Araf
Ilahi Komedya
Eğer büyük bir
acı veya hazdan duyularımızdan biri esaslı bir şekilde etkilenirse
Bütün ruhumuz o
duyuya akar
Diğer duyularımız
körelir
Ruhumuzun bir
tarafı yanar
Bu şey ruhumuzu
tutsak alır,
Ve biz zamanın
nasıl geçtiğini anlayamayız.
Buna bir örnekte
benim Manfred in hikayesini dinlemem.
O anlatırken ve ben
hayranlıkla dinlerken bir yandan Güneş gökte
Bir yandan da
İlahiler Araf’ta yükseliyordu:
“İste aradığın
burada”
Rehberim ve ben
yolumuza devam ettik.
Italya’nın sarp
kayalıkları gibiydi yollar
Ama orada ayaklar
yeterliyken burada kanat gerekiyordu
Artık ellerimizi
de kullanarak kayalara tırmanıyorduk
O tırmanış
bitince rehberime sordum:
“Sağa mı sola mı
döneceğiz”
“Hayır, hiç bir
yere dönmeyecegiz; bu önünde ki dik dağa tırmanmaya devam et,
taa ki bir başka rehber bulana kadar” dedi
Artık bütün
kuvvetim tükenmişti:
“Bir dön de bak
bana; ben burada kalacağım değerli pederim” dedim
Yüksek kayayı
gösterdi ve “Kendini oradan yukarı çek” dedi
Onun verdiği
gayretle ellerimle dizlerimle güç bela kendimi yukarı çektim
Orada otururken dönüp
geldiğimiz yola baktık;
Çünkü uzun yolculuktlarda
dönüp ne kadar yol aldığını görmek yolcuyu rahatlatır.
Önce aşağıda
kıyıya baktım sonra yukarı güneşe
Şaştım bu işe
çünkü güneşin ışığı soldan geliyordu
Virgil
şaşkınlığımı anladı
Hemen gökyüzünün
haritasını anlatmaya koyuldu bana
Her bir burcun
yerini gösterdi
Kudüs ün tam aksi
istikametinde Güney yarım kürede olduğumuz için,
Herşey bildiğimiz
yerinden farklı görünüyordu.
“Üstadım nerede
olduğumun hiç bu kadar farkında olmamıştım şimdiye kadar” dedim
“Daha ne kadar
tırmanacağız?” dağ göklere kadar
uzanıyordu
Sonunu
göremiyordum.
“Başlangıçta
zordur tırmanmak; sonra kolaylaşır” dedi
“Amacına
yanaştıkca daha kolaylaşacak
Yaklaştıkça tepeler
daha yumuşayacak güzel bir tırmanış olacak
Uçar gibi
süzülerek gideceksin
Önce koşacaksın
sonra dinleneceksin
Ben bu kadar
bilirim, fazlasını da söyleyemem”
Oradan biri
seslendi:
“Belki biraz durup dinlenirsiniz o noktaya gelmeden önce” dedi
Hemen dönüp
baktık; sesin sahibini çok büyük bir kayanın dibinde dinlenir bulduk.
Zorlukla yanına
gittik ve kayanın gölgesinde dinlenmekte olan diğer ruhları gördük.
En yorgunu başını
dizleri arasından ayaklarına doğru sallandırmış bitkin vaziyette oturuyordu.
Rehberime gösterdim:
“Şu zavallının
durumuna bak” dedim
Adam güçlükle
başını çevirdi
“Kolaysa sen
tırman” dedi
O zaman tanıdım;
her yerim ağrıyordu, damarlarımda ki kanda, ciğerlerimdeki nefeste acı vardı
ama gene de onun yanına gitmeme engel olmadı yorgunluğum;
Ben yanına varınca
başını biraz kaldırdı:
“Niye güneşin bu
yönde olduğunu bilmek istiyor musun?”
Dedi
Hafifçe güldüm
hem haline:
“Belaqua artık
seni merak etmeyeceğim, nerede olduğunu öğrendim çok şükür” dedim
“Ama niye
burada çöktün kaldın?
Yoksa sen de bir
rehber mi bekliyorsun?”
“Eski dost
Tırmanmanın ne faydası var?
Gitsemde oraya Araf’
ın kapısındaki bekçi bana yol vermez!
Daha zamanı
gelmedi...
Dünyada hayır
işlemekte ne kadar geciktiysem, burada da o güzel yerlere ulaşmak için
O kadar yıl bekleyeceğim
Ne yapalım
buranın kanunu böyle
Allah’ın sevgili
bir kulu bana dua ederse o zaman başka”
Virgil yola
koyulmuştu;
Bana işaret etti:
“Bak öğlen oldu güneş tam tepede,
Fas’ ta gece oldu bile...”
Açıklamalar:
Manfred in
hikayesini dinleyen Dante zamanın nasıl geçtiğinin farkında olmaz Vakit öğleye
yaklaşmaktadır önlerinde sarp yamaçlar vardır. Dante yorulur ve daha fazla
tırmanamayacak hale gelir.
Virgil biraz daha
sabretmesini ve kendini kayadan yukarı çekmesini söyler.
O kayanın
üzerindeki düzlük Tembeller durağıdır
Burada oyalanan ruhların günahı zorlu yolları tırmanmada gecikmeleridir
(manevi anlamda).
Dante elleri ve
dizleri üzerinde zorlukla bu kayayı
tırmandığında tembeller bir
kenara oturup dinlenirler
Dante geldikleri
yöne bakar ve “ çoğu zaman yolcular dönüp ne kadar yol aldıklarına
baktıklarında kendilerini rahatlamış hissederler” diye düşünür.
Virgil önlerindeki zorlu tırmanışın nasıl
olacağını anlatır ona bu arada.
İlk yokuş
‘günahtan vazgeçip gerçekten içten gelen bir tövbeye yönelmektir’ ve bu en
zorudur.
Günahtan
vazgeçip, tövbeye doğru yönelişte insan ne kadar yükselirse çıkış o kadar
kolaylaşacaktır. Allah’ın izniyle günah yükünden kurtulunca hafifleyecektir
ruh. Yokuşun zahmeti giderek azalacaktır. İşte o en yukarıya çıkmakta Virgil’ e
göre sadece insan aklı yeterli gelmeyecektir. Orada daha fazlası gerekmektedir
insana ve belli bir noktadan sonra Dante nin kılavuzu “ İlahi Aşkı” temsilen
Cennet’ ten gelmekte olan Beatrice olacaktır.
Virgil
Hrıstıyanlık öncesi dönemde doğduğu ve Isa’ nın ışığıyla aydınlanmadığı (pagan
kültürüne mensup olduğu için) hep kendisini geri planda tutuyor.
İnferno Kanto 4
Limbo da görmüştük Felsefe evinin ışığı kendindendi ama oradan öıktıklarında
karanlıkta kalıyorlardı çünkü din eksikti.
Dante’ ye göre
ideal Avrupa idari bakımdan Roma devletine benzer eyalet sistemiyle yönetilen
ama tek bir kuvvetli devlet olmali.
Hukuk, felsefe ve bilim yönünden Klasik çağdaki değerlere önem
verilmeli. Din işleri de (onun çağındaki gibi bozulmuş bir sistem değil) dürüst
olan Papalık tarafından tek elden yönetilmeli. Böyle bir utopyası var...
O yüzden hep iki
yolu hem felsefeyi hem de kendi hayalindeki bozulmamış din yolunu bir arada
götürmek istiyor.
Belki bunun için yanında rehber olarak
felsefeyi ve antik çağı temsil eden Virgil var.
Ama belli bir
noktayı tırmandıktan sonra rehber Beatrice olacaktır.
Onlar bunları
konuşurken biri seslenir bir büyük kayanın ardından ki bu kişi Dante’ nin eski
bir arkadaşı olan Belacqua’ dır. Floransanın en tembel adamı olarak
tanınmaktadır.
Tembelliği
yüzünden hayırlı isler yapmayı son nefesine kadar ertelemiştir. Araf’ ın gerçek
kapısından içeri girmek için onun da beklemesi gerekmektedir.
Halen daha Araf tan içeri giremediler hiçbiri
sadece etrafındaki kayaları
tırmanıyorlar.
O da Manfred gibi
dünyadakilerin duasıyla beklemesi gereken sürenin kısalabileceğini söylüyor
Araf’ ın
kapısından geçtikten sonra gerçek arınma süreci başlayacak.
Copyrights
Çeviri ve Açıklamalar
Elif Mat
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder