“Kim bu
adam daha ölmeden dağımıza tırmanan?
Istediği gibi gözlerini açıp
kapayan?”
“Kim
olduğunu bilmem, ama yalnız olmadığını biliyorum
Sen daha yakınsın, sor bakalım
kimmiş
Kibarca sor da cevap versin”
Sağımdaki
iki ruh, benim hakkımda böyle konuşuyorlardı
Sonra
başlarını uzatıp seslendiler:
“Hala
daha bedeninde hapis olan ve Cennet yolunu tırmanan ruh;
Bize anlat güzellikle; kimsin
nerden gelirsin?
Sana kim yardım eder? Nasıl oldu da bu ıhsan
sana bağışlandı?
Hiç görmedik böyle birşey, hayretimiz ondandır."
"Toscana da ırmak kenarından gelirim
Kim olduğumu söylememe gerek yok, meşhur bir
değilim"
"Arno yakınlarından mı geliyorsun?"
Diğeri:
“Neden
ırmağın adını söylemiyor?
Sanki kötü
veya korkulacak birşeymiş gibi”
“Bilmiyorum,
ama o vadinin isminin kaybolması bana doğru
geldi.
Dağların
arasından geçerek akar denize kavuşur;
Artık
nedense onun kenarındakiler erdemden yılan görmüş gibi kaçarlar;
Ya şanssızlar ya da örf ve adetleri bozuk
Circe’nin ağına düşmüş gibi, karakterleri
değişmiş;
Tepede kötü kokulu domuzların arasından fışkırır
o ırmak
Sonra çakallar ulur;
Köpekler
havlar;
Irmak onlardan yüz çevirir;
Kızgınlıkla yönünü değiştirir;
Aşağıya doğru aktıkça zavalli daha da büyür
genişler
Orada köpeklerin yerini kurtlar alır
Kurtlar irmağa doğru ulur
Irmakta onlara
Karanlık derin vadiden geçerken
Ortaya kurnaz tilkiler çıkar;
türlü
hileleriyle her daim kandırmaya hazır;
Her türlü tuzaktan kurtulabilecek cinsten,
Duyulurum
korkusundan değil benim sessizliğim
Sen de
buraya dikkat et
Torununu
gördüm avcı olmuş
Irmağın
kenarına gelen kurtları avlıyor
Her
birine korku salıyor
Daha
canlıyken etlerini satıyor
Sonra yaşlı
bir canavar gibi
Hepsini
öldürüyor
Kurtları canlarından
ediyor; kendi
onurunu da yerle bir ediyor
Kanlı
elleriyle talan ettiği ormandan çıkıyor;
Ormana
öyle balta girmiş ki; bin yıl geçse düzelmez."
Bunları
duyan ruhun yüzü acıyla gerildi,
Haksızlığı
yapan her kim olursa olsun
O yapılan
haksızlığa yanıyordu,
Duyduklarına
üzülmüştü.
Birinin
konuşması, diğerinin verdiği tepki beni merak ettirdi
Hemen kim
olduklarını sorup öğrenmek istedim.
Sorunca ruh, "sen benden bana vermediğini
istiyorsun
kim olduğumu soruyorsun ama sen bana kim
olduğunu söylemedin" dedi
"Ama belli ki Allahın sevgili kulusun seni buraya
göndermiş
Onun için
sana söylemekte sakınca yok
Adım Guido
del Duca idi
Çok
kıskançtım, birini mutlu görünce içimdeki
Çekememezlik
o hale gelirdi ki, herkese aşikar olurdu
Ektiğimi
biçiyorum şimdi
Neden
insan oğlu paylaşmasını bilmez?
Dali
Bu
Rinieri Calboli ailesinin gururu
Ama
ailesinden hiçbiri onun gibi değerli bir insan olamadı
Onun
özellikleri kimseye geçmedi
Sadece
onun akrabaları değil;
Po ile dağlar arasında;
Reno ile
deniz arasında;
doğru
yoldan, doğru yaşamdan ayrılan çok oldu.
O
topraklar zehirli otlarla dolu şimdi;
Temizlemek için de çok geç...
Lizio
nerede şimdi?
Ya Arrigo
Mainardi? Di Cappigna?
Pier
Traverso?
Romagnolu’
lar da hepten piç oldu.
Bolonya
ne olacak?
Faenza’
da ne zaman soylular yetişecek?
Mutevazı
toprağın soylu oğlu…
Toscana’
lı ağlamama şaşma
O
topraklarda yetişen dostları hatırladıkça hüzünlenirim!
Bazısının
hiç varisi yok;
Nerede o
eski hanımlar, o eski şovalyeler?
Şimdiki
kalplerde hep düşmanlık var.
Bretinoro
kenti o kadar bozulmuştu ki
insanları hep kaçtı başka yerlere
Bagnaval' ın varisi olmadığı iyi oldu
Kötülerden kurtulursa Pagani düzelir
Ama eskisi gibi olmaz
Conio daha beter, çünkü kötüyü üretmekte üstüne
yok
Fantolını senin adın sağlam üzülme
Çünkü adını devam ettirip şöhretini bozacak
kimse kalmadı
Toscanalı
artık yalnız kalıp ağlamak istiyorum
şimdi git
çünkü konuştuklarımız kalbime ağır geldi"
Yola
koyulduk arkamızdan bir şey dememelerinden doğru yolda olduğumuzu anladık.
Biraz yol
almıştık ki gökgürlemesi gibi bir ses duyuldu,
Kabil’ in çığlığı yıldırım gibi havayı yardı
geldi:
“Beni kim
yakalarsa öldürecektir”
ve geldiği
gibi aniden kayboldu gitti...
Hemen peşinden bir başka gökgürlemesi duyuldu;
"Ben Aglarus, taşa döndürüldüm"
Korkudan artık ilerleyemedim sağa Virgil'in yanına
kaçtım.
Şimdi her
yer sessizdi yaprak kımıldamıyordu.
"Bu sınırdır, herkes
kendi haddini bilmeli" dedi şair
Ama
şeytan yemi uzattı sen de yuttun
Dikkat et
uçuruma düşersin
koruyacak bir şey yok
Seni
Cennet çağırıyor seni çepe çevre çevirecek içine alacak
Görülmemiş
güzellikler göreceksin
ama hala
daha gözlerin yerde
Herşeyi gören seni çarpar...
Bu kanto da Arno ırmağı ve çevresi anlatılıyor Puslu bir havada Kurtların Avlanması gibi bir hava yaratılmış kimse kimseye kimliğini açıklamak istemiyor önce Dante de söylemiyor ama herkes birbirini biliyor Irmağın dağ tepelerinden deniz kenarına kadar akması yüksekten aşağıya düşüş ile eski soylu ailelerinin çocuklarının ahlaken bozulması ararsında bir paralel kuruluyor
Burada en çok konu edilen kişi bir hakim Fulcıerı da Calboli baştaki iki ruhtan biri olan Rinieri nin torunu.
O tarihte Dante nin sürgününden sonra Floransa da halk o kadar bölünmüş
o kadar parçalanmış ki iki parti olarak şehirlerine hakim tayin edemiyorlar ikiside
birbirinden korkuyor çareyi dışarıdan başka şehirden hakim getirmekte
buluyorlar
Ama bu da işe
yaramıyor Gelen rüşvet alıyor Fulcieri da Calboli Floransa
ya hakim (Podesta) olmuş Beyaz
partisindekileri ölüme mahkum ediyor hem de ölüm işkenceyle oluyor
Dante daha evvel bir önceki hakimin zamanında
sürgün edilmiş Partinin esas daha etkili isimleri gönderilmiş
Fulcieri gelince
diğerlerini temizliyor
Rinieri iyi bir kişiyken torunu kötü olmuş.
Aglarus mitolojide kıskançlık yüzünden kızkardeşini öldüren bir kadın
önce Habil' le Kabil' in hikayesi iki erkek kardeşten birinin ötekini öldürmesi sonra iki kız kardeşten birini öbürünü öldürmesine yer verilmiş
Kanto 14
Purgatorio
Yorumlar ve Çeviri:
Elif Mat
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder