Paris Truva kralı Priam’ ın oğullarından biridir. Vaktiyle Truva
çok zengin bir krallıkmış Doğu -Batı arasında önemli bir ticaret ve kültürel
merkez. Aynı zamanda Çanakkale Boğazının hemen güneyinde yer alması nedeniyle
antik çağlarda gemilerin boğaza giriş yapmadan önce veya çıkışta uğradıkları
alışveriş yaptıkları bir liman kenti. Emlakçıların tabiriyle location, location,
location! Bir gayrimenkul için en önemli üç şey: konum, konum, konum.
Bugünkü arkeolojik bilgilere göre Truva’da 9 kat medeniyet
var. Şehir zaman zaman saldırılara uğramış, depremler olmuş ve tekrar tekrar inşa
edilmiş. Bugün eski konumunu kaybetmiş deniz kıyısından daha içeride kalıyor.
Efsanelere göre denizler tanrısı Poseidon’ un yardımıyla
inşa edilmiş ancak Truvalılar Poseidon’a yeteri kadar saygı göstermediği ona
kurban vermediği için Poseidon şehirden korumasını kaldırmış.
Antik çağlarda şehrin duvarları o kadar sağlam ve güçlüymüş
ki bu duvarlar tanrılar tarafından yapıldı ancak tanrılar tarafından aşılabilir
deniyormuş.
Şehrin kaderi Yunan efsanelerine göre bir güzellik
yarışmasıyla değişmiş. Yunan mitolojisinde çeşitli olaylar anlatılır ama her
olayın daha evveli ortaya çıkar. Bu hikâyeye de İda dağında bir düğün yapılır.
Düğüne bütün tanrılar davetlidir, tek eksik Eris adı verilen anlaşmazlık
tanrıçasıdır. Düğünde bir tatsızlık çıkmasın diye çağrılmamıştır. Ancak o yine
de haber alarak gelir. Bir altın elmayı
üzerine en güzele diye yazarak düğünün ortasına atar.
Tanrıçalar bu elmaya sahip olmak isterler aralarında
anlaşamayınca Zeus a sorarlar. Zeus bu tanrıçalar arasındaki çatışmaya dahil
olmak istemez. Güzellik yarışmasında hakemlik görevini Priam’ın oğlu Paris’e
verir.
Haberci tanrı Hermes, hanımları Paris’in bulunduğu yere
götürür ve kendisine bir görev verildiğini söyler. Paris bu görevi memnuniyetle
kabul eder ancak üç güzel kraliçe arasında bir seçim yapamaz.
Zeus’un eşi Hera," Ben Tanrılar arasında kraliçeyim, en güzel
benim bu elma benim hakkım der ve kendisini seçmesi için Paris’e sana Doğu’yu
ve Batı’yı vereceğim" der. (Yani Türkiye ve Yunanistan)
Athena atılır. “Ben Zeus’un kızıyım, bilgelik ve savaş
tanrıçasıyım, sen bir çobansın dünya işlerini bilmezsin, eğer sana Doğu ve Batı
verilse bile topraklarını savunamazsın. Beni seçersen sana savaş sanatını
öğretirim, girdiğin bütün mücadelelerden galip çıkarsın”, der
Afrodit ise, “Ben sana bunları veremem ama Aşk ve Güzellik
Tanrıçası benim elbette ki bu elma benim hakkım, hem beni seçersen sana
dünyanın en güzel kadınını veririm der.
Bunun üzerine Paris elmayı Afrodit’e verir.
Paris annesinin karnındayken annesi bir rüya görür rüyada
bir ateş topu doğurmaktadır. Bu rüyadan korkar, endişelenir, kahinleri çağırıp
manasını sorar. Kahinler ona der ki "bu çocuk ileride size dert olacak, bunun
yüzünden Truva şehri yanıp yıkılacak, aman bu çocuğu sarayda ve bu şehirde tutmayın
doğunca atın, ölüme terk edin".
Paris’in anne ve babası bu duruma üzülürler ama yapacak bir
şey olmadığına inanarak yeni doğan bebeklerini bir çobana vererek, öldürülüp,
dağ başına atılmasını isterler. Pagan dönemlerinde maalesef böyle ölüme terk
edilen bebekler çok olduğu için sanırım böyle çok efsaneler uydurulmuş.
Çoban ve hanımı bebeği öldürmeye kıyamazlar kendileri büyütürler.
Bebek, şehirli olarak büyümez prens olduğunu bilmez, kendisi de bir çoban
olarak yetişir.
Zeus ve Hera arasındaki mücadelede Zeus şehirliliği kültürü,
Hera tabiatı simgeler. İnsan çeşitli binalar yapar şehirler kurar okur yazar
bilimde teknolojide ilerler ama tabiat ana bazen gelir, yıkar geçer.
Kadın tabiatı simgeler, Hera aynı zamanda evi aileyi aile
düzeninin de tanrıçasıdır. Kadın evdir. Hem ailenin evi hem de insanın anne
karnında büyümesi nedeniyle insanın evi koruyucusudur.
Zeus’un İlyada destanında Tanrılar ve Tanrıçalar insanların
işlerine tabiat olaylarına sürekli müdahale ederler ancak onlara göre bunlar
eğlencelik işlerdir. Gerçek anlamda insanların üzüntüleri, sevinçleri onlar için
çok önemli değildir.
Paris’in bu güzellik yarışmasındaki hakemliği The Judgement
of Paris ismiyle çeşitli resimlere konu olmuştur.
Bazen merak edilir acaba bu Paris'in Fransa'nın başkenti ile bir ilgisi var mı denir. Hayır yok. Başkent Paris adını Seine nehri kıyısında yaşamış olan Pari kabilesinden almıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder