27 Kasım 2017 Pazartesi

Kanto 4 Limbo


Uyumakta olduğum derin uykudan bir gök gürültüsüyle uyandım,
Nereye gelmiş olduğumu anlamak için etrafıma baktım.
Cehennem çukurunun kenarındaydım.
 Bitmek bilmez inlemeler hıçkırıklar ve gök gürültüleri duyuyordum.
Önümdeki çukur o kadar karanlık o kadar derin ve o kadar sisliydi ki,
 ne kadar çabalasam da bir şey göremedim.
“Şimdi o kör karanlığa inelim” dedi şair.
Tamamen solgundu yüzü,
“Ben önden gideyim sen arkadan gel” dedi.
Virgil’ in solgun yüzünü görünce,
“Sen hep beni cesaretlendiriyordun, ama şimdi çok korkmuş görünüyorsun” dedim.
 “Sen de korkarsan, ben  seni nasıl takip edebilirim?”
“Korkmuyorum, sadece bu adamların çektikleri azab beni bu hale getirdi,
 Korkudan, değil üzüntüden.
Haydi yürü, yolumuz uzun”
Bunun üzerine Limbo ya Cehennem’n ilk halkasina  geldik.
Burada çok yüksek bir ses yoktu, sadece inlemeler gelıyordu kulağa
 o inlemeler ki havayı titretiyordu.
Buradaki ruhlar işkence görmüyorlardı, suçları yoktu.
Kadınlar, çocuklar erkekler kalabalıklar…
Şair “Bunların kim olduğunu sormayacak mısın?
Daha fazla ilerlemeden önce öğrenmem gerekir” dedi.
“Bunların suçu günahı yok hatta iyilikleri de var ama bunlar senin dininden değiller,
vaftiz olmamışlar” diyerek Hristiyanlik öncesi Pagan dönemde doğan kişilerin ahiretteki durumunu açıkladı.
“Ben de bu guruba dahilim Hristiyanlıktan evvel doğan ve Hazreti Isa’nın dininden olmayanlar gurubuna”
Bizim Cennet’e girme umudumuz yok, ama arzumuz çok”
Bu sözleri duymak beni çok üzdü.
Limbo da bulunanlar arasında çok değerli ruhlar vardı:
“Üstadım söyle bana, buradaki ruhlardan hiç kurtulan Cennet e giden oldu mu?”

“Evet benim buraya yeni geldiğim sıralarda Hz Isa gelip bazılarını kurtardı”


Burada hem konuşup hem yolumuza devam ettik
İlim adamlarını, sanatkarları, fılozof ve yazarları gördük.
“Buradakiler seni biliyor” dedi Virgil bana,
Birisi; “Değerli şairi selamlayalım” dedi ve bize doğru yaklaşmakta olan dört büyük ruh gördük.
Bunlar ne neşeli görünüyorlardı, ne de üzgün.
Gelenlerden biri Homer’ di,büyük şair elinde kılıç diğerlerinin efendisi gibi yürüyordu.
Öbürleri Horace, Ovid ve Lucan’ dı.
Hepsi beni selamladılar.

Bu önemli grubu görmüş oldum
Homer hepsinin üstünde, adeta yüksekten uçan bir kartal gibiydi.
Bu dört büyük şair, Virgil ve ben;
Bu gruba dahil edilmiş olmak, yani 6 büyükten biri sayılmak;
bu şairlerce onlardan biri sayılmak, benim için büyük bir onurdu.
Işığa doğru yürüdük.
bir büyük kalenin yanına geldik;
Kalenin etrafında kaleyi yedi kez çevreleyen surlar vardı;
Surların çevresinde de güzel bir ırmak akmaktaydı.

Bu bilgelerle beraber yedi kapıdan geçtik,
çayır çimen yeşillik çiçekli  güzel bir yere geldik.
Burada bulunan zatlar,
çok otorite sahibi, ağır başlı kişilerdi,
az ve öz konuşuyorlardı,
Konuşmaları ince ve kibardı,
Daha yüksek ve havadar bir alana geldik,
Burası daha aydınlıktı.
Çıktığımız yerden topluluğun tamamını görebiliyorduk.
Bu yüce gönüllü insanlar bana gösteriliyordu
ve onları görmek benim için büyük bir şerefti.


Arkadaşlarıyla Elecrtra; Hector, Aeneas ve Sezar beraberdiler.
Sezar şahin bakışlı ve üstünde zırhı vardı.
Latin dünyasının önemli kişileri kadınlı erkekli bir aradaydılar
ve diğer uçta yalnız başına Selahaddin Eyyubi.

Biraz daha yukarı bakınca filozofları gördüm,
Sokrat, Plato, Demoritus, Diojen ve diğerleri;
Alimler, tıp doktorları, Hipokrat, Galen...
Ve Avicenna (Ibni Sina)
Averroes (Ibni Rüşd) Şarih (Yorumcu- the Great Commentator)
Onları tamamen  anlatabilmeme imkan yok
buradan ayrılıp yoluma devam etmeliyim.
Zaten gördüklerimi anlatmaya sözler yetmez.


Altı kişilik gurubumuz ikiye ayrıldı,
Benim bilge rehberim ikimizi başka yola yöneltti.
O sukunetten ayrılıp, yine sarsıntılı yere geldik.
Artık geldiğimiz yerde hiç bir şey parıldamıyordu.




Buradaki kale felsefeyi temsil ediyor; 7 rakamı da 7 sanat dali 7 bilim dali ve insanlarin sahip olmasi gereken 7 erdem.

Felsefe evinin ışığı kendinden oradan ayrılınca yine karanlık basıyor. Nasıl kuşun iki kanadı varsa insanlarda bir tarafta bilim bir tarafta inancı dengelemeli. Dante'ye göre bu filozoflar ve devlet adamları Hristiyan olmadıkları için Cennet e giremiyor bir suçları günahları olmadığı için Cehenneme de girmiyor ama insanların faydasına olan bilimsel çalışmaları nedeniyle burada güzel bir ortamda kendi eş ve dostları arasında ilim konuşarak sanat konuşarak varlıklarını sürdürüyorlar.

Limbo Italyanca da bir şeyin kenarı kıyısı, demek onlara da Cehennemin kıyısı düşmüş...
Bu değerli filozoflar arasında üç tane de Müslüman sayılmış Dante onlara duyduğu saygıdan ötürü bu en çok değer verdiği kişilerle beraber tutmuş.

Selahaddin'in ordusu Fransiz Manuskripti 1337


Selahaddin Eyyubi (d. 1138, Tikrit - ö. 4 Mart 1193, Şam), 
Mısır ve Suriye sultanı, Eyyubi hanedanının kurucusu olan hükümdar. Hıttin Muharebesi ile 2 Ekim 1187'de Kudüs'ü Haçlı kuvvetlerinden alarak kentte 88 yıl süren Hıristiyan egemenliğine son verdi, akabinde Hıristiyanların düzenledikleri III. Haçlı Seferi'ni etkisiz hale getirdi.



İbni Sina  d. 980 AfşanaKöyü, Buhara ö. 21Haziran 1037 HamedanTıp adamı, fizikçiyazarfilozof ve bilim adami

Ibni Rust


İbn Rüşd d. 14 Nisan 1126 - ö. 10 Aralık 1198),
 Endülüslü-Arap felsefecihekimfıkıhcımatematikçi ve tıpçıKurtuba'da doğdu ve MarakeşFas'ta öldü. İbn Rüşd'e göre biricik filozof Aristo'ydu
Ibni Rüşd,  Batıda Averroes ismiyle biliniyor Aristo’ nun eserlerini Arapçaya cevirmiş ve Şerhler yazmış bu eserler üzerine.
Daha sonra Arapçadan Latince ye çevriliyor bu eserler ve bir anlamda Batı da Rönesans’ ın başlamasına kaynaklık ediyor. Thomas d’Aquinas Aristo ya "Filozof", Ibni Rüşd’ e” the Great Commentater” yani "Şarih" veya 'Yorumcu' diyor kitaplarında.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder