14 Ocak 2017 Cumartesi

Kanto 32 Hainler

Kanto 32  Hainler

Inferno
Dante
Yorumlar
Elif Mat Erkmen


27 Onlara Ademin iki oğlunun haberini de gerçek olarak oku. Hani ikisi birer kurban sunmuşlardı da birinden kabul edilmişti, ötekinden kabul edilmemişti "Seni mutlaka öldüreceğim" dedi. 
Öteki:" Allah sadece takva sahiplerinden kabul eder" dedi
28"Beni öldürmek için elini bana uzatırsan  ben seni öldürmek için  elimi sana uzatmayacağım. Şu bir gerçek ki ben alemlerin Rabbi olan Allah tan korkarım"
29 "Ben istiyorum ki sen benim günahımı da senin günahını da yüklenip ateş halkından olasınç İşte budur zalimlerin cezası.
30 Nihayet nefsi onu kardeşini öldürneye ısındırdı o da onu öldürdü. Böylece hüsrana uğramışlardan oldu.
31 Derken Allah kardeşinin cesedini nasıl saklayacağını ona göstermek icin yeri eşeleyen bir karga gönderdi. O da dedi ki: " Vay be Şu karga kadar bile olamıyor muyum ki kardeşimin cesedini saklayayım" Bu arada pişmanlık duyanlardan olmuştu.


Maide Suresi 27 - 31


Caina Çukuru

Bu bölüme gelindiğinde Dante artık gördüğü dehşeti kelimelerle anlatıp anlatamayacağını düşünür.  
Bu artık Cehennemin son çukuru hainlerin yeridir; diğer bütün halkaları üzerinde taşımaktadır İnsanlık tarihindeki ilk günah Kabil in Habil i öldürmesi.Bu çukur da onun için ismini Habil ve Kabil in (Abel and Cain) hikayesinden alır, Caina çukuru  olarak adlandırılır.

Dante nin bilindiği gibi "Halkdiliyle Belagat" (De Vulgari Eloquentia ) adlı bir kitabı daha var.

O zamana kadar gerek bilimsel gerek edebi yazılar Latince yazılıyordu ve Avrupa da Latince entellektüellerin ortak diliydi. Bu kitabında Dante edebi eserlerin halk dilinde yazılmasını savunmuş ve Latinceyi ve Latince kökenli dilleri incelemiştir.

Sadece gramatik olarak dilleri değil aynı zamanda edebiyat tarzlarını da incelemiş: aşk şiiri, destanlar, kahramanlık şiirleri, ağıtlar, antik dönemdeki tragedya ve comedya tarzları eserine konu olmuştur.
İlahi Komedya da da değişik bölümlerde değişik tarzlar kullanmıştır.

Ama burada hangi tarzi kullanacaktir? Burası artik Cehennemin son çukuru; sözün bittiği yerdir.

Burada gördüklerini nasıl yazacağını şiirini nasıl formüle edeceğini düşünür, "elimizde bunu yazacak bir form yok" der. 
Bu hainlerin yaptıkları eski Yunan trajedilerindeki gibi yüksek bir dille anlatılamaz çünkü destan değil; aile içinde  samimi bir dille de anlatılamaz çünkü bu hainler en temel değere aileye ihanet etmişler o dilin sıcaklığı buraya uymaz diye düşünür ve "İlham Perileri"nden yardım ister. O ilham perileri ki taşları yerlerinden oynatıp mitolojide Amphion'a yardim etmislerdir.



Geçen bölümde gördüğümüz Dev Antaeus yavaşça eğilerek şairleri ayağının dibine buzun üzerine bırakır.
Burası karanlıktır ve sadece uçsuz bucaksız, buz tutmuş yüzeyi ile cam gibi parlamakta olan bir göl görünmektedir. Kalplerinde hiç bir sıcaklık taşımayan günahkarlar bu soğuğa mahkum edilmiştir buradaki ruhların vücutları suyun içerisinde başları dışındadır yüzleri soğuktan kızarmıştır.
Dante' ye bir ses dikkatli yürümesini ve kimsenin başına basmamasını söyler.  O sirada halen devin indirdiği yere yüksek duvarlara bakmakta olan şair duyduğu sözlere şaşırır. Dikkatle gölün üzerine  baktığında kafa kafaya vuran iki koç gibi birbirlerine çok yakın duran ikizleri görür o kadar yakındırlar ki saçları birbirine karışmıştır.
 Dante onlara "niye böyle göğüs göğüse olduklarını" sorar. İkizler ağlamaya başlarlar ama soğuktan gözyaşları donar.
Bir başkası seslenir ve bunların Alberto' nun çocukları olduğunu söyler. İkizlerin ismi şiirde verilmese de zengin bir adamın çocukları olarak yaşamış mal kavgası ve üyesi oldukları iki farklı parti yüzünden birbirlerini öldürmüş olan Napoleone ve Alessandro oldukları biliniyor. Birbirleriyle yaptıkları mücadele öbür dünyada da devam ediyor.
Dante bu şekilde aile üyerini öldüren ruhların yanından geçiyor... Ona bu bilgileri veren adam da "yetim hakkı yemekten" dolayı burada; kendisine teslim edilen yeğenini mirasına konmak için öldürmüş.
Aileye ihanet edenlerin yanından geçtikten sonra vatana ve davaya ihanet edenlerin yanına geliyorlar.
 Yürürken Dante'nin ifadesiyle ( "isteyerek mi yoksa kaza eseri mi" bilemiyorum diyor) ayağı bir adama çarpıyor; yani sertçe tekme atmış gibi oluyor adamın yüzüne. 
Ruh acıyla bağırarak "niye tekme atıyorsun, hem de yaşayan biri gibi kuvvetlisin" diyor. 13. bolumde gordugumuz agacin niye benim dalimi kiriyorsun demesi gibi...
Dante" yaşayan biri" olduğunu söylüyor ve adama kim olduğunu soruyor: " Bana kim olduğunu ve hikayeni anlat seni şiirimde yazayım, dünyaya gittiğimde senden bahsedeyim" 
 Ruh tersliyor:  "istemez git başımdan" 
Dante sinirlenip, adamın saçını yoluyor, kim olduğunu bilmek istiyor.
 Adam kararli:  "beynimi de oysan, cevap vermeyeceğim" 
Yanlarından bir başka ruh; Bocca'ya ismiyle sesleniyor; "kes sesini, zaten soğuktan çenen birbirine vuruyor, takırdısını devamlı işitiyoruz, bir de inlemelerini mi dinleyeceğiz?" 
Bunun üzerine Dante adamın kim olduğunu anlar: Bocca degli Abatti Floransa' ya ihanet etmiş ve kovulmuş bir askerdir. Savaşta kendi tarafının bayraktarının elini kesmiş, sancak yere düşünce,  çıkan kargaşadan istifade eden düşman Floransalıları yenmiştir.
"Tamam" diyor Dante öfkeyle, " kim olduğun anlaşıldı; artık daha fazla konuşmana lüzum yok, senin düştüğün durumu dünyaya gittiğimde anlatacağım"
"Ne anlatırsan anlat ama şuradakileri anlatmayı ihmal etme" diyor ruh ve kalenin kapısını açıp düşmanı içeri alan başka bir adamı gösteriyor...



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder