Araf
Kanto 9
Doğu balkonunda,
Tithonus' un cariyesi göründü.
Kanto 9
Doğu balkonunda,
Tithonus' un cariyesi göründü.
Gözlerinin önüne yıldızlar
tüm ihtişamlarıyla parlıyorlardı.
Kuyruğunu kaldırmış korkunç
bir akrep şeklinde yıldızlar pırıl pırıl serilmişlerdi.
Gecenin ilerleyen saatleriydi
Sabahın gelişini müjdeleyen ilk ışıklar
Kanatlanıp gelmekteydi.
Hazreti Adem' in soyundan gelen ben,
Üzerime bir yorgunluk çökünce,
Diğerlerinin arasında çimenlere uzanıp
uyuyakalmıştım.
Minik kırlangıç, hüzünlü sesiyle ötmeye
başlamıştı,
Kimbilir belki de eskileri hatırlıyordu.
Baş bedene itaat etmeyi bıraktığında,
Gündüzün zincirlerinden kurtulduğunda,
Göz daha farklı görür geleceği;
Rüyamda üzerimde süzülen bir kartal
gördüm,
Kanatların
açmış her an dalış yapmaya hazırdı,
Hareketsiz,
gökyüzünde süzülüyordu.
Tarihte
Ganymede'nin,
arkadaşlarının yanından kartal tarafından
kaçırılıp,
En yüksek
makama çıkarılışı geldi aklıma.
“Belki
buradan avlanıyor” dedim kendi kendime;
“Belki buradan
bakıyor da, başka yerden avı kapıyor”
Tam o anda; yıldırım gibi indi.
Beni kaptığı gibi, alevlere, atmosferin üzerine çıkardı.
Sanki ikimiz de sıcak alevin içinde kalmıştık,
Yanıyorduk.
Uyandım,
nerede olduğumun farkında değildim;
Sisler
içindeydim.
Aşil ‘de kaçırıldığında,
böyle uyanmış olmalı.
Gözlerini
oğuşturup, nerede olduğunu anlamaya çalışırken;
Bir orada,
bir burada…
Thelis
onun güvenliğini sağlamak için,
Çocukluk Uykusunda,
Adalara kaçırdığında;
Tam da böyle hissetmiş olmalı.
Yattığım yerden doğruldum,
Korku içerisindeydim;
Yüzüm sarardı kanım çekildi.
İşte yanımda; ‘benim rehberim’,
‘Tek dayanağım’ oturmaktaydı,
Yalnız...
Sabah olmuştu,
Denize dönmüş bakıyorduk,
Çiçekli vadi geride kalmıştı.
“Korkma” dedi bana;
“Bundan sonra ‘mutlu yolumuza’ devam edeceğiz.
Hiç kendini tutma,
Bütün kuvvetini topla;
Şimdi artık gerçek Araf’tayiz
Surları görüyor musun, Araf ‘ın etrafını
çeviriyor?
Bir de kayaların arasında dar bir geçit var,
“Altın Kapı” oradadır.
Şafak sökmeden önce,
Ruhun hala uykuda hapsolmuşken;
O çiçekli vadide yatarken,
Bir hanım geldi;
“Ben Lucia” dedi;
‘Ben bu uyuyan adamı alıp yukarı çıkaryım,
gitmek
istediği yere’ dedi
Sordello ve diğerleri vadide kaldı;
Azize Lucia eğildi, seni kucakladı,
Gün aydınlanırken, yol aldı
Ben peşi sıra geldim.
Tatlı yokuşu çıktık.
Burada seni yere bıraktı;
Güzel gözlerinin bir bakışıyla
Kapıyı işaret etti bana;
Sonra kayboldu;
senin
uykunda açıldı o gittiği sırada”
Kuşkuları dağılıp da güveni yerine gelen birisi
gibi bir anda rahatladım
İşin doğrusunu yavaş yavaş anlamaya başlamıştım.
Yüzümün güldüğünü farkeden rehberim, kalktı
Tepeyi tırmanmaya başladı,
Ben de arkasından fırladım.
Okuyucu:
Ne kadar zor bir bölüme geldik;
Burayı anlatmak için çok sanat göstermek gerekir;
Kayaların arasındaki geçite gelmiştik,
Geçite üç basamakla
çıkılan
bir büyük kapı yapılmıştı.
Her basamak ayrı bir renkti;
Önünde hiç bir şey söylemeyen ve kıpırdamadan
duran bir bekçi vardı
Korkarak gözlerimi kaldırdım ona doğru baktım.
En üst basamağın üzerinde oturmaktaydı;
Yüzü çok parlaktı.
Ne zaman bakmaya çalışsam, gözlerimi çevirmek
zorunda kalıyordum.
“Ne işiniz
var burada?
Rehberiniz
nerede?
Durduğunuz
yerden cevap verin!” dedi.
Üstadım cevap verdi:
“Bir süre
önce Cennet’ ten bir hanım getirdi bizi buraya
‘Kapı orda
girin’ dedi.
İyi kalpli Melek:
“Peki içeri
girdiğinizde dilerim o hanım size
yardımcı olur;
Sizin
iyiliğinizedir bu yol;
Basamaklara
yaklaşın” dedi.
İlk basamak, beyaz mermerden ayna gibi
parlamaktaydı;
Kendi aksimi gördüm orada.
İkincisi koyu renk, sert kayadan yapılmıştı,
Üzeri çokça aşınmıştı,
Yarıklar vardı.
Üçüncüsü kıymetli bir mermerdi;
Damardan fışkıran kan kadar kırmızıydı.
Melek orada hareketsiz oturmaktaydı.
Rehberim büyük bir iyilikle beni bu
basamaklardan çıkaracaktı.
“Şimdi
meleğe yalvar, kapıyı anahtarıyla açsın” dedi.
Hemen diz çöküp, Rahman olan Allah’ın adıyla
kapıyı açmasını istedim.
Elimle göğsümü yumrukladım.
Kılıcını çıkardı;
Alnımın üzerine 7 adet P harfi çizdi ucuyla,
“İçeri
girince yüzünü yıka, yaraların kapanır” dedi
Kıyafeti toprak rengi,
Elini cüppesinin içine sokup, iki anahtar çıkardı;
Biri altın, diğeri gümüş;
İkisini de denedi; çok şükür kapı açıldı.
“Bu kapıyı
açmak maharet ister; anahtar yanlış takılırsa açılmaz”dedi
“Biri daha
değerlidir, altın olanı;
Öbürü çok
kullanılmıştır;
Daha fazla
maharet ister;
Düğümü çözer.
Bu
anahtarlar Aziz Peter’ dendir
Bana demiştir
ki;
“Şüpheye
düşersen, kapıya geleni al içeri;
Dışarıda bırakmaktansa
içeri almak evladır”
Koca kapının kanatlarını gıcırdatarak,
Sonuna kadar açtı.
Girin, ama
dikkat edin sakın geriye bakmayın, yoksa yine dışarıda kalırsınız!”
Metellus’ un bekçilğini yaptığı ,
Roma’ nın hazinesini koruyan kapı açıldığında;
Tarpein kayalıkları
bu kadar gürültü yapmamıştır.
Kapının açılmasıyla, kayalar gümbürderken,
Sanki, Te
deum Laudamus ilahisinin tatlı bir sesle söylendiğini duydum.
Öyle ayakta durup dinledim;
Sanki kilisede org eşliğinde söylenen,
Kelimelerin hepsini duyamadığınız bir
Tatlı şarkı gibiydi.
Gözlerim doldu,
Kelimeler bir var, bir yoktu...
Tarpein kayaları, Roma
Bu kanto uzun yolculukta yorulan Dante'nin gecenin ilerleyen saatlerinde uykuya dalmasıyla başlıyor sabahın erken saatlerinde bir rüya görüyor Bu saatlerde şafak sökerken görülen rüyaların çıkacağına inanıyor
Azize Lucia Meryem ananın yanından gelip Dante nin o dik yokuşu tırmanmasına yardımcı oluyor. Asıl Araf bu kapıdan geçtikten sonra başlıyor. Lucia Işık manasına geliyor onun için gün aydınlarnırken ortaya çıkıyor.
Daha evvel gördüğümüz ruhlar uzun müddet beklemek zorundalar bu kapıdan geçmek için.
Son gördüğümüz Tarpei kayalıkları Roma da eskiden hainlerin hapsedildiği zındanlar. Kayaların üzerinden hainler atılıyormuş.
Daha sonra Sezar zamanında Roma hazineleri burada saklanıyor. Roma'li bir başka şair Lucan' ın şiirlerinden aldığı ilhamla Dante burada Tarpein kayalarını ve demir kapısını kullanmış.
Sezar Rubicon ırmağını ordularıyla geçip şehre girdiğinde bu hazinenin önüne gelip kapısının açılmasını istiyor. Asil bir aileden gelen bekçi Metellus açmak istemiyorç
Sezar kılıcını çekip, giriyor içeri; o zaman demir kapı büyük bir gıcırtıyla açılıp kayalardan gürültüler geliyor.
Dante şiirinde böyle zıtlıklara dikkat çeker zaman zaman İyi niyetle kapının açılmasıyla kötü niyetle zorla açtırılması gibi.
Üç basamağı günah çıkartma olarak yorumluyorlar ilkinde kendisiyle yüzleşiyor aynada görüyor. İkincisinde bir başkasına mesela klisede papaza anlatırken karşılasılan güçlük onun için yıpranmış kaya şeklinde basamaklar
Üçüncü basamağın kırmızı olması alın teriyle canıyla kanıyla kazandığı büyük başarıyı bu zor sınavı geçmeyi temsil ediyor.
*Tithonus Aurora (Safak) la evli, Ay da cariyesi Selena
*Tithonus Aurora (Safak) la evli, Ay da cariyesi Selena
Dante Divine Commedy
Elif Mat
Yorumlar
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder