11 Aralık 2017 Pazartesi

Şarkı söylemek yok, yolunuza devam edin!



Canto 2

Güneş ufku yakmaya başlamıştı.
 Kudüs’ te akşam olurken Araf tepesinde de sabah olmaktaydı
Işığın bir ucu batıda, Ispanya da; bir ucu doğuda Hindistanda Ganj nehrindeydi.


Aurora  değişik renkleriyle parıldıyordu
Yüzündeki hafif pembelikler yaşla (zamanın geçmesiyle) beraber turunculaşıyordu.
Biz hala deniz kerarındaydık;
Seyahate çıkacak yolcuların,
Gidecekleri yolu önceden hayal etmesi gibi,
Bizim de ruhumuz ileride; kemiklerimiz geride kalmıştı.


Uzaktan Mars gezegeni görüldü
Denizin üzerinden kırmızı ve inceydi ışığı
Onu tekrar görmek isterdim,
Birden denizin üzerinde bir ışık belirdi ve hızla kaydı
Üstadıma döndüm soran gözlerle.
Tekrar ışığa baktığımda hem büyümüş hem de parlaklığı artmıştı.
Etrafında beyaz bir tabaka vardı ve o tabaka da büyümekteydi
O beyazlığın kanatlarının oluşmakta olduğunu farkettik.


Virgil hiç bir şey söylemiyordu
Ama o beyazlığın kanat olduğunu anlayınca  bana:
Hemen diz çök;  ellerini kavuştur, gelen Tanrı’nın meleğidir” dedi
“Bundan sonra kutsal bölgeye giriyoruz,
 Allahın melek elçilerini artık çok göreceksin.
Ona kayık kürek gerekmez, görüyorsun nasıl geldiğini;
Yelken de gerekmez, kendi kanatları yetişir.
Çok uzak mesafeyi bir anda alır,
Tüyleri göğe Cennete yönelmiştir
İnsan saçı gibi kıvrılmaz dik durur
Cennet kuşu yanaştıkça parlaklığından artık gözlerim kamaştı, bakamaz oldum;
Başımı öne eğdim;
Doğru sahile yöneldi,
Gemisi o kadar hafifti ki suyu sıçratmadı bile,
Yumuşakca yanaştı.
Ön tarafta yüzden fazla ruh vardı gemide.
Allahın meleğinin kutsallığı yüzünden okunuyordu.
Ruhlar hep bir ağızdan “İn Exitu Israel de Aegytp” Mısır’ dan  çıkıs ilahisini okuyorlardı.
Her söylenen mısra ile yer gök şenleniyordu.
Melek haç çıkardı; bu işaret üzere ruhlar karaya çıktı.
Gelenler, nerede olduklarını bilmez gibiydiler.
Yeni bir yerde karaya çıkmıs adamlar gibi etraflarına bakıyorlardı.

Ruhlar bize doğru bakarak , “Tepeye çıkan yolun nerede olduğunu biliyorsanız bize gösterin” dediler
Siz bizi burayı biliyor zannettiniz; ama biz de sizin gibi yolcuyuz; sadece sizden biraz daha evvel geldik buraya” dedi, Virgil.
Sadece kısa bir süre önce ama bizim geldiğimiz yol öylesine dik; öylesine zorlu; öylesine kırık döküktü ki; şimdi tımanacağımız tepe onun yanında çocuk oyuncağı gibi kalır
Ruhlar benim hala nefes almakta olduğumu ve hala doğduğum bedenimin içinde olduğumu anlayınca korkup sarardılar.
Hepsi sırayla öne çıkıp, bana baktılar buraya niye geldiklerini daha da olgunlaşmak gerektiğini unutmuşlardı.
Birisi  sevgiyle yaklaşıp beni kucaklamak istedi;
Ben de kollarımı açtım ama olmadı,
İçlerinde madde var gibi duran ruhlar...
Üç defa kucaklamaya çalıştım ama her seferinde kollarım boşluğu sardı.
Hayretler içindeydim benim de rengim soldu.
O ruh sıcacık gülümsedi ve geri adım attı.
Ben bir daha hamle yaptım.
Son derece tatlı bir sesle beni durdurdu.
Ben onu artık sesinden tanımıştım,
Biraz daha yanımda kalıp, benimle konuşması için yalvardı.

Ben seni dünyada, henüz bedenimin içindeyken de sevmiştim,
 şimdi bu özgürleşmiş yerde de sevdim, onun için durdum.
 Ama sen daha ölmeden niye buraya geldin?”
Sevgili Casella gitmekte olduğum yolda ilerliyorum, çünkü gene buraya dönmeyi arzu ediyorum.
Ama niye senden bu kadar zaman alındı?

Yukarıdaki ne zaman isterse bizi o zaman kabul eder.
 Pek çok kere benim geçişimi kabul etmedi.
Onunki hakiki adalettir;
 iradesi bu hakiki adalete göre tecelli eder
O mükemmeldir.
Son üç ayda gelmek istiyenlerin hepsini istisnasız aldı
Benim sıram geldiğinde Tiber’in agzındaydım.
Orası Acheron’ a gitmekten kurtulanlar için toplanma noktasıdır.”
Eğer yasak değilse bana o eski şarkılardan birini oku
Oku da  bu uzun yolculuktan sonra
Yorulmus bedenimi taşıyan ruhum biraz rahatlasın
Casella aşk şarkısına başlayınca havayı bir zarafet kapladı
Şimdi hala o güzel melodiyi duyabiliyorum
Herkes o şarkının büyüsüne kapılmış durmuş dinliyordu
Birden asil yaşlı adam bağırdı:
“Ne var ne oluyor?
Nedir bu hal?
Böyle ihmalkarlık olur mu?
Oyalanmayın!
Gecikmeden çabuk tepeyi tırmanmaya bakın!
Allah’ı anmanıza engel olan hiçbir şeyle uğraşmayın!”
Yerde birşeyler gaglarken, birdenbire havalanan ve ne yapmakta olduklarını unutan güvercinler gibi,
Herkes bir anda fırladı, tek vucütçasına.
Çok korkmuşlardı.
O neşe ve eğlence  düşüncesi kayboldu birdenbire
Adeta hemen havalanıp da nerede yere konacağını bilmeyen kuşlar gibi dağın eteklerine yayıldılar
Rehberimle ben de artık orada durmak istemedik.

Salvador Dali


Araf 

Kanto 2

Dante Ilahi Komedya

Çeviri: Elif Mat




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder