Beatrice' den Ayrılış ve Meryem Ana
Isa’nın yolundan gidenler,
Bir beyaz gül şeklinde göründü bana
Kanını akıtarak kurmuştu kliseyi,
Melekler ilahiler söyleyerek uçuşmaktaydılar.
Arı sürüsü gibi çiçeklere gidiyor;
sonra bal yapmak
için kovana dönüyorlardı.
Önce gül’e gidiyor sonra
ışığa dönüyorlardı
Sonsuz aşklarını gösteriyorlardı.
Alev gibi yüzlerini al aldı,
Kanatları altından,
Kıyafetleri kardan beyaz parlakmaktaydı.
O büyük çiçeğin içine girdiklerinde;
Halka, halka,
Işığa yakın uçmakla elde ettikleri
Rahmeti ve huzuru dağıtıyorlardı.
Gülün üzerinde ışık üzerine ışık...
Bunca ışık yukarıdaki Ihtişamı
gölgelemiyordu.
Bütün Evrene Tanrının Nuru yansıyor,
herkes -kendi
alabildiğince- o ışığı alıyordu.
Hiç bir şeyin, O Işığı gölgelemeye, gücü yetemezdi
Bu kutsanmış alan,
Eski yeni bütün ruhların üzerine yansıyor,
Her göz, her kalp, oraya bakıyordu
Bir
yıldızdan hasıl olan üç kat ışık;
Bizim
içinde bulunduğumuz fırtınaya ( dünyaya) da ışığını ver!
Barbarlar, kuzeyden inip de, Roma’ ya baktıkların da,
Lateran sarayını görüp de, hayran kalırlar da, nasıl;
"Bu şehrin dünyadaki başka her yerden daha çok parladığını" anlarlarsa;
Ben de Insan'dan – insanüstü- varlığa dönüştüğümde;
Zaman' dan sonsuzluğa geçtiğim de;
Floransa' lılar arasından çıkıp da,
dürüst ve adil insanlar arasına girdiğimde, benzer duygular hissettim.
Hayret ettim.
Bu şaşkınlık ve sevinç içerisindeyken,
Artık hiç bir şey duymama ve konuşmama gerek kalmamıştı.
Nasıl hacılar yolculuklarının hedefine vardıklarında
Tapınağa yeniden doğmuş gibi heyecanla bakar ve evlerine
döndüklerinde;
bu gördüklerini
nasıl anlatacaklarını düşünürlerse;
ben de önümde dizi
dizi sıralanmış parıltılara öyle bakıyordum.
Bir aşağı, bir yukarı, bir çepeçevre gözlerim dolaşıyordu.
Sevgiyle ışıldayan yüzler görüyordum.
Hem kendilerinin "gülümsemesi" hem de "Tanrının ışığıyla" parlıyorlardı.
Halleri tavırları asaletlerini gösteriyordu.
Bir tek yere takılı kalmadan her yeri gözden geçirdim
Artık Cennet'in genel olarak planını anlamıştım
Gene de bazı soracaklarım vardı;
Tatlı Hanıma döndüm ama,
ben Beatrice' i görmeyi beklerken, bir başkası beni
selamladı.
Güzel elbiseler içinde bir yaşlı adam,
Yüzü gözü nurlu, sevgi dolu, davranışları zarif,
Şevkatli bir baba gibi duruyordu orada.
Hemen
üzüntüyle Beatrice’ i sordum;
“O nerede?”
Dali
“Seni
istediğin yere götürmem için beni yerimden çağırdı”dedi
“İstersen
yukarıdan üçüncü sıraya bakıp, onu görebilirsin
O'nun yeri
orasıdır. En üst mertebenin altındaki üçüncü sıra."
Hemen baktım; oradaydı, bir ışık halesinin
içerisinde parlıyordu.
Beatrice benden o kadar uzaktaydı ki;
Sanki ben denizin dibinde,
O da gökyüzünün en
üst katındayı.
Ama burada mesafenin önemi yoktu.
O'nun görüntüsü bana hiç bir engelle karşılaşmadan,
çok berrak olarak ulaşabiliyordu.
"Hep ümidim sende, güzel Hanım" dedim
"Benim kurtuluşum
için, Cehennem'in çürük tahtalarına basmayı göze aldın.
Senin kudretin ve mükemmelliğinle,
Bana gösterilen şeylerin, değerini daha iyi anladım.
Beni kölelikten kurtardın, özgürlük yoluna getirdin.
Geçtiğimiz her yolda,elinden gelen her şekilde bana
yardım ettin.
Cömertliğinle iyileştirdiğin ruhumun bedenimden ayrıldığı zamanda
Yine razı olacagın bir ruh olarak Cennet'e dönmesine yardım
et."
O’na böyle seslendim.
Sonra gözlerini yeniden o ilahi Nur'a çevirdi.
Abbot
Yaşlı adam, "Senin yukarı çıkışına yardım etmek üzere,
ben buraya dualarla ve kutsal aşkla geldim" dedi
"Bu bahçeye bak gözlerini bir sonraki çıkışa hazırla
Cennetin Kraliçesi Meryem Ana orada.
Kalbim onun aşkıyla yanmakta
Çünkü ben Bernard' ım ona daima sadık olan Bernard...
Nasıl Veronica' yı görür ve hayran kalırsa, bakmaya doyamazsa;
Hazreti Isa‘ya "bu gerçekten senin yüzün mü?" diye sorarsa;
Ben de öyle hayatım boyunca, onu düşündüm; onun yüzünü
özledim.
O yukarıdayken, ben dünyada O'nun verdiği huzuru hissettim.
Değerli oğlum gözlerin yanlız bir noktaya takılı kalmasın;
Sıra, sıra bakarak, gözlerini en yukarıya kaldır.
Taçlandırılmış olan kendisine taht verilmiş olan Kraliçeye bak!"
Gösteriği yer, bütün ışıklardan daha parlaktı, tüm vadiyi aydınlatıyordu.
Merkezde
kanatlar açıldı;
Binlerce
melek parıldadı.
Her biri
parlaklık ve sanat bakımından birbirinden farklıydı.
O
ışıltıların ortasında, Meryem Ana' yı gördüm.
Onu gören
gözler kutsandı,
Onun
mükemmelliğini anlatmaya çalışmayacağım...
Bernard benim de aynı aşkla yanmakta olduğumu görünce,
O da aynı yöne sevgiyle baktı.
Bernard'ın O’na bakışını görünce
benim aşkım daha da alevlendi...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder