15 Ekim 2019 Salı

Sakız Adası




Chios
 Χίος


Sakız adası Çeşme’nin karşısında, Türk sahillerine oldukça yakın olan bir adadır.Bir sene gidip, gezmiştik, oldukça güzel bir yer, insanları kibar, yemekleri lezzetli. Sabah, Çeşmeden feribot kalkıyor yarım saatte gidiliyor.
Tarihi enteresan. İsminden de belli olduğu gibi çam sakızı ekonomisinde önemli bir yer oynamış, doğal antiseptik, ağız sağlığı için değerli bir madde. Bu ağacı başka yerlerde yetiştirmek isteyenler olmuşsa da, kolay kolay başka yerde yetişmiyormuş. Ayrıca eski çağlardan beri şarabı da meşhur.

Adanın ortasında Bizans Imparatoru 9. Konstantin’in yaptırmış olduğu Nea Moni Manastırı UNESCO Dünya mirası listesinde.

Eski çağlarda, MÖ 546 da, Pers Imparatorluğu idaresine geçmiş, daha sonra Büyük İskender' in Anadolu'yu almasıyla, MÖ 333 yılında,  tekrar Yunan yönetimine geçmiş.
Daha sonra, Roma yönetimine geçiyor. Hrıstıyanlığın gelişiyle birlikte Aziz Paul ve diğer bazı havarilerin de tebliğ yapmak için buradan geçtiğine inanılıyor.
Batı Roma’nın sona ermesiyle beraber, 395 yılından itibaren Doğu Roma’nın idaresinde ve Istanbul’a giden ticaret yolları üzerinde olması nedeniyle stratejik öneme sahip.

1090- 97 arasında Çaka Bey yönetiminde Türkler ele geçiriyor adayı. Fakat haçlı seferleriyle yine Hrıstiyanlara geçiyor.
Tam Bizans yönetimine geçti derken bu seferde 4. Haçlı seferiyle Latin istilası başlıyor ve ada Venedik Cumhuriyeti idaresine veriliyor.

Sanatkarları çok meşhur, gene Latin istilasında, Istanbul Hipodromundan Venedik Saint Marco kilisesine götürülen meşhur at heykellerinin, Chios’lu ustalar tarafından yapıldığına inanılıyor. Ya adada yapılıp Istanbul’a götürülmüş, ya da bu ustalar Istanbul’da yapmışlar.


1300 lu yıllarda Türkler ele geçirmek istiyor, Fransızlar, Cenevizliler ele geçirmek istiyor. Korsan saldırılarına uğruyor.  Papalık kendisine bağlamak istiyor; halk ortodoks ve Bizans’a bağlı kalmak istiyor, çalkantılı bir dönemden geçiyorlar.


1346 da hem Sakız adasını hem de Foça’yı Cenevizliler ele geçiriyor Giustinai ailesi idare ediyor. Zeytinyağı şarap kumaş tuz ve diğer maddelerin ticareti, bu malların Venedik’e gönderilmesi önem taşıyor bu dönemde.
İki yüz yıl sonra, 1566’da Osmanlılar Cenevizlilerin elinden adayı alıyorlar. 12000 Yunan 2500 Ceneviz nufusu var adada o zaman. Bir miktar da Yahudiler. Onlar, Roma zamanında, 1046 da gelmişler, daha sonra Ispanya' dan kaçan ve Kanuni zamanında ülkeye kabul edilen Yahudiler de gelmiş.
Osmanlılar için, en çok gelir getiren, değerli sancaklardan biri olmuş. Halkı, Yunanca, Italyanca ve Türkçe  konuşuyormuş. Saraya gelen tercümanların bir kısmı Sakız adalı.

Ekonomik bakımdan herşey iyi giderken, 1822’de Yunan Bağımsızlık savaşı çıkıyor, Önce sakız adası halkı buna katılmıyor, düzenlerinin bozulmasını istemiyorlar. Ama, Samos’ tan gelen ihtilalciler, Türklere karşı isyan başlatıp, halkı da kışkırtıyor.
Nasuh Ali Paşa'nın gemisine Yunan ateşi -Nikiphoros Litras

Türklerin öldürülmesi üzerine, adanın talihi tersine döner, büyük bir kuvvetle gelen Osmanlı isyanı bastırır ve ne yazık ki bu, Batı’da tarihe Chios Katliamı olarak geçer.
Yunan ayaklanmasına kadar batı’da bir Türk modası varken, gelip Istanbul’dan alışveriş edenler, evlerini Türk halıları ve dekoratif eşyalarla döşeyenler, Türk giysileri giyip kendi resimlerini yaptıran asilzadeler, Türkiye'den üzeri mücevherli kılıç, atları için süsler üzengiler v.s. ısmarlayan kral ve prensler, Osmanlının aleyhine döner.
Bu modanın etkisiyle Osmanlı topraklarına gelen, hatta müslüman olmayı bile düşünen Lord Byron, Yunan sempatizanı olur.

Eugene Delacroix

Eugene Delacroix, Chios katliamı adını verdiği resmi yapar, o zaman Avrupa da çok konuşulan bu olayın resmini yaparak, dikkatleri üzerine çekmek istediğini bir mektubunda yazar.
Gerek bu resim gerekse Lord Byron ve Victor Hugo’nun yazıları Avrupa’da aleyhimizde büyük bir kamuoyu oluşmasına neden olur. 
Batı'da Türk'e bakış açısından, denilebilir ki, Chios Katliamı olarak adlandırdıkları bu savaş ve  bu resim, bir dönüm noktasıdır. Artık doğu romantizmi sona ermiştir.

Chios’luların bazıları esir düşer, bazıları sürgüne yollanır, bazıları ölür.
Chios yeni kurulan Yunan devletine dahil olmaz, gene Osmanlı idaresinde kalır.
1881 de bir deprem olur, çok bina yıkılır ve beş ile on bin arasında tahmin edilen, can kaybı olur.
19. yüzyılda, bütün bunlara rağmen önemli bir denizdilik merkezi haline gelir çok gemi yapılır, çok gemici yetiştirilir, deniz ticaretiyle ilgili sigortacılık ve bankacılık faaliyetleri artar bu konuda iş yapan şirketler kurulur.

Yelkenli bırakılır, buharlı gemiye geçilir, gemicilik okulu açılır, Istanbul’daki ve Londra’daki önemli finans merkezleriyle irtibat artar.
Chios, 1912 Balkan Savaşları’nın ardından Yunanistan’a bağlanır.
Birinci Dünya Savaşında İzmir’e yakınlığı dolayısıyla stratejik önemi olduğu için, İngilizler işgal eder.
Mübadele’de Türkiye’den gönderilen Rumlar, eski Türk mahallelerine yerleştirilir.
1946- 49 arasında Yunan iç savaşından etkilenir, ada halkı da birbirine düşman olur.


Zamanında, Rus ve Osmanlı donanmaları arasındaki Çeşme deniz savaşını da (1770) uzaktan seyretmiş olan Ada halkının, değişik bir tarihi var.

Bugün biz Çeşme’den onların ışıklarını seyrediyoruz, onlar da sahillerinden bizim ışıklarımızı seyrediyor.

Her iki tarafa da barış ve huzur dilerim.