Bakara Suresi, 249. ayet: Talut, orduyla birlikte ayrıldığında dedi
ki: "Doğrusu Allah sizi bir ırmakla imtihan edecektir. Kim bundan içerse, artık o benden değildir
ve kim de -eliyle bir avuç alanlar hariç-onu tadmazsa bendendir. Küçük bir
kısmı hariç (hepsi sudan) içti. O, kendisiyle beraber iman edenlerle (ırmağı)
geçince onlar (geride kalanlar): "Bugün bizim Calut'a ve ordusuna karşı
(koyacak) gücümüz yok" dediler. (O zaman) Muhakkak Allah'a kavuşacaklarını
umanlar (şöyle) dediler: "Nice küçük topluluk, daha çok olan bir topluluğa
Allah'ın izniyle galib gelmiştir; Allah sabredenlerle beraberdir.
Araf
Kanto 24
Dali
Sohbetimiz
yürüyüşümüzü;
Yürüyüşümüz,
sohbetimizi yavaşlatmadı.
Rüzgarı,
arkasına alan bir gemi gibi, hızla ilerledik.
Etrafımdaki ruhlar yaşamakta olduğumu anladıkları
için
Bana hayretle bakıyorlardı.
Fornese ile sohbetimize devam ediyorduk:
“Belki
öbürüne rastlamasa, daha hızlı çıkacaktı merdivenleri”
Dedim.
Stazio Virgil
le konuşmak için yavaşlamıştı.
Fornese’ye iki soru sordum:
“Ama biliyorsan söyle Picarda nerede?
Ve söyle bana
Bu bana dikkatle bakanlar arasında tanıdığımız kimse var mı?”
“Kızkardeşim güzelliği mi, yoksa iyiliği mi
daha büyüktür bilmiyorum;
Olımpus’ un zirvesindedir;
zaferi kazanmıştır,
Tacını takmıştır.
Ruhların ismini söylemek yasak değildir burada;
Açlıktan yüzlerimiz eridi gitti zaten.
Bu gördüğün değerli kardeşimiz
Bonagiunta da Lucca;
Arkasında herkesten daha zayıf olan
Fransa‘ nın Tour kentindendir.
Papaydı bir zamanlar.
Bolsena gölünden avlanan su
yılanları ve
Vernaccia şaraplarının hesabını
veriyor şimdi”
Tek tek tanıdığımız ruhların hepsini saydı.
Ruhlar, isimlerinin söylenmesinden memnundu;
hiç biri surat asmadı.
Ama dişleri takırdıyordu,
açlıktan boş
havayı çiğner gibiydiler.
“Boniface
klisenin başıydı
bunları
o güdüyordu;
ruhlarının değil de midelerinin
lideriydi.”
Faenza’ nın ‘Podesta’ sı Messer Marchese de aralarındaydı;
“Çok içerdi
ama susuzluğu geçmezdi”
Aralarında Lucca’lı olduğunu sandığım bir ruh vardı;
sanırım en çok o benimle konuşmak istiyordu”
“Gentucca” dedi sanki mırıldanarak.
Zorlukla konuşuyordu.
“Ey, ruh” dedim;
„Eğer benimle konuşmak istersen
Duyabileceğim şekilde konuş da
ikimiz de birbirimizi anlayalım.”
“Benim
şehrimle alay ederler ama
Orada henüz evlenip duvak takmamış bir genç kız vardır
Sanırım ondan hoşlanacaksın
Bu söylediğimi unutma
Şimdi ne dediğimi anlamasan da
ilerde doğru çıktığını göreceksin!
Bu şiirde yeni bir akım başlatan
adam mıdır?
‘Kadınların aşka aklı erer’
diyerek?”
“Evet”
dedim “O, benim”
Benim kalbim aşkla nefes aldığında,
ne dediğine dikkat ederim
Aşk bana ne yazdırırsa, onu yazarım;
Ona göre hareket ederim”
"Anladım birader; Noter Guitonne
ve ben
Bu Tatlı
Yeni Stil'i anlamadık zamanında.
Sen gönlünden geldiği gibi yazdın
Aşk sana ne
dikte ettirdiyse onu söyledin
Bizim kalemimizi oyle oynatamadık
Bazıları farkı görmez
iki stil
arasında tek fark budur oysa”
dedi ve bu konuşmadan memnun kalmışcasına sustu.
Nil bölgesinde kışlamış olan leylekler,
Dönüş yolunda bazan yavaşlar;
bir tek çizgi
halinde uçuş formu alır;
sonra
hızlanırlar.
Buradaki
ruhlar da, biraz yavaşladıktan sonra,
hemen toparlanıp yüzlerini gidecekleri yöne döndürdüler.
Adımları hızlandı artık günahları hafiflemişti
Hem hafiflikleri hem de ‘menzile’ varma arzuları adımlarını çabuklaştırdı.
Yorulup da, koşusunu yavaşlatan,
arkadaşlarına kendisini geçmesi için yol veren,
o sırada soluklanan yüreğini dinlendiren biri gibi
Forese' de arkadan gelen ruhların kendisini
geçmesine müsade etti.
Onlar arayı açınca bana;
"Seni bir daha ne zaman göreceğim?“ diye sordu
"Daha ne kadar yaşayacağımı bilmiyorum" dedim;
Ama ne zaman gelirsem geleyim,
Gönlüm buraya çabuk varmak ister.
Çünkü doğduğum kent gittikçe bozuluyor
nifak çıkıyor kendini mahvediyor
Harabeye dönüyor"
"Üzülme kötüler layığını bulur,
Hep hiç arınamayacakları yerde
kalacak onlarin.
Şeytanın koynunda olacaklar.
Şimdi açıkca anlatamıyorum ama ilerde
ne demek istediğimi anlayacaksın!
Benim ilerlemem lazım;
Zaman burada önemli.
Senin hızınla gidersem vakit
kaybederim.
Sen geriden gel" dedi.
Savaşa en önde
gitme onuru için,
Arkadaşlarını
geriden bırakan,
Birden fırlayan
süvari gibi uçtu gitti.
Uzun
adımlarla arayı açtı.
Ben geride
iki bilgeyle;
(Dünyanın iki
Mareşalıyla) kaldım.
Gözlerim
artık onu göremiyordu; çok uzaklaşmıştı.
Kafam da
onun söylediklerini anlamakta zorlanıyordu.
Köşeyi
dönünce, üzeri meyve dolu yeşil,
Bereketli
bir ağaç çıktı karşımıza.
Ağacın
dibinde ellerini açmış,
yukarı dallara doğru kaldırmış
çocuk gibi ağlayan ruhlar vardı.
Sanki
çocukların istediklerini vermeyip,
onu ulaşamayacakları yükseklikte tutan biri
gibiydi ağaç.
Meyvalar
yukarıda kalmıştı.
Ne kadar
yalvarsalar da cevap gelmiyordu.
Ulaşamıyorlardı…
Saklı değildi
Görebiliyorlardı istediklerini
ama
kendilerine verilmiyordu.
Ümidi kesip yollarına devam ettiler.
Biz ağaca yaklaştık,
Kimsenin gözünün yaşına bakmayan ağaca....
“Yolunuza devam
edin yaklaşmayın,
Adem ile Havva' nın meyvesini yediği ağaç yukarıdadır;
Bu ağaç onun kökünden büyümüştür."
dedi bir ses dalların arasından.
Kimin sesi
olduğunu anlayamadık.
Virgil, Stazio
ve ben;
Biz üçümüz
tırmanmaya devam ettik.
"Centaur’ ları hatırladınız mı?
Hani içip sarhoş olup düğünde olay çıkarmışlardı?
Zavallılar
Teseus cezalarını verdi.
Gideon Allah a şükrediyor
Medyan tepelerınden su kenarına inen
Yahudiler’den suyu hemen içenleri
Gideon savaşçı olarak almadı yanına"
Yol daraldı
kenardan yürüyorduk oburların cezalarını
Görerek ilerliyorduk
Hepimiz bu
bin basamağı tırmanırken,
sessizce içimizden dua ediyorduk.
Her birimiz kendi düşüncelerimize dalmıştık.
Dünyevi meselelerden çok uzaktık.
"Siz üçünüz ne düşünüyorsunuz?"
Ben yerimden sıçradım.
Bir kırmızılık vardı sesin geldiği yerde.
Dünyadaki hiç bir alevle mukayese edilemeyecek
cinsten;
Görülmemiş bir
parıltı.
“Yukarı tırmanmak istiyorsanız buradan döneceksiniz
Çünkü selamete ulaşmak isteyenin yolu burasıdır” dedi
Parlaklığından
bir şey göremez oldum
Rehberlerime
döndüm, onun ayak izini takip ettim.
Mayıs’ ta sabah
esintisi gibi bir esinti geldi;
tatlı kokulu kanatlarının ucu alnıma değdi
“Allahın nuruyla aydınlanmış
olanlar
Tat duygusuyla yoldan çıkmayanlar
Her türlü açlığı dengeli olanlar
Ölçü bilenler
Kutsanmıştır” dedi…
Açıklamalar
Bu
kanto bir önceki kaldığımız yerden
Danteyle Fornese nin sohbetiyle devam
ediyor.
Fornese
Dante nin eşi Gemma Donati nin akrabası. O da şair ve gençliklerinde Dantey le
ikisi şiir yoluyla birbirleriyle çok atışmışlar Fakat burada Araf ta dostlukla
konuşuyorlar.
Dante ona
kızkardeşi Piccarda yı soruyor Fornese de sevinerek kardeşinin Cennet te
olduğunu haber veriyor
Bu aileden
üç kişi İlahi Komedya da yer almış
Fornese Araf ‘ta, rahibe olan ve fakat Corso
tarafından birisiyle evlenmeye zorlanan Piccarda Cennet’ te; onu bu evliliğe zorlayan diğer ağabeyi Corso
Cehennem de anlatılmış. Floransanın politik meseleleriyle ilgili olarak.
Olımpus un
zirvesi demekle Cennet’ i kastetmiş.
Bolsena nın
yılan balıkları ve Vernaccıa şarapları
Gentucca: Dante'nin sürgün yıllarında Lucca da tanıyıp uzaktan sevdiği bir genç kız.
Bu ruh konuşurken gelecekten bunu haber veriyor.
Papanın bu
yılan balıklarını şarbın içine batırp kızartıp yemesi o kadar fazla olmuş ki
sonunda kalpten ölmüş bu sofralarda.
Centaurlar
Yunan
Mitolojisindeki yarı insan harı at şeklindeki yaratıklar Davet edildikleri
düğünde sarhoş olup gelini kaçırmaya kaldıkyorlar ve kargaşa çıkıyor
Gidion
Bu örnek
Tevrat’ tan; Bakara suresındeki yukarıda yazdığımız ayete benziyor ama ayrı bir
kişi ve ayrı bir dönem anlatılıyor.
Gideoan
yahudi ordusuyla giderken kendisinden adamlarını ırmağa götürmesi ve suyu nasıl
içtiklerine bakması isteniyor Bazısı suyu görünce kendilerini hemen suya atıp yüzlerini
suya gömüp içmeye başlıyor Bazısı tedbiri elden bırakmıyor suyu avucuna alıp
etrafı gözlemeye devam ederek içiyor
Bu tedbirli
300 kişi seçiliyor bu kişilerle zafer kazanılıyor.
Book of
Judges Hakimler Kitabı olarak
adlandırılıyor Eski Ahitteki bu bölüm
Tatlı Yeni
Stil
Dante nin
Vita Nova -Yeni Hayat eserinde Beatrice’ e yazdığı şiirlerle başlattığı yeni
edebi tarz.
Sweet New
Style- Dolce Stil Novo
Resim:
Gideon thanks God for the Miracle of the Dew", painting by Maarten van Heemskerck (Musée des Beaux-Arts de Strasbourg)