Cennet 24
SINAV SORUSU
Isa ve Meryem Cennet’in üst kademelerine çekildiklerinde Dante ve Beatrice’in bulunduğu yerde Satürn deki Cennet bahçelerinde Isa’nın bölüklerinin başında Aziz Peter kalır.
Peter ismi taş- kaya anlamına gelmekte olup kendisine Hazreti ısa tarafından verilmiştir. Asıl ismi Simon’ken İbranice -kaya anlamına gelen- Cephas ismi verilmiş Cennet’in anahtarlarının onun elinde olduğu belirilmiş klisenin temel taşının St.Peter olduğuna inanılmıştır. Bu nedenle Constantine Hristiyanlığı seçince; St. Peter adına Roma da kilise inşa ettirmiştir. Asırlar sonra Müslümanların Istanbul’u fethetmesi ve Ayasofya’ yı camiye çevirmeleri üzerine; “en büyük ibadethane bizde olsun” diyerek Constantine’in inşa ettirdiği St. Peter kilisesinin yerine çok büyük yeni bir bazilika inşa etmişlerdir. Bugün Vatikan’daki kilise bu sözünü ettiğimiz kilisedir.
Dane için artık imtihan zamanı geldi. Satürn tefekkürü, aklı mantığı felsefeyi simgeliyor. Dante bir felsefe adamı; sonuna kadar aklın erişebildiği yere kadar felsefeyi kullanmak istiyor. Burada karşısına çıkan soru felsefe sorusu değil iman sorusu; o sorunun cevabını da mantıksal akıl yürütme yöntemleri kullanarak veriyor.
Kanto’nun başında Beatrice, St. Peter’den Dante’ yi imanından imtihan etmesini rica eder. Aziz Peter sevinerek bu teklifi kabul eder. Dante ise Bacalorya imtihanına hazırlanan, sınıf geçip, mezun olmayı bekleyen bir öğrenci gibi bütün dikkatiyle bu zorlu sınava hazırlanır.
“Bu değerli topluluğun mümtaz üyeleri;
Son yemekte Hazreti İsa’ ya eşlik etmiş olanlar;
O sofrayla sonsuza kadar açlığı giderenler;
Bu yanımdaki adam Allah’ın izni ve lütfuyla biraz tatmıştır bu güzelliklerden,
Ömrünün sonuna kadar daha öğrenmek istedikleri vardır,
Siz suyun kaynağındasınız, O’nun da susuzluğunu giderin biraz.”
Beatrice’in bu sözleri üzerine ruhlar parıldadı;
Bir daire oluşturup sevinçle dönmeye başladılar.
Bazısı yavaş bazısı hızlı olarak kendi eksenleri etrafında dönmekteydiler.
En parlak olanı Beatrice’in etrafında üç kez döndü.
“Kutsal hemşirem” dedi Beatrice’ e
“çok içten dua ediyorsun.
Beni sevginle çağırdın.”
“Efendimizin anahtarları teslim ettiği büyük ruh,
Seni su üzerinde yürüten iman hakkında bu adamı imtihan eder misin?
Sevgi, umut ve iman varsa O’nda; göreceksin.
Senin gözlerin görülmesi gerekeni görür.
Bu kademe Isa’nın ümmetinden insanlarla dolu olduğu için burada daha iyi cevap verebilir sana.”
Hoca’nın sorusunu bekleyen talebe gibiydim.
Beklerken bir yandan da hazırlanıyordum sorulara.
“ İyi mümin konuş!” dedi.
Göster kendini!
İman nedir?
Beatrice’e baktım; konuşmamı işaret etti.
İçim doluydu zaten, taşmayı bekliyordu:
“ Ordu’nun en önündeki safların birinci askeri!
Allah bu konuşmamızı mübarek kılsın.
Kendimi düzgün ifade etmeme yardım etsin.
Seninle beraber Roma’yı doğru yola eriştiren
Kutsal Birader’inin (Saint Paul) yazmış olduğu gibi,
İman görmeyi umut ettiğimiz şeyin ESASIDIR
Göremediklerimiz için bir İDDİA’dır
ÖZ’ü budur bence.”
Esası budur ama neden önce ESAS sonra IDDIA dedi?
Esas burada açıkça görünüyor ama orada (dünya’da) bu kadar açık görünemez.
Ölümlüler için sadece inanç vardır.
İmanla beraber umut yükselir.
Esası temeli budur.
Bu inançla başlar sonra kanıt ararız.
Kanıt buldukça iddia- arguman olur.”
“Herkes ahlaki konuları, bu kadar iyi anlasaydı; sofistler öğrenci bulamazdı.
Paran, geçer akçe-ağırlığı metal oranı tam.
Ama söyle bana cüzdanında mı? Dedi.
“Tabii hem de çok parlak çok düzgün kullanımla hiç bozulmamış.
“Ne zaman eline geçti bu mücevher?”
“Kutsal Ruhun- Cebrail’in -altını tükenmezcesine,
Kutsal sayfalar üzerine, Tevrat’a ve İncil’e boca etmesinden;
Mantıksal kesinlikle anlatmasından beri,
Bununla kıyas edersek; bence tüm akıl yürütme metodları eksik kalır.”
“ Kutsal sayfaları hem eskiyi hem yeniyi (Tevrat ve İncil’i)
Okuduktan sonra bu kanaate vardın.
Ama neden bunları İLAHİ GERÇEK olarak kabul ediyorsun?”
“Gerçeğin delili sonraki işlerdedir.
Doğa tek başına bunu başaramaz.
Yaratamaz.”
“Açıkla”
“Bu kadar insanın iman etmesinden belli.
Aç da olsa fakir de olsa iman ediyor.
Sen gelip fethettin;(Roma’ya Hıristiyanlığı getirdin)
iyi bir asma diktin (kiliseyi kurdun) ama şimdi diken oldu.
(Kilisenin bozulması)
Bunun üzerine koro “ Te Deum Laudomus”
İlahisini söylemeye başladı.
Son sayfaya geliyorduk.
“Buraya kadar Allahın izniyle iyi gitti.
Şimdi söyle; Neye inanıyorsun,
sana hangi kaynaktan geliyor ve nasıl inanıyorsun?”
“Kutsal Peder, Galile’deki mezara ilk sen inmiştin.
Ben Tanrı’ın Birliğine inanırım.
Tek, biricik, bütün yaratılmışların sevdiği, istediği
Ebedi, Gökleri harekete geçiren, kendi sabit olan.
Bunun kanıtı sadece fizik ve metafizik âleminde değil;
Bütün duyularımla kavradığım Hakikat’tedir.
Musa ile; diğer peygamberler ile;Zebur ile;
İncil ile; senin ile ve büyük ruhun seni kiliseye vekil tayin ettiğinde,
yazdıkların ile.
Ve Üç’e inanırım; Trinitiye. Üçün Bir;
Bir’in Üç olmasına.
Bu özelliğin Hakikat olmasına,
Kutsal kitapların yazdıklarına;(teslis anlayışını anlatan İncil bölümleri)
Bu imanın mührü beynime kazınmıştır.
Ezelden ateşlenmiş olan kıvılcım büyümüş,
Genişlemiş;
gökte ki yıldızın parladığı gibi içimde parıldamaktadır.”
Müjdeli haberi getiren köleye, efendinin sarılması gibi;
Beni dinleyen Kutsal Havari,
Beni takdir ettiğini söyledi.
Etrafımda üç kez döndü.
Sevincini belli etti.
Açıklamalar
Galile’deki mezar:
Aziz Peter Isa’nın mezarına inip mezarın boş olduğunu gören kişi. Diriliş hadisesini ilk o anlamış oluyor.
Mucize:
“Kutsal kitaplardaki mucizelere inanmazsak, Hıristiyanlığın dünyaya yayılmasını açıklamak için daha büyük başka mucizeler bulmamız gerekirdi” demek istiyor.
Geçer Akçe:
Argümanların sağlam diyor ama hakikaten cüzdanında mı? Yani kalbinde mi bu iman?
Daha önceki bölümlerde kalp para basanları, paranın değeriyle oynayıp devalüasyon yapanları; sahtekarları eleştirmişti. Burada kendisinin imanının tam ve sağlam olduğunu anlatmak için değeriyle oynanmamış altın oranı doğru sağlam para örneğini verdi.
Çeviri ve Açıklamalar; Elif Mat
resimler; Vatikandaki Saint Peter Klisesi ve Aziz Peter'ı anahtarlarla tasvir eden mozaikler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder