Beatrice karşı kıyıdan seslendi, hala daha sertti sesi;
Hiç durmadan devam etti bana vurmaya:
“Söyle! Söyle! Doğru mu? İtiraf et!"
Konuşmak istiyordum ama sesim çıkmıyordu. Ruhum uyuşmuş gibiydi,
Durdu…
Sonra, "Ne düşünüyorsun? Söyle! Daha ırmağı geçmedin hafızan silinmedi, anlat” dedi
Darmadağan, karmakarışık...
Zar zor bir “Evet”
çıktı ağzımdan.
Ancak dudaklarımı okuduysa anlamıştır.
Yay, gerilir gerilir de ok boşalır ya; ben de
birden boşaldım,
Gözlerimden yaşlar fışkırdı.
Sesim çıkmıyor,
hıçkırıklar boğazımda düğümleniyordu.
"Niye yoldan
döndün; önüne hangi mani çıktı?
Hangi hendek,
hangi kale duvarı sana engel oldu;
Hangi zincir
tuttu seni?
Neden başka
kadınlara kur yaptin, camlarının önünden geçtin?
Niye
başkalarına kıymet verdin?"
Bir "Ah" çektim
"Ah..."
Ağlayarak,
"Sen beni
aydınlatmayı bıraktığında başkalarında teselli buldum; Yalana kandım"
"Eğer itiraf
etmeseydin de, kendisinden hiç bir şey saklanmayan
senin ne yaptığını zaten
biliyor olacaktı;
Ama bu yüce mahkemede -tövbe edene- adaletin bıçağı
körelir.
Herneyse, şimdi kabahatini biliyorsun, bundan mahçup oldun;
Bir dahaki
sefer 'Siren' leri duyduğunda, daha kuvvetli olursun.
Gözyaşına hakim
ol ve bütün kalbinle dinle beni;
Ben dünyadan
ayrıldığımda senin de ruhani şeylere yönelmen gerekirdi;
Daha yüksek
amaca ulaşmak için çalışabilirdin;
Dünyevi
hazza en iyi örnek benim bedenim;
en çok güzel bulduğun, en fazla istediğin,
bedenim, toza
dönünce dünyevi zevklerin geçici olduğunu anlamalıydın!
Sen de beni
izlemeliydin, daha yüksek emellere doğru,
Ama dünyaya
baktın,
başka kızlara, başka heyecanlara kaptırdın
kendini,
Tuzağa düştün!"
Üzülmüş, utanmıştım; başımı eğdim.
"Beni duymak
seni üzdüyse, sakalını kaldır da bak;
Gözlerini göreyim."
"Başını kaldır", demedi, "sakalını" dedi!
Anladım ne
demek istediğini.
"Koca adamsın" diyor, daha da
zehrini akıtıyor.
Başımı
kaldırınca, melekleri gördüm;
Beatrice dönmüş Grifon' a bakıyordu.
Uzaktan gözlerim yaşlı ona bakıyordum...
Dünyadayken herkesten
güzel olduğu gibi, öte alemde de
Kendi eski
halinden çok daha güzel.
Duvağının altında
nur saçıyordu.
Dünyada ne
sevdimse, neyin peşinden koştumsa ahirette düşmanım olmuştu.
Pişmanlık
içindeydim.
İçim içimi
yiyordu, suçluluk duygusu sarmıştı ruhumu.
Bayılmışım...
Kendime
geldiğimde Matilda beni sımsıkı tutmuş "iyi tutun" diyordu.
Irmağı
uçarcasına geçiyorduk, beni boğazımdan yakalamıştı.
Karşı kıyıya
yanaştığımızda, o tatlı
sesiyle
"Asperges me" dedi.
Sonra başımı
tuttu, beni suya daldırdı;
Hep temizlendim,
hem de ırmağın temiz suyundan içtim.
Artık
arınmıştım!
Beni ırmaktan
çıkararak dans etmekte olan
dört genç
kızın arasına götürdü (felsefi değerler)
"Biz gökte
yıldız, burada periyiz;
Beatrice' in
nedimeleriyiz" dediler,
"Seni ona
götüreceğiz
Ama daha iyi
görebilmen için önce diğer üç periyle buluşacağız (dini değerler)
Dünya
gözüyle daha iyi görmeyi öğreneceksin"
Şarkı
söyleyerek beni Grifon' un yanına götürdüler. (Hazreti Isa'yi temsil ediyor)
Okuyucu
dikkat et:
Burada devamlı
bir değişim var;
Burada hem
iştah açan, hem yedikçe doyuran,
ama doyurdukça yeniden iştah açan gıdalar var...
Benim ruhum
da aynen böyle öğrenmek isteği içinde.
Diğer üç
peri daha yüksek mertebede olduklarını göstererek geldiler.
Onlar da
melek gibi dansediyorlardı.
"Dön Beatrice" dediler
"Seni görmek
için çok uzaklardan gelmiş olan sadık aşığına dön.
Senin yüzünü
görsün!
Duvağının
altındaki güzelliğini görsün"
Şairlere ilham
veren Parnasus dağının
sularını içmiş bir kişi bile bu güzelliği anlatamazdı.
Dünyanın hiç
bir dili bu güzelliği anlatmakta yeterli olamazdı...
Asperges me...
Klisede günah çıkarttıktan sonra, papazın günah çıkartan kişinin üzerine kutsal sudan serpmesi esnasında okunan ilahi; 'beni arıt bu suyla temizleneyim kar gibi beyaz olayım' manasına gelen sözler.
Dante Ilahi KomedyaAraf 31. Kanto
Elif Mat
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder