Cennet
Canto 23
Meryem Suresi 16. Ayet
Kitapta Meryem’i de an! Hani o ailesinden ayrılıp doğu tarafında bir mekâna çekilmişti.
17
Onlarla arasına bir perde çekmişti. Bizde ruhumuzu ona göndermiştik de o kendisine sapasağlam bir insan şeklinde görünmüştü.
18
Meryem demişti: “Ben senden Rahman’a sığınıyorum. Takva sahibi birisiysen dikkatli ol.”
19
Ruh dedi: “Ben, sadece Rabbinin elçisiyim. Sana tertemiz bir oğlan bağışlamak için buradayım.”
20
Dedi: “Benim nasıl oğlum olur; bana herhangi bir insan dokunmadı. Ben bir kahpe de değilim.”
21
Dedi: İşte böyle! Rabbin buyurdu ki: O benim için çok kolaydır. Böyle olması onu, insanlara bir mucize ve bizden bir rahmet yapmamız içindir. Hükme bağlanmış bir iştir bu.”
Isa’nın Zaferi
Geceyi yavrularını korumakla geçirip de;
Bir an önce sabahın olmasını,
tekrar yavrularını doyurmak için,
yiyecek toplamaya gitmeyi bekleyen, bir ana kuş gibi,
Beatrice heyecanla beklemekteydi.
Gözleri şafak ışıklarında, güneşin doğumunu bekliyordu.
Dik duruyor; pür dikkat bakıyordu.
Onun bu hali beni de heyecanlandırdı!
Umudundan başka bir şeyi olmayanların tatlı heyecanı,
sevinçli beklentisi kapladı içimi.
Beklenti fazla uzun sürmedi;
Gökyüzü yeni bir ışıkla kabardı.
“Isa’ nın muzaffer bölükleri geliyor;
Bütün bu alemlerin, meyvaları da.” dedi Beatrice;
Yüzü al al olmuş;
Gözleri sevinçliydi;
Tarif edilemez bir güzellik;
Binlerce ışık ve onları Aydınlatan
tek bir Güneş;
Gördüğümüz herşeyi aydınlatan Güneş.
O Yaşayan Işık içinde,
Öz’ü, Madde’yi gördüm.
Öyle parlıyordu ki,
sersemledim bayılacak gibi oldum.
Beatrice güzel rehberim!
“Karşı koyulmaz bir güçtür senin hissettiğin
Seni kendinden geçiren,
Akıl ve Kudrettir
Dünya ve Cennet arasındaki,
hep beklediğimiz yolları açan." Dedi.
Yıldırımın göklere hapsedilememesi;
sığmayıp, düşmesi gibi
Benim aklımda bu görüntü karşısında kabına sığamadı
Büyüdü ne oldu ne hale geldi bilemiyorum.
“Açgözlerini de bak bana,
benim şimdi ne hale geldiğime,
Yaşadığın tecrübe seni -bana bakacak kadar kuvvetli -hale getirdi
Artık gülümsememi görmeye –gücün- yeter.”
Rüyadan uyanıp da,
o rüyayı hatırlamak için boşuna çabalayan biri gibiydim.
Bana ne teklif ettiğini duyunca
Içim o kadar minnetle doldu ki;
bu anın unutulması;
Anı defterinden silinmesi mümkün değildi.
Politmina ve diğer ilham perilerinin hepsi de gelse,
bu güzel gülümsemenin,
Binde birini yazmama yardım edemezdi.
Şimdi bir başka konuya atlayacağım,
Anlattığım şeyler o kadar yoğun ki
Omuzlarıma ağır geliyor, belimi büküyor;
Düşünceli okuyucu bunu anlayacaktır,
Bu yük altında titrememi hoşgörecektir.
Bu okyanus küçük bir kayıkla geçilemez...
“Niye benim yüzüme takılı kaldın?
Isa’nın lutfuyla yeşillenen şu bahçelere baksana.
Kelimetullahı dünyaya getiren “Güzel Gül” de orada.
Misk kokuları içinde bahçe,
Bahçenin içinde doğru yol.”
Artık Beatrice ve ben
`Beatrice’ in bir sonraki tavsiyesine göre` hareket etmeye hazırdık.
Bulutların arasından gün ışığı süzülüyor
Çiçekli bahçe bulutların gölgesinde
Yıldızlardan ordular
Yukarıdan aydınlatılıyorlardı.
O ışınlar nereden geliyor?
göremiyorduk.
“Ey İyi Kudret! ışığınla aydınlatan varlık!
Buluduğum yerden seni göremiyordum;
O zaman gözlerim zayıftı.
Benim görebilmem için yükseldin”
O sırada bir ışık daha geldi
Her zaman sabah akşam dualarımda olan güzel çiçek ;
Ruhumu aldı,
Gözlerime kudret verdi
Yer de ve gökte daima Muzaffer olan
Yüce varlığa bakabilecek hale gelince;
Göklerin en üst katından Muhteşem bir varlık indi (Cebrail)
Bir ışık halkası halinde Meryem Ana’ nın etrafını çevirdi
Ona ışıklardan tacını giydirdi;
En güzel melodiler eşliğinde.
Cennet’in en güzel safiri parlıyordu (Meryem Ana)
“Sana oğlunun ardından, yukarı -en üst mertebeye kadar- eşlik edeceğim” dedi
Senin varlığınla gittiğin yer, bir kez daha kutsanacaktır.”
Cebrail’in kendisini tanıtmasıyla,
bütün alem Meryem’in adını haykıran ruhların sesiyle inledi,
Artık bu ışıkları takip edemiyordum,
Cennet’in en üst katına yükseldiler.
Anasının arkasından bakakalan bebek gibiydim.
Bütün Kainat, Hazreti Meryem’ e olan aşkını dile getiriyordu.
En güzel sesle Regina Coeli (Göklerin Kraliçesi) ilahisini okumaya başladılar.
Dünyaya bırakılan en güzel tohum onun oğluydu.
Babil’de sürgünde olanlar bu ekini biçiyorlar
Onlar altın derdinde değiller…
Cennet’te Hazreti Isa ve Meryem’in gittikleri yerde,
Anahtarı elinde tutan Aziz Peter vardı...c
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder