Araf
Kanto 1
Karanlık ve
acımasız denizden sonra daha iyi sulara yelken açtık;
Şimdi insanın ruhundan günahı atması ve Cennet'e
yükselebilmesi için kendisine verilmiş
“İkinci Krallığı”
anlatma zamanı.
Doğudan, safirin
tatlı mavisi ufku kaplamakta,
Saflığı ve
mükemmel parıltısıyla gözler için bir şölen.
O karanlık ve
havasız, o ruhumu basan,
gözümün nurunu
körelten, o ölü yerden çıktıktan sonra;
Gözlerim bu
güzelliklere yeniden açılıyor.
Aşkın etkisini
çoğaltan gezegen bütün doğuyu ışığıyla gülümsetiyor.
Artık balık
burcuna girme zamanı,
Sağıma dönüp
diğer kutba bakıyorum.
İlk insandan beri
kimseye görünmeyen dört yıldızı görüyorum,
Gökyüzü onlarla
parlıyor.
Bu yıldızlar
ancak güney yarım küreden görülebilir...
Yıldızlara
bakmaya ara verip te başımı çevirdiğimde.
Yalnız bir adam
gördüm.
Eski bir adamdı,
duruşu bende büyük bir saygı uyandırdı.
Öyle bir saygı ki
hiç bir babanın evladından bekleyemeceği kadar...
Saçı sakalı
beyazlamış ve uzundu, göğsüne kadar iniyordu,
Yukarıdan dört
yıldızdan inen nurla yüzü parıldıyordu
Bana döndü ve
“Karanlık vadiden tırmanan iki kişi siz kimsiniz?
Cehennem
den mi kaçtınız?
Sizi buraya kim getirdi?
Karanlık
vadiden kaçışınızda size kim ışık tuttu?
O vadi ki
herzaman karanlıkta kalacaktır.
O çukurun kanunları mı değişti?
Cennetten yeni bir karar mı çıktı ki;
Tam bu sırada
Üstadım bana saygıyla eğilmem için işaret etti
Ve ona cevap
verdi:
“Ben buraya ne
kendi irademle, ne de kendi kuvvetimle geldim,
Karanlık gününde
bu adama yardım etmem için
Cennetlik bir hanım beni buraya gönderdi.
Ama daha fazlasını
öğrenmek isterseniz anlatayım;
Bütün deliliğiyle
son saatine yanaşmasına rağmen
Bu adam henüz
ömrünün son saatini doldurmamıştır.
Bu adamın ruhunu
selamete ulaştırmasına yardım için gönderildim ben;
Buradan başka da
yol yoktur.
Ona suçluları
gösterdim.
Şimdi de senin
idaren altında bulunan ruhları göstermek istiyorum,
Çile çekenleri
görmek onu arındıracaktır.
Hepsini anlatmak
uzun sürer ama bize emir Cennet ten geldi
Bizim buraya
gelmemiz sizi memnun eder mi?
Buradan geçerek
özgürlüğüne kavuşacak bu adam
Sen özgürlük için
Utica da hayatını vermiştin!
Bu sebeble ölüm
sana tatlı gelmişti bedenini bu uğurda kurban ettin.
O beden ki; kıyamet
günü canlanacak parıldayacaktır.
Biz buraya
gelmekle bir kanunu ihlal etmiyoruz,
Bu adam hala
yaşıyor.
Ben de Minos’ un idare
ettiği Limbo’dan geliyorum
Orada senin Marcia’n
da var; hep sana dua ediyor.
Onun hatırına
bize müsade et.”
Cato of Utica- Utikali Cato Romali devlet adami (M.O. 95-46 yillari arasinda yasamis
“Dünyadayken Marcia’ ya bakmak beni mutlu ederdi,
Ne istediyse yaptım,
Şimdi kötü ırmağın öbür tarafına düşmüş,
Onun duasının artik bana faydası yoktur.
Ben göreve başladığımda kanun buydu
Ama söylediğin gibi Cennet’teki Hanım size müsaade çıkarttıysa
Bana övgü dolu sözler söylemenize gerek yok.
Sadece söylemeniz kafi,
Gidin bakalım!
Şimdi bu adama kılavuzluk et,
Ama önce eteklerinizi toplayın ve gidip yıkanın
Çünkü gözlerinizde hala Cehennemin sisi varken
Cennetin kapısını bekleyen meleğin huzuruna
çıkmanız doğru olmaz.”
Dalgaların
vurduğu kıyıda, yumuşak çamurun içinde sazlar büyüyordu,
Orada ağaç yoktu
.
“Bu tarafa geri
dönmeyin, ışığı takip edin doğan güneş size daha kolay bir yol gösterecektir”
Bunu söyledikten
sonra yaşlı adam sessizce gözden kayboldu.
Ben ayağa
kalkarak rehberimin yanına gittim.
O da; “beni takip
et hafif eğimli bir tepeyi tırmanacağız” dedi.
Gün doğdu bütün ihtişamıyla
ve ben uzaktan denizin gürültüsünü duydum
Uzaklaşmış
oldukları yolu tekrar bulmak isteyen o yoldan ayrı geçirdikleri zamanı kayıp
sayan iki adam gibi, o yalnız vadide geniş adımlarla ilerledik.
Kuytu bir yere
geldiğimizde; daha güneş ısıtmamıştı
bitkilerin üzerindeki çiğle
Virgil ellerini
ıslattı
Maksadını
anlayınca gözlerimden yaşlar süzülerek yüzümü ona çevirdim;
Ve üstadım Cehennemin
kirini yüzümden temizleyerek, yüzümün eski rengine dönmesini sağladı.
Yerden bir saz
kopararak belime kemer yaptı
Dante
Ilahı Komedya
Çeviri: Elif Mat
Çeviri: Elif Mat
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder