28 Ocak 2017 Cumartesi

Kanto 34 Inferno Cehennemin Dibi

Kanto 34
 Inferno

 Cehennemin Dibi
Yorumlar

Elif Mat

The kiss of Judas by Giotto Bondone Judas Opucugu

Virgil bir ortaçağ şarkısı mırıldanarak, Dante'ye artık Şeytan'a yaklaşmakta olduklarını haber verir. "Orada uzakta Cehennemin Kralı’nın bayrağı dalgalanıyor, dikkat edersen görebilirsin" der.

Sisler içinde görünen değirmen büyüklüğünde bir canavardır. Daha önceki bölümlerde gördükleri devler şeytanın ancak kolu kadardır.

Korkunç yaratık hırsla kanatlarını çırpmakta; içine sıkışıp kaldığı buz kütlesinden kurtulmaya çalışmaktadır.

Daha önce bahsettiğimiz gibi, kalplerinde hiç bir sıcaklık insan sevgisi barındrımayanlar, Cehennemin dibinde, buzun içine hapsedilmiş vaziyettedirler.

Dante, burada okuyucusuna seslenir: "Siz benim, şu anda ne kadar korktuğumu tahmin edemezsiniz; sesim soluğum kesildi; şu anda ne ölüyüm ne de yaşayan biriyim." 


Bir yandan da şeytanın, bir gemi yelkeni büyüklüğünde olan kanatlarının çırpmasından dolayı, esen korkunç rüzgarlara maruz kalmaktadırlar.

Şeytan "kurtulayım" diye çırpındıkça, kendi yol açtığı rüzgarların etkisiyle hava daha da soğur; kendi kusuruyla düştüğü Cehennem'den, gene kendi hareketleri neticesinde kurtulamaz; gözlerinden kanlı yaşlar akar.
Üç yüzü vardır: biri kan kırmızısı, diğerleri, kötü bir sarı ve siyah. Her üç ağızında da birer adam çırpınmakta ve bu korkunç canavara yem olmaktadırlar.

Virgil, Dante' ye şeytanın ağzındaki adamlardan birini gösterir: "Bu önde olan ve Cehennem'de en çok azap çekmesi gereken Judas Iscarıot' tur" der. (Hazreti Isanın havarilerinden Yahuda Iskaryot)

 Isa peygamber zamanında, Israil bölgesi, Roma İmparatorluğu'na dahildi; insanlar hem Roma' ya hem de Yahudi rahiplere vergi veriyordu; peygamberin, insan haklarını koruma mücadelesinde, bazıları kendisine düşman oldu ve öldürme planları yaptılar. Her iki taraftan da baskı geldi ve Hz. Isa'nin, "Kutsal Mabetlerde ticaret yapmayın" demesi üzerine Yahudi rahipler, onun Romalı askerlere teslim edilmesini istediler.
Judas Iscariot Son Aksam yemeginden kaciyor Carl Bloch

İncilin, "Matthew" bahsinde anlatılan hikayeye göre; Judas rahiplerden rusvet olarak "30 gümüş dinar" alıyor ve önceden yapılan plana göre, Romalı askerler gelince, Hazreti Isa' yı operek, kimliğini belli ediyor. Böylece carmıha götürülme süreci başlıyor.
Daha sonra, yaptıklarında pişman olup, "30 gümüş dinarı" rahiplere geri vermek istiyor, rahipler kabul etmeyince, elindeki keseyi yere fırlatıyor ve bu paralar yere saçılıyor.
Judas returning silver pieces-Rembrant paralari geri vermek istiyor

Judas'ın sonu hakkında rivayetler muhtelif, kimisine göre intihar etmiş, kimine göre uçurumdan yuvarlanmış, her halukarda kötü bir sonla cezalandırılmış.

Bugün hala edebiyatta ve günlük kullanımda Judas ismi, Judas öpücüğü ve 30 gümüş para "ihanet" anlamında kullanılıyor.

Diğer iki ağızda Sezar' a ihanet eden Brütüs ve Cassius vardir.
Brutus

Sezar zamanında Roma Cumhuriyetti ve  Consüller idare ediyordu, çünkü daha evvel Tiran’ lar vardı ve Roma halkı, Tiranlardan kurtulmak için Cumhuriyette karar kılmış; tek adam olmasın, üç kişilik konsül olsun istemişlerdi.

Ama insan tabiyatı, bazıları tek başına lider olmak istiyor, Sezar ve Pompey arasındaki savaşlar sonrasında, Sezar tek başına iktidar olacak, Roma da Cumhuriyeti yıkacak, Imparatorluk kuracak, “tiranlık” geri gelecek korkusuyla, aslında Brütüs "Roma ‘yı kurtarmak için" bu işe girişiyor ve Cassius la beraber Sezar'ı öldürüyor.
 Buna rağmen, Dante bu işi devlete karşı islenmis bir suç olarak görüyor ve katilleri "ihanet" kısmında, Cehennemin dibinde, şeytanın ağzına vererek cezalandırıyor...

Judas, "peygambere" ve "dine" ihaneti temsil ederken; Brütüs ve Cassius, Sezar' ın kişiliğinde, "Roma'ya" ve "Devlet'e" ihaneti temsil ediyor.

Bunları gördükten sonra, Şair Virgil, "Artık herşeyi gördük; gün akşam oluyor, zamanımız doldu, gitmemiz gerek!" diyor.

Yalnız gidecek bir yol yok, şeytanın sırtına tırmanmaktan başka... Çaresiz şeytanın sırtını basamak yapıyorlar, çıkmaları gereken tepeye o sayede çıkıp, bir kaya oyuğundan geçerek ışığa doğru ilerliyorlar.

Dante yorulup bir kaya dibine oturuyor. Virgil, "Kalk", diyor, "ayaklarının üzerinde dur, yolumuz uzun ve meşakkatli, hem artık sabah olacak!"

Biraz önce akşam oluyordu, şimdi hemen nasıl sabah olacak? Biraz önce buzun içindeydik, şimdi buz kayboldu! Biraz önce şeytanın başını görmüştük, şimdi ayak kısmını görüyoruz, manzara değişti etraf yeşillikler içinde.

 Dante şaşırıyor, Virgil'e ne olduğunu soruyor.
Virgil, bu meşakkatli yolun sonuna geldiklerini, Cehennem'den çıkmak üzere olduklarını; Judeca bölümünün bittiğini; (Judas' ın ismiyle anılıyor) o kayanın derin oyuğundan geçtikten sonra feraha vardiklarini ve  aynı zamanda kuzey yarım küreden güney yarim kureye gectiklerini anlatiyor,

"Bu taraf suçsuzların yeridir; Şeytan Cennet' ten kovulupta Cehennem'e atıldığında, düşüşünün etkisiyle, bu yarık açılmıştı; oradan geçtik, biz buradan geçip gidiyoruz ama şeytan hep orada hapis kalacak" diyor.

Yani "her şerde bir hayır olaması" gibi; bu kötülükten de bir iyilik doğmuş. En kötünün olduğu yerde de; eninde sonunda "Hak'kın rahmeti" üstün geliyor; herşey iyiliğe tevil oluyor.

Geldikleri yerde ırmaklar akıyor; gizli dar bir yoldan ilerleyerek  tepeye tırmanıyorlar; Virgil önde Dante arkada yerin merkezine açılan bir cukurdan tekrar dünyanın yüzeyine  çıkıyorlar.


Ve… yeniden yıldızları görüyorlar!

Infernonun sonu; bir sonraki bölüm ARAF...



  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder