22 Kasım 2023 Çarşamba

İki Adam, İki Kadın

 


Adamlardan biri Agamemnon Yunanlıların kralı, diğeri Aşil en iyi savaşçıları. Kadınlar Cyriseis ve Briseis.

Agamemnon’un kardeşi Meneleos’un eşi Helen’in kaçırılmasından sonra, Yunanlılar toplanıp Truva kıyılarına gelmişler. Savaş başlayalı tam dokuz sene olmuş, halen bir sonuç elde edilememiş. Ancak çevre illere saldırılar düzenleyerek, epeyce ganimet elde etmişler.

Bu ganimetler içinde maalesef kadınlar da var. Savaştıkları yerlerden kaçırdıkları kadınları komutanlar arasında paylaştırmışlar. Agamemnon’un payına Chryseis, Aşil’in payına Briseis düşmüş.

Chryseis’in babası Apollo tapınağının rahibiymiş. Adamcağız elinde hediyeler Yunanlıların gemilerinin yanına gelmiş, kızını istemiş. “Aman ne olur kızımı bana geri verin, size hediyeler getirdim” demiş. Hediyeler de öyle az değil, altın gümüş özel yapım tapınaktan Apollo’ya ait çelenk, görkemli hediyeler.

Askerler, “Rahip efendiye saygı gösterilsin, bu değerli hediyeler kabul edilsin, kızı geri verilsin” demişler.

Agamemnon “Çek git bir daha gözüm görmesin seni, benim gemilerimin etrafında dolaştığını görmeyeyim. Elimden bir kaza çıkmadan kaybol şimdi. Kızı vermem. Ben yaşlandığımda da bu kız yanımda, yatağımda olacak, benimle beraber yaşlanacak” diyerek rahibi kovmuş.

Bizde de bir rahip meselesi vardı geçmiş yıllarda. Rahibi geri verme meselesi. Neyse…

Dönelim hikayemize. Rahip çaresiz geri dönmüş, biraz uzaklaşınca, ellerini açmış Apollo’ya dua etmiş. Ey Apollo, benim haykırışlarımı duy. Senin tapınağından kızımı kaçırdılar. Benim gözyaşlarım senin okların olsun. Bu Yunan ordusu üzerine hastalık yağdır.”

Apollo hem güneşi temsil eder, ışık saçar, şairlere ilham verir, hem de kızarsa salgın hastalık yayar yeryüzüne.

Olimpos dağından bu yakarışı duyan Apollo öfkeye kapılmış, gümüş yayını kaptığı gibi yeryüzüne inip, Yunan ordusu (o zaman Argive deniyor, Argos’tan gelenler anlamında) üzerine oklarını atmış. Önce hayvanlar sonra askerler birden hastalanıp kıvranmaya başlamışlar.

Aradan dokuz gün geçmiş bir iyileşme belirtisi yok. ( Bu dokuz rakamı önemli) Aşil demiş ki, “bir kâhin bulalım, soralım, neymiş başımıza gelen bu felaket.”

Kalkas çağırılmış, kâhin demiş ki, “Evet ben biliyorum ne olduğunu ama söyleyemem. Mühim bir adamı kızdırmaktan korkarım. Aşil anlamış, onu koruyacağına garanti vermiş. “Uzatma, söyle artık” demiş.

Kâhin, “ Bu felaket başımıza rahibin kızını kaçırdığımız için geldi. Rahibin getirdiği hediyeler reddedildi, yaşlı adama hakaret edildi. Apollo kızdı bizlere hastalık gönderdi. Bu işten kurtulmanın yolu, önce kız memleketine geri gönderilecek, babasından hiçbir hediye, fidye alınmayacak, üstüne Apollo tapınağında kurban edilmek üzere en iyi en kuvvetli yüz boğa seçilip yollanacak, af dilenecek.”

Agamemnon’un yüzü kararmış “Felaket tellalı hiçbir zaman doğru bir şey söylemezsin. Ben bu kızı geri vermek istemiyorum. Endamı, aklı, bilgisi, yetiştirilme tarzı, el işlerindeki hüneriyle hiç kimseden geri kalmaz. Ben onu herkesten fazla seviyorum ama ordunun selameti için geri göndermeyi kabul edeceğim. Ancak benim onurum söz konusu. Diğer herkese ödül verildi, benim hakkıma düşen bu ödülü ben geri verirsem olmaz. O zaman bana başka bir armağan verilsin” demiş.

Aşil demiş ki “Yapacak bir şey yok, ganimet dağıtıldı. Hazırda sana verilecek bir hediye yok. Sen çaresiz bu kızı geri vereceksin. İlerde Truva şehrini ele geçirirsek gene ganimet alırsın”

Bu sefer Agamemnon Aşil’e kızıp, “o zaman Briseus’ u ben alacağım” deyince kavga çıkmış.

Aşil demiş ki “Bir defa bu Truvalılarla benim bir alıp veremediğim yok. Bunlar bana kötü bir şey yapmadılar. Bize saldırmadılar. Buraya senin kardeşin Meneleos’un eşi Helen’in kaçırılması dolayısıyla geldik. Sen böyle yaparsan ben savaştan çekiliyorum. Adamlarımı toplayıp, gemime binip evime döneceğim.

Savaşlarda ben öndeyim, darbeyi ben alıyorum, ben koşuyorum herşey sen Aslan payını alıyorsun. Bir de yetmemiş gibi bana verilmiş hediyeye göz diktin. Briaus’u vermem. Burada da daha fazla kalıp senin kabını doldurmanı seyredemem. Bensiz savaş bundan sonra!”

Agamemnon da öfkelenmiş, “Gidersen git, ben sana muhtaç değilim, rahibin kızını göndereceğim sonra da gelip Briseus’u alacağım. Benim kim olduğumu göreceksin!”

Öfkesi dayanılmaz bir hal alan Aşil, elini kılıcına atmış…

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder