4 Aralık 2016 Pazar

Kanto 26 Akıl Verenler

Kanto 26
Akıl Verenler

Dante Ilahi Komedya
Inferno
Yorumlar
Elif Mat Erkmen

Bu kantonun açılışında şairler hırsızların olduğu bölümden ayrılıp akıl verenlerin kısmına geliyor. Dante Cehennemde ne kadar çok Floransalı olduğunu görerek üzülüyor.Zamanının en büyük ticaret ve finans merkezlerinden biri olan Floransa da  türlü yolsuzluklar olmuş ve o dönemin tanınmış insanları kendilerini Dantenin infernosunda onun geniş hayal dünyasında yerlerini bulmuşlar.

Dante “Sevin, şimdi Floransa;  bayrağını karada ve denizde gururla sallıyordun; bak şimdi adın boydan boya bütün Cehenneme yayılmış. En meşhur beş hırsızını biraz önce gördük,  burayı vatandaşlarınla doldurmuş olman onurlu bir iş değil diyerek üzüntüsünü dile getirir ve
"Ama bu işin sonu iyi değil, korkarım ki yakın gelecekte Floransanın başına büyük dertler açılacak”  kehanetinde bulunur,
 "gör bakalım başına geleceği" demekle ve Siyah ve Beyaz partileri arasında yaşanacak ve kendisinin de sürgüne gönderilmesine sebep olacak savaşa işaret eder.
Yolcular bu düşüncelerle hırsızlar çukurundan dışarı çıkmak için yokuşu tırmanmaya başlarlar. Taş köprüye çıkıpta önlerine uzana vadiye baktıklarında bir yaz akşamı etrafı kaplayan ateş böcekleri gibi bütün vadinin alevlerle kaplanmış olduğunu görürler.

Dante bu vadiyi merakla seyretmeye başlar. Virgil üzüntüyle "Alevlerin içinde ruhlar var, azap çekiyorlar" der Sonra bir bakarlar ki; önlerinde önlerinde boynuz şeklinde bir alev belirir ki burada aynı alevde yanmakta olan iki ruh olduğu anlaşılır.
 Dante'nin “Efendim, bu boynuz gibi ikiye ayrılmış alevin içinde kimler var?“ sorusuna, Virgil, "Bunlar Odyses ve Diomede; yolları sonsuza kadar bu azapta birlesmiştir"diye cevap verir.
The judgement of Paris

Truva savaşı, Yunan mitolojisinde önemli bir yere sahip. Efsaneye göre "Eris" diye bir Tanrıça varmış, Eris'in görevi fitne çıkarmak, kendişi bir düğüne davet edilmeyince, bu duruma kızarak düğüne bir elma gönderiyor; altın bir elma; "bu en güzele verilsin!" diyor. Orada üç tane daha tanrıça var;Athena Hera ve Afrodit. Karar vemek zor. Zeus diyor ki; "Paris gitsin bir seçim yapsın"
Paris'te bu zorlu göreve seve seve gidiyor, güzellere bakıyor ve "En güzeli Afrodit" hükmünü veriyor.
İşte sorun bundan sonra çıkıyor: 
Afrodit düşünüyor; "bu çocuğa bir iyilik yapalım" mı diyor, yoksa "ben ortalığı daha iyi karıştırırım" mı diyor artık bilemiyoruz; Helen ve Paris'i birbirine aşık ediyor ama Helen evli. Paris bu ayrıntıya takılmıyor, Helen'i kaçırıyor. Sen misin kaçıran; büyük bir savaş çıkıyor tam on yıl boyunca kuşatma yapılıyor Truvaya...
Baktılar olmayacak;Odysseus ve Diomede 'Truva atını' icat ediyorlar ve bu kurnazlıkla savaşı kazanıyorlar. 
Bu ikili kendi memleketlerinde kahraman; Homer'in destanlarına,Yunanlıların pek çok kahramanlık şiirlerine konu olmuşlar ama Roma'da öyle değil. " Siz aslan gibi savaşacağınıza tilki gibi kurnazlık yaptınız; kazandığınız başarı, başarı sayılmaz, hilebazlıktır, sahtekarlıktır"demiş,Romalılar ve onları alaya almışlar.
Homer'den asırlar sonra, Virgil "Aenas" şiirini yazıyor ve burada da  Odysseus'a yer veriyor ama Odysseus un adı artık Latince olmuş ve şiire 'Ulysse' olarak geçmiş.

Romalıların doğruluk anlayışı Eski Yunan'la bağdaşmıyor. " Bizans oyunu" tabirinde olduğu gibi, Doğu medeniyetlerine hile ve düzenbazlığın çok olduğu yerler gözüyle bakıyorlar.

Dante bu mitolojik figürleri görünce çok heyacanlanıyor ve onlarla konuşmak istiyor. Virgil "Olur konuşalım ama bunlar Yunanlı senin Italyanca konuşmandan hoşlanmazlar, ben konuşayım" diyor.
Truva savaşında yenilen tarafın lideri Virgil'in şiirinde anlattığı Aeneas oradan kaçıp uzun ve zorlu bir yolculukla, önce bütün Yunan adalarını gezip Akdeniz' in çeşitli limanlarına uğrayarak en sonunda Kartaca' da kendine yurt ediniyor. Burada bir müddet kaldıktan sonra.bu halk gene karşı kıyıya geçiyor;Italya ya ulaşıp efsanelere göre Roma' yı kuran halk oluyor. Dolayısıyla bütün bu efsanelere inanan Romalılar Aeneas'ı kendi ataları, Odyseus'u da düşmanları olarak görüyor.

Virgil uygun bir zamanı bekleyip Ulyse ve Dıomedese sesleniyor "Eğer benim dünyadayken sizin hakkınızda yazdığım yazıları,şiirleri sevdiyseniz; benimle lutfen biraz konuşunuz" diyor.

Odyseus

Rüzgara tutulmuş gibi boynuz şeklindeki alevlerin daha büyük olanı,yani Ulyses' nin alevi savrulmaya başlıyor ve homurdanıyor. Kükrer gibi bir sesle anlatmaya başlıyor. 
Burada anlatacağı hikaye Homer' in destanlarına ve Virgil in şiirlerine konu olan Truva savaşı yılları değil; çok sonra ölümüne neden olacak son yolculuğu. Zaten şairlerde ona nasıl öldüğünü soruyorlar.
Ulyse macera hevesini anlatarak söze başlıyor; "ne eşim, ne çocuklarım, ne babam, ne de memleket hasreti beni on sene süren yolculuktan alı koyamadı.  Bu yolculuk esnasında bir kısım tayfa beni terketti, gemiden ayrıldı ama ben yola devam ettim, macera hevesimden asla vazgecmedim. Dünyanın ucuna kadar gitmek  Insanların zaferlerini ve yenilgilerini görmek istedim"  diyor.

O dönemde denizcilik Akdeniz'le sınırlı,  Cebeli Tarık boğazı dünyanın sonu olarak görülüyor; o kayalıkları aşıpta, okyanusa açılmak,bir bilinmeze yolculuk, neredeyse bu yaşadığımız çağlardaki uzay yolculukları gibi bir şey.

 Ulyses, "Fas’a, Ispanya ya gittim  Akdenizin iki kıyısını da gördüm Sardunya'yı ve açık denizdeki diğer adaları gördüm; sonunda adamlarımla Herkül kayalarına (Cebel'i Tarık boğazına) geldik; bazıları daha fazla gitmek istemediler, buradan sonrasına gidemeyiz deyip ayrıldılar ama ben yola devam ettim" diyor ve devam ediyor:



"Okyanusa açılmak düşünülemeyecek bir şeydi, ama ben kararlıydım adamlarıma "Dünyanın bu tarafını kimse görmemiştir, biz göreceğiz; dünyaya basit bir hayat sürmek için gelmedik, insanlık yolunda ilerleyeceğiz, buraları aşacağız, ismimizi herkes bilecek' diyerek onları yüreklendirdim. Bu heyecanlı nutuk üzerine  adamlarımda bu işe gönül verdi, artık ben istesem de durmazlardı, Böylece deli yolculuğumuza başladık ve bilinmeze doğru yol aldık;küreklerimiz kanatlandı, gece bütün yıldızları, gördük ay ışığında ilerledik,yeni ülkeler, yeni dağlar, ovalar görme hevesindeyken önce karşımıza kıyıdan yükselen bir dağ çıktı, sonra o dağın üzerinden bir  fırtına patladı gemimizi devirdi. Tam kendimizi toparlayalım derken,ikinci bir rüzgar işimizi bitirdi" diyerek hikayesine son verir.


Evet her hikaye iki yönlü kimisine göre kahramanlık olan olay; kimisine göre hilebazlık, kimine göre insanlığın ilerlemesi için yapılan keşif; kimine göre başkalarını tehlikeye atan bir macera...
Afrodit

Çok mal haramsız çok laf yalansız olmaz...




Dante' nin yukarıdaki sözü Ulyse' nin ağzından söylenmiş olan "sizin dünyaya gelmenize neden olan tohumu düşünün, dünyaya kaba saba bir hayat yaşamak için gelmediniz; yüksek ahlak ve bilgi sahibi olmak; bunun peşinde koşmak için geldiniz"manasına olup; "Ilahı Komedya"nın en iyi bilinen mısraları arasındadır...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder