Evet Kule'ye yaklaşmıştık;
Ama bataklığı geçmeden evvel sanki iki işaret fişeği gibi,
parıltı oldu kulenin her iki
tarafından.
Sonra uzaktan bir başka ateş ona cevap verdi;
"Bu işaretleşmeler de ne?" dedim Bilge'ye
"Bu kadar mesafeden kim ne söylüyor ateşle?'
"Pis bataklığa bak; kimi çağırdıklarını göreceksin;
O kirli kanalda, ok hızıyla geldi tekne;
Sadece tek bir kayıkçısı vardı,
"Yakaladım sizi" dedi kayıkçı.
"Phlegyas! Phelegyas! boşuna nefesini tüketme" dedi rehber;
"Sadece bizi karşı kıyıya geçireceksin o kadar!"
Deli Phlegyas sanki kendisine birşey yapmışız gibi öfke
doluydu.
Hiç bir şeyden korkmayan rehberim, kayığa bindi eliyle
gelmem için işaret etti;
Ben binince kayık yerleşti suya,
Şimdi tekne herzamankinden daha ağırdı.
Bataklığın içinden biri başını kaldırdı ve bağırdı;
"Zamanından önce buraya gelen de kim?"
"Benim geldiysem de, burada kalacak değilim!
Sen kimsin bu düşkün ve kötü kokulu halinle?"
"Ağlayanım ben."
"Kıyamete kadar ağla, ah çek!
Tanıdım seni, Cehennem köpeği;
Pislik seni!"
Elini kayığa uzattınca Ustadım;
"İn aşağı pis köpek; diğerleriyle beraber kal burada" diye azarladi onu.
Sonra
bana sarıldı "Surat asma" dedi
" Seni doğuran Ana' ya rahmet olsun, kibar ruh."
"Bu
aşağıdaki adam ukalanın tekiydi, dünyada hiç bir iyilik yapmamıştır kimseye
Şimdi
pisliğin içinde.
bağırıp çağıran var ki; sonları böyle olacak
Bu
domuz pısliğinin içine serilecekler."
"Canı
çıksın dedim beter olsun!
Beter olsun da bu pis kokulu yeri terketmeden göreyim."
"Karşı
kıyıya varmadan isteğinin kabul edildiğini göreceksin" dedi bana rehberim.
Diğer ruhlar bunun üzerine hücum ederek;
"Filippo Argenti’ nin
işini bitirelim" dediler hepbirlikte.
Floransalı
kuduz köpek, çılgına döndü hırsından kendi kendisini
ısırdı.
Diğerleri
onun başında toplandı.
Onu
öylece bıraktık…
Daha
başka birşey demiyeceğim.
Ama
çığlıkları hala kulağımda.
Karşı
kıyıyı görmek için gözlerimi kıstım.
Dali
"Oğlum;" dedi ustam
"Cehennemin
başşehri Dis önümüzde
Sakinleri de kalabalık guruplar halinde dolaşıyorlar
içinde."
"Görüyorum mescitleri
Alev alev yanıyorlar." dedim.
"Cehennem ateşinin kıyamete kadar yanacak yakıtıdır onlar
Bütün alt tabakalardan görülür." dedi Ustam.
O konuşurken hendeğe girmiştik.
Duvarları sanki demirden yapılmış, kayığımızın yanında
yükseklere uzanıyordu şehrin.
Etrafında dolandık, en nihayet tekneyi kıyıya çekti kayıkçı ve
"İnin, inin!" diye bağırdı.
"Burası giriş."
Cennet’ten kovulmuş yüzlerce gölge kapının üzerine
birikmiş
Ölüm krallığını daha yaşarken gelip işgal eden de kim?
dediler.
Virgil biraz ilerleyerek, onlarla konuşmak istediğini
belli etti.
Sakinleştiler.
Birisi:
"Gel ama yalnız gel" dedi
Buraya gelmeye cüret eden yanındakine söyle; nasıl
geldiyse öyle gitsin.
Aynı yoldan.
Şansını denesin bakalım. Buraya sadece ölüler gelir ve
bir daha çıkamaz."
Okuyucu; bu kötü lafların bana nasıl tesir ettiğini, nasıl
içime işlediğini anlayabilirsin.
Bir daha dünyaya dönme ümidimi kaybetmiştim.
"Aman değerli ustam, rehberim! beni buraya kadar sağ salim
getirdin kötüleri defettin
sakın yanımdan ayrılma.
Korkuyorum bunlar bizi geçirmeyecekse geri dönelim.
Işığa doğru gidelim."
Rehberim yüce ruhluydu;
"Korkma" dedi, "sana yüksek yerden izin verilmiştir kimse
mani olamaz.
Burada bekle kendine gel ümidini kaybetme
Seni burada yalnız başına koymam, göndermem biryere.'
Bunları söyleyerek yanımdan ayrıldı.
Şüphe içindeydim.
Neler konuştuklarını duyamıyordum
Ama onu dinleyen kalabalık dağıldı; bağırıp çağırmaya
başladılar.
Kapıyı
ustamın suratına çarptılar.
Yüce
Ruh kapının önünde yalnız kalmıştı.
Yanıma
geldi acı içindeydi.
Gözleri
yerde, suratı asıktı
"Kim
bizi yasaklıyor?" dedi
Sonra
bana "ümidini kaybetme ben sinirlendim diye.
Bunlar
ne tuzak kurarsa kursun biz yolumuza devam edeceğiz.
Bu
edepsizlikleri yeni değil daha önce de bizi engellemeye çalıştılar
ama biz geçtik
daha önceki geçitlerden.
Orada
Cehennmin Kapısındaki yazıları okumuştun.
Ama
şimdi bize yardım etmeye biri gelecek
O
kapıdan geçti yaklaşıyor.
Karanlık
yokuştan aşağı iniyor
O’na
rehber gerekmez
Onun
gelişiyle tüm kapılar açılır..." dedi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder