28 Şubat 2018 Çarşamba

Tatlı Yeni Stil



Bakara Suresi, 249. ayet: Talut, orduyla birlikte ayrıldığında dedi ki: "Doğrusu Allah sizi bir ırmakla imtihan edecektir. Kim bundan içerse, artık o benden değildir ve kim de -eliyle bir avuç alanlar hariç-onu tadmazsa bendendir. Küçük bir kısmı hariç (hepsi sudan) içti. O, kendisiyle beraber iman edenlerle (ırmağı) geçince onlar (geride kalanlar): "Bugün bizim Calut'a ve ordusuna karşı (koyacak) gücümüz yok" dediler. (O zaman) Muhakkak Allah'a kavuşacaklarını umanlar (şöyle) dediler: "Nice küçük topluluk, daha çok olan bir topluluğa Allah'ın izniyle galib gelmiştir; Allah sabredenlerle beraberdir.
Araf
Kanto 24
Dali

Sohbetimiz yürüyüşümüzü;
Yürüyüşümüz, sohbetimizi yavaşlatmadı.
Rüzgarı, arkasına alan bir gemi gibi, hızla ilerledik.
Etrafımdaki ruhlar yaşamakta olduğumu anladıkları için
Bana hayretle bakıyorlardı.
Fornese ile sohbetimize devam ediyorduk:
Belki öbürüne rastlamasa, daha hızlı çıkacaktı merdivenleri
Dedim.
 Stazio Virgil le konuşmak için yavaşlamıştı.
Fornese’ye iki soru sordum:
“Ama biliyorsan söyle Picarda nerede?
Ve söyle bana
Bu bana dikkatle bakanlar arasında tanıdığımız kimse var mı?”
Kızkardeşim güzelliği mi, yoksa iyiliği mi daha büyüktür bilmiyorum;
Olımpus’ un zirvesindedir;
 zaferi kazanmıştır,
Tacını takmıştır.
Ruhların ismini söylemek yasak değildir burada;
Açlıktan yüzlerimiz eridi gitti zaten.
Bu gördüğün  değerli kardeşimiz Bonagiunta da Lucca;
 Arkasında  herkesten daha zayıf olan
Fransa‘ nın Tour kentindendir.
Papaydı bir zamanlar.
Bolsena gölünden avlanan su yılanları ve
Vernaccia şaraplarının hesabını veriyor şimdi”
Tek tek tanıdığımız ruhların hepsini saydı.
Ruhlar, isimlerinin söylenmesinden memnundu;
hiç biri surat asmadı.
Ama dişleri takırdıyordu,
 açlıktan boş havayı çiğner gibiydiler.
Boniface klisenin başıydı
 bunları  o güdüyordu;
ruhlarının değil de midelerinin lideriydi.”
Faenza’ nın ‘Podesta’ sı Messer Marchese de aralarındaydı;
Çok içerdi ama susuzluğu geçmezdi
Aralarında Lucca’lı olduğunu sandığım bir ruh vardı;
sanırım en çok o benimle konuşmak istiyordu”
“Gentucca” dedi sanki mırıldanarak.
Zorlukla konuşuyordu.
Ey, ruh” dedim;
Eğer benimle konuşmak istersen
Duyabileceğim şekilde konuş da
 ikimiz de birbirimizi anlayalım.”
Benim şehrimle alay ederler ama
Orada henüz evlenip  duvak takmamış bir genç kız vardır
Sanırım ondan hoşlanacaksın
Bu söylediğimi unutma
Şimdi ne dediğimi anlamasan da
 ilerde doğru çıktığını göreceksin!
Bu şiirde yeni bir akım başlatan adam mıdır?
‘Kadınların aşka aklı erer’ diyerek?”
Evet” dedim “O, benim”
Benim kalbim aşkla nefes aldığında, ne dediğine dikkat ederim
Aşk bana ne yazdırırsa, onu yazarım;
Ona göre hareket ederim”
"Anladım birader;  Noter Guitonne ve ben
Bu Tatlı Yeni Stil'i  anlamadık zamanında.
Sen gönlünden geldiği gibi yazdın
Aşk sana ne dikte ettirdiyse onu söyledin
Bizim kalemimizi oyle  oynatamadık
Bazıları farkı görmez
 iki stil arasında tek fark budur oysa”
dedi ve bu konuşmadan memnun kalmışcasına sustu.

Nil bölgesinde kışlamış olan leylekler,
Dönüş yolunda  bazan yavaşlar;
 bir tek çizgi halinde uçuş formu alır;
 sonra hızlanırlar.
Buradaki ruhlar da, biraz yavaşladıktan sonra,
 hemen toparlanıp yüzlerini gidecekleri yöne döndürdüler.
Adımları hızlandı artık günahları hafiflemişti
Hem hafiflikleri hem de ‘menzile’ varma arzuları adımlarını çabuklaştırdı.
Yorulup da, koşusunu yavaşlatan,
 arkadaşlarına kendisini geçmesi için yol veren,
o sırada soluklanan  yüreğini dinlendiren biri gibi
Forese' de arkadan gelen ruhların kendisini geçmesine müsade etti.
Onlar arayı açınca bana;
"Seni bir daha ne zaman göreceğim?“ diye sordu
"Daha ne kadar yaşayacağımı bilmiyorum" dedim;
Ama ne zaman gelirsem geleyim,
Gönlüm buraya çabuk varmak ister.
Çünkü doğduğum kent gittikçe bozuluyor
nifak çıkıyor kendini mahvediyor
Harabeye dönüyor"


"Üzülme kötüler layığını bulur,
Hep hiç arınamayacakları yerde kalacak onlarin.
Şeytanın koynunda olacaklar.
Şimdi açıkca anlatamıyorum ama ilerde ne demek istediğimi anlayacaksın!
Benim ilerlemem lazım;
Zaman burada önemli.
 Senin hızınla gidersem vakit kaybederim.
Sen geriden gel" dedi.
Savaşa en önde gitme onuru için,
Arkadaşlarını geriden bırakan,
Birden fırlayan süvari gibi uçtu gitti.
Uzun adımlarla arayı açtı.
Ben geride iki bilgeyle;
(Dünyanın iki Mareşalıyla) kaldım.
Gözlerim artık onu göremiyordu;  çok uzaklaşmıştı.
Kafam da onun söylediklerini anlamakta zorlanıyordu.
Köşeyi dönünce, üzeri meyve dolu yeşil,
Bereketli bir ağaç çıktı karşımıza.


Ağacın dibinde ellerini açmış,
 yukarı dallara doğru kaldırmış
 çocuk gibi ağlayan ruhlar vardı.
Sanki çocukların istediklerini vermeyip,
 onu ulaşamayacakları yükseklikte tutan biri gibiydi ağaç.
Meyvalar yukarıda kalmıştı.
Ne kadar yalvarsalar da  cevap gelmiyordu.
Ulaşamıyorlardı…
Saklı değildi
Görebiliyorlardı istediklerini
 ama kendilerine verilmiyordu.
Ümidi kesip yollarına devam ettiler.
Biz ağaca yaklaştık,
Kimsenin gözünün yaşına bakmayan ağaca....

Yolunuza devam edin yaklaşmayın,
 Adem ile Havva' nın meyvesini  yediği ağaç yukarıdadır;
Bu ağaç onun kökünden büyümüştür."
 dedi bir ses dalların arasından.
Kimin sesi olduğunu anlayamadık.
Virgil, Stazio ve ben;
Biz üçümüz tırmanmaya devam ettik.

"Centaur’ ları hatırladınız mı?
Hani içip sarhoş olup düğünde olay çıkarmışlardı?
Zavallılar
Teseus cezalarını verdi.  
Gideon Allah a şükrediyor

Medyan tepelerınden su kenarına inen
Yahudiler’den suyu hemen içenleri
Gideon savaşçı olarak almadı yanına"

Yol daraldı kenardan yürüyorduk oburların cezalarını
Görerek ilerliyorduk
Hepimiz bu bin basamağı tırmanırken,
 sessizce içimizden dua ediyorduk.
Her birimiz kendi düşüncelerimize dalmıştık.
Dünyevi meselelerden çok uzaktık.
"Siz üçünüz ne düşünüyorsunuz?"
Ben yerimden sıçradım.
Bir kırmızılık vardı sesin geldiği yerde.
Dünyadaki hiç bir alevle mukayese edilemeyecek cinsten;
Görülmemiş bir parıltı.
“Yukarı tırmanmak istiyorsanız buradan döneceksiniz
Çünkü selamete ulaşmak isteyenin yolu burasıdır” dedi
Parlaklığından bir şey göremez oldum
Rehberlerime döndüm, onun ayak izini takip ettim.
Mayıs’ ta sabah esintisi gibi bir esinti geldi;
 tatlı kokulu kanatlarının ucu alnıma değdi
“Allahın nuruyla aydınlanmış olanlar
Tat duygusuyla yoldan çıkmayanlar
Her türlü açlığı dengeli olanlar
Ölçü bilenler
Kutsanmıştır” dedi…



Açıklamalar
Bu kanto  bir önceki kaldığımız yerden Danteyle Fornese nin sohbetiyle  devam ediyor.
Fornese Dante nin eşi Gemma Donati nin akrabası. O da şair ve gençliklerinde Dantey le ikisi şiir yoluyla birbirleriyle çok atışmışlar Fakat burada Araf ta dostlukla konuşuyorlar.
Dante ona kızkardeşi Piccarda yı soruyor Fornese de sevinerek kardeşinin Cennet te olduğunu haber veriyor
Bu aileden üç kişi İlahi Komedya da yer almış
 Fornese Araf ‘ta, rahibe olan ve fakat Corso tarafından birisiyle evlenmeye zorlanan Piccarda Cennet’ te;  onu bu evliliğe zorlayan diğer ağabeyi Corso Cehennem de anlatılmış. Floransanın politik meseleleriyle ilgili olarak.
Olımpus un zirvesi demekle Cennet’ i kastetmiş.
Bolsena nın yılan balıkları ve Vernaccıa şarapları
Gentucca: Dante'nin sürgün yıllarında Lucca da tanıyıp uzaktan sevdiği bir genç kız.
Bu ruh konuşurken gelecekten bunu haber veriyor.

Papanın bu yılan balıklarını şarbın içine batırp kızartıp yemesi o kadar fazla olmuş ki sonunda kalpten ölmüş bu sofralarda.
Centaurlar
Yunan Mitolojisindeki yarı insan harı at şeklindeki yaratıklar Davet edildikleri düğünde sarhoş olup gelini kaçırmaya kaldıkyorlar ve kargaşa çıkıyor
Gidion
Bu örnek Tevrat’ tan; Bakara suresındeki yukarıda yazdığımız ayete benziyor ama ayrı bir kişi ve ayrı bir dönem anlatılıyor.
Gideoan yahudi ordusuyla giderken kendisinden adamlarını ırmağa götürmesi ve suyu nasıl içtiklerine bakması isteniyor Bazısı suyu görünce kendilerini hemen suya atıp yüzlerini suya gömüp içmeye başlıyor Bazısı tedbiri elden bırakmıyor suyu avucuna alıp etrafı gözlemeye devam ederek içiyor
Bu tedbirli 300 kişi seçiliyor bu kişilerle zafer kazanılıyor.
Book of Judges  Hakimler Kitabı olarak adlandırılıyor Eski Ahitteki bu bölüm
Tatlı Yeni Stil
Dante nin Vita Nova -Yeni Hayat eserinde Beatrice’ e yazdığı şiirlerle başlattığı yeni edebi tarz.

Sweet New Style- Dolce Stil Novo
Resim:
Gideon thanks God for the Miracle of the Dew", painting by Maarten van Heemskerck (Musée des Beaux-Arts de Strasbourg)

Tekil- Çoğul

Tekil Çoğul
Arapça Asıllı Kelimeler


Bazan basında veya televizyonda yanlış kullanımları görüyoruz
Burada özellikle gençlerin doğru kullanıma dikkat etmerleri dileğiyle bir kaç kelime paylaşalım

Esnaf kelimesi çoğul olup esnaflar seklinde kullanılmaz
Sınıflar demek 
Evrak da aynı şekilde varaka (sayfa) nın çoğulu
Evrak hazır denir
 Evrakları hazırladım denmez

Arapça sözlükte tekil- coğul; yanyana yazılan kelimeleri, bazan biz tamlama gibi alıp beraber kullanmışız
O da Türkçenin bir hoşluğu olmuş:
Fakir- Fukara
Garip- Gureba
Cahil- Cuhela gibi.
#SapereCondivisio (Italyanca)
#Bilgiyi-Paylasmak



Ahbap: Dostlar, aslı habib sözünden sevgililer
Ahlak: İyi davranışlar
Ahval: Haller
Akraba: Yakınlar
Akran: Yaşıtlar
Beyanat: Açıklamalar
Ecdat: Atalar
Ecmal: Toplamlar
Ecza: Kimyasal maddeler, aslı cuz sözünden kısımlar
Edevat: Araçlar
Efkâr: Fikirler
Ekabir: Önde gelenler, aslı ekber sözünden büyükler
Emlak: Mülkler, sahip olunan varlıklar
Emsal: Örnekler
Erbab: Büyükler, ustalar
Esnaf: Sınıflar
Esrar: Sırlar
Eşkâl: Şekiller
Eşraf: Seçkinler
Etraf: Taraflar
Evkaf: Vakıflar
Evliya: Veliler
Fukara: Yoksullar
Gureba: Garipler
Hatırat: Anılar
Hayvanat: Hayvanlar
Hırdavat: Küçük, önemsiz şeyler
Itriyat: Güzel kokular
İcraat: Yapılan işler
İfrazat: (Vücuttan) dışarı atılanlar
İfşaat: Gizli bir şey hakkında yapılan açıklamalar
İstihbarat: Alınan haberler
İzahat: Açıklamalar
Levazımat: Gerekli maddeler
Maddiyat: Maddi şeyler
Mahlukat: Yaratılmışlar
Mahsulat: Ürünler
Maruzat: Arz edilenler
Matbuat: Basılmış şeyler
Meşrubat: İçecekler
Mezalim: Zulümler, kıyımlar
Muhaberat: Haberleşmeler
Müfredat: Bir bütünü oluşturan ayrıntılar
Nakliyat: Taşıma işleri
Neşriyat: Yayılmış şeyler
Tadilat: Değişiklikler
Tafsilat: Açıklamalar
Tahkikat: Araştırmalar
Taksimat: Bölmeler
Taksirat: Kusurlar
Tamirat: Onarımlar
Tedrisat: Dersler
Teferruat: Ayrıntılar
Tesisat: Tesisler, donanımlar
Teslimat: Teslim edilen şeyler
Tezahürat: Görünüşler, gösterişler
Tuluat: İlhamlar, doğaçlar
Ulema: Bilginler

25 Şubat 2018 Pazar

Oburlar


Sesin geldiği yöne doğru, avını gözleyen bir avcı gibi dikkatle bakarken;
Bana her zaman bir babadan daha yakın olan Virgil;
“Gel evladım, vaktimizi iyi kullanmalıyız” dedi
Bakışlarımı çevirdim, iki bilge şairi takip etmeye başladım;
Onların değerli sohbetinden faydalanıyodum.
Arkadan bir yerden, "Labia mea, Domine"
Ilahisinin söylendiğini işittim.
Hem tatlıydı, hem hüzünlü;
“Peder, bu duyduğumuz ne?”
Belki düğümleri çözen ruhlar var burada” dedi.
Huşu içinde Hacca gidenler bazan yolda gördükleri insanlara 
hayretle bakarlar ama durmazlar;
bu yeni gelen gurup da öyleydi, bize baktılar, hayret ettiler ama
 sessiz ve kendilerini ibadete vermiş bir şelkilde devam ettiler yollarina.
Gözlerinin altında siyah halkalar, yüzleri soluk,
Bedenleri zayıf, kemikleri çıkmış vaziyetteydiler.
Erysichthon bile bu kadar zayıflamamıştı;
Ceres kendisine doymak bilmez bir açlık verdiğinde ve
Bir deri bir kemik kaldığında.

Gelenlerin halleri bana, Titus’ un Kudus, u kusatmasında
 halkın çektiği açlığı hatırlattı.
Yüzleri o kadar çökmüştü ki OMO yazısı okunuyordu
Nasıl oluyor da bu ruhlar bu  suyun kenarında
 meyvalı ağaçların arasında bu kadar aç susuz kalıyorlar?
Ben bu ruhların haline hayret ederken, içlerinden birisi
bana dikkatle baktı ve
"Bana ne büyük ihsanda bulunuldu" dedi.
Yüzünü asla hatırlayamazdım ama sesini tanıdım:
Sesi bana kaybolan yüzü hatırlattı;
Bakınca Forese’ nin yüzü olduğunu anladım.


Beni zayıflığımdan kurumuşluğumdan dolayı ayıplama,
Ama bana doğruyu söyle;
Sen ne haldesin bu yanındakiler kim çabuk anlat” diye yalvardı.

“Sen ölünce çok ağlamıştım şimdi de aynı şekilde üzüldüm;
Allah aşkına sen söyle ne oldu?
Bu şaşkınlıkla beni konuşturma.
Kafası karışık olanlar doğru konuşamaz.”


Bu geçtiğimiz suyu ve ağacı yaratan kuvvettir  beni aç bırakan” dedi
"Burada ağlayan inleyen ilahiler söyleyenler
 bir zamanlar midelerini herşeyin üzerinde sevenlerdir
Burada açlık ve susuzlukla terbiye edilmekteyiz
Günahtan arınmaktayız
Güzel meyvaların kokusu açlığımızı arttırır
Ağacın üzerine serpilen o tatlı su susuzluğumuzu.
Bu tepeyi her dönüşümüzde acımız çoğalır.
Acı dememem lazımdı
Allahın hikmeti rahmetidir bu
Hazreti Isa da bu acıları çekti,
"Eli! ...Eli!"  Dedi
kanını akıttı bizim için."




"Forese, sen daha beş sene evvel öldün!
 Nasıl oldu da buraya kadar gelebildin?
Diğerleri cezalarını çekip Cennete ulaşabilmek için
Araf 'ın kapısında yüzlerce sene bekliyor!
Ben seni daha aşağıdasındır zannetmiştim."

 “Güzel karım Nella nın benim için sel olan gözyaşları
Çıkışımı çabuklarştırdı
Onun dualarıyla bu yolu aştım
Zavallı şimdi hayır işlerini yalnız başına yapmakta
Onun memleketindeki kadınlar çok hak bilir.
Ama O nu Floransalı kadınlar arasında bıraktım
Ah kardeşim ne desem bilmem ki
Şimdiden olacakları görüyorum!
Yeni idare gelecek
Floransalı kadınların böyle yakaları açık,
 göğüsleri ortada gezmeleri yasaklanacak.
Sardunya lı kadınlar bile Floransalılardan daha edeplidir.
Musluman  veya başka dinlerden olan kadınların kapalı gezmesıne sebeb ne?
Kanun mu var?
Bu utanmazlar yakında başlarına gelecekleri bilseler;
 şimdiden ağlamaya başlarlar.
eğer buradan görebildikerim gerçekten başlarına gelirse;
Şimdiki yeni doğmuş bebeler,
 büyüyüpte sakalları çıkana kadar,
 Floransa rahat yüzü görmeyecek...
Ah kardeşim
Şimdi sen anlat;
 beni merakta bırakma,
bak herkes gölgene bakıyor burada" dedi.


Ben cevap verdim:
"Beraber olduğumuz,
Geçmiş  güzel günleri hatırlamak ,ikimiz içinde zor.
Kendisini takip ettiğim liderim,
 beni bir kaç gün önce o hayattan kurtardı.
Cehennem 'den geçirip buraya getirdi.
Karanlıktan çıkarıp, aydınlığa kavuşturdu.
Bu dağı birlikte tırmanıyoruz
Bu dağ ki, dünyadaki yanlışlıkları eğrilikleri
Tırmandıkça düzeltir.
Beatrice' e kavuşuncaya kadar bana rehberlik edecek.
Orada ayrılmak zorundayız”
Dedim ve Virgil'i gösterdim;
“Bana yardim eden Virgil’ dir;
 diğeri  özgürlüğünü kazanan ve
 biraz önce onun şerefine koca dağın sarsıldığı ruhtur…


Araf 
Kanto 23
Açıklamalar
Elif Mat

Labia mea Domine
Allahım dudaklarımı aç sana dualar dedeyim övgüler söyleyeyeim anlamında bir ilahi
Oruç tutarken insanların  yemek yemek için değil dua için ağzın açılmasını simgeliyor
Ersycicton Mitolojiden bir figur ağacı kesiği için açlık cezasına  çarptırılmış
OMO
Italyanca UOMO insan demek, ınsanın yüzünde iki göz O harfini gözün çevresi ve burun M hargi olacak şekilde düşünülmüş Zayıflıktan M belirgin hale gelmiş diyor
Eli, Eli lama sabachthani  (Aramca)
(My God my God why hast you forsaken me?)
Hazreti Isa' nın çarmıha gerildiğinde ;
"Tanrım beni niye bıraktın, terk ettin?" diye yakarması.
İncil 'de Matthew bahsinde geçtiği için buraya alınmış.
"Nasıl çektiği çilelerin sonunda Tanrı 'ya kavuştuysa, biz de Araf' ta oruç tutarak, arındıktan sonra Cennet'e kavuşacağız. Bu bizim için bir rahmettir demek" istiyorlar.
Kuranda Hazreti Isanın çarmıha gerilmediği onlara öyle gösterildiği yazar:
'Mesih’i, Meryem’in oğlu Îsâ’yı, Allah’ın Rasulünü biz öldürdük' demeleri sebebiyle kalplerini mühürledik. Halbuki onlar onu öldürmediler, onu çarmıha da germediler. Fakat öldürdükleri onlara Îsâ’ya benzetilerek gösterildi. Öldürdükleri ile ilgili ihtilâfa düşenler, ondan yana tam bir şüphe içindeydiler. Bu konuda bir bilgileri yoktu. Zan ile karar veriyorlardı. Kesinlikle onu öldürmediler. Nisa 157
Aksine Allah onu kendi katına yükseltti. Allah yücedir, hakimdir.) Nisa 158
Ey İsa, doğrusu senin hayatına ben son vereceğim, seni kendime yükselteceğim, seni küfredenlerden temizleyeceğim ve sana uyanları kıyamete kadar küfredenlerin üstüne geçireceğim. Sonra dönüşünüz yalnızca banadır, hakkında anlaşmazlığa düştüğünüz şeyde aranızda ben hükmedeceğim".)
Ali İmran 55



Forese Donati
Dante nin arkadaşı ve eşi Gemma Donati' nin akrabası o da şair gençliklerinde anlaşamamışlar birbirlerine bolca taşlama türünde şiirler yazmışlar ama burada gene eski dostluklarına dönüyorlar.

Charles de Valois

1270- 1325 yılları arasında yaşamış
Fransa Kralı üçüncü Philippe' in oğlu, Valois Kontu, çok aç gözlü ve doymak bilmez hırsıyla tanıyor.
 Sonradan Charles d'Anjou ünvanını da almış.
 Kasım 1301 de  Floransa' yı yağmalamış
1302 de Fulcieri da Calbol’ Podesta olup Dante n’n partisi beyazlari mahvetmi;
Çok diktatorce ıdare ediyor Floransayı
Açlık baş gösteriyor şehirde,
1303 de Papalık ambargo koyuyor sonra bir köptü yıkılıp çok kişinin ölmesine sebep oluyor
Felaketler üstüste geliyor.
Forese bu felaketleri Dante 'ye haber veriyor.
Dante Comedya' yı sürgündeyken yazıyor ve macerasını 1300 yılından başlatıyor onun için bazı ruhları gelecek olayları haber vermede kullanıyor. Halbuki o olaylar zaten olmuş, Dante bunları yazarken.
Fransa Kralı üçüncü Filip' in tac giyme töreni