31 Temmuz 2019 Çarşamba

Brunetto ile Karşılaşma


Kanto 15
Inferno

Dante Ilahı Komedya
Çeviri ve yorum: Elif Mat





Irmak kenarındaki yüksek taşlı alanda ilerliyorduk
Bu set bir duvar gibi, bizi üstümüze yağmakta olan alevlerden koruyordu.
Wissant ve Bruge arasında,  alçak toprağı denizden koruyan setler gibiydi.
Padua’lılarda,  şehirlerini Brent ırmağının taşkınından böyle korurlar.
Mühendis –herkimse - böyle insa etmişti...

Ormandan uzaklaşmıştık.
Arkamı dönüp baksam da; artık seçemezdim ağaçları.
Yanımıza bir gurup ruh yaklaştı, bize doğru baktılar;
Sanki ay ışığında karanlık bir yolda,
karşılaştıkları kişileri tanımaya çalışan kişiler gibiydiler.
Bir terzi iğneyi ipliğe geçirirken, nasıl gözlerini kısıp da bakarsa;
onlar da bize öyle bakıyorlardı
Böyle dikkatle bakarken, içlerinden biri beni eteğimden çekti;
Tanımıştı;
Sen misin? dedi hayretle.

Bu yanmış yüze dikkatle baktım ben de,
 birden yüzü hatıramda beliriverdi;
Eğilmiş yürüyordu, ben de eğildim öne doğru:
Ser Brunetto!
Siz de mi buradasınız?
Oğlum! Arzu edersen, rahatsız etmezsem,
 yanımdakilerden bir müddet ayrılayım, biraz seninle beraber yürüyeyim.

Bunu bütün kalbimle arzu ederim.
 İsterseniz buradaki rehberim de arzu ederse bir müddet beraber oturalım?

Oğlum, burada kim durursa ateş yağmuru altında yüz sene yatmak zorunda kalır
Onun için devam et yürümeye, ben de seninle geleceğim eteğinin hizasından takip edeceğim
 sonra yine arkadaşlarımın arasına döneceğim.
Hepsi acı içindeler;
Alevlerin arasında kederle yanıyorlar.



O aşağıdan yürüyordu; ben onun yanına inmeden,
Başım önde düşünceli yola devam ettim.

'Ömrünün sonu gelmeden, buraya seni ne getirdi?
Şans mı, kader mi, kaza mı?
Yanında sana bu karanlık yolda rehberlik eden kim?"


Yukarıda mutlu hayatta yoldan çıktım, kendimi bir vadide buldum
Olgunluğa erişmeden.
Daha sadece dün -şafak vakti -yanlıştan döndüm.
Bu ruh bana tam o anda göründü;  beni selamete çıkaracak,
 bu yoldan geçirerek eve götürecek.


Yıldızını takip et dünyada bir şey öğrendiysem, senin muhteşem zirveye çıkacağını biliyorum.
Ben de yaşasaydım ve o günleri görebilseydim keşke,
seni destekler; Allahın sana bahşettiği başarıya şahit olurdum.
Ama o nankör kişiler Fisesole‘ den gelenler,
Senin başarına düşmanın olacaklar.
Tatlı meyva, acı ağaçta bitmez.
Eskiler, kıskançlara, kibirlilere, açgözlülere  kör der
Onların adetlerini kafandan sil.
Kaderinde yazılı bu;
iki tarafta sana düşman olacak;
Ama zirveye erişemeyecekler.
Fiesole‘ liler bırak bulduklarını domuz gibi yesinler;
Ama güzel bitkiye erişemesinler.

Floransa


O kötülük şehri inşa edildiğinde, dağlıların arasında bir kaç soylu
Romalı kalmıştı.

Eğer duam kabul olsaydı sen hala dünyada aramızda olurdun;
Yumuşak, şevkatli bir baba oldun bana;
 ve her an insanın kendisini nasıl ölümsüz yapabileceğini gösterdin;
Her zaman aklımda ve kalbimdesin.
Yaşadığım müddetçe sana müteşekkir olacağım,
 ve hem sözlerim hem de sanatımla bunu göstereceğim
Benimle ilgili kehanetin bana daha önce gösterildi.
Onu yazdım ve gördüğüm zaman Hanım’a göstereceğim
Tabir etmesi için.
Eğer onun bulunduğu yüksek makama erişebilirsem...
Sana bu kadarını söyleyebilirim;
Benim vicdanım rahat
Kaderde ne varsa razıyım
Bakalım felek çarkını döndürsün;  görelim...

Benim bu sözlerim üzerine rehberim durakladı;
Bana baktı göz-göze geldik.
"İyi öğrenmişsin"  dedi
Ama ona cevap vermedim bu kızgın kumda
yanındakilerin kim olduğunu sormak için
Ser Brunetto ile yola devam ettim;
"Acaba kimdi, asil ailelerden olanlar, kimdi tanınmış olanlar?"

"Bunların bazısını tanımak iyidir dedi
Diğerleri  için şimdi birşey söylemeyelim;
Zamanımız az, bu konuşmayı yapmak için.
Kısaca hepimiz,  eğitim almış, kıymetli insanlarız
Yazar- çizer, bilim adamlarıyız.
Hepimizin suçu aynıdır.
Prican orada yorgun üzgün yürümekte
Francesco d’Accorso burada.
Böyle zavallıları özlediysen,  görebilirsin.
-Kulların kulunun- sürgün ettiği adam da burada...
Daha çok söylerdim ama kumun üzerinden yeni bir duman yükselmekte;
Yeni günahkarlar gelmekte;
 onlar yetişmeden ben kendi tayfama yetişeyim.
Benim Hazine’mi hatırla, ben onda yaşıyorum
Daha sana birşey sormayacağım."

Döndü, Verona’ daki yeşil bayrağa koşan yarışcılar gibi koşuyordu.
Ama kazananlar gibi değil de, kaybedenler gibiydi...


Verona



Açıklamalar:


Fiseole:  Floransa yakınındaki dağlık bölgeç Sezar’a karşı gelmişler, efsaneye göre Sezar şehirlerini yıkıp Arno ırmağı kıyısında Floransa’yı kurmuş. Floransa Roma’nın kızı asil bir şehir olarak tanınıyor. İçindeki halk Romalılar ve kendi şehri yıkılan Fiseole lilerden oluşuyor.
Brunetto Latini karmaşayı çıkaranın Dağlılar yani Fiseoleliler olduğunu savunuyor. Kendisini Dante gibi Romalı asillerin soyundn gelmiş kabul ediyor.

İç savaşta her iki tarafın da Dante nin aleyhine geçeceği kehanetinde bulunuyor.  Siyah ve Beyaz Guelp’lerin.


Hanım: Beatrice





Kulların Kulu:  Servant of Servants
Papa Tanrının Kulları'nın hizmetkarı olarak tanımlanıyor.

Papa Boniface


Bu bölümde hem klise mensuplarından hem de entellektüeller arasından doğaya aykırı hareket etmekle Homoseksüellik, tefecilik, kibirlilik gibi günahlardan dolayı Cehennemin kızgın kum kısmında cezasını çekmekte olanlar var. Papa da bir piskoposun yeğenini aykırı hayat tarzı nedeniyle sürgüne göndermiş isim vermeden o ima ediliyor.

Kızgın Kum: Günahkarlar burada çöldeler ve üzerlerine ateş yağıyor. İşledikleri günahlar çölde bir şey yetişmemesi ve kısırlıkla özdeşleştiriliyor.


Hazine: Treasure
Brunetto Latini’nin Fransızca olarak kaleme aldığı Avrupa da yazılmış ilk ansiklopedi olarak kabul edilen meşhur eseri.


Brunetto Latini 1220 1294 yılları arasında yaşamış Italyan filozof alim noter ve devlet adamı. Dante onun yanında yetişmiş. Babasının ve Beatrice’in ölümünden sonra onun elinden tutan felsefeyle uğraşması için teşvik eden kişi olmuş. Dante’nin Brunetto Latini’ye büyük hürmeti var. Noterlere o devirde Ser diye hitap ediliyor o da Onun için Ser Brunetto diyor.
Noter o devirdeki anlamıyla, o devletin en yetkili hukukçusu diyebiliriz. Anlaşmalarda O’nun imzası var.

Verona’ daki yarışlar:
O devirde Lent bayramında yapılan eğlencelerde bir yarış tertip ediliyor, yeşil örtüyü kapan kazanıyor ve kendisine bir horoz hediye ediliyor.

Ev:
Hristiyanlar  için öteki dünyada Tanrıya kavuşma Cennet’e gitme.
Dante böyle anlıyor. Brunetto için Floransa’ya dönme.
O da, Dante gibi sürgün edilmiş, ama geri dönebilmiş.
 Dante ise ömrünü Ravenna’da tamamlamış.



Ölümsüzlük




Şimdi eserimi tamamladım,
Ne Jove’ nin öfkesi
Ne yangın, ne kılıç,
 ne de herşeyi silen zaman bu şiiri silemez.
Benim bu dünyadaki günlerimi-kısa da olsa uzun da olsa- sona erdirecek olan o gün gelecektir
Ama sadece bedenimi alabilir.
Daha iyi olan tarafım-ruhum- yıldızların da üzerine çıkacaktır
Silinmez, ebedi olarak kalacaktır orada ismim.
Roma‘ nın kudreti nereye kadar varırsa;
 Latinlerin fethettiği her yerde,
 mısralarım her zaman insanların dilinde olacaktır
Şairlerin kehanetleri tutuyorsa eğer;
Ismim ve şöhretim mutlaka,
Ben
her zaman yaşayacağım.

Ovid

Metamorphosis
Çeviri: Elif Mat


Ovid'in Ettore Ferrari tarafından yapılmış heykeli 1887



M.Ö. 43 yılında doğmuş M.S. 17 veya 18 yılında ölmüş Romalı şair Ovid meşhur eseri Metamorphosis'i böyle bitirir. Sadece Latinlerin ulaştığı yerlerde değil, bu eserin yazılmasından iki bin sene sonra ben burada Kanada'nın Calgary şehrinde şiirin bu son bölümünü İngilizce' den Türkçeye çevirip sevgili okuyucularımla paylaşıyorum.
Söz uçar, yazı kalır...

Roma devri mürekkep hokkası






27 Temmuz 2019 Cumartesi

Bir mağara resmi

Sorcerer from Cave of Trois Fréres

Fransa'nın güneyinde MÖ 13000 yıllarında yapılmış bir mağara resmi. 1914 yılında üç kardeş tarafından bulunmuş. Cave of the Trois Fréres deniyor.
Resmin ne anlama geldiği konusunda bilim adamları tartışmış, Birisi büyücü Sorcerer demiş ismi Sorcerer kalmış.
Bazılarına göre öteki dünyadaki ruhlarla irtibat kuran Şaman'ı temsil ediyor. Baykuş kafalı, geyik boynuzlu, at kuyruklu bir figür, Bacağı sanki insan bacağına benziyor diz kapağı da resmedilmiş. Ön ayakları sanki uslu uslu oturan bir kedi köpek ayağı gibi ama kendisi dans eder gibi hareket halinde
.
Aynı zamanda bizon heykelleri ve çekirge resmi de bulunmuş aynı mağarada.
Bazı bilim adamları bu mağaralarda ibadet maksadıyla insanların toplandığını düşünüyor. Yani kendileri mağara devri insanı değil de mağarayı bir ibadethane olarak kullanıyorlar.
Bilim adamlarından biri de "belki bütün yartılmışların ruhunu da içinde taşıyan bir Tanrı olabilir" demiş

Acaba o devir insanları ne düşünmüşlerdi? Gene bilim adamlarına göre o devirde yaşayan insanlar şimdikiler gibi zekiydiler. Zaten sanatsal yönden gösterdikleri başarı şu bizon heykellerinde açıkça görülüyor.
Çekirge resmi de çekirgenin türü belirlenebilecek kadar detaylıymış.