20 Nisan 2019 Cumartesi

Inferno 1




Hayatımızın ortasına geldiğimde,
kendimi gölgeli bir ormanda buldum.
Çünkü doğru yolu kaybetmiştim
Şimdi anlatması bile zor;
Balta girmemiş vahşi , zor orman;
Hatırlamak bile korkutuyor beni.
Öyle acı ki ; ölümden beter
Ama orada bulduğum iyiliği anlatmam için,
Önce başka şeyleri anlatmalıyım.
Ormana nasıl girdiğimi  tam olarak söyleyemem.
Doğru yoldan ayrıldığımda öyle uykuluydum ki...
Ama tepeden indiğimde;
Vadinin dibinde birden karşıma çıkıverdi 
Yüreğime indi
Yukarı baktığımda omuzlarının
Insanı bütün yollarda  doğruya götüren
Gezegenin işığıyla  parıldadığını gördüm.
Korkum biraz azaldı;
Geceyi korku içinde geçiren
Kalbim şu anda karşımda bulunan teröre tepki veriyordu

Denizde boğulmaktan yeni kurtulup da;
Kıyıya vardığında dönüp, nefes nefese,
gerideki tehlikeli dalgalara bakan biri gibi
Ruhum da hala kaçak, dönüp  baktı,
Arkadan hiç kimseyi sağ bırakmayan geçite...
Yorgun vücudumu dinlenmeye bıraktım,
Sonra tekrar ıssız yokuşu tırmanmaya davrandım.
Yere sağlam basan ayağım,  hep geride kalandı.
Tam tepenin başladığı yerde,
İşte orada;
 Leopar, çevik yırtıcı
Sırtı desenli.
 Gitmedi kaybolmadı, öylece durdu orada.
Yolumu kesmişti.
Döndüm geri çaresiz.

Şafak söküyordu,
Güneş kendisine eşlik eden  diğer yıldızların arasından doğuyordu.
Bu saat, bu güzel mevsim, tam bana umut veriyordu ki;
Aslanı gördüm.
Umut korkuya mani olamadı.
Başı yukarda, karnı aç,
Etrafındaki hava bile titriyor.
Bana doğru gelecek.
Sonra dişi kurt
Zayıf ve aç; 

bütün açlıkları yanında taşıyor.
Çok canlar yakmış bugüne kadar…
Onu görünce, artık bu dağı tırmanmanın
 imkansız olduğunu anladım.
Beni gerisin geri
Gölgeye itti.
Daha aşağılara indikçe birden gözümün önünde biri belirdi:
Belli uzun süredir sessizdi
Solgun görünüyordu.
Onu uçsuz bucaksız doğanın içinde görünce

"Miserere di me"
“Merhamet et” dedim
Adam mısın ruh musun, Herneysen.“
“Yaşayan bir insan değilim, bir zamanlar öyleydim
Anam babam Lombardiya’ dan geldi
Ikisinin de memleketi Mantua
Julius Sezar zamanında doğdum,
İyi Augustus zamanında Roma da yaşadım,
Mevsim yalan Tanrılar  zamanıydı.
Şairdim Anchises'in oğlunu anlattım.
İlyum’ un gururu  ateşe verilince, Truva'dan geleni…
Ama niye perişanlığa dönmek istersin;
Bu tatlı dağa her türlü neşe ve sevincin kaynağına tırmanmak varken?”
„Sen Virgil‘sin öyleyse,
Güzel sözlerin menbaı“ dedim utanarak
Şairlerin ışığı onuru
Uzun çalışmalarım derin sevgim,
Bana şimdi hizmet etsin
Sen benim ustam, şairimsin,
Benim kalemim soylu stilini senden almıştır,
Beni öyle tanırlar, dedim ve sordum,
"Beni kenara atan canavarı gördün mü?
Bilge adam bana yardım et!
Onun korkusu kanımı titretti.“

"Başka yoldan gitmelisin“ dedi gözyaşlarımı görünce;
"O canavar seni bırakmaz
Ne yapar eder, mani olur yoluna
Kötülüğü öyle fazladır ki;
 açgözünü doyuramazsın onun hiçbir zaman.
Karnını doyurdukça yeniden acıkır
Herkesle çiftleşir; "daha" der.
Ta ki köpek gelip parçalayıp, onu öldürünceye kadar
Köpeğin istediği bilgelik ve sevgidir
Otlanmaz o.
Italya' yı eski haline getirecek.
Canavarı her şehrinden kovalayacak;
Sonunda alıp Cehenneme tıkacak
Ilk cezasını çekeceği günah kıskançlık olacak.
Sen en iyisi beni takip et!
Buradan geçirir, ebedi yere götürürüm seni.
Giderken ümitsizlik çığlıklarıı duyacaksın,
Eski ruhları acı çekerken göreceksin,
Her biri ikinci ölümü bekler,
Sonra alevlerin içinde, halinden memnun olanları göreceksin
Çünkü onlar, iyilere kavuşacakları zamanı beklemekte olacaklar.
Eğer dediğim yere kadar ulaşabilirsen,
Benden daha kıymetli biri sana rehberlik edecek,
Seni ona emanet edip gideceğim.
Çünkü göklerin hükümdarı beni  almaz
kendi şehrine.
Onun kanununa uymadım vaktinde
Her yerin hakimidir ama oradan hükmeder
Orasıdır onun yurdu, başkenti
Ne mutlu o şehre girebilene
Tanrının izniyle”
Şair Allah rızası için sana yalvarırım
Beni bu Cehnennemden
ve sonraki daha korkunç olanlardan kurtar.
Dediğin yere götür;
Aziz Peter‘ in kapısını göreyim;
Acılar içindekileri de göreyim
O yola düzüldü, ben takip ettim.










İlahi Komedya’ nın açılış kantosu, Cehennem’ in ilk bölümü, Dante’ nin kendisini ormanın kuytu bir köşesinde bulmasıyla, esrarengiz bir biçimde başlıyor. Kaybolmuş, oraya nasıl geldiğini bilmiyor.Uykudan uyanmış ve kendisini sabaha karşı bir ormanda bulmuş.
Şafak sökmek üzere, bir ümit, bulunduğu kuytu yerden, yukarı ışığa doğru çıkmak istiyor. Orada hem aydınlıkta daha iyi görebilecek; hem de yukarı çıktığı için görüş açısı genişleyecek, etrafta ne var görüp, yönünü tayin edebilecek. Fakat ne kadar uğraşırsa, uğraşsın; bunu başaramıyor. Tam tırmanacağı sırada, karşısına bir leopar çıkıyor ve yolunu kesiyor. Bir kez daha deniyor bu sefer yırtıcı bir aslan.  Üçüncü seferinde bir dişi kurt.
Korku, umutsuzluk, çaresizlik, ne yapacağını, nereye gideceğini bilememek.  Koca dünyada yapayalnız kalmak. Bazan insanın önüne koca bir duvar çıktığını hayal edip,  ümitsizliğe kapılması gibi o da bu ormandan nasıl çıkacağını düşünüyor. 
Dante ve Virgil

Geçmişle gelecek arasında bir noktada sıkışıp kalmış. Geçmiş, artık eski geçmiş değil; kaldığı yerden devam edemez. Gelecek ise, ne olduğu, nerede olduğu bilinmeyen bir belirsizlik.  Ne yapacak? Endişe içinde, hayatını nasıl sürdüreceği endişesi varoluşu tehlikede.
Vahşi hayvanlar çeşitli günahları temsil ediyor. Hangisi, daha sonra göreceğimiz Cehennem katlarındaki, hangi günaha tekabül ediyor bu yoruma açık.
O sırada ormanda bir kişinin daha olduğunu farkediyor. Bu bir ruh. Büyük bir korkuya kapılarak “Miserere di mediyor. “ Acı bana, merhamet et.”  Ona kim olduğunu soruyor Roma’ nın en büyük şairi Virgil olduğunu öğreniyor.
Virgil,  kendisini tanıtıyor, doğum yerini söylüyor. Mantua’ lı bir şair; en büyük eseri The Aeneid. Truva savaşında, Truvanın yanıp yıkılmasından sonra, şehri babası ve oğluyla birlikte terk eden, yeni yurt arayan kahraman Aeneas’ ın hikayesinin yazarı.
Dante, Virgil’ le karşılaşmaktan büyük bir mutluluk duyuyor; öyle ki konuşmaları sırasında, kurt hala civarda olduğu halde, o bütün ilgisini Vrigil’ e yöneltiyor. Ondan yardım istiyor. “Beni buradan kurtar” diyor.
“Bir başka yoldan gitmelisin” diyor Virgil.
Bence bu şiirdeki en güzel sözlerden biri.“Önüne bir engel çıktığında, başka yol dene, depresyona girme; çare tükenmez bir yolu bulunur” demek bu.
 Bir de senin eski yolların zaten iyi değildi. Seni bu hale düşürdü. Şimdi dikkatini başka yere çevir. Sana yardım edecek olanlar var. Onun için  soruyor “ Niye o perişanlığa  geri dönmek istiyorsun?”
Sonra söz, Italya’ ya geliyor. Italya’ nın perişan haline. Biliyorsunuz o devirde Italya şehir devletleriyle yönetiliyor. Daha birlik sağlanamamış. Tek bir devlet olarak yönetilmiyor ve şehir devletleri arasında rekabet var. Bu rekabet zaman zaman iç savaş haline geliyor.
Dante’ nin memleketi Floransa’ da,  iki parti arasında büyük mücadele var. Virgil gelecekte bu 
açgözlülüğü temsil eden Kurt’ un karşısına bir köpeğin çıkacağını Onu gerisin geri geldiği Cehennem’ e yollayacağını ve Italya yı kurtaracağını söylüyor. Bir kehanette bulunuyor.
Bu kim olabilir? Her hangi bir kurtarıcı olabilir gelecekte Italya nın birliğini sağlayacak bir lider. Ama köpek denmesinden dolayı kimisi Can Grande della Scala (1290 1329) olduğunu  tahmin ediliyor. İsmi (Can- canin köpek; Grande –büyük) Büyük Köpek denilen lider. Burada kötü manada kullanılmıyor tabii; kuvvetli manasına kullanılıyor.
Bu kehanetten sonra Virgil; Dante’ ye bu yolculukta, kendisine rehberlik edeceğini; Cehennemi göstereceğini; sonra Araf’ a beraber tırmanacaklarını ve bir yere geldiklerinde, kendisinden daha değerli bir rehberin görevi devralacağını anlatıyor.
Virgil önde, Dante arkada yola düzülüyorlar...
Floransa

Bu açılış kantosu Komedya’ yla yeni tanışan okuyucu için oldukça karışık gelebilir. Bir defa iki Dante olduğu anlaşılıyor. Biri bu yolculuğun kahramanı(Pilgrim-Yolcu) Dante; biri de gerçek hayattaki şair Dante.
Dante, Komedya’ yı bir defa okunup bitirilen bir kitap değil, Cennet’ in sonuna gelince tekrar, başa dönüp,  "yeniden okunacak bir kitap” gibi görüyor. Mevsimlerin döngüsü gibi. Bitirmiş olduğu “öteki aleme olan yolculuğu” hatırlayıp, yazacak.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder