17 Ocak 2018 Çarşamba

Tevazu ve Kibir


O az açılan kapıdan girdik,
-çünkü insan, doğru yolu bulamazdı da bazan,
Eğri yol ona sevdirilirdi-
Öyleleri giremezdi bu kapıdan.
Kapanma sesini duyduğumda;
"İyi ki arkama dönüp bakmadım" dedim
Eğer baksaydım bu hatama
Ne mazaret bulabilirdim?

O ince dar geçitten tırmandık;
Yol zigzaglı idi;
Bir taraf uçurum.
"Dikkatli ol" dedi Rehberim;
O iğne deliğinden geçmek maharet istiyordu...
Yoruldum; Hem ben yorulmuştum hem de
Her ikimiz de yol iz olmamasından;
 bize doğru yolu gösterecek bir rehber olmamasından dolayı şaşkındık.
Üzerine çıktığımız basamak hem dümdüzdü hem de bir çöl yolundan bile daha ıssız
Buradan sonra çıkmamız gereken kayanın yüksekliği
 üç adam boyu  idi;
eni boyuna eşit gibiydi.
Tam tırmanacaktık ki;
Kayanın bir yüzünün beyaz pürüzsüz harika bir mermer
Olduğunu gördüm;
 üzeri ince kabartmalarla süslenmişti.
Bu kadar güzelini  ne en iyi Yunan heykeltraşlar yapabilirdi,
Ne de doğada böyle bir güzellik bulunabilirdi.

The Annunciation Luca Giordano

Yüzyıllardır beklenen müjdeyi Meryem Ana' ya getiren melek oradaydı.
Cennetin anahtarı Meryem Ana' nın yavrusunda olacaktı.
Gördüğümüz eser o kadar gerçekçiydi ki; sanırsınız
"Ave" diyerek Meryem Ana'yi selamlıyorlardı.
Sanki heykeller konuşacak ve hareket edecek gibiydiler
Ve sanki Meryem Ana cevap veriyordu:
"Ecce ancilla Dei'
"Ben Allah'ın kuluyum; hizmetkarıyım."



Üstadım "şu tarafa da bak"
deyince hemen bakışlarımı çevirdim.
Heyecanımdan hemen Virgil' in önünden geçerek sağ tarafa yöneldim.
Mermerden yapılmış bir öküz arabası ve

 Kutsal Ahit sandığı canlandı gözlerimin önünde.
-O zaman buna dokunmak yasaktı-
Sanki yedi koro birden ilahileri okumaya başlamıştı.
Kulağımla duymuyordum ama gözümle görüyordum sanki
Tütsülerden dumanlar yükseliyordu.
Oradan hem bir kraldan daha az
hem daha fazla
Davut Peygamber eteklerini tutmuş,
Çılgıncasına bir sevinçle dansediyordu.
Oysa yukarıda saray penceresinden eşi
Mishel onu hiç de tasvip etmeyen bir nazarla seyrediyordu.
Üzüntülü, memnuniyetsiz;
Tepeden bakıyordu.
Trajan Antalya Arkeoloji Müzesi

Üçüncü panelde Roma Imparatoru Trayan,
Kutsal imparator,
Atının yanında bir kadıncağız gözyaşları içinde;
Resmin her iki tarafında atları üzerinde şövalyeler,
Altın renkli sancaklar,
Havada süzülen kartallar.
Diz çökmüş yaşlı kadın ağlamaklı:
"Lordum, oğlumun intikamını al
O şehit olmuştu, acısı kalbimi daglamakta "der gibi
"Adalet yerini bulacaktır" der İmparator; " dönüşümü bekle"
"Ya dönmezsen?"
"Tacımı taşıyan her kimse gereğini yapar"
"Başkasına bırakma!"
"Merak etme, bu iş ben gitmeden halledilecek;
Adalet ve merhamet hissi beni burada durdurdu"



Tanrıya hiç bir şey yeni değildir ama bunu biz burada ilk defa görüyoruz;
Adeta konuşan tablolar;
Dünyada yoktur böylesi.
Orada öylece durmuş bu yüce sanata hayranlıkla bakarken,
Şair:
"Şuraya bak! yerde sürünerek gelenlere,
Bize bu kayayı nasıl tırmanacağımızı gösterebilir onlar."
Güzel şeyleri görmeye hasret kalmış gözlerim bu sanat eserlerine doya doya baktıktan sonra şaire döndü.
Okuyucu; cezaya çok takılma, sonrasını düşün.
Ne olursa olsun Mahşer gününde son bulacaktır bunların herbiri.
"Üstadım" dedim "bize doğru kimse gelmiyor
Bir şeyler hareket ediyor belki ama ne anlayamadım"

"Onları cezalarını çekmeye mahkum eden hatalar her ne ise
Sırtlarındaki yük bellerini bükmüştür
Ilk ne olduğunu ben de anlamadım ama
Şimdi dikkatle bak
Kayanın altında ne olduğunu anlamaya çalış
O zaman cezanın ne olduğunu kavrayacaksın"
Ey iman edenler;
Burnu büyük, kibirli, yorgun, bitkin;
Aklı karışık, baktıp da göremeyenler,
O kendine olan güveniniz, şimdi arka basamakta,
Bilmiyor musunuz ki; biz sadece tırtılız,
Güzel kelebeğe dönüşmek için doğmuşuz,
Kelebek yükseklere uçar ama kendini savunacak gücü yoktur,
Sadece mahşer gününe ilahi adalete doğru uçar,
Kibirlenecek neyiniz var sizin?
Daha kanatları oluşmamış böceklerden bir farkımız yoktur bizim.


Bazan çatıyı ya da tavanı tutan heykeller görürüz
Bazan dizleri üzerine bükülmüşlerdir.
O ağır yükü taşırlar...
Seyredenin kalbi sıkışır o ağır yük altında ezilenleri görünce;
Ben de gelen ruhları görünce öyle hissettim.
Hakikaten iki büklümdüler.

 Bazılarının yükü daha az, bazılarının daha fazla,
En sabırlısı bile sanki ağlayacak gibiydi:
"Artık dayanamıyorum"
dercesine…



 Dante Ilahi Komedya
Araf
Kanto 10
Yorumlar: Elif Mat

2 yorum:

  1. BLoğunu çokkeyifle takip ediyorum. Ellerine sağlık..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Cok tesekkurler, Insallah ilerde bir kitap olarak yayinlamayi istiyorum. cok emek gerekiyor:))

      Sil