Cennet
Kanto 3
Çeviri ve Yorumlar:
Elif Mat
İlk göz ağrım, kalbimi ilk ısıtan güneş bana gerçekleri
anlatıyordu,
benim
tezlerimi çürüterek,kendi tezini kanıtlayarak;
tatlı tatlı.
Ben onun anlattıklarını kabul ettiğimi
ve kendi
görüşümde yanılmış olduğumu göstermek için tam
başımı kaldırmıştım ki;
Yeni bir şey göründü ve bu görüntü beni adeta esir aldı;
artık ne söyleyeceğimi unuttum;
Yanılmış olduğumuı itiraf edemedim.
Dali
Beyaz zeminde
inci gibiydi,
Kristal sularda ayna gibiydi;
Duru suda bana bir şey göründü ama ne olabilirdi?
Temiz ve berrak suyun ayna gibi o görüntüyü yansıttığını anlayınca,
hızla dönüp
arkama baktım.
Bir şey göremedim; tekrar ışığım ve değerli rehberim olan Beatrice' e döndüm.
Gülünce mubarek gözlerinin içi güldü:
“Niye gülümsediğimi merak ediyorsun değil mi?
Çünkü çocuk adımlarıyla ilerliyorsun ,henüz hakikati keşfedemedin!
Görüdüklerin hayal değil, gerçek.
Bu hanımlar Cennetin ilk kademesi olan Ay’ dalar
çünkü yeminlerini bozdular, güvenilir olamadılar.
Konuş, dinle onları bakalım ne diyecekler sana?
Huzuru buldukları yerde artık yanlış adım atmaz onlar.”
Heyecanla
döndüm ruhlarla konuşabilmek için:
“İyilik üzere doğmuş olan ruh;
Ebediyetin ışığı altında bu tatlı diyardasın;
Buraya gelmeyenin tadamayacağı güzellikler
içindesin.
Bana ismini bağışlar mısın?
Ve seni buraya getiren kaderinin ne olduğunu söyler misin?”
Hiç çekinmeden gülümsiyen gözlerle hemen cevap
verdi:
“Iyi niyetle istenen hiç bir şey
geri çevrilmez burada;
Bizim sevgimiz Rahman‘ın sevgisine, şefkatine benzer;
Cennet‘ in her bahçesi Allah ın özelliklerine benzer.
Hayattayken ben rahibeydim,
Hatırlarsın belki beni?
Buradaki güzelliğim hayattayken kim olduğumu gizlemesin.
Buraya diğer kutsanmış ruhlarla beraber
Yerleştirilmiş olan Piccarda‘ yım
En yavaş dönen alemdeyiz,
Burada ki duygularımız isteklerimiz, Kutsal ruhun Emirleri yerine
getirmek
konusundaki arzusuna hizmet eder ancak
Biz Cennetin en aşağı bölümündeyiz çünkü yeminimizi bozduk;
Yerine getiremedik;
O yüzden hatalıyız , eksik amelimiz”
“Seni ilk görüşte tanıyamadım hemen
çünkü burada bir başka nur’la
parlıyor yüzün;
ama anlattıklarından kim olduğunu
anladım.
Burada mutlu olduğunu anlıyorum ama
daha yukarılarda olmak,
O’na daha yakın olmak istemez
miydin?”
Diğer
ruhlarla beraber gülümsedi önce bu sözlere;
Sonra ilk
aşk ateşiyle yananlar gibi hevesle cevap verdi:
"Birader, aşkın ateşi o kadar kuvvetli ki
burada
Gönlümüzün muradı verilir;
insan Cennet te sahip olduğundan
fazlasına susamaz;
Daha fazla rahmet istemez.
Eğer daha fazlasını isteyecek
olursak bu arzumuz
bizi buraya yerleştirmiş olanın
arzusuyla çelişir
Burada çelişme göremezsin,
Göklerin özelliği ahenktir.
Aşk içinde yaşamak buranın kanunudur
Eğer aşkın ne demek olduğunu
düşünürsen anlarsın dediğimi.
Bu kutsanmış hayatın özü Allah' ın
istediği sınırlar içinde olmaktan geçer
Allahın isteğiyle bizim irademiz
Allah' ın iradesiyle bir olur
Cennet basamak, basamaktır;
Allah’ ın dilediğini dileriz biz;
O’nun hükümranlığındayız.
Yani Allah’ ın dediği olur…
Allah ın iradesi bizim huzurumuzdur.
Onun dileğinde bizim huzurumuz
yatar.
Bütün alem, O’nun yarattığı ahenk
üzere döner”
O zaman
anladım ki; göklerde ne görüyorsak Cennet‘ e dahildir
Ama gene
anladım ki;
Cennet de olsa
Rahmet yağmuru her yere aynı miktarda yağmıyordu.
Ama biz
insanlar bir gıdayla karnımızı doyurunca, gözümüz bir başkasında kalır.
İlk gıdaya
şükrederken , canımız başka bir şeyi çeker.
Ondan bir
şey öğrenmiştim ama daha fazlasını sormak istiyordum:
"Niye arzusuna ulaşamamıştı hayatta?"
The Magdalen Reading 1525 Ambrosius Benson
“En güzel hayatı yaşamaktaydım,
Kliseye hizmet ediyordum,
Rahibe kıyafeti ve örtüsü giymiştim.
Daha çok gençken dünyadan kaçtım; klisenin hizmeti için herşeyden vazgeçtim
Manastıra kapandım;
Ömrümü O'na adamaya yemin ettim.
Ama iyilikten çok -kötülüğe -alışık olan adamlar
Beni güzel yuvamdan- hoyratça- çekip aldılar
Sonra neler oldu bana…
Henry 4 ve Sicilya Kraliçesi Konstanz 1196
Bu yanımda gördüğün sana kendisini
Cennet'in olanca parıltısı ve
ihtişamı içerisinde gösteren ruh da
benim ne demek istediğimi çok iyi anlıyor.
O da bir zamanlar rahibeydi.
O 'nun başından da kutsal başörtüsü- zorla- çekilip alındı.
Manastırdan ayrılıp dünyaya döndü,
Isteği haricinde, hiç -olmayacak -bir
şekilde.
Ama kalbindeki iman örtüsü hiç
açılmadı
Bu parıltı -Imparatoriçe
Konstanz- dır
Swabian’ lara üçüncü ve son
aslanı doğurdu”
Frederict 2 ve Kartali (Konstanz'in oğlu Kutsal Roma Imparatoru)
Bunu anlattıktan sonra Ave Maria’ yı söylemeye
başladı
ve suya ağır bir şeyin düşüp kaybolması gibi hızla
kayboldu.
Arkasından bakakaldım…
Sonra
bakışlarımı gözlerimin her zaman
hasretini çektiği Beatrice’ e yönelttim.
Öyle parıldıyordu ki; çarpıldım gene
Sormak istediğim soruyu ertelemek zorunda kaldım.
Al Kamil Eyyubi Sultani ve Frederict 2
Alemlerin Rabbi olan Allah dilemedikçe siz
dileyemezsiniz
Tekvir Suresi 29. Ayet