Gözlerim öylesine ısrarcı, öylesine dikkatli
bakıyordu ki;
On yıllık
susuzluk sona ermişti.
Görme duyusu
dışında başka hiç bir şeyle alakadar değildim o anda.
Yine o eski tuzağa düştük;
O güzel gülüşe vurulduk...
Periler “çok
fazla bakıyorsun” deyince,
gözlerimi
sola çevirmek zorunda kaldım.
Güneşe bakmışta, körleşmiş gibi önce birşey
göremedim.
Tören alayı ilerlemişti;
Doğuya dönmiş gidiyordu.
Öncü birlikler gitmiş, araba arkada kalmıştı.
Matilda, Statius ve ben arabayı takip etmeye
başladık.
Kuru ağaçların arasından geçiyorduk.
Yürüyüşümüze hoş bir melodi eşlik ediyordu.
Yılana kanıp da ağaçtan meyva koparanlar
yüzünden, kuru kalmıştı bu ağaçlar.
Üç ok atımı ilerlemiştik ki;
Beatrice
arabadan indi.
“Adem” diye mırıldandı herkes.
Kuru ağaca yaklaştılar;
Ağaç göklere ulaşıyordu.
Griffin’e övgüler düzdüler “Sen bu yasak ağaca
yanaşmadın" dediler
"Her doğru adamın tohumu burada korunmuştur" dedi
Griffin.
Kazığı ağaca bağladılar;
Ağaç birden dallanıp budaklandı.
çiçek açtı…
Şimdiye kadar yalnız kalmış olan ağaç coştukca coştu.
Pembe mor
çiçeklerle donandı.
Ne şarkı
söylediklerinin anlamadım;
Dünyada bu
şarkıyı hiç duymamıştım.
Artık uyku
bastırdı.
Bu uyku
bastırma anını hiç bir ressam resmedemez;
Ne kadar yetenekli olursa olsun.
Tam dalmıştım ki bir ses:
“Uyan, ne yapıyorsun?“ dedi
Sırayla bütün peygamberleri gördüm rüyamda
Hazreti Isa yeniden ete kemiğe bürünmüştü.
Gözümü açtığımda beni ırmaktan geçiren hanım (Matilda)
karşımdaydı.
Bir an paniğe kapılıp
“Beatrice nerede?“ dedim
"Yeni filizlenen bitkilerin arasında, ağacın
altında oturuyor,
Tören alayı ilerledi en güzel en anlamlı
ilahiler eşliğinde,
Cennet'e çıktı.
Beatrice burada perilerle beraber kaldı" dedi
Ben artık daha fazlasını dinlemeden, hemen Beatrice' in yanına koştum.
(Kliseyi
temsilen) arabayı beklemek üzere kalmıştı,
Orada
yalnız başına oturuyordu,
Ellerinde
hiç sönmeyecek mumlarla;
yedi peri onun etrafında bekliyorlardı.
"Burada
misafirsin" dedi bana
"Bir
süreliğine,
Roma
vatandaşı,
Isa da
Romalıydı.
Şimdi burada gördüklerine iyi dikkat et;
Dönüşünde yazarsın bunları"
Onun üzerine bende bakışlarımı o tarafa çevirdim
Birden
gökten aşağı bir yırtıcı kartal yıldırım gibi indi;
Böyle bir
sürat görülmemiştir,
Hem
ağacın gövdesini, hem çiçeklerini yırttı geçti.
Bütün
hızıyla arabaya bindirdi,
araba denizde fırtınaya tutulmuş gemi gibi sarsıldı.
Sonra bir kurnaz tilki geldi;
Bütün dürüstlükten uzak.
Arabaya
atlamak istedi.
Ama asil
hanım (Beatrice) onu savuşturdu.
sonra kartal
yeniden göründü;
bu sefer ağacın üzerinden arabaya süzüldü;
üzerine altın yağdırdı.
Yukarıdan acılı bir ses duyuldu:
"Zavallı gemim yükün kötülüktür" dedi.
Arabanın zemini iki teker arasından yarıldı.
Bir
ejderha çıktı kuryruğunu arabaya uzattı
Sanki
sokupta giden arı gibi!
Zehirini
bıraktı, kuyruğunu çekti,
giderken arabanın bir parçasını da götürdü.
Tekrar
kartalın dökülen tüyleri kapladı her yeri.
Bu sefer belki de iyi niyetliydi.
Sonra
yerdeki çimenin yayılması gibi,
parçalanan kısımlar da hemen, göz açıp kapayana
kadar yenilendi.
Ağacın
dalları öküz boynuzu gibi şekiller aldı büyüdü, çetrefilleşti.
Sanki dağ tepesinde sağlam bir kale gibi
Arabaya bir Orospu geldi kendinden emin kuruldu.
Sonra onun sahibi koruyucusu bir dev geldi.
Öpüştüler
durdular.
Bana kur
yapmak için gözlerini benden yana çevirince;
Yanındaki
belalısı acımadan dayağa çekti onu.
Tepeden tırnağa.
İçinde
şüphe, kızgınlık,
Arabayı yerinden
söktü dağa sürdü.
Ağaçların
arasında ormanda kayboldular.
Ne orospuyu
ne arabayı ne de canavarı göremedim artık…
Dali Canto 32 Purgatory
Açıklamalar sonraya
Dante Ilahı Komedya
Araf
Kanto 32
Çeviri ve Yorumlar Elif Mat
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder