Dante İlahi Komedya
Cehennem 2. Bölüm
Çeviri Elif Mat
Akşam karanlığı çöküyordu,
Dünyadaki yaratıklar günün yorgunluğundan sonra
dinlenmeye çekilirken;
Ben bir başıma burada zorlu bir yolculuğa hazırlanıyordum.
Yanılmaz hafıza bunu yazacaktır.
Ey ilham perileri;
Ey yüksek akıl;
Bana yardım edin.
Gözümüzle gördüğümüzün yazıcısı hafıza,
Burada asaletin görülecektir.
Sonra konuşmaya başladım;
“Şair, sen benim rehberimsin;
Bu zorlu yola çıkmadan,
bu yolculuk için bana güvenmeden evvel bana iyice bak;
Söyle gerçekten ben bu işe değer miyim?
Nasıl daha yaşarken, öteki dünyaya geçtiğini;
Ölümsüzlüğü gördüğünü yazmıştın.
Eğer tüm kötülüklerin karşıtı olan, O’ na bu yolculuk
için izin verdiyse;
Kim olduğundan ve neler yapacağından dolayı. Bu anlaşılabilir.
Çünkü Aeneas, yükseklerde Roma’ yı kurmak,
İmparatorluğun da, şehrin de babası olmak için
seçilmiştir.
O şehir ki; Papalık tahtının yeri olmuştur.
O yolculukta Roma şehrinin geleceğini görmüştür,
Bir diğer seçilmiş kişi de (Paul) bu yoldan geçmiştir.
Imanı kuvvetlendirmiştir.
Kurtuluş yolculuğunu başlatmıştır.
Ama ben nasıl burada olurum?
Kimin verdiği yetkiyle bu yolculuğu yapabilirim?
Aeneas değilim; Paul de değilim!
Benim değerim ne?
Eğer bu yolculuğa çıkmaya cüret edersem, haddimi aşmaktan
korkarım.
Sen bilgesin sana söyleyebildiklerimden fazlasını
anlarsın”
Vazgeçecek gibiydim;
İlk başta çok hevesliydim ama düşündükçe korkmuştum.
Aziz Paul- Rembrandt
“Korktun sen” dedi bilge. “Eğer doğru anladıysam.
Korku iyi şeyler yapmak isteyen onurlu insanların
karşısına
Engeller çıkarır, yapacakları işlere mani olur.
Işığın yetersiz olduğu yerde, yaratıklar gölgeden korkar
olur.
Korkunu geçirmek için ne bildiğimi söyleyeyim sana;
Niye geldiğimi, ne öğrendiğimi,
Limbo’ da kalan ruhlar arasındaydım.
Bir hanım benden rica etti,
Parıl parıl parıldıyordu,
Ruhu kutsanmıştı,
Ne emrettiğini sordum.
Gözleri yıldızlardan daha çok ışıldadı,
Kendi dilinde, yumuşaklıkla konuştu.
O melek sesiyle;
“Ey kibar Mantua’ lı şiiri hala dünyada bilinen ve
Dünya durdukça hatırlanacak olan Şair;
Benim arkadaşım-Kadersiz olan arkadaşım-
Issız kıyalara düştü;
Çaresizlik içinde korkup doğru yoldan ayrıldı.
Geldim ama korkarım geciktim.
Hemen ona koş bilgeliğinle, merhametinle,
O’nun iyiliği için ruhunun kurtuluşu için ne gerekiyorsa,
onunla koş.
O’na yardım et; benim içimi ferahlat!
Seni O’ na yollayan benim, Beatrice.
Kutsanmış yüksek tepelerden geldim, bir an önce geri
dönmeyi istediğim.
Aşk getirdi beni buraya, aşk konuşturuyor böyle.
Geri döndüğümde Efendimizin huzurunda seni öveceğim
Konuşmasına ara verdi.
“Değerli Hanımefendi senin iyiliğinle insanlık yücelir.
Emrin başım üstüne,
Ne istediğini anladım, hemen yerine getireceğim.
Ne kadar acele etsek de, geç kalmış sayılırız bu konuda.
Ama söyle bana, nasıl oldu da o geniş göklerden buraya
inebildin,
Bu çukura geldin?”
“Bu sorduğun işin özüne iner;
Ben Cehennemin dibine korkusuzca geldim
Korkunun kendisidir zarar verme kapasitesine sahip olan
Cehennemin kendisinden bile daha korkutucu olan...
Ben Tanrı’ nın merhametinden yaratılmışım;
Herşeyi gören Tanrının Merhametinden;
Buradaki ızdırap bana dokunmaz;
Cehennem ateşi beni yakmaz.
Cennet’ te O’nun için endişe etmekte olan bir Hanımefendi
var.
O hanımın (Meryem
Ana’nın) şefaatiyle izin çıkmıştır.
“Lucia’ ya sana sadık olan çok zor durumda, yardım et”
dedi
Işığın ruhu Lucia- bütün kötülüklerin düşmanıdır -hemen
kalkıp yanıma geldi.
Ben Rachel ile birlikte oturmaktaydım.
‘Tanrıyı her zaman öven Beatrice
Seni her zaman sevene niye yardım etmiyorsun?
O buraya senin için geldi
Çığlıklarını duymuyor musun?
O ırmağın yanında ölüm kalım mücadelesi veriyor.
O ırmak ki onu azgınlıkta hiçbir deniz geçemez.’ dedi
Lucia konuşunca kalbim ikiye bölündü
Cennet’ teki tahtımı bırakıp, senin yanına koştum hemen.
Bunları söyleyince gözlerinin yaşını saklamak için başını
çevirdi.
O gözyaşının parıltısı, beni daha da çabuk davranmaya
sevk etti.
Hemen gelip seni o canavarlardan kurtardım.
Şimdi söyle bana neyi dert edinirsin?
Niye yavaşladın?
Tereddüt etmene gerek yok,
gökte sana yardım
etmek isteyen üç Kutsanmış Hanım varken.
Yukarıdan sana bakıyorlar.
Ben de sana, bu yoldan geçmekle iyiliğe ulaşacağını
söylüyorum.
Bu iyilik sana bahşedilmiştir.”
Gece üşüyüp, büzüşen, sonra sabah güneşiyle ısınıp açan
çiçekler gibi
Bu sözlerle ben de canlandım.
Cesaret geldi;
Yeniden doğmuş gibiydim.
"Merhameti sonsuz olan Hanıma şükürler olsun,
Senden de Allah razı olsun, zarif ruhun bu zahmete girdi.
Hanımın sözü üzerine, anında yetiştin yardımıma.
Beni yüreklendirdin.
Benim Rehberim, Efendim, Ustam;
Şimdi yol göster;
Birlikte gidelim."
Tekrar yola düzüldük, kayalık tehlikeli yollara...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder