Kanto 27
General
#Dante
Ilahi Komedya
Yorumlar
Elif Mat Erkmen
#Dante
Ilahi Komedya
Yorumlar
Elif Mat Erkmen
Ulyse’nin ruhu sözlerini bitirince sakinleşir ve alevi kıpırdamaz olur; şairlerin yanından
ayrılır. Onun arkasından, Dante’yle konuşmak için bir başka ruh gelir. Acı
çekmekte olan Sicilya boğası gibi sesler çıkarmaktadır.
Bu Sicilya boğası, gerçek boğa değil; eski Yunan da M.Ö. 6.yy
da Sicilya Tiranı, Phalaris'in ısmarladığı boğa
şeklinde metalden yapılmış bir işkence aracı. Otoriteye karşı gelenleri bu boğanın içine atıyorlarmış, sonra altında
ateşi yakınca, içindeki zavallı mahkum yanarak ölüyor; mahkumun acı dolu
çığlıkları da sanki boğanın böğürmesi gibi seyredenlere cansız boğa, canlandı
hissini veriyormuş. Bunu ısmarlayan kral Phalarris ilk kurban olarak boğayı
tasarlayan mimarı içine atmış…Tasarımcı olmak da bazan zor bir iş... Yalnız sonra
Phalaris te tahtından oluyor o boğanın içine atılıp sonunu buluyor.
Dante ruhtan
gelen seslere dikkat ediyor. Azap çeken ruhun da söyleyemediği sözler aleve
dönüşmüş, sanki onun türküsünü, alev soyluyor; en sonunda söz, alevin en ucuna kadar
çıkıyor ne dediği anlaşılmaya başlıyor:
"Ben sizin
Italyanca konuştuğunuzu duydum geldim acaba geç mi kaldım? Gidiyor musunuz?Biraz
durun da, bir bakın; benim halimi nasıl yanmakta olduğumu görün! Siz Cennet gibi
güzel Italya' dan bu çukura yeni geldiyseniz söyleyin bana Romagna da neler
oluyor? Savaş mı, barış mı var şimdi benim memleketimde? Benim doğup büyüdüğüm
yerlerde Cervia da,Tiber nehrinin kıyısındaydı."
Dante eğilmiş
adama bakarken,Virgil dürtüyor, "Bu ruh Italyan,şimdi sen konuşabilirsin"diyor (Ulyse
ile kendisi Yunanca konuşmuştu.) Dante nin cevabı zaten hazırdır, beklemeden ruha; "Senin memleketin Romagna' dan savaş hiç eksik olmaz, savaş başındaki Tiranların
kalbindedir, ama şimdi şu aralar savaş
yok" diyor ve Italyan şehirleri hakkında bilgi veriyor sonra ruha kim olduğunu
soruyor. Adam kim olduğunu söylemek istemiyor, "sen dünyaya döneceksen ve benim
ne durumda olduğumu anlatacaksan, söylemeyeyim" diyor "ama buradan kimse dönemez" diye de ekliyor.
Anlatmak isteği
baskın geliyor sözlerine başlıyor:
"Ben meşhur bir
generaldim pek çok savaşa katıldım,sonra yaptıklarıma pişman olup, tövbe ettim; Papanın yanına gittim, niyetim artık bu defteri kapatmaktı, fakat kahrolacası Papa
buna müsade etmedi ve beni tekrar eski günahlarıma geri döndürdü. Nasıl
olduğunu benden duyacaksınız, Ben de etimle kemiğimle canlı olarak dünyada
dolaşıyorken günah işledim benimkisi aslan günahı değil, tilki günahıydı; savaş
stratejilerimle, kurnazlıklarımla, general olarak ünüm yeryüzüne yayılmıştı,fakat
yaşımı başımı alıp ta,yelkenleri indirip, ipleri toplama çağıma geldiğimde, eskiden
bana keyif veren şeyler artık dert oldu; günah çıkartma vakti gelmişti. Bunu
yapabilseydim iyi olacaktı"diye hayıflanır.
O zaman ki papa Boniface
bütün dünyevi ve ruhani yetkileri kendi üzerinde toplamak bütün Hristiyan
krallarını emri altına almak istemektedir. Bu general ismini vermek istemese de
tarihçiler tarafından Urbino Lordu Guido
da Montefeltro olarak tanımlanmaktadır.
Genereal Montefeltro
nun savaştan dünya işlerinden el etek çekmek istemesi ve Manastıra girip rahip
olmayı talep etmesiyle Boniface nin bir başka Italyan ailesi olan Colonna'lara
düşmanlığı, aynı zamanan rast gelir. Papa günahlarından arınmak için yanına gelen
generale düşmanlarıyla olan savaşı kazanması için kendisine bir akıl vermesini
ister.
Bu Montefello' ya
çok ters gelir ve bu teklif karşısında sessiz kalır. Papa israr eder; " ben senin
bütün günahlarını affediyorum" der. Bunun üzerine daha fazla sessiz kalmak
saygısızlık olacaktır. General mecburen bir strateji belirleyerek, Papa' ya söyler. Bu stratejiye göre papa ılımlı olacak, barış yanlısı görünecektir. General "iş söz
vermeye gelince bol keseden at; ifa etmeye gelince kısa tut" der. Bunun üzerine
karşı tarafla anlaşma yapıyor gibi davranıp, adamların savunmasız bir anında saldırıp, işlerini bitirirler. Papanın büyüklük gösterip,"sizleri afediyorum" demesi bir
tiyatrodur.
Zaten aynı papa
daha önceki bölümlerde görmüştük. Cehennemin bir başka bölümünde, Kutsal
değerleri satmaktan, cezalandırılıyor ve Dante eserinde her fırsatta onu
eleştiriyor.
Bu olayların
yaşanmasından sonra, General, dine dönüp bir kaç sene manastırda rahip olarak
hayatını sürdürdükten sonra ölür. Ölünce yanına ilk olarak Aziz Francis yanına
gelerek, kendisini karşılar ve Cennete götürmek ister fakat tam o sırada
karşılarına bir şeytan dikilir:
"General, bir yere gidemez. Beni sakın kandırmaya
kalkmayın! Bu hilebaz, verdiği savaş taktikleri
yüzünden buradadır ve ben onun neler
yaptığını biliyorum; gelir gelmez enselemek için burada bekliyordum" der.
İtiraz ettilerse de şeytan "Papa bunu suç
islemeden affedebilir mi? Nerede görülmüş? Insan önce suç işler, sonra pişman olur, tevbe eder, sonra tövbesi kabul olursa af olur. Tövbe etmeyen adam nasıl affedilebilir? Hem tövbe etmeye hem de suş işlemeye aynı anda karar veremezsin mantığa aykırı" der.
Generalin ruhu bu
sözleri işitince mahvolur. "Şeytan, "Unuttun mu, ben mantık uzmanıyım?" der ve Generali tuttugu gibi, kimin hangi çukura atılacağından sorumlu Minos' un yanına
götürür.
Minos Generali börünce sinirlenir kuyruğunu sekiz kere kendi etrafında dolar
ve "Bunu sekizinci çukura atın"der
General
hikayesini anlttıktan sonra Dante' ye döner "görüyorsunuz halimi,büyük bir acı ve
Papa ya karşı kızgınlık içindeyim" der. Onların yanından kızgınlıkla boynuzlarını sağa sola savuran
bir boğa gibi uzaklaşır.
Bu bölümü de
gördükten sonra sonra Şairler Ayrılıkçıların bulunduğu dokuzuncu çukura yönelirler.
26 ve 27bölümler
yanlış ve kötü niyetle tavsiye de bulunanlar içindi Aklıyla bilgi ve
becerisiyle yaşıyla başıyla mevkisiyle sözüne güvenilipte aklına başburulanlar
sözü dinlenenler büyük bir sorumluluk altında adımlarını atarken daha dikkatli
olmalılar Çünkü onların tavsiyesine göre atılacak adımların sonuçları diğer
insanlarınkine göre daha ağır olabiliyor
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder