, anlaşılması en zor olan surelerden biridir. Göğe yükseltilme hadisesi insanların hayaline bırakılıyor isim verilmeden Cebrail a.s. olduğunu tahmin ettiğimiz melek tarafından kendisine birşeyler öğretilerek göğe yükseldiğini anlıyoruz
"Necm" yıldız demek Arapça; yıldıza yeminle başlıyor; rahmetli Yasar Nuri Öztürk tercümesiyle:
Ülker yıldız kümesi
Bismillâhirrahmânirrahîm
1: Yemin
olsun inip çıktığı zaman yıldıza/fışkırıp çıktığı zaman çimene/süzülüp aktığı
zaman Ülker Yıldızı'na/aşağı indiği zaman o parçalar halinde ağır ağır gelene,
2: Ki
arkadaşınız ne saptı ne de azdı.
3: O;
kuruntudan, keyfinden konuşmuyor.
4: İndirilmiş
bir vahiyden başkası değildir o.
5: Kuvvetleri
çok müthiş olan belletip öğretti onu ona.
6: Akıl,
güzellik ve güç sahibidir. Doğrulup dikildi.
7: En yüksek
ufuktadır o.
8: Sonra
iyice yaklaştı ve sarktı,
9: İki yayın
beraberliği gibi, belki ondan da yakındı.
10: Böylece
vahyetti kuluna vahyettiğini.
11: Kalp
yalanlamadı gördüğünü.
12: Onun
gördüğü şey hakkında kuşkuya düşüp onunla çekişiyor musunuz?
13: Yemin
olsun ki onu bir başka inişte de görmüştü.
14: Son sınır
ağacı, Sidretül Münteha yanında.
15: O ağacın
yanındadır sığınılacak bahçe.
16: O vakit
kuşatıp sarıyordu Sidre'yi kuşatıp saran,
17: Göz ne
kayıp şaştı ne azıp haddi aştı.
18: Yemin
olsun ki Rabbinin en büyük ayetlerinden bir kısmını gördü.
19: Gördünüz
mü Uzza'yı, Lât'ı.
20: Ve
ötekini, üçüncüsü olan Menât'ı.
21: Erkek
size, dişi Allah'a mı?
22: İşte bu,
insafsız bir bölüştürme.
23: Bunlar,
sizin ve atalarınızın taktığı isimlerden başka şeyler değildir. Onlar hakkında
Allah bir kanıt indirmemiştir. Onlar, sadece sanıya, bir de nefislerin
hoşlandığı şeylere uyuyorlar. Yemin olsun, onlara hidayet Rablerinden
gelmiştir.
24: İnsan
için, her özleyip hayal ettiği var mı acaba?
25: Sonrası da
öncesi de/âhiret de dünya da Allah'ındır.
26: Göklerde nice
melekler var ki, şefaatler hiçbir işe yaramaz. Allah'ın, dilediği ve hoşnut
olduğu kimseler için izin vermesinden sonraki durum müstesna.
27: O âhirete
inanmayanlar, meleklere mutlaka dişilerin adlarını takarlar.
28: Onların bu
konuda hiçbir bilgisi yoktur. Yalnızca sanıya uyuyorlar. Sanı ise haktan hiçbir
şey kazandırmaz.
29: Bizim
zikrimizden/Kur'an'ımızdan yüz çeviren ve iğreti dünya hayatından başka bir şey
istemeyen kimseden, sen de yüz çevir.
30: Onların,
ilimden ulaşacakları şey işte budur. Kuşkusuz, yolundan sapmış olanı Rabbin çok
iyi bilir. Hidayet üzere yürüyeni de en iyi O bilir.
31: Göklerde
ne var yerde ne varsa Allah'ındır. Bu, Allah'ın; yaptıklarıyla kötülük
sergileyenleri cezalandırması, güzel davranıp güzel düşünenleri de güzellikle
ödüllendirmesi içindir.
32: Öyle
kişilerdir ki onlar, günahın büyüklerinden ve iğrençliklerden çekinip
kaçınırlar. Bazı küçük sürçmeler hariç. Hiç kuşkusuz, senin Rabbin affı geniş
olandır. Sizi en iyi bilen O'dur: Hem sizi topraktan oluşturduğu zaman hem de
annelerinizin karınlarında ceninler halinde bulunduğunuz zaman. O halde kendi
kendinizi temize çıkmış göstermeyin; kimin sakındığını en iyi bilen O'dur.
33: O yüz geri
döneni gördün mü?
34: Azıcık
verdi, sona inatla sıkıca tuttu.
35: Gaybın
bilgisi onun yanında da o mu görüyor?
36: Yoksa
haber verilmedi mi ona, Mûsa'nın sayfalarındakiler?
37: Ve o çok
vefalı İbrahim'in sayfalarındakiler...
38: Gerçek şu
ki, hiçbir günahkâr bir başka günahkârın yükünü sırtlamaz.
39: Gerçek şu
ki, insan için çalışıp didindiğinden başkası yoktur.
40: Ve onun
çalışıp didinmesi yakında görülecektir.
41: Sonra
karşılığı kendisine hiç eksiksiz verilecektir.
42: Hiç
kuşkusuz, son varış Rabbinedir.
43: Hiç
kuşkusuz, güldüren de O'dur, ağlatan da...
44: Hiç
kuşkusuz, öldüren de O'dur, dirilten de...
45: Hiç
kuşkusuz, iki çifti, erkeği ve dişiyi yaratan O'dur;
46: Meni
halinde atıldığı zaman bir spermden...
47: Hiç kuşkusuz,
o ikinci oluşum da O'nun işidir.
48: Hiç
kuşkusuz, zenginlik veren de O'dur, nimete boğan da...
49: Hiç
kuşkusuz, Şi'ra yıldızının/şuurlanmanın Rabbi de O'dur.
Gökyüzünde en parlak görülen Sirius yıldızı sağ üst köşede ay Himalayaların üzerinde doğarken görülüyor
50: Hiç
kuşkusuz, daha önceden gelmiş olan Âd'ı helâk etti.
51: Semûd'u
da. Böylece geriye bir şey bırakmadı.
52: Daha önce
de Nûh kavmini. Çünkü onlar, evet onlar zulmettiler, azdılar.
53: Altı
üstüne gelmiş kentleri de yere geçirdi O.
54: Sarıp
doladı onlara, sarıp doladığını.
55: Peki,
Rabbinin nimetlerinden hangisinde kuşkuya düşüyorsun?
56: Bu da ilk
uyarıcılar gibi bir uyarıcıdır.
57: Yaklaşmakta/yaklaşacak
olan yaklaştı.
58: Onu
Allah'tan başka kaldıracak/uzaklaştıracak yok.
59: Şimdi siz
bu sözden mi hayrete düşüyorsunuz?
60: Gülüyorsunuz,
ağlamıyorsunuz.
61: Ve siz,
kibirlenip kafa tutarak sersemce somurtuyorsunuz.
62: Artık
Allah için secdeye kapanın, ibadet edin/iş yapıp değer üretin!
Nasa resimlerinden Sirius yıldızı
Sidret'ül münteha, yükselişteki son durakta bulunan ve cennetin girişindeki ağaç olarak tanımlanmıştır. Bazı hadislerde genişliğinin 70 arşın olduğu bildirilmiştir.
"Sidret'ül münteha", son sedir anlamında Arapça tanım terkibidir. 7. kat gökte, Allah'a yaklaşmada varlıkların ulaşabileceği son sınır olarak kabul edilir. İfade kaynağını Necm suresindeki bir ayetten alır. "Sidretül münteha" Arapça bir izafet terkibi olup “son sedir” veya "tenhadaki sedir" anlamına gelir.
Wikipedia
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder