28 Aralık 2017 Perşembe

Dilinde Adalet kelimesi var ama...




Zarlar atıldığında;
Kaybeden geride kalır,
Nerede yanlış yaptım diye düşünür,
Bu oyunu oynadığına pişman olur.

Kazanansa, etrafını çeviren kalabalığın arasından,
 kendisine yola açarak gitmeye çalışır.
Sağındakine solundakine bahşiş dağıtarak
 yalan da olsa vaatlerde bulunarak,
 kimini de ittirerek;
o kalabalıktan kurtulmaya çabalar;
 durmak istemez.

Benim de halim Araf 'ta böyleydi ,
herkese vaatlerde bulunarak, dertlerini dinleyerek
 en son da kavga- dövüş ellerinden kurtularak yol alıyordum.

Bir hakim vardı
 Çete liderinin kardeşini ölüme mahkum eden;
Roma' ya tayin edilince,
 çete lideri gelip mahkemedeki odasını basmış,
 ve kafasını kesmiş zavallının;

Bir başkası düşmanın kovalarken ırmakta boğulmuş;

Zavallı 'Kont Orso' kuzenleri tarafından öldürülmüş.
(Bunun akrabaları hep birbirlerini öldürmekten Caina Cehenneminde)

"Pierre de Brosse" da burada;
 "karşı tarafa mektup gönderiyorsun" diye;
Lady Brabant tarafından ölüme mahkum ettirilmiş.
Korkarım bu Lady- Fransa Kralının eşi-
 kendisini Cehennem' de bulacak öldüğünde.



Bu ruhlardan yakamızı kurtardığımızda,
Ruhumun ışığı rehberime sordum:
“Senin mısralarında "ölümden sonra edilecek duanın faydası olmaz" deniyordu;
Acaba ben yanlış mı anladım?
Eğer öyleyse; Araf’ taki ruhlar neden yakınlarından dua isteyip duruyorlar?”

Benim yazdıklarım Pagan devrinde kaldı;
 buradakiler dua beklemekte haklılar.
Onlar inaçlı Hristiyan.
Sen en iyisi bu soruyu seni bu dağın tepesinde gülümsiyerek beklemekte olan
Hep sevdiğin ve seveceğin Beatrice’ e sor;
O sana ışık tutacak;
 senin düşüncelerinle gerçek arasındaki farkı gösterecektir.

Hak, hakikat, gerçek doğru Allah'tandır,
 insan zekası belli bir yere kadar sorular cevap bulabilir.


“Aman Efendim! Hemen çabuk gidelim; ben artık o kadar yorgun değilim!
Gün akşam olmaya başladı acele edelim.”

Gidebildiğimiz kadar gideriz, ama yokuş senin zannettiğinden zorludur;
Daha bir günlük daha yolumuz var.
 şu ilerde kayanın dibinde yalnız  oturmakta olan adamı görüyor musun?
Ona hangi yoldan tırmanacağımızı sorabiliriz.”

 Gösterdiği adam bize tepeden bakıyordu.
Sanki dinlenmekte olan aslan gibi asil bir hali vardi;
Soru sormamıza rağmen cevap vermedi.
Virgil gene sordu; o zaman Virgil' in aksanına dikkat ederek;
Nerelisiniz” dedi.
Virgil “Mantua” der demez, ayağa fırlayıp sarıldı:

Ben Sardello’ yum, senin hemsehrin” dedi.

Ah Italya!
Fırtınalı denizlerde kaptansız yüzen sahipsiz gemi gibisin!
Artık eyaletlerin Kraliçesi değilsin, 
Bak, bu asil ruh, Mantua'lı hemşehrisini nasıl karşıladı?

Mantua

Ama şimdi Italya öyle mi?
Kardeş kanı dökülüyor;
İç savaşlarda evlatların birbirini yiyor.
Bütün bir memleketin kıyısını, dağını, ovasını, kentini, köyünü arasak
Sakin bir yer bulabilir miyiz?

Justinyen, Roma'yı eski haline kavuşturmak için uğraştı;
Kanunlar yaptı, ama neye yaradı?
Şimdi at yine süvarisiz kaldı.


Ah Papazlar! Siz Allah’ın dediğiyle meşgul olsanız da,
Sezar’ ın işini Sezar’ a bıraksanız!

Bak; Sezar'ın atı nasıl da vahşileşti;
 Süvarisi olmayınca.

Onu dizginleyecek kimse yok.
Hep papazların karıştırmasından.

Ah! Alman Albert!
(Kutsal Roma Germen Imparatoru)



Sen de memlekete sahip çıkmıyorsun!
Umarım yukarıdan Allah tarafından bir felaket gelirde ocağın dağılır.
Sen de baban gibi açgözlüsün.

Cennet bahçesi Italya’ yı bıraktın, 
kuzey memleketleriyle meşgulsün.

Gel vicdansız İmparator, gel de  buradaki aileleri gör!
Herkes birbirinin boğazında;
 dağlarda eşkiyalar;
Emniyet kalmadı.

Roma dul kadın gibi geceleri  ağlamaklı;
Sezar’ ı sayıklar oldu.

Sezar

Gel İmparator! Gel de sevgiyle birbirine sarılmış memleketini gör(!)
Utan biraz yüzün kızarsın!

Allahım, Adaletin nerede?
Yoksa senin hikmetini,
 biz ölümlüler  icin yaptigin plani anlayamaz mıyiz?

Birisinin artık Marcellus olma zamanı geldi.

Floransa! benim güzel Floransam!
Sen üzülme; sözlerim sana değil(!)
Senin adamların, iyi idare eder şehri.

Başkasının “ Adalet” kalbindedir; yayı çeker  dikkatlice, ama hemen atmaz oku.
Seninse “Adalet” sadece dilinde;
Ancak oku atmayı bilirsin.

Başkasına görev teklif edildiğinde, tereddüt eder;
Sen makam söz konusu; olunca “Ben, Ben” diye bağrırsın.

Sevin şimdi;
Zenginlik, barış, akıl, hepsi sende!

Doğruyu söylüyorum,
Hakikatler konuşuyor.


Atina ve Isparta zamanında kanunlar yaptı,
 medeniyete ışık tuttu;
Ama senin yanında sönük kalırlar.
Sen  " ileri devri" temsil ediyorsun;
Ekim'de yaptığın kanunu, Kasım'da bozarsın.

Kaç defa para birimini değistirdin?
Örfünü- adetini; makamlarını mevkilerini;
Kaç defa yaptın; kaç defa bozdun?

Ama aklın hala başındaysa,
Hafızan hala sana hizmet ediyorsa,
Kendinin  en pahalı kuş tüyü yatakta,
hasta yaşlı bir kadın gibi,
Acılar içinde,  
sağa sola dönmekte olduğunu idrak edersin.


Floransa Florini



Kanto 6
Purgatory
Çeviri
Elif Mat
Copywright






2 yorum:

  1. Selam
    Her zaman soyledim Türkceniz çok ustalıklı... Tebrikler..
    *Yakın akıl* hangi kelimenin karşılığı? İngilizcesi nedir? Şimdilerde "open and immediate" kavramı var , o mu acsba? Allah kolay kılsın işinizi..Vehbi Dinçerler


    YanıtlaSil
  2. Hocam çok teşekkür ederim hem sorunuz hem de iyi görüş ve dilekleriniz için. Ben bu kantoyla ilgili ayrıntılı yorum yazıp yayınlayacağım
    İngilizce kısmı şöyle
    I said “O my Soul’s Light, it seems to me one of your verses most expressly states prayer may not alter Heaven’s fixed decree:
    Yet all these souls pray only for a prayer.
    Can all their hope be vain? Or have I missed your true intent and read some other there?”
    And he
    The sense of what I wrote is plain, if you bring all your wits to bear upon it.
    Not is the hope of al these spirits vain.
    The towering crag of Justice is not bent,
    Nor is the rigor of its edict is softened because the supplications of the fervent
    And pure in heart cancel the debt of time decreed on all these souls who linger here consumed with yearning to begin the climb
    The souls I wrote about were in that place where sin is not atoned for and their prayers they being pagan were cut off from Grace.
    But save all questions of such consequence till you meet her who will become your lamp between the truth and mere intelligence
    Do you understand me? I mean Beatrice
    She will appear above here at the summit ot this same mountain smiling bliss”
    Burada Virgil felsefeyi Beatrice Allah tarafından gelen hidayeti temsil ediyor İnsan akıl yoluyla ancak bazı şeyleri anlayabilir daha fazlası için Allahın peygamberleriyle kitaplarıyla insanlara öğrettikleri var Beatrice bu yolculukta Dante ye bir lamba tutacak göremediklerini görmesini sağlayacak
    Truth Hakk olarak düşündüm ben
    Hakk
    Gercegin kaynagi ve belirleyicisi. Her yaptığı ve emri gerçeğe en uygun olan. Hakkın ve hukukun kaynağı ve belirleyicisi
    Allahiın mutlak gerçeği mere intelligence dan insan aklı onun için yalın akıl dedim
    Saygılarımla
    Elıf Mat

    YanıtlaSil