6 Aralık 2016 Salı

Kanto 27 General

Kanto 27
General

#Dante
Ilahi Komedya
Yorumlar
Elif Mat Erkmen


Ulyse’nin ruhu sözlerini bitirince sakinleşir  ve alevi kıpırdamaz olur; şairlerin yanından ayrılır. Onun arkasından, Dante’yle konuşmak için bir başka ruh gelir. Acı çekmekte olan Sicilya boğası gibi sesler çıkarmaktadır.
Bu Sicilya boğası, gerçek boğa değil; eski Yunan da M.Ö. 6.yy da  Sicilya Tiranı, Phalaris'in ısmarladığı boğa şeklinde metalden yapılmış bir işkence aracı. Otoriteye karşı gelenleri  bu boğanın içine atıyorlarmış, sonra altında ateşi yakınca, içindeki zavallı mahkum yanarak ölüyor; mahkumun acı dolu çığlıkları da sanki boğanın böğürmesi gibi seyredenlere cansız boğa, canlandı hissini veriyormuş. Bunu ısmarlayan kral Phalarris ilk kurban olarak boğayı tasarlayan mimarı içine atmış…Tasarımcı olmak da bazan zor bir iş... Yalnız sonra Phalaris te tahtından oluyor o boğanın içine atılıp sonunu buluyor.

Dante ruhtan gelen seslere dikkat ediyor. Azap çeken ruhun da söyleyemediği sözler aleve dönüşmüş, sanki onun türküsünü, alev soyluyor; en sonunda söz, alevin en ucuna kadar çıkıyor ne dediği anlaşılmaya başlıyor:
"Ben sizin Italyanca konuştuğunuzu duydum geldim acaba geç mi kaldım? Gidiyor musunuz?Biraz durun da, bir bakın; benim halimi nasıl yanmakta olduğumu görün! Siz Cennet gibi güzel Italya' dan bu çukura yeni geldiyseniz söyleyin bana Romagna da neler oluyor? Savaş mı, barış mı var şimdi benim memleketimde? Benim doğup büyüdüğüm yerlerde Cervia da,Tiber nehrinin kıyısındaydı."

Dante eğilmiş adama bakarken,Virgil dürtüyor, "Bu ruh Italyan,şimdi sen konuşabilirsin"diyor (Ulyse ile kendisi Yunanca konuşmuştu.) Dante nin cevabı zaten hazırdır, beklemeden ruha; "Senin memleketin Romagna' dan savaş hiç eksik olmaz, savaş başındaki Tiranların kalbindedir,  ama şimdi şu aralar savaş yok" diyor ve Italyan şehirleri hakkında bilgi veriyor sonra  ruha kim olduğunu soruyor. Adam kim olduğunu söylemek istemiyor, "sen dünyaya döneceksen ve benim ne durumda olduğumu anlatacaksan, söylemeyeyim" diyor "ama  buradan kimse dönemez" diye de ekliyor.
Anlatmak isteği baskın geliyor sözlerine başlıyor:

"Ben meşhur bir generaldim pek çok savaşa katıldım,sonra yaptıklarıma pişman olup, tövbe ettim; Papanın yanına gittim, niyetim artık bu defteri kapatmaktı, fakat kahrolacası Papa buna müsade etmedi ve beni tekrar eski günahlarıma geri döndürdü. Nasıl olduğunu benden duyacaksınız, Ben de etimle kemiğimle canlı olarak dünyada dolaşıyorken günah işledim benimkisi aslan günahı değil, tilki günahıydı; savaş stratejilerimle, kurnazlıklarımla, general olarak ünüm yeryüzüne yayılmıştı,fakat yaşımı başımı alıp ta,yelkenleri indirip, ipleri toplama çağıma geldiğimde, eskiden bana keyif veren şeyler artık dert oldu; günah çıkartma vakti gelmişti. Bunu yapabilseydim iyi olacaktı"diye hayıflanır.

O zaman ki papa Boniface bütün dünyevi ve ruhani yetkileri kendi üzerinde toplamak bütün Hristiyan krallarını emri altına almak istemektedir. Bu general ismini vermek istemese de  tarihçiler tarafından Urbino Lordu Guido da Montefeltro olarak tanımlanmaktadır.

Genereal Montefeltro nun savaştan dünya işlerinden el etek çekmek istemesi ve Manastıra girip rahip olmayı talep etmesiyle Boniface nin bir başka Italyan ailesi olan Colonna'lara düşmanlığı, aynı zamanan rast gelir. Papa günahlarından arınmak için yanına gelen generale düşmanlarıyla olan savaşı kazanması için kendisine bir akıl vermesini ister.

Bu Montefello' ya çok ters gelir ve bu teklif karşısında sessiz kalır. Papa israr eder; " ben senin bütün günahlarını affediyorum" der. Bunun üzerine daha fazla sessiz kalmak saygısızlık olacaktır. General mecburen bir strateji belirleyerek, Papa' ya söyler. Bu stratejiye göre papa ılımlı olacak, barış yanlısı görünecektir. General "iş söz vermeye gelince bol keseden at; ifa etmeye gelince kısa tut" der.  Bunun üzerine karşı tarafla anlaşma yapıyor gibi davranıp,  adamların savunmasız bir anında saldırıp, işlerini bitirirler. Papanın büyüklük gösterip,"sizleri afediyorum" demesi bir tiyatrodur.
Zaten aynı papa daha önceki bölümlerde görmüştük. Cehennemin bir başka bölümünde, Kutsal değerleri satmaktan, cezalandırılıyor ve Dante eserinde her fırsatta onu eleştiriyor.

Bu olayların yaşanmasından sonra, General, dine dönüp bir kaç sene manastırda rahip olarak hayatını sürdürdükten sonra ölür. Ölünce yanına ilk olarak Aziz Francis yanına gelerek, kendisini karşılar ve Cennete götürmek ister fakat tam o sırada karşılarına bir şeytan dikilir:
"General, bir yere gidemez. Beni sakın kandırmaya kalkmayın! Bu hilebaz, verdiği savaş taktikleri yüzünden buradadır  ve ben onun neler yaptığını biliyorum; gelir gelmez enselemek için burada bekliyordum" der. 
 İtiraz ettilerse de şeytan "Papa bunu suç islemeden affedebilir mi? Nerede görülmüş? Insan önce suç işler, sonra pişman olur, tevbe eder, sonra tövbesi kabul olursa af olur. Tövbe etmeyen adam nasıl affedilebilir? Hem tövbe etmeye hem de suş işlemeye aynı anda karar veremezsin mantığa aykırı" der.
Generalin ruhu bu sözleri işitince mahvolur. "Şeytan, "Unuttun mu, ben mantık uzmanıyım?" der ve Generali tuttugu gibi, kimin hangi çukura atılacağından sorumlu Minos' un yanına götürür.
 Minos Generali börünce sinirlenir kuyruğunu sekiz kere kendi etrafında dolar ve "Bunu sekizinci çukura atın"der
General hikayesini anlttıktan sonra Dante' ye döner "görüyorsunuz halimi,büyük bir acı ve Papa ya karşı kızgınlık içindeyim" der. Onların yanından  kızgınlıkla boynuzlarını sağa sola savuran bir boğa gibi uzaklaşır.

Bu bölümü de gördükten sonra sonra Şairler Ayrılıkçıların bulunduğu dokuzuncu çukura yönelirler.



26 ve 27bölümler yanlış ve kötü niyetle tavsiye de bulunanlar içindi Aklıyla bilgi ve becerisiyle yaşıyla başıyla mevkisiyle sözüne güvenilipte aklına başburulanlar sözü dinlenenler büyük bir sorumluluk altında adımlarını atarken daha dikkatli olmalılar Çünkü onların tavsiyesine göre atılacak adımların sonuçları diğer insanlarınkine göre daha ağır olabiliyor

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder