19 Kasım 2017 Pazar

Dante ve Virgil


Kanto 1 Inferno
Yorumlar
Elif Mat


Yaş otuz beş! yolun yarısı eder.
Dante gibi ortasındayız ömrün.
Delikanlı çağımızdaki cevher,
Yalvarmak, yakarmak nafile bugün,
Gözünün yaşına bakmadan gider.



Cahit Sıtkı Tarancı' nın "Otuz Beş Yaş" şiirini hepimiz biliriz. Belki bazılarımız niye 35 yaş; niye insan ömrü 70 yaş olarak hesap edilmiş diye sorabilir
İncil de 30+30+10= 70 olarak bir insan ömrü formüle edilmiş. Dante’ de bundan yola çıkarak;  35 yaşı insan ömrünün yarısı olarak kabul etmiş. Hayatının yarısında, ama bunu “hayatımın ortasında” olarak ifade etmiyor da “hayatımızın” diyor ilk başlangıç mısralarnda... Yani okuyucuyu da katıyor işin içine. Hepimiz aynı hayatın içindeyiz; hepimiz aynı güçlüklerle karşılaşıyoruz demek istiyor
Kendi hayatını, alışagelmiş bir oto biyografi gibi yazmak istemiyor. “ 1265 yılında, Floransa da dogdum” diye söze başlamıyor da;  hayatın ortasından- konunun  tam ortasından başlıyor anlatmaya. Hem de tam bütün herşey sarpa sarmışken:

Hayatımızın ortasını geçtiğimde, kendimi karanlık bir ormanda buldum;
çünkü doğru yolu kaybetmiştim.
O korkunç ormanı hatırlamak, şimdi bile içimi korkuyla dolduruyor.
O kadar zordu ki;ölümden beterdi!
Buraya nasıl geldiğimi de hatırlamıyorum,
Kendime geldiğimde buradaydım işte;
O kadar uyku halindeydim ki ;
Doğru yoldan ne zaman ayrıldıgımı hatırlayamıyorum.

Dağın tepesinde görünen ışığa doğru yürümek istiyorum ama korkuyorum
O ışık ki insanları nesiller boyu doğru yola ulaştırmıştır...

Şairimiz  bu duygular içersinde biraz dinlendikten sonra  dağa tırmanmaya başlar ama önce karşısına yere yumuşak patileriyle basan bir leopar çıkar, sinsice yaklaşır; Dante çaresiz geri döner.
Ondan kurtuldum derken; bu sefer de  aç bir aslan yolunu keser, onun heybetinden sanki yer gök titrer; ardından doymak bilmez bir dişi kurt,  Dante’yi geldiği yere tekrar o vadinin karanlığına, sisine; bilinmezliğine, ürkütücülüğüne geri sürükler.
Bu üç canavarın kendisine geçit vermeyeceği anlaşılmıştır. Peki ne yapacaktır? Bu korkular yetmezmiş gibi, o sırada karşısına bir de ruh çıkar. Dante önce kim olduğunu anlayamaz. Bu gelen kişi uzun müddet hiç konuşmamış olduğu için şimdi de konuşmakta zorluk çekmektedir:
Dante korkuyla;

“Aman acı bana- Miserere di me-
Ruh musun,  insan mısın?” diye sorar.
Ruh cevap verir:

"Bir zamanlar insandım. Ben Mantua’lıyım; Sezar zamanında doğdum; İmparator Ausgustus zamanında; yani Hrıstiyanlık’ dan evvel yaşadım. O zamanlar sahte Tanrılar vardı. Ben şairdim; şiirlerimde Truvalı Aeneid' in hikayesini anlattım "der; ve “Niye o karmakarışık dünyaya geri dönmek istiyorsun?” diye sorar.

Dante hemen tanır O’nu; bu kişi büyük Roma şairi Virgil’dir. “ Sen benim üstadımsın, ben de şiirlerimde senin tarzını kullanıyorum” der, ve başına gelenleri anlatır.
Virgil ona “Buradan çıkmak istiyorsan yukarı doğru değil, aşağıya doğru gitmelisin. Bu canavarlar kimseye geçit vermezler; ama günün birinde bunların da hakkından gelecek başka bir yaratık ortaya çıkacak ve Italya'yı kurtaracaktır” der.

"Şimdi gel beni takip et ben seni Cehennem’ den geçireceğim; mahvolmuş ruhları göstereceğim;" diyerek Dante’ye yardım eder.

Virgil önde; Dante arkada yola koyulurlar...


Üç canavarın neyi temsil ettiği merak edilir, bu kısımda. Bazılarına göre bunlar Cehennemde daha sonra anlatılacak olan saldırganlık, sinsilik, açgözlülük gibi gunahları temsil eder bazılarına göreyse bunlar Dante’ nin yaşadıgı yıllarda o zamanın Floransa’sı Fransa’sı ve de Papalıktır.
Çoğu zaman şiirde ilerde de göreceğimiz gibi, mısraları birden fazla şekilde yorumlamak mümkündür.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder