28 Mart 2018 Çarşamba

Bir bilmecem var!




Gözlerim öylesine ısrarcı, öylesine dikkatli bakıyordu ki;
On yıllık susuzluk sona ermişti.
Görme duyusu dışında başka hiç bir şeyle alakadar değildim o anda.
Yine o eski tuzağa düştük;
O güzel gülüşe vurulduk...

Periler “çok fazla bakıyorsun” deyince,
 gözlerimi sola çevirmek zorunda kaldım.
Güneşe bakmışta, körleşmiş gibi önce birşey göremedim.
Tören alayı ilerlemişti;
Doğuya dönmiş gidiyordu.
Öncü birlikler gitmiş, araba arkada kalmıştı.

Matilda, Statius ve ben arabayı takip etmeye başladık.
Kuru ağaçların arasından geçiyorduk.
Yürüyüşümüze hoş bir melodi eşlik ediyordu.
Yılana kanıp da ağaçtan meyva koparanlar yüzünden, kuru kalmıştı bu ağaçlar.
Üç ok atımı ilerlemiştik ki;
 Beatrice arabadan indi.
“Adem” diye mırıldandı herkes.
Kuru ağaca yaklaştılar;
Ağaç göklere ulaşıyordu.
Griffin’e övgüler düzdüler “Sen bu yasak ağaca yanaşmadın" dediler
"Her doğru adamın tohumu burada korunmuştur" dedi Griffin.
Kazığı ağaca bağladılar;
Ağaç birden dallanıp budaklandı.
çiçek açtı…
Şimdiye kadar yalnız kalmış olan ağaç coştukca coştu.
Pembe mor çiçeklerle donandı.


Ne şarkı söylediklerinin anlamadım;
Dünyada bu şarkıyı hiç duymamıştım.
Artık uyku bastırdı.
Bu uyku bastırma anını hiç bir ressam resmedemez;
Ne kadar yetenekli olursa olsun.
Tam dalmıştım ki bir ses:
“Uyan, ne yapıyorsun?“ dedi

Sırayla bütün peygamberleri gördüm rüyamda
Hazreti Isa yeniden ete kemiğe bürünmüştü.
Gözümü açtığımda beni ırmaktan geçiren hanım (Matilda) karşımdaydı.
Bir an paniğe kapılıp
“Beatrice nerede?“ dedim
"Yeni filizlenen bitkilerin arasında, ağacın altında oturuyor,
Tören alayı ilerledi en güzel en anlamlı ilahiler eşliğinde,
Cennet'e çıktı.
Beatrice burada perilerle beraber kaldı" dedi
Ben artık daha fazlasını dinlemeden, hemen Beatrice' in yanına koştum.
(Kliseyi temsilen) arabayı beklemek üzere kalmıştı,
Orada yalnız başına oturuyordu,
Ellerinde hiç sönmeyecek mumlarla;
yedi peri onun etrafında bekliyorlardı.

"Burada misafirsin" dedi bana
"Bir süreliğine,
Roma vatandaşı,
Isa da Romalıydı.
Şimdi burada gördüklerine iyi dikkat et;
Dönüşünde yazarsın bunları"
Onun üzerine bende bakışlarımı  o tarafa çevirdim


Birden gökten aşağı bir yırtıcı kartal yıldırım gibi indi;
Böyle bir sürat görülmemiştir,
Hem ağacın gövdesini, hem çiçeklerini yırttı geçti.
Bütün hızıyla arabaya bindirdi,
araba denizde fırtınaya tutulmuş gemi gibi sarsıldı.

Sonra bir kurnaz tilki geldi;
Bütün dürüstlükten uzak.
Arabaya atlamak istedi.
Ama asil hanım (Beatrice) onu savuşturdu.

sonra  kartal yeniden göründü;
bu sefer ağacın üzerinden arabaya süzüldü;
üzerine altın yağdırdı.
Yukarıdan acılı bir ses duyuldu:
"Zavallı gemim yükün kötülüktür" dedi.
Arabanın zemini iki teker arasından yarıldı.

Bir ejderha çıktı kuryruğunu arabaya uzattı
Sanki sokupta giden arı gibi!
Zehirini bıraktı, kuyruğunu çekti,
 giderken arabanın bir parçasını da götürdü.

Tekrar kartalın dökülen tüyleri kapladı her yeri.
Bu sefer belki de iyi niyetliydi.
Sonra yerdeki çimenin yayılması gibi,
 parçalanan kısımlar  da hemen, göz açıp kapayana kadar yenilendi.
Ağacın dalları öküz boynuzu gibi şekiller aldı büyüdü, çetrefilleşti.

Sanki dağ tepesinde sağlam bir kale gibi
Arabaya bir Orospu geldi kendinden emin kuruldu.
Sonra onun sahibi koruyucusu bir dev geldi.
Öpüştüler durdular.
Bana kur yapmak için gözlerini benden yana çevirince;
Yanındaki belalısı acımadan dayağa çekti onu.
Tepeden tırnağa.
İçinde şüphe, kızgınlık,
Arabayı yerinden söktü dağa sürdü.
Ağaçların arasında ormanda kayboldular.
Ne orospuyu ne arabayı ne de canavarı göremedim artık…
Dali Canto 32 Purgatory


 Bu sefer ki bilmece gibi
Açıklamalar sonraya

Dante Ilahı Komedya
Araf
Kanto 32
Çeviri ve Yorumlar Elif Mat


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder