Kanto 26
Akıl Verenler
Dante Ilahi Komedya
Inferno
Yorumlar
Elif Mat Erkmen
Bu kantonun
açılışında şairler hırsızların olduğu bölümden ayrılıp akıl verenlerin kısmına
geliyor. Dante Cehennemde ne kadar çok Floransalı olduğunu görerek üzülüyor.Zamanının en
büyük ticaret ve finans merkezlerinden biri olan Floransa da türlü yolsuzluklar olmuş ve o dönemin tanınmış
insanları kendilerini Dantenin infernosunda onun geniş hayal dünyasında
yerlerini bulmuşlar.
Dante “Sevin,
şimdi Floransa; bayrağını karada ve
denizde gururla sallıyordun; bak şimdi adın boydan boya bütün Cehenneme
yayılmış. En meşhur beş hırsızını biraz önce gördük, burayı vatandaşlarınla doldurmuş olman onurlu bir
iş değil diyerek üzüntüsünü dile getirir ve
"Ama bu işin sonu iyi değil, korkarım ki yakın gelecekte Floransanın başına büyük dertler açılacak” kehanetinde bulunur,
"gör bakalım başına geleceği" demekle ve Siyah ve Beyaz partileri arasında yaşanacak ve kendisinin de sürgüne gönderilmesine sebep olacak savaşa işaret eder.
"Ama bu işin sonu iyi değil, korkarım ki yakın gelecekte Floransanın başına büyük dertler açılacak” kehanetinde bulunur,
"gör bakalım başına geleceği" demekle ve Siyah ve Beyaz partileri arasında yaşanacak ve kendisinin de sürgüne gönderilmesine sebep olacak savaşa işaret eder.
Yolcular bu düşüncelerle
hırsızlar çukurundan dışarı çıkmak için yokuşu tırmanmaya başlarlar. Taş köprüye
çıkıpta önlerine uzana vadiye baktıklarında bir yaz akşamı etrafı kaplayan ateş
böcekleri gibi bütün vadinin alevlerle kaplanmış olduğunu görürler.
Dante bu vadiyi
merakla seyretmeye başlar. Virgil üzüntüyle "Alevlerin içinde ruhlar var, azap
çekiyorlar" der Sonra bir bakarlar ki; önlerinde önlerinde boynuz şeklinde bir
alev belirir ki burada aynı alevde yanmakta olan iki ruh olduğu anlaşılır.
Dante'nin “Efendim, bu boynuz gibi ikiye ayrılmış alevin içinde kimler var?“ sorusuna, Virgil, "Bunlar Odyses ve Diomede; yolları sonsuza kadar bu azapta birlesmiştir"diye cevap verir.
Dante'nin “Efendim, bu boynuz gibi ikiye ayrılmış alevin içinde kimler var?“ sorusuna, Virgil, "Bunlar Odyses ve Diomede; yolları sonsuza kadar bu azapta birlesmiştir"diye cevap verir.
The judgement of Paris
Truva savaşı, Yunan mitolojisinde önemli bir yere sahip. Efsaneye göre "Eris" diye bir Tanrıça
varmış, Eris'in görevi fitne çıkarmak, kendişi bir düğüne davet edilmeyince, bu
duruma kızarak düğüne bir elma gönderiyor; altın bir elma; "bu en güzele verilsin!" diyor. Orada üç tane daha tanrıça var;Athena Hera ve Afrodit. Karar vemek zor. Zeus diyor ki; "Paris gitsin bir seçim yapsın"
Paris'te bu zorlu
göreve seve seve gidiyor, güzellere bakıyor ve "En güzeli Afrodit" hükmünü veriyor.
İşte sorun bundan
sonra çıkıyor:
Afrodit düşünüyor; "bu çocuğa bir iyilik yapalım" mı diyor, yoksa "ben
ortalığı daha iyi karıştırırım" mı diyor artık bilemiyoruz; Helen ve Paris'i
birbirine aşık ediyor ama Helen evli. Paris bu ayrıntıya takılmıyor, Helen'i kaçırıyor. Sen misin kaçıran; büyük bir savaş çıkıyor tam on yıl boyunca
kuşatma yapılıyor Truvaya...
Baktılar olmayacak;Odysseus ve Diomede 'Truva atını' icat ediyorlar ve bu kurnazlıkla savaşı kazanıyorlar.
Bu ikili kendi
memleketlerinde kahraman; Homer'in destanlarına,Yunanlıların pek çok kahramanlık
şiirlerine konu olmuşlar ama Roma'da öyle değil. " Siz aslan gibi savaşacağınıza
tilki gibi kurnazlık yaptınız; kazandığınız başarı, başarı sayılmaz, hilebazlıktır, sahtekarlıktır"demiş,Romalılar ve onları alaya almışlar.
Homer'den asırlar
sonra, Virgil "Aenas" şiirini yazıyor ve burada da Odysseus'a yer veriyor ama Odysseus un adı
artık Latince olmuş ve şiire 'Ulysse' olarak geçmiş.
Romalıların
doğruluk anlayışı Eski Yunan'la bağdaşmıyor. " Bizans oyunu" tabirinde olduğu gibi, Doğu medeniyetlerine hile ve düzenbazlığın çok olduğu yerler gözüyle bakıyorlar.
Dante bu
mitolojik figürleri görünce çok heyacanlanıyor ve onlarla konuşmak istiyor. Virgil "Olur konuşalım ama bunlar Yunanlı senin Italyanca konuşmandan hoşlanmazlar, ben
konuşayım" diyor.
Truva savaşında
yenilen tarafın lideri Virgil'in şiirinde anlattığı Aeneas oradan kaçıp uzun ve
zorlu bir yolculukla, önce bütün Yunan adalarını gezip Akdeniz' in çeşitli
limanlarına uğrayarak en sonunda Kartaca' da kendine yurt ediniyor. Burada bir
müddet kaldıktan sonra.bu halk gene karşı kıyıya geçiyor;Italya ya ulaşıp
efsanelere göre Roma' yı kuran halk oluyor. Dolayısıyla bütün bu efsanelere
inanan Romalılar Aeneas'ı kendi ataları, Odyseus'u da düşmanları olarak görüyor.
Virgil uygun bir
zamanı bekleyip Ulyse ve Dıomedese sesleniyor "Eğer benim dünyadayken sizin
hakkınızda yazdığım yazıları,şiirleri sevdiyseniz; benimle lutfen biraz
konuşunuz" diyor.
Odyseus
Rüzgara tutulmuş
gibi boynuz şeklindeki alevlerin daha büyük olanı,yani Ulyses' nin alevi
savrulmaya başlıyor ve homurdanıyor. Kükrer gibi bir sesle anlatmaya başlıyor.
Burada anlatacağı hikaye Homer' in destanlarına ve Virgil in şiirlerine konu
olan Truva savaşı yılları değil; çok sonra ölümüne neden olacak son yolculuğu. Zaten şairlerde ona nasıl öldüğünü soruyorlar.
Ulyse macera
hevesini anlatarak söze başlıyor; "ne eşim, ne çocuklarım, ne babam, ne de memleket hasreti beni
on sene süren yolculuktan alı koyamadı. Bu yolculuk esnasında bir kısım tayfa beni
terketti, gemiden ayrıldı ama ben yola devam ettim, macera hevesimden asla vazgecmedim. Dünyanın
ucuna kadar gitmek Insanların
zaferlerini ve yenilgilerini görmek istedim" diyor.
O dönemde
denizcilik Akdeniz'le sınırlı, Cebeli
Tarık boğazı dünyanın sonu olarak görülüyor; o kayalıkları aşıpta, okyanusa
açılmak,bir bilinmeze yolculuk, neredeyse bu yaşadığımız çağlardaki uzay yolculukları
gibi bir şey.
Ulyses, "Fas’a, Ispanya ya gittim Akdenizin iki kıyısını da gördüm Sardunya'yı
ve açık denizdeki diğer adaları gördüm; sonunda adamlarımla Herkül kayalarına (Cebel'i Tarık boğazına) geldik; bazıları daha fazla gitmek istemediler, buradan sonrasına
gidemeyiz deyip ayrıldılar ama ben yola devam ettim" diyor ve devam ediyor:
"Okyanusa açılmak
düşünülemeyecek bir şeydi, ama ben kararlıydım adamlarıma "Dünyanın bu tarafını
kimse görmemiştir, biz göreceğiz; dünyaya
basit bir hayat sürmek için gelmedik, insanlık yolunda ilerleyeceğiz, buraları
aşacağız, ismimizi herkes bilecek' diyerek onları yüreklendirdim. Bu heyecanlı
nutuk üzerine adamlarımda bu işe gönül
verdi, artık ben istesem de durmazlardı, Böylece deli yolculuğumuza başladık ve bilinmeze
doğru yol aldık;küreklerimiz kanatlandı, gece bütün yıldızları, gördük ay
ışığında ilerledik,yeni ülkeler, yeni dağlar, ovalar görme hevesindeyken önce karşımıza
kıyıdan yükselen bir dağ çıktı, sonra o dağın üzerinden bir fırtına patladı gemimizi devirdi. Tam kendimizi
toparlayalım derken,ikinci bir rüzgar işimizi bitirdi" diyerek hikayesine son
verir.
Evet her hikaye
iki yönlü kimisine göre kahramanlık olan olay; kimisine göre hilebazlık, kimine
göre insanlığın ilerlemesi için yapılan keşif; kimine göre başkalarını tehlikeye
atan bir macera...
Afrodit
Çok mal haramsız çok laf yalansız olmaz...
Dante' nin yukarıdaki sözü Ulyse' nin ağzından söylenmiş olan "sizin dünyaya gelmenize neden olan tohumu düşünün, dünyaya kaba saba bir hayat yaşamak için gelmediniz; yüksek ahlak ve bilgi sahibi olmak; bunun peşinde koşmak için geldiniz"manasına olup; "Ilahı Komedya"nın en iyi bilinen mısraları arasındadır...
Dante' nin yukarıdaki sözü Ulyse' nin ağzından söylenmiş olan "sizin dünyaya gelmenize neden olan tohumu düşünün, dünyaya kaba saba bir hayat yaşamak için gelmediniz; yüksek ahlak ve bilgi sahibi olmak; bunun peşinde koşmak için geldiniz"manasına olup; "Ilahı Komedya"nın en iyi bilinen mısraları arasındadır...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder