Zarlar
atıldığında;
Kaybeden geride
kalır,
Nerede yanlış
yaptım diye düşünür,
Bu oyunu
oynadığına pişman olur.
Kazanansa, etrafını çeviren kalabalığın arasından,
kendisine yola açarak gitmeye çalışır.
Sağındakine
solundakine bahşiş dağıtarak
yalan da olsa vaatlerde bulunarak,
kimini de ittirerek;
o kalabalıktan
kurtulmaya çabalar;
durmak istemez.
Benim de halim
Araf 'ta böyleydi ,
herkese vaatlerde
bulunarak, dertlerini dinleyerek
en son da kavga- dövüş ellerinden kurtularak
yol alıyordum.
Bir hakim vardı
Çete liderinin kardeşini ölüme mahkum eden;
Roma' ya tayin
edilince,
çete lideri gelip mahkemedeki odasını basmış,
ve kafasını kesmiş zavallının;
Bir başkası
düşmanın kovalarken ırmakta boğulmuş;
Zavallı 'Kont Orso' kuzenleri tarafından öldürülmüş.
(Bunun akrabaları
hep birbirlerini öldürmekten Caina Cehenneminde)
"Pierre de Brosse" da burada;
"karşı tarafa mektup gönderiyorsun" diye;
Lady Brabant tarafından
ölüme mahkum ettirilmiş.
Korkarım bu Lady- Fransa Kralının eşi-
kendisini Cehennem' de bulacak öldüğünde.
Bu ruhlardan
yakamızı kurtardığımızda,
Ruhumun ışığı rehberime
sordum:
“Senin
mısralarında "ölümden sonra edilecek duanın faydası olmaz" deniyordu;
Acaba ben yanlış
mı anladım?
Eğer öyleyse;
Araf’ taki ruhlar neden yakınlarından dua isteyip duruyorlar?”
“Benim yazdıklarım
Pagan devrinde kaldı;
buradakiler dua beklemekte haklılar.
Onlar inaçlı Hristiyan.
Sen en iyisi bu
soruyu seni bu dağın tepesinde gülümsiyerek beklemekte olan
Hep sevdiğin ve
seveceğin Beatrice’ e sor;
O sana ışık tutacak;
senin
düşüncelerinle gerçek arasındaki farkı gösterecektir.
Hak, hakikat, gerçek doğru Allah'tandır,
insan zekası belli bir yere kadar sorular cevap bulabilir.
insan zekası belli bir yere kadar sorular cevap bulabilir.
“Aman Efendim!
Hemen çabuk gidelim; ben artık o kadar yorgun değilim!
Gün akşam olmaya
başladı acele edelim.”
“Gidebildiğimiz
kadar gideriz, ama yokuş senin zannettiğinden zorludur;
Daha bir günlük
daha yolumuz var.
şu ilerde kayanın dibinde yalnız oturmakta olan adamı görüyor musun?
Ona hangi yoldan
tırmanacağımızı sorabiliriz.”
Gösterdiği adam bize tepeden
bakıyordu.
Sanki dinlenmekte
olan aslan gibi asil bir hali vardi;
Soru sormamıza
rağmen cevap vermedi.
Virgil gene sordu; o zaman Virgil' in aksanına dikkat ederek;
“Nerelisiniz”
dedi.
Virgil “Mantua”
der demez, ayağa fırlayıp sarıldı:
“Ben Sardello’
yum, senin hemsehrin” dedi.
Ah Italya!
Fırtınalı
denizlerde kaptansız yüzen sahipsiz gemi gibisin!
Artık eyaletlerin
Kraliçesi değilsin,
Bak, bu asil ruh, Mantua'lı hemşehrisini nasıl karşıladı?
Mantua
Ama şimdi Italya
öyle mi?
Kardeş kanı
dökülüyor;
İç savaşlarda evlatların
birbirini yiyor.
Bütün bir
memleketin kıyısını, dağını, ovasını, kentini, köyünü arasak
Sakin bir yer
bulabilir miyiz?
Justinyen, Roma'yı eski haline kavuşturmak için uğraştı;
Kanunlar yaptı, ama neye yaradı?
Şimdi at yine
süvarisiz kaldı.
Ah Papazlar! Siz Allah’ın
dediğiyle meşgul olsanız da,
Sezar’ ın işini
Sezar’ a bıraksanız!
Bak; Sezar'ın atı
nasıl da vahşileşti;
Süvarisi olmayınca.
Onu dizginleyecek
kimse yok.
Hep papazların
karıştırmasından.
Ah! Alman Albert!
(Kutsal Roma Germen Imparatoru)
Sen de memlekete
sahip çıkmıyorsun!
Umarım yukarıdan
Allah tarafından bir felaket gelirde ocağın dağılır.
Sen de baban gibi
açgözlüsün.
Cennet bahçesi
Italya’ yı bıraktın,
kuzey memleketleriyle meşgulsün.
kuzey memleketleriyle meşgulsün.
Gel vicdansız
İmparator, gel de buradaki aileleri gör!
Herkes birbirinin
boğazında;
dağlarda eşkiyalar;
Emniyet kalmadı.
Roma dul kadın
gibi geceleri ağlamaklı;
Sezar’ ı sayıklar
oldu.
Sezar
Gel İmparator! Gel de sevgiyle
birbirine sarılmış memleketini gör(!)
Utan biraz yüzün
kızarsın!
Allahım, Adaletin
nerede?
Yoksa senin
hikmetini,
biz ölümlüler icin yaptigin plani anlayamaz mıyiz?
biz ölümlüler icin yaptigin plani anlayamaz mıyiz?
Birisinin artık
Marcellus olma zamanı geldi.
Floransa! benim
güzel Floransam!
Sen üzülme; sözlerim
sana değil(!)
Senin adamların,
iyi idare eder şehri.
Başkasının “
Adalet” kalbindedir; yayı çeker dikkatlice, ama hemen atmaz oku.
Seninse “Adalet”
sadece dilinde;
Ancak oku atmayı bilirsin.
Başkasına görev
teklif edildiğinde, tereddüt eder;
Sen makam söz
konusu; olunca “Ben, Ben” diye bağrırsın.
Sevin şimdi;
Zenginlik, barış,
akıl, hepsi sende!
Doğruyu
söylüyorum,
Hakikatler konuşuyor.
Atina ve Isparta
zamanında kanunlar yaptı,
medeniyete ışık tuttu;
medeniyete ışık tuttu;
Ama senin yanında
sönük kalırlar.
Sen " ileri devri" temsil ediyorsun;
Ekim'de yaptığın
kanunu, Kasım'da bozarsın.
Kaç defa para
birimini değistirdin?
Örfünü- adetini; makamlarını mevkilerini;
Kaç defa yaptın;
kaç defa bozdun?
Ama aklın hala
başındaysa,
Hafızan hala sana
hizmet ediyorsa,
Kendinin en pahalı kuş tüyü yatakta,
hasta yaşlı bir
kadın gibi,
Acılar içinde,
sağa sola dönmekte olduğunu idrak edersin.
sağa sola dönmekte olduğunu idrak edersin.
Floransa Florini
Kanto 6
Purgatory
Çeviri
Elif Mat
Copywright