24 Kasım 2020 Salı

CEHENNEMİN KAPISI

Bu kapıdan Azap şehrine girilir, Bu kapıdan sonsuz acıya geçilir, Bu kapıdan kaybolmuşların yoluna çıkılır, Adalet bunu gerektirir. Beni inşa eden, İlahi emirdir En Yüce Hikmet, En Yüce Sevgidir. Benden önce -sonsuza kadar yaşayacak olanlar dışında- Bir şey yaratılmamıştır. Ezelden Ebed ’e kadar kalıcıyım. Ey bu kapıdan giren kişi, Ümidi geride bırak! Kapının üzerinde, siyah mermer üstüne bu sözler yazılıydı “Bu çok zor Efendim” dedim Hemen halimi anlayarak; “Endişeyi bırak, korkaklığı da, Dertliler ülkesine geldik, daha evvel söylediğim gibi, Akıldan ayrılanların yanına” diyerek, gülümsedi. Elini, elimin üzerine koydu, teselli etti, içimi rahatlattı. Sonra bana saklı dünyayı gösterdi: Yıldızsız gökyüzüne çığlıklar, yalvarmalar, ağlamalar yükseliyordu; Acı haykırışları işitince ağlamaya başladım. Bozuk konuşmalar, her dilden yankılanıyordu. Korkunç sesler, ıstırap dolu kelimeler, öfke; Yüksek sesler, sessiz iniltiler, patlayan şamar sesleri, Hepsi birleşmiş uğulduyor, Simsiyah atmosferde bir kum fırtınası, girdap olmuş dönüyordu. Korku içinde; “Bu sesler ne?” dedim “Eza çekenler kim?” “Bu zavallıların çarpık yoludur. Öyle bir hayat yaşadılar ki, ne kendilerine bir suçlama, ne de bir övgü geldi. Şimdi kendileri gibi olan meleklerle beraberler. O meleklerin bir kısmı ne şeytanın peşinden gitti ne de Tanrı’ ya sadık kaldı; öylece durdular, hareketsiz; kendi başlarına. Ne Cennet alır bunları ne de Cehennem!” dedi. “Bunlar nasıl bir darbe alıyorlar ki, bu kadar bağırıyorlar?” “Hiç ölmeyecek gibi kör bir hayat yaşadılar, şimdi o hayatı değişmek isterler. İsimleri hiçbir yerde geçmeyecek. Dünyada onları hatırlayan olmayacak. Bu insanları gördün yeteri kadar, şimdi yolumuza devam edelim” Bir bayrak geçti hızla ve pek çok kişi o bayrağı takip etti. Nefes almaya vakitleri yoktu. Böylelerinden, dünyada bu kadar çok olduğunu bilmiyordum. İçlerinde bazılarını tanıdım. Birisi, reddetmişti görevi korkudan. (Papa Celestine 5) Hemen anladım, buradakilerin kimler olduğunu. Hem Tanrı’ yı, hem de Tanrı düşmanlarını kızdırdılar. Bunlar aslında hiç yaşamamış sayılır. Çıplaktılar ve devamlı arılar, sinekler, böcekler tarafından sokuluyorlardı. Yüzleri kan ve gözyaşı içindeydi. Akan gözyaşı ve kanı solucanlar böcekler yalıyordu. Sonra biraz ilerde, geniş bir ırmak kıyısında toplanmış kalabalığı gördüm. Hemen sordum: “Bunlar kim ve niye büyük bir istekle karşı kıyıya geçmeyi bekliyorlar?” “Biraz dinleneceğiz Acheron ırmağı kıyısında O zaman anlayacaksın ne olup bittiğini.” Gözlerimi yere indirdim, biraz utanmıştım, ırmak kıyısına varana kadar, başka bir şey sormadım. Onu rahatsız etmek istemiyordum. Saçı sakalı ağarmış yaşlı bir adam, “Yazıklar olsun size” dedi “Bundan böyle gökyüzünü görmeyi unutun. Sizi karşıya geçireceğim, sonsuz karanlığa, Acı, buz ve ateşe. Sen kimsin öyle, yaşayan adam? Bunların yanından ayrıl. Buradakilerin hepsi ölüdür” Baktı ki; ben hareket etmiyorum, “Bu yoldan değil, başka yoldan gideceksin kıyıya varmak için, “Daha hafif bir tekne lazım sana.” dedi. “Charon mesele çıkarma; Bütün isteklerin emir sayıldığı yerden emredildi. Tartışacak bir şey yok.” dedi Virgil. Çamurlu ırmağın kaptanından başka ses çıkmadı. Gözlerinin etrafında ateş halkaları vardı. Ama etraftaki çıplak ruhlar titremekteydi. Renkleri değişiyor, dişleri takırdıyordu. Charon’ un konuşmasını duyunca, hem Tanrıya, Hem de anne babalarına lanet okudular. Bütün insanlığa, doğdukları yere, tohumlarına, Dünyaya gelmelerine neden olan olaya, kendi doğumlarına lanet okudular. Kalabalığın içinde birbirlerine sokuldular. O kötü ırmağın yanında yüksek sesle ağladılar. O ırmak, Acheron, Allah korkusu olmayanları beklemekteydi. Zebani Charon, gözleri kor gibi parıldayarak çağırdı onları; “Toplanın” dedi. Oyalananların üzerine küreğini indirdi. Ağaçtan dökülen yapraklar gibi döküldüler hemen. Adem’ in kötü tohumları, teker, teker ırmağa doğru gitti. Charon’ un başıyla işaret etmesi üzerine, hepsi itaat etti. Onlar daha karşı kıyıya varmadan, bu tarafta bir gurup daha toplaştı. “Oğlum, Allah’ın gazabı altında ölenler, Buraya her memleketten, her iklimden gelmişlerdir. Öbür tarafa geçmeyi kendileri isterler. Çünkü, Adalet bunu gerektirir. Korkuları isteğe dönüşür. Hiçbir ‘iyi ruh’ buradan geçmez. Charon’ un ne demek istediğini anlamışsındır şimdi.” Bunu söyler söylemez, karşı kıyı bir depremle sarsıldı; Şimdi bunları hatırlarken, yine ter içinde kaldım. Yer yarıldı, kırmızı lava fışkırdı Bir rüzgarla, Işıldadı, O ışıkla kendimden geçip, yığılıp kaldım.
YORUM Dante ve Virgil Cehennemin kapısına gelirler, kapıda ürkütücü bir yazı yazmaktadır. Buraya giren bir daha çıkamayacak, aydınlığı göremeyecektir. Dante bu kapıdan geçmekten haklı olarak korkuyor ama Virgil’ e de pek bir şey söyleyemiyor, onun duygularını incitmek istemiyor. Çünkü, Virgil’ de Cennet' e gidemeyecekler arasında. Virgil, O’nu girmesi için yüreklendiriyor. “Korkaklığı bırak” diyor. Girdiklerinde acı çekenleri görüyorlar; haykırışlar yeri göğü inletiyor. Dante bunların kim olduğunu sorduğunda, “kötülük karşısında tarafsız kalanlar, hiçbir şey yapmamayı tercih edenler” cevabını alıyor. Hiçbir şey yapmamakla, tarafını seçmemek de bir seçim aslında. Buradaki ruhların arasında, Tanrı şeytanı kovduğunda ne şeytanla giden ne de Tanrı’ ya sadık kalan, tepkisiz kalan melekler de var. “Buradakilere fazla bakma, geç; bunlara bakmaya değmez” diyor Virgil. Bu kişilerin isimleri de belirtilmiyor. İyi veya kötü bir şey yapmamışlar, korkaklar, isimlerini anmaya gerek olmadığını düşünüyorlar. Dante, içlerinde bazısını tanıyor, bu kişi, görevi reddetmekle suçladığı Boniface’ den evvel Papa olan Celestine. Görevi üstlenip hakkıyla yerine getirmektense tarafsızlığı tercih etmiş. Boniface, onu istifa etmeye ikna etmiş ve kendisini Papalığa seçtirtmiş. Sonra da bazı kötülükler yapmış, bu sebepten Dante her ikisini de sevmiyor. Dünyada harekesiz, tepkisiz kalanların cezası, arılar tarafından sokulmak, böcekler tarafından ısırılmak. O hareketsizliğin tersine, şimdi sürekli hareket halindeler elleri kollarıyla arıları savmaya uğraşıyorlar. Akan kanları -iyilik yolunda akıtmadıkları kanları- şimdi bu böceklere solucanlara yem oluyor. Yaşadığı dönemde, Sokrat’ a “at sineği” diyorlarmış. Sinek veya arı nasıl sakin hayvanı soktuğunda, at yerinden fırlarsa, O’nun fikirleri de, toplumu harekete geçiriyordu. Filozofun görevi bu halkı uyandırmak. “Kötülüklere karşı sessiz kalma” demek. Dünyada kendi çıkarı için susanlar hareket etmeyenler öğüt almayanlar burada sineklere böceklere maruz kalıp, hareket ediyorlar. Bunları gördükten sonra ilerliyorlar, ırmak kıyısına gidiyorlar. Irmağın öte tarafı, karanlıktan görülmüyor. Buradan sonra karşıya geçecek olan, Cehennem yolcuları, kendi istekleriyle geçiyorlar; çünkü dünyada, kötülüğü seçtiler, şimdi de gidecekleri yer belli, yani seçim daha evvelden yapılmış durumda. Gemici, Virgil’ in şiiri, Aeneid’ de olduğu gibi, Charon. O, Dante’nin yaşayan biri olduğunu anlayıp, “senin burada işin yok” diyor. Virgil durumu anlatıp, izinleri olduğunu söylüyor. O sırada büyük bir deprem oluyor. Dante korkusundan bayılıyor.

17 Kasım 2020 Salı

Dante'nin Hayatı ve Eserleri, Yaşadığı Dönem

 


 

Dante 1265- 1321 yılları arasında yaşamıştır. Seneye 700. Ölüm yıldönümü olacak. Daha şimdiden 700 anni di Dante adıyla anılmaya başlandı.

 


Floransa’da orta halli bir ailenin evladı olarak doğuyor. Tam tarihi bilinmemekle beraber 8-9 yaşlarındayken annesini kaybediyor.

Daha sonra yazdığı Vita Nova adlı kitabında bahsettiği üzere 9 yaşındayken Beatrice ile karşılaşıyorlar. Kendisiyle aynı yaşta olan bu kızı hayatı boyunca seviyor.

Dante’nin yaşamında Hristiyanlık inancındaki teslis anlayışının önemi vardır. Baba oğul kutsal Ruh hepsi bir arada Tanrı olarak görülür. Bu yüzden Komedya’da şiirini üçlük halinde yazmıştır.

Her bir dize 11 heceden oluşur.

Eser Cehennem Araf ve Cennet’ten oluşan her biri 33 kantodan oluşan 3 kantica dan oluşur.

Cehennem kısmının başındaki birinci kanto açılış kantosudur o da sayılınca Cehennem 34 kantodur yani eserin tamamı 100 kantodur. 10 mükemmel sayı olarak görülür.

Matematiğe yatkın bir kafa yafası var Dante’nin eseri çok ince detaylarını düşünecek şekilde planlamış

Komedya denilmesinin nedeni Klasik dönemde sonu mutlu biten eserler Komedya denilmesinden ötürüdür.

Kendisi eserini Komedya olarak adlandırmıştır. İlahi sıfatı sonradan eklenmiştir hem eserin konusu hem de değeri, bir başyapıt olması nedeniyle böyle anılmıştır.

Komedya dışında gençlik aşkı Beatrice i ve O’na yazdığı şiirleri konu olan Vita Nova Yeni hayat isimi bir eseri vardır. Bunu Beatrice’in ölümü üzerine kaleme almıştır. Daha evvelce O’nun için yazdığı şiirleri toplamış ve bu eserde hem Beatrice e hem şiire olan sevgisini dile getirmiştir hem düzyazı hem şiir tarzındadır. Eseri bitirdiğinde en yakın arkadaşı olan Guido Cavalcanti ye ithaf etmiştir.

Prima Amica My first Friend birinci arkadaşım Guido Cavalcanti ye der. Guido da kendisi gibi şairdir.

 

Diğer Eserleri

Convivio /Banquet/Şölen

Türkçeye Şölen olarak çevrilen bu eserde felsefi bilgiye yer verir

De Vulgary Eloquentia

Halk Diliyle Belagat

Bu eserde anadilde yazmanın önemi anlatılır ve Latince kökenli dillerin analizi yapılır. Eser Anadilde yazmanın önemine işaret etse de eserin kendisi Latince yazılmıştır. Çünkü ortaçağda bilimsel kitaplar Latince yazılıyor, Avrupa’da eğitimli ve Latinceyi iyi bilen kesime hitap ediyordu.

 

Monarşi

Bu eser siyasi sistemi inceler. Dante’nin kişisel görüşü olan Avrupa’da veya tüm Hristiyanlık dünyasında Roma İmparatorluğuna benzer kuvvetli bir imparatorluk kurulmasını ve iç savaşların önlenmesini tek bir elden idareyi savunur. Onunla karşı görüşte olanlar ulusal devleti  veya şehir devletlerini savunurlar.

 

Hayatı

 



Dante, Beatrice’i, ilk defa her ikisi de dokuz yaşındayken, görüp seviyor. Vita Nova’ da yazdığına göre; 18 yaşına geldiklerinde bir gün tekrar karşılaşıyorlar ve Beatrice ona selam veriyor. Bu karşılaşma o kadar mutlu ediyor ki Dante’yi; adeta sarhoş oluyor. Eve gelip o mutlulukla, yatıp uyuduğunda kötü bir ruya görüyor

 

“Sanki odada bir bulut vardı, bulutun içinde büyük bir adam etrafa korku veren. Ama adam çok mutlu görünüyordu; söylediklerinden çok azını anlayabildim "Ego dominus tuus" diyordu "Ben senin Tanrınım". Kollarında bir kadın vardı, çıplak ama üzerine kırmızı bir örtü örtülmüş; dikkatli bakınca bugün bana selam verme inceliğini gösteren hanım olduğunu anladım. Adamın elinde alevler içinde bir şey vardı ve "Vide cor tuum" Kalbine bak dedi Sonra o hanımı uyandırdı; elinde tuttuğu alevler içindeki şeyi yedirdi. O da istekle yedi Adamın mutluluğu hüzne dönüştü; ağlamaya başladı. Hanımı yeniden kucağına aldı, göğe yükseldiler. Endişeyle uyandım…”

 

Bu rüya üzerine Dante, bir şiir yazar ve tanıdığı şairlere yollar. Rüyanın manasını tabir etmelerini ister. O anda kimse anlamaz ama Beatrice genç yaşta vefat edince rüyanın manası acı bir şekilde anlaşılmış olur.

Dante’nin yazdığı mektuba cevap verenler arasında şair Guido Cavalcanti de vardır. Bu mektuplaşma arkadaşlıklarının başlangıcı olur. Beatrice’ in 24 yaşında ölümü üzerine Dante Vita Nova (Yeni Hayat *Gençlik manasında) kitabını yazar ve Guido’ ya ithaf eder. Guido ya “En iyi arkadaşım” “my first friend” der.

Guido ‘da Brunetto Latini’nin öğrencisidir

 

 

 

Philippe le Bel

 

 

1285 Philippe 4 Fransa Kralı olur

1289 Dante askere gider, Aretin’lere karşı Campaldino savaşına katılır, Pisa’ lılara karşı Caprona kalesinin kuşatmasında yer alır

1290

Ne yazık ki, 1290 yılı Dante için acı bir yıl olacaktır. Hep sevdiği ve hep seveceği Beatrice o yıl ölür.

Rüyanın gerçek manası da ortaya çıkmış olur.

1291

1291

Akka’nın Fethi Haçlıların elinde olan Akka Memlulerin eline geçer.

Batılılar için bu olay Akka’nın düşüşü (fall of Acre) olarak bilinir.

 

1291 yılında Dante önce Fransiskan, sonra da Dominican tarikatlarına ait kilise okullarında dini eğitime başlar. Bu eğitimin 30 ay sürdüğü söylenir.

1292-93

Yıllarında Beatrice’e yazdığı şiirlerini Vita Nova Yeni Hayat isimli kitabında toplar. Vita Nova İtalyancada gençlik dönemi olarak anlaşılmaktadır.

 

1293

Dante’nin duyduğu büyük acıyla yazığı Vita Nova sonrasında arkadaşları hocaları ona felseyle uğraşması şiiri bırakması için tavsiyede bulunurlar. Böylelikle acısını biraz unutması ümit edilir.

O yıllarda Floransa da güçlü bir aristokrasi ve ona rakip yeni güçlenen zenginleşen bir tüccar sınıfı ve burjuvazi vardı. Şehir devleti olan Floransa krallıkla değil bir çeşit Cumhuriyet idaresiyle yönetiliyordu. Tüccar sınıf aristokratların gücünü kırmak için bir kanun teklif etti. Ordinementi di Giustiza Ordinence Justicia denen bu kanunla aristokratların imtiyazları sınırlandı. Devlet görevlerine diğer kişilerin atanması kolaylaştı.

Ancak bu görevlere gelmek için bir meslek kuruluşuna üye olmak gerekiyordu. Dante de Eczacı ve Tabibler birliğine üye oldu.

 

Bu dönemlerde felsefi konularda şiirler yazdı.

1294

 İmparator Frederict in oğlu ve Macaristan Kralı olan Charles Martel (Carlo Martello) Floransa’yı ziyaret eder ve Dante karşılayan heyette yer alır. ( Paradiso 8. Bölümde bahsi geçer bu karşılaşmanın)

1294

 te Papa Celestine 5 göreve gelir fakat aynı senenin sonunda istifa eder. Onu tanıyanlar siyasi göreve gelmek istemediği ilimle uğraşmak istediği için istifa ettiğini söylerler

Bazısı da ondan sonra göreve gelecek olan Papa Boniface 8 in baskısıyla görevi bıraktığını söylerler.

Görevi bırakmasını Dante eleştirir ve bu Papa’ya ismini söylemeden İnferno’nun 3. Kantosunda yer verir.

 

Papa 8.  Boniface 

1294 Aralık

Boniface 8 Papa olur

Dante’nin hocası Brunetto Latini ölür (İnferno 15)

 

1295

Yukarıda söylediğimiz gibi Dante siyasi göreve gelmek için Eczacı ve Tabip birliğine üye olur.  Bu genel olarak fen bilimleriyle ilgilenenlerin bir araya geldiği bir kurumdur. Eczanelerde aynı zamanda kitap da satılır.

Bu dönemde Dante çeşitli devlet görevlerine getirilir.

 

1295 Fransa Kralı Phillippe Floransalı bankerlerden para almaya başlar ve Tapınak Şövalyelerini banker olarak kullanmayı bırakır çünkü İtalyanlar daha zengindir.

 

1296 Vergi Meselesi

Papalık Fermanıyla, Fransa, İngiltere ve diğer ülkelerdeki rahiplerin devlete vergi vermesini yasaklıyor. Vergileri Roma’ya göndermelerini istiyor. Rahiplerden vergi toplayan Kral, Prens veya İmparatoru da aforoz etmekle tehdit ediyor.

İngiliz Kralı Edward 4 buna aldırmaz, Outlawry denen bir usulle papazları kanuni korumadan çıkarır. Eğer vergilerinizi devlete ödemezseniz sizin mallarınıza el koyarız der.

Fransa ülke dışına mal para at ve silahın çıkarılmasını yasaklar. Bu şekilde Roma’ya vergilerini ödemek için papazların herhangi bir şekilde mal veya para yollamasını engeller. Papalığın geliri azalır.

Papa’nın Fransa da haçlı seferi için para toplamasını da engeller.

 

 

1296

Forese Donati ölür

Bu kişi hem arkadaşı hem de eşinin akrabasıdır. Kendisiyle taşlama tarzında şiirler yazarak atışır. Şiir yoluyla birbirlerine hakaret ederler. Forese ile Komedya nın Araf bölümünde karşılaşacak ve dostça konuşacaktır.

1300

Jübile yılı

Boniface o sene Jübile yılı ilan eder. Kudüs’e gidemeyen Hristiyanları haç vazifesini ifa etmek için Roma’ya davet eder. Bu çok büyük bir olaydır Roma’ya kalabalıklar gelir Çeşitli kiliseleri ziyaret eder. Belki de Roma’nın bir turizm şehri olması ilk defa o yıl başlamış olur. Hem Papa için büyük başarı olur hem de şehrin ekonomisi için büyük bir fırsat olur. Fransa’dan vergi gelmemesi dolayısıyla oluşan gelir kaybını telafi eder.

Dante Floransa’daki en yüksek görev olan Priori ye gelir Şehri idare eden 6kişiden biri olur. Bu görev iki aylığına seçilirler. İki partiden görevliler iki aylık sürelerle seçildikleri ve dönüşümlü olarak şehri idare ettikleri için şehirde istikrar yoktur Sürekli bir şeyler değişir. Buna Komedya’da Floransayı anlattığı bölümlerde yer vermiştir.

1300 yılında Dante’nin en iyi arkadaşım dediği Guido Cavalcanti ‘de ölür.

Komedya’da 1300 yılı

 

1300 yılının Paskalya zamanı  Komedya’nın kurgusal olarak başladığı tarihtir. Kutsal Cuma günü Hazreti İsa’nın Çarmıha gerilmesi ve Kutsal Pazar günü de dirildiği gün olarak kabul edilir.

Ölüm ve Diriliş konusunu simgeler, Cuma günü Cehennem’e iner, Pazar sabahı çıkar. Bunda bir kinaye vardır, Boniface nin zafer yılında Dante Cehennem’e girmektedir. Ama tümünü düşünürsek Komedya ’nın kendisi de Dante’nin zaferidir.

Bir başka konu o tarihte 1265 doğumlu Dante 35 yaşındadır. İncil’de insan ömrü 70 yıl olarak gösterilir . Hayatımızın ortası diyerek 35 yaşı kasteder.

“Yaş otuz beş

 Dante gibi ortasındayız ömrün”  derken Cahit Sıtkı da bu dizelerden ilham alır.

1301

Ausculto Fili Dinle evladım, Papa’nın 4. Philippe ‘e nasihat mektubu. FransaDaki kiliseye değil beni dinle diyor.

1302

Philippe Paris te bu fermanı yakar.

Flamanlarla savaşta Philippe yenilir Battle of Golden Spurs.

 

 


 

1301

Dante bu göreve tekrar seçilir. Bu dönemde Papa Boniface ile ters düşerler. O sırada çeşitli iç savaşlar olmakta Papa Floransa’yı kendi tarafına çekmek istemekte ve Dante buna karşı çıkmaktadır

Bu sırada Fransa Kralının kardeşi ve Valois kontu olan Charles Valois Floransa Ya gelip Dante’nin rakibi siyahlar partisini desteklemek ister. Fransızların kendi içişlerine karışmasını ve hele de rakip partiyi desteklemelerini hiç istemeyen Dante Roma’ya Boniface la görüşmeye gider. Floransa hesabına elçi olarak görevlendirilmiştir.

Charles Valois güya iki parti arasındaki anlaşmazlıkları düzeltmek için arabulucu olarak gelecektir.

Papa Dante’nin isteğine olumlu cevap verir gibi görünse de Valois Kontu’ na “git” der.

Charles Valois Floransa’ya gelir Siyahları destekler, darbe yaptırır, Beyazlar şehirden sürülür. Dante de sürgünler arasındadır kendisine gelme denir. Floransa’dan Roma’ya gitmiştir ama bir daha hayatı boyunca Floransa’ya geri dönemeyecektir.

Eğer dönerse ölümle cezalandırılmakla tehdit edilir. Bütün parasal varlığına da el konur.

Ailesi Floransa Da kalır karısın Gemma Donati nin kendi ailesinden geliri vardır ona el konmaz. Oğlu bazen gelip Dante’yi görür ama eşini bir daha gördüğüne dair bir kayıt yoktur.

1302

Unam Sanctum

Papa Boniface’nin Kilisenin üstünlüğü konusunda yayınladığı meşhur fermanı

Fransa, İngiltrere ve diğer ülkelerdeki rahiplerin devlete vergi vermesini yasaklıyor. Vergileri Roma’ya göndermelerini istiyor. Rahiplerden vergi toplayan Kral,Prens veya İmparatoru da aforoz etmekle tehdit ediyor.

İngiliz Kralı Edward 4 buna aldırmaz, Outlawry denen bir usulle papazları kanuni korumadan çıkarır. Eğer vergilerinizi devlete ödemezseniz sizin mallarınıza el koyarız der.

1302

Diğer Beyaz’larla birlikte Dante, Floransa’da yolsuzluk suçundan (gıyabında) yargılanır ve kamu hizmetinden süresiz olarak men edilir, büyük bir para cezası olan 5000 florine de mahkûm edilir. Bu durumda dönmesi zaten imkânsız olur.

Mart 10 Mahkeme önüne çıkmadığı için ölüme mahkûm edilir.

 

Haziran da diğer Beyazlar la konuşup nasıl intikam alacaklarını konuşurlar, Floransa’ya silahlı olarak dönmeyi düşünürler. Sonra Dante onlardan da ayrılır, En iyisi “tek başına olmak der.

 

1303

Bu yıl Dante Forli ve Verona şehirlerinde yaşar. Bu şehirlerin kontları tarafından korunur.

1303 yılı Papa Boniface 8 için acı bir yıldır. Fransa Kralı Güzel Philippe (Philippe the Fair) ile arasında anlaşmazlık çıkar.

 Papa Papalık makamının Krallık makamından üstün olduğunu kendisinin Aziz Peter’in halefi dolayısıyla Hazreti İsa’nın halefi olduğunu söyler. Bütün Kralların Prenslerin İmparatorların kendisine tabii olması gerektiğine inanmaktadır. Bu fikrini Fransa Kralına ifade ettiğinde, Kral dünyevi yetkilerde kimseden emir almadığını söyler. Adamlarını Papa’nın memleketi Anagni’ye gönderir ve O’nu kendi evinde dövdürür. Bu olay Schiaffo di Anagni- Anagni Şamarı olarak geçer.

Papa Dante’nin düşmanıdır Papa’ya eserinin Cehennem bölümünde yer vermiştir. Dünya malına düşkünlüğünden dolayı ateşe baş aşağı atılacak olarak gösterir.

Ekim de Bu olayın neticesi olarak Papa Boniface ölür.

Benedict 22 yeni Papa seçilir.

Eser 1300 yılında başladığı Papa da 1301 yılında öldüğü için bunu kehanet şeklinde yazar. Ama
Papalık makamına saygısından ve zaten Fransa’nın İtalya’nın içişlerine karışmasını istememesi nedeniyle bu olayı Araf’ın 20. Bölümünde eleştirmiştir.

1304

Dante Beyazlar partisinden ayrılır

1304-1307

Yılları arasında hem Convivio (Şölen) hem de De vulgary Eloquentia (Halk Diliyle Belagat)eserlerini yazmış ama ikisini de bitirmemiştir. İkisi de yarım kalmıştır. Her halde onları bırakıp Komedya yı yazmaya başladı.

 

Sürgünde olduğu dönemde gene çeşitli siyasi işler için mektuplar yazmış bir şehir için elçi olarak başka şehirlere gitmiştir.

1305

Clemence 5 Papa seçilir.

1306

Fransa Kralı 4. Philippe Yahudileri Fransa’dan sürüp mallarına el koyar.

 

1307

Fransa Kralı 4. Philippe Tapınak Şövalyelerini bozguna uğratır.

Onları “ Devlet içinde Devlet” gibi görür.

1308

 Luksemburg Kralı Henry 7, Alman Kralı (King of Romans) seçilmiş ve Kutsal Roma Germen İmparatorluğu varisi olduğunu iddia etmiştir.

 

 

 

7. Henry

 

 

İnferno nun da bu yıllarda yazılmaya başladığı tahmin ediliyor, kesin tarih bilinmiyor.

1309 Avignon Papalığı

1309-1377

Papa Clemence Papalık Meclisini Roma’dan Fransa’nın Avignon kentine taşır 1309 dan 1377 ye kadar sürecek bu döneme Babil esareti de denir.

 


 

1310

Dante İtalyan Prenslerine aralarında barış olmasını dileyen ve İmparatorluğu dolayısıyla Henry 7 yi destekleyen mektuplar gönderir.

Ekim de İmparator İtalya ya gelir.

1311

Papa Clemence, Papa Boniface’nin 1301 den beri yayınlamış olduğu bütün fermanları iptal eder. Çünkü Fransa Kralı’na yakındır.

Floransa’lılar 7. Henry’nin  gelişine karşıdır. Dante Floransalılara da Kralı destekleyen bir yazı gönderir. Onların tavrını eleştirir.

1312-1316

Dante Verona da Verona Kontu Cangrande della Scala’ nın misafiri olur

1312

7.Henry Kutsal Roma Germen İmparatoru olarak Roma’da taç giyer. Dante 7. Henri ‘nin Avrupa’ya barış getireceğinden ümitlidir.

 

1313 te bu ümitler suya düşer 7. Henri ölür.

1314

Nisan

Papa Clement 5 ölür, Kardinaller arasında anlaşmazlık çıkar, iki yıl Papa seçilemez. Dante Kardinallere mektup yazıp bu durumu kınar.

 

Kasım 1314 Fransa Kralı 4. Philippe Attan düşerek ölür.

1315

de Sürgünlere af çıkar fakat Dante geri dönmeyi kabul etmez. Çünkü dönerse suçluluğunu kabul etmiş olacak ve ceza ödeyecektir.

Bunun üzerine yeni bir liste hazırlanır ve geri dönüşü tamamen yasaklananlar arasında yer alır. Bu kişiler eğer geri dönecek olurlarsa kafaları kesilecektir.

 

1316- 1317

Dante Paradiso yu yazar ve kendisini misafir eden Cangrande delle Scala’ ya ithaf eder. İlk on bölümünü açıklayıcı bir yazıyla gönderir Verona Kontuna.

Bu dönemde Siyasi kitabı Monarşi’yi de yazar.

1319

Diğer felsefi yazıları olur

1320

Verona’ da doğa konulu, su ve toprakla ilgili bilimsel bir konferans verir.

1321

Ağustos un da Verona dan Venedik’e elçi olarak gönderilir bir konuyla ilgili olarak

Dönüşte sıtma kapar ve 13 Eylül’ü 14 Eylül’e bağlayan gecede ölür.


15 Kasım 2020 Pazar

Bir Başka Yoldan Gitmelisin

 Dante İlahi Komedya

Çeviri ve Yorum Elif Mat 


INFERNO

Kanto 1



Hayatımızın ortasına geldiğimde, kendimi gölgeli bir ormanda buldum.

Çünkü doğru yolu terk etmiştim;

 

Şimdi anlatması bile zor,

Balta girmemiş vahşi, zor ormanı hatırlamak, korkutuyor beni.

 

Öyle acı ki; ölümden beter...

Ama orada bulduğum iyiliği anlatmam için, önce başka şeyleri anlatmalıyım.

 

Ormana nasıl girdiğimi, tam olarak söyleyemem.

Doğru yoldan ayrıldığımda, öyle uykuluydum ki...

 

Bana çok korku veren vadinin dibine indiğimde,

 birden karşıma çıkıverdi, 

 


Yüreğime indi, yukarı baktığımda, omuzlarının

İnsanı bütün yollarda, doğruya götüren Güneşin ışığıyla parıldadığını gördüm.

Biraz rahatladım;

 

Geceyi korku içinde geçiren kalbim,

şu anda karşımda bulunan bu yeni tehlikeye tepki veriyordu

 

Denizde boğulmaktan yeni kurtulup da, kıyıya vardığında dönüp, nefes nefese,

gerideki tehlikeli dalgalara bakan biri gibi,

Ruhum da hala kaçak, dönüp  baktı,

Arkadan hiç kimseyi sağ bırakmayan geçite...

 

 

Yorgun vücudumu dinlenmeye bıraktıktan sonra, tekrar ıssız yokuşu, tırmanmaya davrandım.

Yere sağlam basan ayağım, hep geride kalandı.

 

Tam tepenin başladığı yerde, işte orada bir leopar, çevik yırtıcı, sırtı desenli.

 Gitmedi kaybolmadı, öylece durdu orada.

Yolumu kesmişti. Döndüm geri çaresiz.

 

Şafak söküyordu, Güneş kendisine eşlik eden, diğer yıldızların arasından doğuyordu.

Bu saat, bu güzel mevsim, tam bana umut veriyordu ki; Aslanı gördüm.

Umut, korkuya mani olamadı. Başı yukarıda, karnı aç,

Etrafındaki hava bile titriyor. Bana doğru gelecek.

 


Sonra bir dişi kurt göründü; zayıf ve aç; bütün açlıkları yanında taşıyor.

Çok canlar yakmış bugüne kadar…

Onu görünce, artık bu dağı tırmanmanın imkansız olduğunu anladım.

Beni gerisin geri, gölgeye itti.

 

Daha aşağılara indikçe birden gözümün önünde biri belirdi:

Belli uzun süredir sessizdi, solgun görünüyordu.

Onu uçsuz bucaksız doğanın içinde görünce, Miserere di me

“Merhamet et, adam mısın ruh musun, herneysen“ dedim.

 

“Yaşayan bir insan değilim, bir zamanlar öyleydim;

Anam babam Lombardiya’ dan geldi. Ikisinin de memleketi Mantua’dır.

 Sezar zamanında doğdum; İyi Augustus zamanında Roma‘da yaşadım,

 

Mevsim, yalan Tanrılar  zamanıydı. Şairdim, Anchises'in oğlunu anlattım.

İlyum’ un gururu  ateşe verilince, Truva'dan geleni…

Ama niye perişanlığa dönmek istersin?

Bu tatlı dağa, her türlü neşe ve sevincin kaynağına tırmanmak varken?”

 

„Sen Virgil ‘sin öyleyse, güzel sözlerin menbaı“ dedim utanarak;

„Şairlerin ışığı onuru; Uzun çalışmalarım, derin sevgim, bana şimdi hizmet etsin,

Sen benim ustam, şairimsin, Benim kalemim, soylu stilini senden almıştır,

Beni öyle tanırlar,“ dedim ve sordum,

 

"Beni kenara atan canavarı gördün mü? Bilge adam bana yardım et!

Onun korkusu kanımı titretti.“

 

"Başka yoldan gitmelisin“ dedi gözyaşlarımı görünce; "O canavar seni bırakmaz,

Ne yapar eder, mâni olur yoluna

Kötülüğü öyle fazladır ki; aç gözünü doyuramazsın onun hiçbir zaman.

Karnını doyurdukça, yeniden acıkır; Herkesle çiftleşir, "daha" der.

 

Ta ki; köpek gelip parçalayıp, onu öldürünceye kadar,

Köpeğin istediği, bilgelik ve sevgidir; diğerleri gibi midesini düşünmez.

İtalya' yı eski haline getirecek. Canavarı, bütün şehirlerinden kovacak;

Sonunda alıp, Cehenneme tıkacak; İlk cezasını çekeceği günah, kıskançlık olacak.

 

Sen en iyisi beni takip et! Buradan geçirir, ebedi yere götürürüm seni.

Giderken, ümitsizlik çığlıkları duyacaksın, Eski ruhları acı çekerken göreceksin,

Her biri ikinci ölümü bekler,

Sonra alevlerin içinde, halinden memnun olanları göreceksin

Çünkü onlar, iyilere kavuşacakları zamanı beklemekte olacaklar.

 

Eğer dediğim yere kadar ulaşabilirsen,

benden daha kıymetli biri, sana rehberlik edecek,

Seni ona emanet edip gideceğim.

 

Çünkü göklerin hükümdarı beni almaz, kendi şehrine. O’nun kanununa uymadım vaktinde,

Her yerin hakimidir ama oradan hükmeder, Orasıdır O’nun yurdu, başkenti

Ne mutlu, Tanrı’nın izniyle o şehre girebilene”

 

„Şair Allah rızası için sana yalvarırım,

Beni bu Cehnennemden ve sonraki daha korkunç olanlardan kurtar.

Dediğin yere götür; Aziz Peter‘ in kapısını göreyim;

Acılar içindekileri de göreyim“

 

O yola düzüldü, ben takip ettim.






 

YORUM

Cehennem’in açılış kantosunda Dante kendisini ıssız bir ormanda bulur. Oraya nasıl geldiğini kendi de bilememektedir. Buradan kurtulmak için dağı tırmanmak gölgeli ormandan ışığa çıkmak ister.

Şiirde perspektif konusu önemlidir. Dağın tepesine çıktığında bakış açısı genişleyecek nerede olduğunu tespit edip yönünü bulabilecektir.

Ancak karşısına sırayla çıkan üç yabani hayvan o tırmanışa mani olur. Bu üç hayvan insanın hayvani yönünü ve Cehennem’in ilerleyen bölümlerinde göreceğimiz çeşitli günahları veya başka bir değimle insanın günaha olan eğilimlerini, günah işlemesine yol açan duygularını temsil eder. Aç gözlülük, doymak bilmezlik, sinsilik, şehvet gibi.

Hayatımızın ortası diyerek şair bu hikayenin sadece kendi hikayesi değil hepimizin bütün insanlığın ortak hikayesi olduğunu anlatır.

Şiirin yazılış tarihi daha sonra olmakla beraber kurgusal olarak başlama tarihi 1300 yılının Paskalya zamanıdır.

Ölüm ve Diriliş konuları vurgulanır. Kutsal Cuma günü Hazreti İsa çarmıha gerilmiş ve o acı günün yıldönümünde 1300 yılında Dante kendisini Cehennem’de bulmuştur.

Hayatımızın ortası demekle İncilde geçen bir ifadeyi hatırlatır. İncil'e göre ortalama insan ömrü 70 yıldır ve Dante’de 1265 doğumlu olduğuna göre o tarihte 35 yaşındadır.

Burada Cahit Sıtkı Tarancı'nın,

"Yaş Otuz Beş, Dante gibi Ortasındayız Ömrün" şiirini hatırlıyoruz.

 

Orta’da olmak aynı zamanda o anda içerisinde bulunduğu duyguları da yansıtır.

Daha evvel Floransa’da yaşayan bir siyasetçi iken, çeşitli iç çekişmeler yüzünden sürgün edilmiştir.

Artık eski hayatına dönemeyecek, çeşitli maddi manevi sıkıntılar içinde geleceği belirsiz, ne yapacağını bilemez bir halde yaşayacaktır.

 

Issız ormanda Dante‘nin karşısına Roma devrinin büyük şairi Virgil çıkar. İsa’dan önce 19 yılında ölmüş olan Virgil, Beatrice’ in kendisinden rica etmesiyle Dane’ye yardıma gelmiştir.

Virgil ’in eseri Aeneas nesiller boyu sevilerek okunmuş bir milli destandır. Dante ’de İtalyan dilinde nesiller boyu okunacak bir büyük eser vermek istemektedir.

Karşısındaki kişinin bir insan mı yoksa ruh mu olduğunu anlayamayan Dante, korkarak

Misere die me der. Latince olarak Zebur’dan 51. Mezmur’u hatırlatan bu sözleri söyler.

Bu Hazreti Davut’un Tanrıya, affet beni merhamet et bana diye yakarışıdır.

 

Böylece eserin iki temeli olduğunu anlarız, Bir yanda felsefe ve ilimden klasik dönem edebiyatından bir yandan da dinsel metinlerden, Kutsal kitaplardan alıntılar yapılarak, okuyucu düşünmeye teşvik edilecektir.

Dante’nin vurgulamak istediği önce hatamızı görmemiz Tanrı’dan af dilememiz ve tövbe etmemiz gerektiğidir. Ancak ondan sonra ilerleyebiliriz. Tıpkı bir matematik probleminde hatalı olan işlemi düzeltmedikçe ne yaparsak yapalım doğru neticeye varamayacağımız gibi.

Burada Komedya’nın en sevdiğim mısralarında birini Virgil söyler,

Bir başka yoldan gitmelisin

Bazen sorunlar karşımıza duvar gibi dikilir, aşmak için ne kadar uğraşsak olmaz, taa ki birisi gelip Bir başka yol var deyip, başka bir çözüm gösterene kadar.

 

Burada üstü kapalı olarak anlatılmak istenen, Dante’nin çıkmak istediği tepenin Araf tepesi olduğudur. O tepeye de daha sonra göreceğimiz gibi varmanın tek yolu, deniz yoludur. Çünkü Araf, Komedya ’da Dante’nin hayali coğrafyasına göre, Güney yarımkürede bir adadır.

O tarihlerde bugünkü coğrafi bilgiler yoktu ve Dante güney yarım kürenin sadece sudan ibaret olduğunu sanıyordu. O yüzden Araf, güney yarım kürede bir ada ve adadaki yüksek bir dağ olarak düşünülmüş.

Deniz yolculuğu da ileride göreceğimiz gibi tehlikeyi barındırır, hedefe varamamak, geri de dönememek vardır ihtimaller arasında.

Örneğin Komedya ’nın her üç bölümünde de sözü edilen Ulysses hedefe varamamış, gemisi kayalara çarparak batmıştır.

Dante Virgil’i bulmakla kendisini böyle bir tehlikeden kurtulmuş hissediyor. Çünkü varmak istediği hedefe ancak rehberlerin yardımıyla gidebileceğinin farkında.

Virgil ’in  Truvalı Prens Aeneas’ın hayatının anlatıldığı Aeneas destanının  yazarı olduğunu anlatmasıyla büyük şairin kimliğini öğrenen Dante, büyük bir sevinç ve gurur duyar.

Yaşadığı dönemde iç savaş ve kargaşalar yüzünden siyasi bakımdan çok sorunlu olan İtalya’nın geleceğiyle ilgili iyi şeyler umut eden Dante, burada Virgil ’in ağzından ileride kuvvetli bir hükümdarın geleceği ve İtalya’da birliği sağlayacağı kehanetinde bulunuyor.