5 Mayıs 2019 Pazar

Cimrilerle Savurganlar


Inferno

Kanto 7

 "Papa Satan Aleppe
Papa Satan Aleppe"



Plutus bunları sayıklıyordu.
Bilge “Korkma; korkun sana baskın gelmesin yolundan almasın,
Bunun ne kuvveti varsa da, seni yolundan edemez” dedi bana güven vererek.

Sonra Plutus’ un yuvarlak yüzüne döndü:
“Kes sesini lanetlenmiş Kurt;
Nefretinle kendi kendini ye!
Bu yolcunun yolculuğu, alelade bir yolculuk değildir;
Michael’ in kendini beğenmiş asilerden intikam aldığı yerden,
Yukardan izinlidir.

Fırtına da yelken direğinin kırılıp da, üstüne dolanan
yelkenlerle bir çatırdayarak suya inmesi gibi,
Vahşi canavar yere serildi.

Biz de dördüncü çukura doğru yola koyulduk
Evrenin bütün kötülükleri burada saklanıyordu

İlahi Adalet!
Ne cezalar veriyor, ne işkenceler yapıyorsun.
Niye günahın bizi yenmesine\ yiyip bitirmesine izin veriyoruz?

Buradaki ruhlar Sicilya kayalıklarını döven dalgalar gibi birbiriyle çarpışıyor
Birbirinin üzerine yıkılıyor;
 Etrafımızda halkalar halinde dolaşıyorlardı.

Bu halka her yerden daha fazla kalabalıktı;
Yüksek sesle uluyorlardı.


Ağrılıkları göğüsleriyle ittirerek taşıyorlardı.
O ağırlığın altında bağırıyorlardı
Biri öbürüne “niye biriktiriyorsun?
Diğeri  öbürüne “niye savruyorsun?” diyordu
Bir o tarafa, bir bu tarafa,
O ağırlıkları taşıyor, birbiriyle karşılaşınca geri dönüyor
 gene aynı dairede dönüp tekrar çarpışıyorlardı.
Aynı şeyleri söylüyorlardı.
Kalbim daraldı;
“Ustadım Lutfen açıklar mısın
Kim bunlar?  Şu solumuzdakiler kafası kazınmış olanlar
hepsi papaz mı?”

“Buradakilerin hepsinin gözleri kapalıydı, akıl gözleri
Orta yolu bilmezlerdi.
Kendileri de bunun böyle olduğunu alabildiğine yüksek sesle haykırıyor şimdi
İki gurup birbiriyle yarı yolda karşılaşınca, kendilerinin tersi olanları görüyorlar,
Soldakiler papazdı, başları kazınmış olanlar;
Onların yanında papa ve kardinaller var.
Açgözlülükleri sınır tanımayanlar..."

"Bu iki gurup arasında tanıdıklarım olmalı" dedim.

"Boşuna düşünüyorsun bunu,
Yaşadıkları hayat onları pislik içinde bıraktı, burada da çektikleri eza onları tanınmaz hale getirdi
Sonsuza kadar bu ağırlıkları sürükleyecekler.
Dünyadayken gözlerini kıstılar, kör olmaya çalıştılar.
Şimdi burada öyle karanlıktalar ki tanıyamazsın

Sonsuza kadar eli sıkılar ve kafası kazıtılmış olanlar
Lüzümsüz harcama yapanlarla,
 hiç vermeyenler beraber olacak.

Dünya malını gördün oğlum Fortuna’ nın elindedir
Insanın aklını karıştırır.
Ay ışığı altındaki bütün altınlar, bunların hevesini tatmin edemez;
Bu gördüklerinin tek bir tanesine bile yetmez."


"Ustadım bu bahsettiğin Fortuna kimdir?
Niye dünyanın zenginliği onun elinde?"

"Insanlar kendi cahilliklerinin kurbanıdır.
Şimdi dediklerimi iyi dinle;
Bilgeliği herşeyi kaplayan
Alemleri yaratan Tanrı, onlara yönetici olarak Melekleri tayin etmiştir
Her yer eşit aydınlansın;
Işık eşit olarak dağıtılsın diye
Dünya malının makam ve mevkiinin de bir yöneticisi vardır
Bu malı talihi devlet kuşunu insandan insana
Irktan ırka; aileden aileye, zamanı geldiğinde taşır.

İnsan kendi idare edemez,
Bir milletin talihi yükselir yönetici olur, diğeri yönetilir
Yönetici nasıl karar verdiyse öyle olur.
Kararlar yüksek otların arasına saklanmış bir yılan gibi gizlidir
Insan aklı onu anlayamaz

Kendi krallığında işlelerin nasıl yürüyeceğini kendi kararlaştırır;
 nasıl diğer Tanrılar kendi krallıklarını yönetiyorsa
Değişik Kombinasyonlar yapar,
sıralar, hiç durmak bilmez.
 Anlaşmaya gelmez
Görevi gereği taviz vermez

Insanın talihi değişir;
Feleğin çarkına küfreder
Küfrün muhatabı Fortuna’ dır.
Ona teşekkür etmesi gerekenler bile bazan kürfeder

Suçlamaya gerek yoktur o görevini yapmaktadır

Ama o kutsanmıştır bu lafları duymaz
Diğer meleklerle beraber mutludur.

Mutlulukla çarkı döndürür;
Hadi şimdi buradan daha beterini görmeye gidelim

Bir yıldız batarsa diğeri doğar;
 yolumuza devam edelim"


Başka bir su kenarına geldik
Karanlık sulara

Zor yollardan, çetin geçitlerden geçtik
Styx bataklığına vardık.

Durup etrafıma baktım;
Çamura batmış insanlar gördüm.
Hepsi çıplaktılar ve öfke içindeydiler
Birbirleriyle tekme tokat kavga etmekle yetinmiyor, bir de ısırıp etini çiğniyorlardı

“Öfkesine hakim olamayanların yeri burası oğlum” dedi Virgil.
Bataklığın içinde bazılarının öfkesi köpürüyor,
Yukarı çıkıyor, ne tarafa baksan öfkelileri görüyorsun

'Güneşi göremedik kafamızın içi hep öfkeden bulanıktı' diyorlar
Dünyadayken de hep çamurun içindeydik.
Ağızlarından çıkan anlaşılmıyor çünkü boğazlarının içi de çamur dolu”

Bataklıkla kuru kıyının arasında dolaşıp  bu ruhları gördükten sonra
 kulenin dibine gelmiştik...


 *Plutus Zenginlik Tanrısı







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder