30 Mart 2018 Cuma

Dante ve Klise



Dante ve Klise
31. bölümde Beatrice' le karşılaşıp kendisiyle hesaplaştıktan sonra 32ç bölümde klise ve siyasetle hesaplaşıyor şairimiz.
Bu bölüm bilmece gibiydi burada biraz çözmeye çalışalım:

 ilk inen kartal Roma Imparatorluğu Hrıstıyanlığın ilk yıllarında Hrıştıyanlara eziyet ediyor onları arenalarda Aslan kaplan gibi yırtıcı hayvanlara atıyor gladyatorlere öldürtüyor işkenceden geçirtiyor kendi pagan inancından vazgeçmiyor
Bunu bir örneği Roma da bir kadının aslanlara atılması aslan öldürmüyor kadını Gladyator gönderiyorlar kılıcı omzunu sıyırıp geçiyor bunun üzerine halkın inanci Hrıstıyanlıktan yana ağır basıyor
En önemlisi "Hazreti Isa' da Roma vatandaşıydı" diyor o dönem Kudus' u Roma idare ediyor ve Pilates Roma adına yargılayıp ,Hazreti Isa' yı carmıha gerdiriyor.

Giderek Hrıstıyanlık yayılınca ilk defa Constantine Hrısıyanlığa geçiyor ve ilk Hrıstıyan imparator oluyor. Hem kendisi hem annesi Helena  Hrıstıyanlık tarihinde önemli yer tutuyor.
İkinci gelen kartal da "Roma İmparaotorluğunu" temsil ediyor Bu sefer, klise devlet korumasına giriyor. Kanatlarını klisenin üztüne açıyor kanadından altın yağdırıyor klise güöleniyor Constantıne İstanbul a gelip İmparatorluğun merkezini buraya taşıyor çünkü pagan sembollerden uzaklaşmak istiyor.
Ayasofya daki Konstantin mozaik tasviri

Bu kantoda 'araba' kliseyi temsil ediyor demiştik; sonraki yüzyıllarda para hırsı, siyasi iktidar hırsı, kliseyi de etkiliyor; manevi değerler yerine maddiyata dönüyorlar; o biriktirdikleri altın gümüş ağırlığıyla klisenin tabanını deliyor; arabanın tabanı iki teker arasından yarılıyor.
Ikı tekerin biri felsefi değerler, biri dini değerlerdi.
Felsefi değerler: Wisdom( akıl ) Justice (adalet) Fortitude( güçlülük, direnç) Temperence (ölçülük Aristo nun herşeyde denge arayan felsefesi)
Dini değerler: Faith( inanç) Charity ( iyilik) ve Hope ( ümit Allah tan ümidi kesmeme) konuları.
Taban delinince oradan bir "ejderha" gelip saldırmak istiyor;püskürtülse de gene etrafta dolaşıyor. Bu şeytan olabilir insanları şaşırtmaya gelen veya Hrıstıyanlığa düşman olarak gördükleri başka herhangi bir şey olabilir.
Sonra bir "tilki" çıkıyor bu( heresy )dedikleri dinden sapma, dini inancın bozulması, ayrılıklar çıkması başka başka kliseler açılması vs.
Agaç: Adem ve Havva' nın meyvasını yediği ve o sebeble Cennet'ten çıkarıldığı ağaç- Bilgi ağacı- İyilik ve kötülük kaynağı diyorlar. Bilgiyi- iyiye de kullanabilirsiniz kötüye de- o anlamda.

Araba ona deydiğinde tekrar yeşeriyor; baharda yeniden doğuş ve Hazreti Isa' nın dirilişini sembolize ediyor.
İlahi Komedya' nın bütününde ölüm ve yeniden diriliş; ruhun uyanışı konusu işleniyor. Anlatılan dönem 1300 yılının Paskalya dönemi.
Ağacın' boynuz gibi' dallarının çıkması,7 günahı temsil ediyor (Kibir, öfke, para hırsı, cimrilik kıskançlık, Oburluk-haram yeme, şehvetin yoldan çıkmasından doğan suçlar.)
Beatrice "ilahi aşkı" temsilen arabanın içerisindeydi sonra o arabanın içinden iniyor yerine yerine para hırsı olan "Papalar" geçiyor Dante' nin devrindeki Papalar Boniface ve Clement 5
Boniface

Bunu arabaya bir zaptedilemez  bir "Orospu' nun" binmesi diye ifade etmiş.
Gözleri para hırsıyla parlıyor, etrafa bakıyor, aranıyor.
Philip 4

Öbür taraftan belalısı var Fransız Kralları özellikle Philip 4 Kliseyi kendi etkisine çekmek istiyor kendi çıkarlarına uygun dini kararlar verilsin istiyor.
Kadın Dante ye baktığında  Italya yı temsilen veya normal bir inançlı vatandaşı temsilen belalısı onu dövüyor ve tutup ağaçların arasına sürüyor.
Clement 5

1304' te Philip, Clement 5 i Papa seçtirmiş ve Papalık makamını Fransa 'nın Avignon bölgesine taşımış.
Dolayısıyla artık ağaçların arasında kayboluyor görünmez oluyor.
Avignon Papa Sarayı

 Dante "Monarchia" kitabında klisenin ruhai işlerle ilgilenmesini siyasete karışmamasını savunmuş ve tabii kitabı klise tarafından yasaklanmış.
Floransa adına resmi görevle Papa'yla konuşmaya gittiğinde de "sen geri dönme" diyorlar ve o sırada Papalığın bilgisiyle Fransızlar, Floransa' ya saldırıyor .Bundan dolayı o dönemlerde Papalığa büyük kızgınlığı var.
Resim Papalığın Avignon a taşınması üzerine Roma' yı yas tutan yaşlı bir kadın olarak tasvir etmiş


Araf Kanto 32
Yorumlar: Elif Mat


28 Mart 2018 Çarşamba

Bir bilmecem var!




Gözlerim öylesine ısrarcı, öylesine dikkatli bakıyordu ki;
On yıllık susuzluk sona ermişti.
Görme duyusu dışında başka hiç bir şeyle alakadar değildim o anda.
Yine o eski tuzağa düştük;
O güzel gülüşe vurulduk...

Periler “çok fazla bakıyorsun” deyince,
 gözlerimi sola çevirmek zorunda kaldım.
Güneşe bakmışta, körleşmiş gibi önce birşey göremedim.
Tören alayı ilerlemişti;
Doğuya dönmiş gidiyordu.
Öncü birlikler gitmiş, araba arkada kalmıştı.

Matilda, Statius ve ben arabayı takip etmeye başladık.
Kuru ağaçların arasından geçiyorduk.
Yürüyüşümüze hoş bir melodi eşlik ediyordu.
Yılana kanıp da ağaçtan meyva koparanlar yüzünden, kuru kalmıştı bu ağaçlar.
Üç ok atımı ilerlemiştik ki;
 Beatrice arabadan indi.
“Adem” diye mırıldandı herkes.
Kuru ağaca yaklaştılar;
Ağaç göklere ulaşıyordu.
Griffin’e övgüler düzdüler “Sen bu yasak ağaca yanaşmadın" dediler
"Her doğru adamın tohumu burada korunmuştur" dedi Griffin.
Kazığı ağaca bağladılar;
Ağaç birden dallanıp budaklandı.
çiçek açtı…
Şimdiye kadar yalnız kalmış olan ağaç coştukca coştu.
Pembe mor çiçeklerle donandı.


Ne şarkı söylediklerinin anlamadım;
Dünyada bu şarkıyı hiç duymamıştım.
Artık uyku bastırdı.
Bu uyku bastırma anını hiç bir ressam resmedemez;
Ne kadar yetenekli olursa olsun.
Tam dalmıştım ki bir ses:
“Uyan, ne yapıyorsun?“ dedi

Sırayla bütün peygamberleri gördüm rüyamda
Hazreti Isa yeniden ete kemiğe bürünmüştü.
Gözümü açtığımda beni ırmaktan geçiren hanım (Matilda) karşımdaydı.
Bir an paniğe kapılıp
“Beatrice nerede?“ dedim
"Yeni filizlenen bitkilerin arasında, ağacın altında oturuyor,
Tören alayı ilerledi en güzel en anlamlı ilahiler eşliğinde,
Cennet'e çıktı.
Beatrice burada perilerle beraber kaldı" dedi
Ben artık daha fazlasını dinlemeden, hemen Beatrice' in yanına koştum.
(Kliseyi temsilen) arabayı beklemek üzere kalmıştı,
Orada yalnız başına oturuyordu,
Ellerinde hiç sönmeyecek mumlarla;
yedi peri onun etrafında bekliyorlardı.

"Burada misafirsin" dedi bana
"Bir süreliğine,
Roma vatandaşı,
Isa da Romalıydı.
Şimdi burada gördüklerine iyi dikkat et;
Dönüşünde yazarsın bunları"
Onun üzerine bende bakışlarımı  o tarafa çevirdim


Birden gökten aşağı bir yırtıcı kartal yıldırım gibi indi;
Böyle bir sürat görülmemiştir,
Hem ağacın gövdesini, hem çiçeklerini yırttı geçti.
Bütün hızıyla arabaya bindirdi,
araba denizde fırtınaya tutulmuş gemi gibi sarsıldı.

Sonra bir kurnaz tilki geldi;
Bütün dürüstlükten uzak.
Arabaya atlamak istedi.
Ama asil hanım (Beatrice) onu savuşturdu.

sonra  kartal yeniden göründü;
bu sefer ağacın üzerinden arabaya süzüldü;
üzerine altın yağdırdı.
Yukarıdan acılı bir ses duyuldu:
"Zavallı gemim yükün kötülüktür" dedi.
Arabanın zemini iki teker arasından yarıldı.

Bir ejderha çıktı kuryruğunu arabaya uzattı
Sanki sokupta giden arı gibi!
Zehirini bıraktı, kuyruğunu çekti,
 giderken arabanın bir parçasını da götürdü.

Tekrar kartalın dökülen tüyleri kapladı her yeri.
Bu sefer belki de iyi niyetliydi.
Sonra yerdeki çimenin yayılması gibi,
 parçalanan kısımlar  da hemen, göz açıp kapayana kadar yenilendi.
Ağacın dalları öküz boynuzu gibi şekiller aldı büyüdü, çetrefilleşti.

Sanki dağ tepesinde sağlam bir kale gibi
Arabaya bir Orospu geldi kendinden emin kuruldu.
Sonra onun sahibi koruyucusu bir dev geldi.
Öpüştüler durdular.
Bana kur yapmak için gözlerini benden yana çevirince;
Yanındaki belalısı acımadan dayağa çekti onu.
Tepeden tırnağa.
İçinde şüphe, kızgınlık,
Arabayı yerinden söktü dağa sürdü.
Ağaçların arasında ormanda kayboldular.
Ne orospuyu ne arabayı ne de canavarı göremedim artık…
Dali Canto 32 Purgatory


 Bu sefer ki bilmece gibi
Açıklamalar sonraya

Dante Ilahı Komedya
Araf
Kanto 32
Çeviri ve Yorumlar Elif Mat


26 Mart 2018 Pazartesi

Hangi zincir tuttu seni?



Beatrice karşı kıyıdan seslendi, hala daha sertti sesi;
Hiç durmadan devam etti bana vurmaya:
Söyle! Söyle! Doğru mu? İtiraf et!"
Konuşmak istiyordum ama sesim çıkmıyordu. Ruhum uyuşmuş gibiydi,
Durdu…
Sonra, "Ne düşünüyorsun? Söyle! Daha ırmağı geçmedin hafızan silinmedi, anlat” dedi
Darmadağan, karmakarışık...
 Zar zor bir “Evet” çıktı ağzımdan.
Ancak dudaklarımı okuduysa anlamıştır.
Yay, gerilir gerilir de ok boşalır ya; ben de birden boşaldım,
 Gözlerimden yaşlar fışkırdı.
Sesim çıkmıyor, hıçkırıklar boğazımda düğümleniyordu.
"Niye yoldan döndün; önüne hangi mani çıktı?
Hangi hendek, hangi kale duvarı sana engel oldu;
Hangi zincir tuttu seni?
Neden başka kadınlara kur yaptin, camlarının önünden geçtin?
Niye başkalarına kıymet verdin?"

Bir "Ah" çektim
"Ah..."
Ağlayarak,
"Sen beni aydınlatmayı bıraktığında başkalarında teselli buldum; Yalana kandım"
"Eğer itiraf etmeseydin de, kendisinden hiç bir şey saklanmayan
 senin ne yaptığını zaten biliyor olacaktı;
Ama  bu yüce mahkemede -tövbe edene- adaletin bıçağı körelir.
Herneyse, şimdi kabahatini biliyorsun, bundan mahçup oldun;
Bir dahaki sefer 'Siren' leri duyduğunda, daha kuvvetli olursun.
Gözyaşına hakim ol ve bütün kalbinle dinle beni;
Ben dünyadan ayrıldığımda senin de ruhani şeylere yönelmen gerekirdi;
Daha yüksek amaca ulaşmak için çalışabilirdin;
Dünyevi hazza en iyi örnek benim bedenim;
 en çok güzel bulduğun, en fazla istediğin,
bedenim, toza dönünce dünyevi zevklerin geçici olduğunu anlamalıydın!
Sen de beni izlemeliydin, daha yüksek emellere doğru,
Ama dünyaya baktın,
 başka kızlara, başka heyecanlara kaptırdın kendini,
Tuzağa düştün!"

Üzülmüş, utanmıştım; başımı eğdim.
"Beni duymak seni üzdüyse, sakalını kaldır da bak;
Gözlerini göreyim."
"Başını kaldır", demedi, "sakalını" dedi!
Anladım ne demek istediğini.
"Koca adamsın" diyor, daha da zehrini akıtıyor.
Başımı kaldırınca, melekleri gördüm;
Beatrice dönmüş Grifon' a bakıyordu.
Uzaktan gözlerim yaşlı ona bakıyordum...
Dünyadayken herkesten güzel olduğu gibi, öte alemde de
Kendi eski halinden çok daha güzel.
Duvağının altında nur saçıyordu.
Dünyada ne sevdimse, neyin peşinden koştumsa ahirette düşmanım olmuştu.
Pişmanlık içindeydim.
İçim içimi yiyordu, suçluluk duygusu  sarmıştı ruhumu.
Bayılmışım...

Kendime geldiğimde Matilda beni sımsıkı tutmuş "iyi  tutun" diyordu.
Irmağı uçarcasına geçiyorduk, beni boğazımdan yakalamıştı.
Karşı kıyıya yanaştığımızda, o tatlı sesiyle
"Asperges me" dedi.
Sonra başımı tuttu, beni suya daldırdı;
Hep temizlendim, hem de ırmağın temiz suyundan içtim.
Artık arınmıştım!
Beni ırmaktan çıkararak  dans etmekte olan
dört genç kızın arasına götürdü (felsefi değerler)
"Biz gökte yıldız, burada periyiz;
Beatrice' in nedimeleriyiz" dediler,
"Seni ona götüreceğiz
Ama daha iyi görebilmen için önce diğer üç periyle buluşacağız (dini değerler)
Dünya gözüyle daha iyi görmeyi öğreneceksin"
Şarkı söyleyerek beni Grifon' un yanına götürdüler. (Hazreti Isa'yi temsil ediyor)


Okuyucu dikkat et:
Burada devamlı bir değişim var;
Burada hem iştah açan, hem yedikçe doyuran,
 ama doyurdukça yeniden iştah açan gıdalar var...
Benim ruhum da aynen böyle öğrenmek isteği içinde.
Diğer üç peri daha yüksek mertebede olduklarını göstererek geldiler.
Onlar da melek gibi dansediyorlardı.
"Dön Beatrice" dediler
"Seni görmek için çok uzaklardan gelmiş olan sadık aşığına dön.
Senin yüzünü görsün!
Duvağının altındaki güzelliğini görsün"
Şairlere ilham veren Parnasus dağının
 sularını içmiş bir  kişi bile bu güzelliği anlatamazdı.
Dünyanın hiç bir dili bu güzelliği anlatmakta yeterli olamazdı...

Asperges me...
Klisede günah çıkarttıktan sonra, papazın günah çıkartan kişinin üzerine kutsal sudan serpmesi esnasında okunan ilahi;  'beni arıt bu suyla temizleneyim kar gibi beyaz olayım' manasına gelen sözler.
Dante Ilahi Komedya
Araf 31. Kanto

Elif Mat