27 Ağustos 2019 Salı

Metamorfoz




Kanto 25
Vanni konuşmasına son verdiğinde
Rezil bir hareketle iki yumruğunu yukarı kaldırıp
Tanrı'ya lanet okudu.
Aynı anda "artık bu hakaretlere devam edemezsin" dercesine, yılanlar üzerine atladılar.
O anda bu yılanlar benim dostum oldular.
Birisi ellerini arkaya bağlayıp, onu sıkıca kıstırdı.
Öyle sıktı ki; serçe parmağını bile oynatamaz hale geldi hırsız.

"Pistoia! Pistoia! Neden ateşte yanıp kül olmadın?
Neden ömrünü bitirmedin de, bu dünyaya kötü tohumunu saçmaya devam ediyorsun?
Bütün Cehennemde, Tanrı'ya karşı haddi aşan,
bunun kadar kibir gösteren bir başkasına rastlamadım.
Theban duvarlarından düşen bile bu kadar kötü değildi"

Vanni, başka söz söylemeden yılanlardan kurtulup kaçtı.
Hemen Centaur yetişti.
"Nerede o  kafir?"dedi
"Nerede?"
Yılanlar ejderhalar saldırmaya hazır bekliyorlardı.
Ejderhanın ağzından alev çıkıyordu.
Kanatlarını açmıştı.

O sırada Virgil, Centaur'u anlattı:
Bu Vulcan'ın oğlu Cacus,
Aventin dağının gölgesinde, Roma ovasını kan gölü yaptı.
Kendi akrabalarının yanında değildir şimdi.
Hercul’ün de sürüsünü çalmıştır,
Ne zamanki Herkül bunun inine girdi,
Yüz sopa çekti, o zaman hırsızlığı bıraktı.

O arada Cenatur yanımızdan geçti gitti.
O gidince arkasındaki üç suçluyu farkettik.
Daha evvel orada duruyorlarmış, seslerini duymamışız.
Birisi: "Siz kimsiniz?" deyince varlıklarını farkettik.
Konuşmamızı yarıda kesip, adama baktık;
Tanımıyordum.
Birisi öbürüne, “ Cianfa nerede?” diye sordu.
“Niye geride kaldı?”
Ben parmağımı dudağıma götürerek, rehberime susmasını işaret ettim.
Okuyucu, şimdi anlatacağıma inanmazsın,
Ben bile Cehennem'de öyle bir şey olacağına inanmazdım.
O anda kertenkele sıçradı, adamın apış arasına yapıştı.
Sonra kollarını tırmaladı ve iki yanağını da ısırdı.
Kuyruğuyla etrafını sardı.
Gözlerimle gördüm!
Sanki sarmaşık gibi sardı günahkarı.
Kızgın mum gibi birbirlerinde eridiler.
Ne günahkarın ne de canavarın, daha evvelki hallerinden eser kalmamıştı.
Kağıt yakıldığında ucu önce kahverengiye sonra siyaha döner,
beyaz renk kaybolur gider, onun gibi.


Diğerleri bağırdılar:
“Agnello, nasıl da değiştin! Ne ikisin ne bir!”
İki yüz flulaştı, birbirine kaynaştı.
İki benzerlik göründü, sonra kayboldu
Hangi yüz nerede başlıyor; nerede bitiyor, belli olmadı.
Adamın iki kolu, canavarın iki koluyla birleşti;
Dört koldan, iki kol meydana geldi.
Bacaklarından, karnından, kalçalarından başka uzuvlar türedi.
Hem birbirlerinden birşeyler vardı,
Hem de herikisine de benzemeyen özellikler,
Böyle, değişmiş şekilde yanımızdan ayrıldılar.


Güneşli bir günde, kertenkelenin bir gölgeden diğerine sıçraması gibi
Başka canavarlar, diğer iki günahkarın karınlarına hücum ettiler.
Karabiber gibi simsiyahtılar.
Biri tam göbeğinden ısırıldı,
Akrep ısırdıktan sonra yere düşüp, iki günahkarın önünden geçti;
Mağdur baktı akrepe, ama konuşmadı.
Orada- direk gibi- dikildi.
Uykusu gelmiş gibi,- ya da ateşlenmiş de yorgun düşmüş gibi- esnedi.
Sürüngen ona baktı, o sürüngene;
Birisinin yarasından, diğerinin ağzından duman çıktı .
O iki kara pis duman birleşti.


Şimdi Lucan, Sabellus ve Nassidius hikayesini bıraksın da,
Benim neler görüğümü dinlesin.
Ovid, Cadmus ve Arethusa hikayesini anlatmasın.
O mısraları kıskanmıyorum,
Birini çeşme, birini yılan yapmıştı.
İki varlığı benim yaptığım gibi
Yüz yüze uzuv uzvuna değiştirmemişti.


Birbirlerine anlarcasına baktıktan sonra, sürüngen kuyruğunu çatallaştırdı
Yaralı ayaklarını birbirine yanaştırdı,
Günahkarın bacakları birbirine yapıştı,
Sanki hiç iki bacağı olmamıştı öyle birleşti.

Sürüngenin kuyruğu ikiye ayrıldı,
Kaba derisi yumuşaklaştı,
Omuzları kabardı
Ön ayakları uzadı, kollar oluştu.
İki bacağının arasında -erkeklerin sakladığı- organ oluştu.
Günahkarın bir organı ikiye dönüştü.
Bu arada üzerlerinden duman yükseliyordu.
Birinin rengi açıldı, birinin koyulaştı
Adamın saçı sıyrıldı,
Sürüngenin kafasında uzadı.
Günahkar yere düştü karın üstü,
sürüngen doğruldu.
Bu arada gözlerini birbirlerinden hiç ayırmadılar.
Birbirlerine bakarken, hem yüzleri, hem duruş şekilleri değişmişti.
Ayakta duranın yüzü düzgünleşti,
Burun, kulaklar, en son da dudaklar oluştu.
Yere düşenin suratı uzadı, hayvan burnu halini aldı;
Kulakları içeri kaçtı,
Dudakları arasından, çatallı yılan dili çıktı.
Öbürünün çatallı dili küçülüp, ağzının içine girdi.
Duman işini bitirmişti...

Canavara dönüşen ruh, yılan gibi tıslayarak kayaların arasına doğru giderken,
Diğeri onun peşi sıra konuşarak ve yere tükürerek yürüdü.
Sonra yeni omuzları üzerinde kafasını çevirdi ve
“Şimdi Buoso’ nun sırası, o da bu yolda sürünerek gidecek” dedi.


Beni bağışlayın, eğer size anlattıklarım çok acaip geldiyse,
Ama bu yedinci çukurda sürekli değişim vardı.
Hala kafamı karıştırıyor, kurnazca kaçmadılar.
İlk gördüğüm Puccio Scianto idi yalnız başına.
O hala eski formunu korumakta.
Diğeri Francesco dei Cavalcanti idi.
Gaville’de öldürülen ve akrabaları tarafından öcü alınan...




Kanto 25
Inferno
Açıklamalar
Dante hakkında kötü kehanette bulunan Vanni, bu kantoda sinir içerisinde ellerini yukarı kaldırıp küfür ediyor Tanrı ya karşı. Bunu gören yılanlar ona saldırıyor ve yarı insan yarı hayvan şeklinde olan Cacus ismindeki Centaur da Vanni’yi yakalamak için geliyor.
Bu bölümün konusu da hırsızlık. Virgil, Yunan mitolojisinden bir karakter olan Cacus’un da hırsız olduğunu Herkül’ün sürüsünü çaldığını bunun üzerine Herkül tarafından dövülerek öldürüldüğünü anlatıyor.
Hırsızlar başkalarından mal para ve başka şeyler çaldıkları için burada kendi bedenlerini kaybediyorlar. Üstlerinde başlarında da bir şey yok çıplaklar. Kendilerine sürekli olarak sinsiliği temsil eden yılan akrep böcek ve sürüngenler saldırıyor.
Burada Ovid’ in metomorfoz eserinden esinlenerek Dante, günahkarları değişim ve dönüşüme uğratıyor. Sürüngen saldırınca, aralarında bir etkileşim oluyor hırsızlr sürüngene sürüngen de insan şekline dönüşüyor. Ve bu değişim durmaksızın sürüyor.
Sürengen olunca günahkarlarda yerde sürünüyorlar.
Bu günahkarlar gene Floransadan Toscana bölgesinden olan insanlar ama kim oldukları neye dönüştükleri önemli değil. Önemli olan bu değişim hadisesinin kendisi.
Kanto nun sonunda Dante,  iki önemli Latin şair, Lucan ve Ovid’i metamorfoz konusunda geçtiğini, onlardan daha iyi yazdığını söylüyor. Amacı bu şairlerin eserlerinden yararlanarak, Italyanca olarak daha iyi bir şiir yazabilmek. Kendini bu amacı gerçekleştirmiş sayıyor.
Lucan Romalı general ve devlet adamı Cato’nun ordusundaki iki askerin Libya seferinde çölde yılanlar tarafından sokulup nasıl acı içerisinde öldüğünü anlatmış; Ovid ‘de Cadmus’un yılana çevrilmesini, Arethusa’nın da çeşmeye çevrilmesini yazmış.
Kullanılan dil ağır ve şiddet içeriyor, yılanların saldırısında cinsel ögeler var. Sinsice bir hırsızlık olayının yanında savaşlardaki yağmalar, cinsel saldırılar, taciz ve tecavüz olayları da düşünülürse, cezaların ağırlığı daha iyi anlaşılır.
 Inferno 25
Çeviri ve Yorumlar
Elif Mat

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder