5 Temmuz 2016 Salı

Sapere Aude / Aklını Kullanabilmek


Aklını Kullanabilmek Meselesi

Sapere Aude
Horace December 8, 65 BC – November 27, 8 BC)
Milattan önce 65 ve 8 yılları arasında yasamış Romalı Şair

Sapere Aude latince "Bilmeye cesaret et" "dare to know" veya 
"bilge olmaya cesaret et" "Dare to be wise" anlamlarına geliyor.

Dimidum facti coepit, habet: sapere aude, incipe.

Bu ifade Imparator Agustus zamanında yaşamış olan Romalı şair Horace’ ın bir şiirinden alınmış. Bu şiirde insanlar kendi akıllarını kullanmaya öğrenmeye ve bilge olmaya cesaret etmeye teşvik ediliyor,

 Baskalarının kendine birşey öğretmesini beklemek, ırmak kenarında ırmak dursun da karşıya geçeyim diye bekleyen yarım akıllı birinin durumuna benzetiliyor. 
“Başlamak yarı bitirmektir. Hadi Başla! Bilmeye Cesaret Et!” deniliyor.


Immanuel Kant (1724- 1804)



Bu düşünceleri aydınlanma çağında Kant da benimsemiş. "Aydınlanma Nedir?" Başlıklı yazısında bu konuyu irdelemiştir.

Kant insanları başkasının öğrettiği bilgiyle yetinmemeleri konusunda uyarıyor. Bu size yetmez kendi aklınızı kullanın ne öğreneceğinize kendiniz karar verin diyor. Koyun gibi herkesin ayni şekilde eğitilmesi nin günü geçti diyor.

Klisenin ve devletin kişilerin üstündeki baskısının kaldırılmasını ve kişinin kendi aklıyla düşünebilmesini istiyor.

Burada kullanlıan kelime “paternalism”. Bizde bir “devlet baba” kavramı vardır, halkı koruyup gözetmesi iş ve aş imkanı sağlaması beklenir çocuk baba ilişkisi gibi,  halbuki batılı anlayışta 
günümüzde sosyal devlet ilkesi çol önemli olmakla beraber kişilerin yetişkin olması beklenir dolayısıyla devletin paternalismi karışma olarak algılanır.

Kanta göre kişi kendini geliştimeli çocukluktan kurtulıp rüştünü ispatlamalıdır. Buradaki engel kişinin anlayışının eksik olmasi değil vatandaşın kendi aklını kullanmaya cesaret edememesidir ve tembellik etmesidir... Yani sorun psikolojik kökenlidir.

Bilgelik kisinin kendinden kaynaklanmalıdır, başkasının yol göstermesi  beklenmemelidir. Bunun için  Aydınlanma Çağının motosu Sapere aude!

Kantın ahlak anlayışı da “otonomi” yani özerklik ilkesine dayanıyor. Ahlak anlayışının temelinde de bağımsızlık ve rüştünü ispat etme koşulu var.
Kanta göre insanların çoğu kliseye (dini otorite) veya devlete (siyasi otoriteye) bağımlı olmaktan memnun, bu durumdan şikayet etmiyorlar. Çünkü özerk olmaya bir türlü karar veremiyorlar, kendi aklını kullanmaktan ve düşünmekten korkuyorlar. Kendi düşünce dünyalarının sorumluluğunu üstlenmek istemiyorlar.

Diyelim ki kendileri özerk olmaya karar verdiler, bunu da hemen gerçeklestirmek kolay değil, çünkü kafalar bu amacı gerçeklestirilecek şekilde eğitilmemiş.

Kant akılcılık yoluyla bu zincirlerden kurtulabileceğimizi söylüyor, “Entellektüel bekçiler dediği  yani insanlarin düşünsel hayatını kontrol etmeye çalışan sistem yanlıları  arasında bile bağımsız düşünebilen entelektüel sayısının az oldugunu ifade ediyor. Ve ancak bu az sayıda özgür düşünebilen öncülerin toplumun geri kalanın kafa yapısını geliştirmekte örnek olabileceğini ifade ediyor.

Kantın bence asıl dehası o günlerde bütün Avrupa nın hayran kaldığı Amerikan Ihtilalini değerlendirmesinde: ihtilal despotluğa, kendi  kuvvetini arttırmak için yapılan her türlü eziyete son verebilir ama eski devir biter yenisi  kendi önyargılarıyla birlikte gelir, o da "düşünmeyen halk yığınlarının" kafa yapısını kontrol altında tutmak ister diyor.
Frederick II Prusya Kralı Aydınlanma, Sanat ve Bilimi desteklemiştir.( 1712-1786)


 Kantın yaşadığı devir Büyük Frederick devri, yazdığı yazılarda yöneticilerin de halkı tartışmaya davet etmesi gerektiğine işaret ediyor” istediginiz konuda istediğiniz kadar tartışın” densin istiyor.
Ona göre Sapare aude despotismi yıkacak, toplum ve devlet yararına yapılacak açık tartışmalar ve politik söylemlerle daha iyi politik yöntemler bulunacaktır. Ve halk için çok önemli olan meşru şikayet yolu açılacaktır.

 Horace reads before Maecenas by Fyodor Bronnikov


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder