15 Aralık 2019 Pazar

İkinci Bebek

Grand Düşes Katerina


Katerina’nın çocukluğu pek anne şevkati görmeden geçmiş annesi ilk çocuğun kız olmasını istiyormuş ve Katerina işe pek ilgilenmeden sonra doğan kardeşlerine ilgi göstermiş Bir de kızının çok kendisine güvenmesini hoş karşılamıyormuş. O gururunu kırmak için hep sen çok çirkinsin gibi kötü şeyler söylüyormuş. Yalnız Katerina‘ nın şansı bir Fransız dadı olmuş, hem ondan Fransızcayı mükemmel öğrenmiş hem de şevkat görmüş.
Ayrılma zamanı geldiğinde evlenmek için Rusya‘ ya gittiğini dadısına söyleyememiş çünkü Çariçe Elizabeth bunun saklı tutulmasını istemiş. Katerina annesi ile beraber Berlin’e senelik gezilerini yapmak üzere kendi evlerinden ayrılmışlar. Baba da Rusya ya davet edilmemiş çünkü Luteran olduğu için Katerina’nın Ortodoksluğa geçmesine karşı geleceği düşünülüyormuş.

Peter’ın çocukluğu zor geçmiş; hem annesini hem de babasını kaybettikten sonra kendisine bir Alman hoca tayin edilmiş eğitimiyle işgilenmesi için, ama bu çok sadist bir adammış. Çocuğa çok set disiplin uygulamış, dövmüş; aç bırakmış, Rusya‘ ya geldikten sonra da bir müddet aynı hocanın zulmu devam etmiş. Disiplinli yetiştirme çabası tamamen ters tepmiş Peter, devamlı çocuksu şakalar yapan, haşarı, çok içen söz dinlemeyen devlet işlerine ilgi göstermeyen bir genç haline gelmiş.Ne Rusya’yı, ne teyzesi Çariçe Elizabeth’i, ne de eşi Katerina’yı sevmiş. Daha sonra Rusya’da bir başka hoca tayin edilmiş ama o da ne kadar uğraşsa Peter’ın pek  okumaya merakı olmamış.

Bu koşullarda Katerina‘ nın hamileliği de biraz depresif geçmiş. Artık kendisine ihtiyaç kalmadığı için, sevgilisi Sergei Saltykov’u başka bir yere göndermişler. Bir evvelki yazıda belirttiğimiz gibi Katerina ile Peter arasında normal evlilik beraberliği uzun yıllar olmadığı için artık tahta bir varis gerektiği inancıyla bir sevgili edinmesine izin verilmişti.
Mayıs ayında Moskova’dan St Petersburg’a hareket etme zamanı geldiği için saray halkı yola çıkar. Katerina‘ nın arabası o hamile olduğu için çok yavaş yol alır ve bir ayda St Petersburg sarayına varırlar. Saraya geldiklerinde Katerina, odasının Kraliçe’nin dairesine yakın hazırlandığını görüp, üzülür. Bu durumda sevgilisi saraya gelse bile, görüşemeyeceklerdir.
Çariçe Elizabeth


Kendisini çok yalnız hisseder. Doğum sancıları başladığında Çariçeye haber verilir. Katerina bir yer yatağına alınır ve ertesi gün çok beklenen erkek bebek doğar. Bebek doğar doğmaz Elizabeth kendi dairesine geçer ve ebeye çocuğu kundaklayıp getirmesini söyler. Peter da dahil olmak üzere, herkes odayı terk eder ve Katerina yeni doğum yapmış şekilde, başında kendisine yardım edecek kimse olmadan, o yer yatağında kalır; ne bir bardak su veren olur, ne de kaldırıp kendi yatağına taşıyan. Uzun müddetten sonra ebe gelir kraliçenin emriyle, çocuğun bakımını yaptığını söyler.
Artık Elizabeth, minik Paul’u sanki kendi çocuğu gibi, kendi dairesinde dadılarla, süt annelerle büyütecektir.Zaten kendi çocuğu yoktur; adeta bu yeni varisi gasbetmiştir.
Katerina,  bebeği ancak, altı gün sonra vaftiz töreninde görebilir.Törenden sonra kendisine bin ruble ve bazı mücevherler verilir; fakat bu mücevherler Katerina‘ nın beklediği gibi gösterişli değildir. Verilen para da hemen geri istenir, sonra tekrar ödenir. Sebebini, Katerina sonradan anlayacaktır: Bin ruble lafını duyan Peter, paranın yarısının kendisine verilemesini ister, bu sebeble hazinede  de fazla para olmayınca, Katerina‘ nın parasını geri alıp, yarısını Peter‘ a veririler.
 Artık genç düşes için zor bir dönem başlamıştır. Kendi ailesinden, memleketinden ayrılıp, ne dilini, ne adetlerini bilmediği bir ülkeye gelen Katerina’nın, bebeği de elinden alınmıştır. Eşiyle zaten arası açıktır. Gerçek bir evlilik değildir. Sevgilisi de artık başka yere gönderilmiştir.
Üstelik, Sergei‘ in artık Katerina da gözü olmadığı açıktır. O’nu aramaz, sormaz; başka hanımlarla çapkınlık yapar. Grand Düşes’le ilişkisini devam ettirip, kendisini zor duruma sokmak da istemez.
Hayatındaki bu yalnız dönemde, Katerina kendisini okumaya verir. Aydınlanma çağının yazarlarını okur. Voltair ile ahbab olur, büyük Düşünür‘ün ölümüne kadar yazışırlar.
Odasını da, sarayın uzak bir köşesine taşır. Peter’in dairesinin yanındaki, kendi dairesine gitmez; zira Peter her gece sahoştur, gürültü ve sigar dumanı Katerina’yı rahatsız eder.
Peter’ın  başka sevgilileri vardır ve Katerina’ya kaba davranır. Ama genç kadın, artık -Rus tahtının varisinin annesi olma –sıfatıyla, kendi öneminin farkındadır O‘na göre davranır ve Peter da davranışlarını düzeltir.
Ayrıca Peter, devlet işleriyle fazla ilgilenmek istememekde, çok da anlamamaktadır, bu sebeble Katerina‘ dan yardım ister ve böylelikle her geçen gün Katerina’nın etkinliği artar.
Peter bir yanlış daha yapar; Holstein’dan Alman askerlerini getirir, onları sarayın yakınlarında ağırlar. Bu da bütçeye bir yük getirir. Bu durum, hem Rus askerleri, hem saray görevlileri tarafından hoş karşılanmaz.
Bu günlerde, Katerina’nın hayatını renklendiren bir yenilik, Rusya’ya yeni İngiliz elçisinin atanmasıyla gerçekleşir. Elçi hoşsohbet kültürlü biridir ve aralarında bir dostluk başlar. Aynı zamanda Katerina‘ yı sarayda en çok anlaşabileceği kişi olarak görür.
Kont Poniatowski

Elçinin, Kont Staislaus Poniatowski isminde bir Polonya’lı yardımcısı vardır. Bu genç Katerina’ dan üç yaş küçük, daha henüz 23 yaşında ama altı dil bilen, Polonya’nın ileri gelen ailelerinden birine mensup, çok kültürlü biridir. Aralarında hemen bir aşk başlar. Bu durumdan İngiliz elçisi de memnundur.
Bu beraberlikten, Katerina’nın ikinci çocuğu doğar, bu defa bebek kızdır ve ismini Peter’ın annesinin ismi olan Anna koyarlar.
İkinci bebek de Çariçe Elizabeth tarafından hemen gasp edilir ve Çariçe’nin dairesine götürülür.
Katerina’nin üç çocuğu olacak ama hiç birisinde annelik zevkini yaşayamayacaktır…




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder