29 Ağustos 2016 Pazartesi

Kanto 8 Cehennemin Başşehri Dis

Kanto 8

Cehennemin Başşehri Dis


Kanto 8

Şairler kuleye doğru yaklaşırlar; kulenin tepesinden aşağıya alevler düşmektedir. Nefret ırmağı Styz in öbür tarafından hemen başka alevle karşılık verilmektedir. Gemici Phlegyas (mitolojide bir kral Apollo kızını baştan çıkarınca Apollo nun Tapınağını ateşe vermiş) hemen bu sinyalden sonra gelir. Önce onları cezaya mahkum edilmiş ruhlar zanneder  sevinir ve Cehennemin dibine götürmek ister. Ama onların Dante ve Virgil olduğunu anlayınca kızarak bağırır. Şairler bu atışmadan sonra gemiye binmeye muaffak olurlar

Karşıya geçerlerken bataklığın içinden bir ruh başını kaldırır ve Dante ye sövmeye başlar, bu onun Floransa dan düşmanı Flippo Argenti’dir. Dante de ona sövüp sayar daha beter ol der.   Filippo Argenti Dante’nin Floransa dan kovulmasına neden olanlardan ve onun ailesi de aynı çekilde düşmanlık yapıp bir daha Floransa’ya dönmesine engel olmusar. Bu nedenle ilk defa burada Dante, Cehennemdeki ruhlara acımıyor “beter ol” diyor Virgil de bu durumu memnuniyetle karşılar ve “istediğin olacak” der. Dante nin bedduası tutar; bir de bakarlar ki başka ruhlar Filippi'nin üstüne çullanır ve onu parçalara ayırırlar. (Tabii burada Dante kendisi de digerleri gibi öfkeyle davranmış oluyor.)

Kıyıya yanaştıklarında karşılarında Dis şehri vardır. Cehennemin alevleri parlamaktadır.Phleglas onları orada indirir. Birdenbire karşılarına Zebaniler çıkar ve Dante’ye niye buraya geldiğini sorarlar. Dante’ye “sen giremezsin” derler, “girerse Virgil girer ama o da sonra kendi bölümüne dönemez, bir girer bir daha çıkamaz” derler.
Virgil tek başına kapıya gider “bakalım açılacak mı” diye dener. Açılmaz. Ama Dante’yi teselli eder. “Büyük bir zat gelecek, kapıyı açacak” der…
-Burada bazı sorunlar sadece akılla bilimle (Virgil' in temsil ettiği akıl bilim ve felsefe yoluyla) çözümlenemiyor bazan duayla, niyazla yukarıdan müdahale gerekiyor denmek isteniyor.
- Dis Cehennemin başşehri şiddet suçları ve klisenin öğretilerine karşı gelenler burada cezalandırılıyorlar. Onun için görünüm olarak doğu şehirlerine benzetmiş yani Katoliklerden farklı olan Ortodoksların ve Müslümanların yaşadığı kubbeli klise ve camilerin bulunduğu yerler

Dante Ilahi Komedya
Inferno
Kanto 8
Yorumlar
Elif Mat Erkmen


 Nerede savaş varsa Cehennemin başşehri orası aslında
Dresden ikinci dünya savaşında melek mahvolmuş şehre bakıyor ve iyiliğin galip geleceğini hatırlatıyor




26 Ağustos 2016 Cuma

Kanto 7 ÖFKE


Kanto 7


ÖFKE

Kanto 7 ye kaldığımız yerden öfke bölümüyle devam ediyoruz;

Dante’yle üstadı Virgil, Cehennemin dördüncü halkasında paraya kendisini tutsak edenlerin; cimrilerle müsriflerin yanından geçtikten ve onların hallerini gördükten sonra, Virgil “daha fazla vakit kaybetmeyelim” der ve yollarına devam ederler.

Kendilerini  Nefret ırmağının yani mitolojideki Styz ırmağının kıyısında bulurlar .Irmağın suyu koyu bulanik renkli bir çamurdur. Buradaki insanlarin kimisi çamura batmış vaziyette birbirleriye kafa göz yararak kavga etmektedir, yumruklar tekmeler kafa atmalar, birbirini ısırmalar korkunç bir nefret ve savaş…
Delacroix Nefret irmagini gecerken

Geldikleri yer (wratful) yani öfkelilerin hiddeti kontrol edemeyenlerin hayatı hem kendilerine hem de başkalarına zehir edenlerin yeridir.

Malum bizde “Öfke baldan tatlıdır” derler; öfkeliyken susmak kolay değil ama herhalde susabilene büyük sevap vardır; yani ne mutlu kin tutmadan nefret etmeden kötülük yapmadan olayı tatlıya bağlayabilene ya da barışı koruyabilene…

 “Öfkeyle kalkan zararla oturur derler” o da doğru, yalnız burada sadece zararla otursalar, hallerine şükredecekler; çok enteresan bir şekilde suça uygun ceza verilmiş; burada da öfke fırtınası bir türlü durmuyor; huzur bulamıyorlar. Esip gürleyenlerin, bas bas bağıranların, tehdit savuranların hepsini bir yere toplamışlar bunlar, birbirinin boğazını sıkmakla meşguller.

Öfkelerinin esiri olanlar üç gruba bölünmüş; biri saldırgan olanlar,bunlar yukarıda söylediğim gibi kafa göz yarıyor.

 Diğeri  (sullen) sessiz bunalımda- yani öfkeyi içinde tutup da için için kaynayanlar, bunlar ırmağın içinde  tam yüzeyin altında boğuluyor.Öyle ki suya gömülmüşler ve bulanık ırmağının suyu da fokurdamakta.Çünkü bunlar hayattan zevk almamış, haline şükretmemiş, hep negatif enerjileriyle bunalımda yaşamışlar, burada da aynı şekilde karanlık suya gömülmüş gün ışığına hasret bir varlık sürüyorlar Daha kötüsü, nasıl hayattayken diyeceklerini, içte tuttularsa kendilerin zehirledilerse burada da konuşamıyorlar, çünkü suya gömülmüşler ve içinde bulundukları su kötü bir su...

Birşeyler söylemek istiyorlar ama anlaşılmıyor, Virgil açıklıyor; “demek istedikleri hayatlarını mutlu geçirecekleri yerde zehir etmişler, güneşli günler varken kendilerini karanlık bunaltıcı günlere mahkum etmisler, bundan dolayı pişmanlıklarını dile getiriyorlar.”

Üçüncüsü de kindar olanlar.

 Yolcular bu bölümü de görüp ibret aldıktan sonra yollarına devam ederler ve karşılarına bir kule çıkar…



Bu yolculukta Dante ilk başta şair olarak insanın duygusal yönünü temsil ediyor ve gördüklerine üzülüyor ama yolculuk ilerledikçe felsefeyi temsil eden Virgil’in açıklamalarıyla suç (günah) ve ceza arasındaki dengeyi, adalet kavramını (devrine göre) daha iyi idrak edip üzülmek yerine olayı daha iyi muhakeme etmeyi öğreniyor… Ve derinliklere indikçe suçlarda cezalarda ağırlaşıyor.

Dante Ilahi Komedya
Inferno
Yorumlar
Elif Mat Erkmen


25 Ağustos 2016 Perşembe

Kanto 7 Çark-ı Felek

Kanto 7

Çark-ı Felek


Cimriler Müsrifler Para Hırsına Kurban Olanlar...

Plutus bağırır;

“Pape, Satan, Aleppe!”

Bu sözün tam manası hakkında düşünürler asırlar boyunca fikit yürütmüşler; aynı zamanda günümüzde de “Gülün Adı” romanıyla tanıdığımız Umberto Eco son kitabına bu ismi vermiştir.

Herkes farklı bir yorum yapıyor hatta bazısı ingilizceye geçerken bu satırı pas geçiyor

Papa Şeytan ve Aleph 

Yani İbranice ve Arapcada ki ilk harf Alif olabilir. Belki harfle yazıyla bu ikisi arasındaki bağı kuruyorum demek istemektedir. Alif doğruluk dürüstlüğü simgelediği için bu konuya da dikkat çekiyor olabilir. (Benim yorumum)

Evet bu bölümün bekçisi mitolojide ki kör zenginlik Tanrısı Plutus’tur Niye kör Bazıları parayı kazanırken sonra hudutsuz harcarken veya cimrilik yaparken kimsenin gözünün yaşına bakmıyor, altta kalanın canı çıksın mantığıyla hareket ediyor belki ondan belki aşkın gözünün kör olduğu gibi paranın da nereye gideceğinin veya "kör talihin" kime ne dağıtacağının belli olmadığından...

Plutus bir canavar gibi görünmektedir ve şairleri bu halkaya almak istemez. Daha önceki bölümlerde gördüğümüz gibi Virgil ona  yukarılardan izinli olduklarını ve buraya girebileceklerini söyler. Burada yukarıyı (Cenneti) tarif ederken “En büyük dört Melekten biri olan Mihael'in kibirlilerden intikam aldığı yer” ifadesini kullanıyor.


Burasi cimrilerin (hoarders) ve müsriflerin(wasters) yeridir.Yani birbiriyle tamamen zıt iki insan tipi, birisi düşünmeden harcamış diğeri ise ne varsa saklamış hiç harcamamış. Ceza olarak ikisi de ayni yere konmuş ve sürekli olarak ağırlık taşımaya mecbur edilmistir. Bir  daire icerisinde dönüp bu ağırlıklarla beraber birbirleriyle çarpışmaktadırlar. İki taraf da birbirine “Niye cimrilik yapiyorsun?” “Niye israf yapiyorsun”diye bağırmaktadırlar. Çarpışınca iki tarafta gerisin geri döner, fakat bir çember icinde olduklarindan öbür tarafta tekrar çarpışırlar.

Dante burada acaba tanıdık biri var mi diye merak eder. Virgil Avarice günahının yani para hırsının en çok din adamlarına musallat olduğunu, papazların Papaların ve Kardinallerin hep burada oldugunu söyler. Ama sen bunları burada tanıyamazsın çünkü çektikleri çilelerden dolayı tanınmaz hale gelmişlerdir der.

 Hem cimriler hemde müsrifler talihin kendilerine sunduğu imkanları doğru kullanamamışlardır aşırıya kaçmışlardır. Şimdi bu yükün altında eziliyorlar. Talih dünyada ki bütün altınları onlara verse gene de bir an için rahat nefes alamazlar diyor.

Bunun üzerine Dante “Talih nedir? Bu Çarkı Feleği çeviren dünyadaki bütün güzel şeyleri avucunda tutan (Dame Fortune) Talih Perisi kimdir?” diye sorar.

Virgil bu soru üzerine "İnsanoğlu anlamaz” der. “Sen de mi yanılıyorsun?” diye sorar Dante’ye. Sonra anlatir:

“Herşeye Kadir olan bütün kainatı yaratmış olan Hikmeti herşeyin üzerinde olan Allah nurunu bütün dünyaya dağıtmatları, bir diyardan ötekine yaymaları için melekler göndermiştir. Bu "talih perisi" de aynı şeyi yapar kısmeti diyardan diyara evden eve bir milletten ötekine dağıtır. Değişmez olan değişimin kendisidir her sene yenilenir,” der.

"Ölümlü hiç bir kimse onun çemberinin onun kuvvetinin dışında değildir. Bir sonraki adımını nereye atacağını kimse bilemez devran döner zaman geçer talih değişir. Aynı kişinin talihi de bir gün iyi bir gün kötü olabilir.

İnsanoğlu bunu anlamaz talihine küfreder, halbuki talih perisi kendi başına hareket edemez; nasıl melekler Allah’ın ışığını dağıtmakla görevliyse, Talih Perisi de öyle görevlidir. Feleğe sövüp sayan insanları duymaz bile, bütün zerafetiyle yoluna devam eder” der ve ekler:


“Ama zaman çabuk geçiyor biz yolumuza devam edelim der zira çok kalmaya müsademiz yok…”

Dante Ilahi Komedya
Yorumlar
Elif Mat

23 Ağustos 2016 Salı

Israfil



İsrâfil (إسرافيل), İslam inançlarına göre dört büyük melekten birisidir. İsrâfil'in görevi kıyamet günü Sûr'a üflemektir.
İsrâfil, el-Kazvinî (1270)
İsrâfil kıyamet gününde Allah'ın emri ile iki defa Sûr'a üfleyecektir. "Sûr'a üflenir ve Allah'ın dilediği kimseler dışında göklerdeki herkes ve yerdeki herkes ölür. Sonra ona bir daha üflenir, bir de bakarsın onlar kalkmış bekliyorlar." 
(39/68) Zumer Suresi

When the trumpet blast is sounded
whoever is in Heavens and Earth will swoon away,
except those God please.
when the blast is sounded the second time, they will stand up
all expectant

Surah 39-The Small Groups

Kanto 6 -Ne olacak bu Floransa'nin hali?


Ne olacak bu Floransa’nın hali?
Kanto 6 ya devam…
Evet oburların arasından yürür geçerler ve biraz daha sakin bir yere gelirler, burada etrafta dolaşan fazla bir kişi yoktur. Ciacco başını kaldırır, Dante’ye “Beni tanıdın mı?” der. Dante önce hatırlıyamaz. Adamın ismi Ciacco (domuz) manasına gelmektedir ve Dante’nin memleketi Floransa’da yaşamıştır.
Floransa

Dante adamın haline üzülür ve onunla konuşmaya baslar. Adam israr eder ve “ ben dünyadan ayrılmadan sen doğmuştun, beni tanıman lazım” der.
Dante’nin Inferno’sundaki ruhlar, geçmişi biliyor, geleceği de söylüyor ama şu anda dünyada ne olup bittiğini bilemiyorlar. Dante ona Floransa’nın gelecegini sorar. “Şimdi çok iç çekisme var sonu ne olacak bu gidişin?” der.
Floransa o tarihte Avrupanın en önemli ticaret merkezlerinden orada üretilen mallar bütün Avrupa da satılıyor, çok önemli güç savaşlarının ortasında, Güneyde Papalık Kuzeyde Kutsal Roma Germen İmparatorluğu…
(Siyaset, ticaret ve din birbirine karışmasın diyoruz ama, tamamen karışmış durumda. Evet, burası önemli hep “laiklik, din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması” diye ezberlemişiz; hep buraya odaklanırken parayı unutuyoruz; bir de işin ticari cephesi var; bir üçgen gibi düşünmek lazım. Türkiyede türbandı, Kadıköy vapuruydu derken Bank Asyalar falan büyük bir ticari güçe ulaşmış bazıları…)
Hem Fransızlar hem İtalyanlar papa kendilerinden olsun istiyor; papa güç sahibi İtalyanlar kendi aralarında birlik olamamış, şehir devletleriyle yönetiliyorlar. Şehirler arasında rekabet var, bu da yetmezmiş gibi Floransa nın bir de kendi iç çatışmaları var Kısaca siyahlar ve beyazlar olarak ayrılmış iki parti, iki güç odağı ve birbiriyle öldüresiye savaşan kodamanlar.

Ciacco “iç savas çıkacak  iki partiden biri yenilecek ve şehirden atılacak” der, Bunu söyledikten sonra Dante ona başka tanınmış Floransa vatandaşlarını nerede bulabileceklerini sorar. Ciacco onları bulmak icin Cehennemin dibine gitmeleri gerektiğini, onların günahlarının kendisininkilerden çok daha beter olduğunu söyler. Bunu söyledikten sonra Ciacco gene uykuya dalar.
Israfil El Kazvini

Virgil Dante’ye daha fazla birsey sorma, Ciacco Sur’a borusu üflenene kadar burada bu çamurun içinde uyuyacak sonra bütün ruhlarla beraber uyanacak der. Peki öbür dünyaya göçmüş ruhların durumlarında her hangi bir düzelme olacak mıdır, yani Cennet’tekiler daha iyi daha mükemmel hale gelecek midir? Cehennemdekiler yanlışlarını düzeltecek midir?
Virgil, “Evet biraz düzelecekler ama sen ilmini düşün” der (burada Felsefeyi daha cok Aristo felsefesini kastediyor çünkü Virgil eserde aklı ve felsefeyi temsil ediyor) “bir varlık daha mükemmel hala geldiğinde, evrimleştiğinde  acıyı da hazzı da daha çok hisseder” der.

Yollarına bu minval üzere konuşarak devam ederken Plutus’e rastlarlar...


 Plutus  (Filozof Pluto değil-)mitolojide ki gözleri görmeyen Zenginlik Tanrısı Plutus…

Not: Eserin yazıldığı tarihte Dante sürgün üçüncü halkada Ciaco nun konuşması kehanet tarzında gerçek hayatta siyahlarla beyazlar arasında kanlı bir savaş oluyor Beyazlar kazanıp bir kaç sene hüküm sürüyor sonra Siyahlar tekrar iktidara gelip Beyazları Dante de dahil olmak üzere Floransa dan sürüyorlar.
Bu acıyla Dante kitabı ilk yazdığı zaman Floransa da doğmuş olan ama karakter olarak Floransalı olmayan Dante Aligheri olark imzalıyor:
"The Comedy of Dante Aligheri a Florentine by birth but not in character."
Elif Mat

Ilahi Komedya Yorumlar

22 Ağustos 2016 Pazartesi

Kanto 6 Oburlar- Gluttons


Kanto 6



Oburlar / Gluttons

Dante üçüncü dairede gözlerini açtığında kendisini oburların arasında bulur geldikleri yerde korkunç kokular yükselmekte ve gökten pislik yağmaktadır.
Burada oburluk günahı cezalandırılıyor. Insanlar için dünya hayatının nimetlerinden faydalanma ölçülü biçimde yeme içme tabiki var; ama bir de aşırıya kaçanlar var. Cehennemin bu bölümünde onlar cezalandırılıyor.

 Akla Roma devrindeki çok büyük saray sofralari; zevk ve sefahat alemleri; insanların daha artık bünyelerinin kaldırmayacağı kadar oburluk yaptıkları ortamlar geliyor… Ve tabii Tevfik Fikret in Han-ı Yağma şiiri hatırlanıyor bu Kanto da:
“Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin, 
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!”
Evet Cehennem’n bu bölümüne geldiklerinde yani üçüncü halkada Dante ve Virgil üç  kafalı üç ağızlı bir canavar  karşılaşırlar Cerberus mitolojide bir canavar olarak tasvir edilir çok oburdur ve üç ağzını doyurmak için sürekli yemek ister Buraya oburlar Cehennemine Zebani olmuştur Eğer kendisine yemek verilmezse kimseyi kapıdan geçirmez Yalnız mitolojide bu yaratık devamlı güzel şeyler yiyip içse de Cehennemde onun yiyeceği çamur ve pislik olmuştur.

 Buradaki glutonlarin cezalandırılmalarının sebebi, herşeyde aşırıya kaçmaları ve esasında çok bencil olmaları; kimseyi düsünmemeleridir. Hayatta bunların hiç kimseye bir faydası olmamıştır. Peki hayatlarını nasıl geçirmiş, ne yapmışlardır? Yiyip içip tuvalete gitme dışında bir şey yapmamışlar. Tek ürettikleri şey pislik olduğu için burada da içinden pislik akan suların içindeler.
Burada diyeceksiniz ki bu kadar kötü ceza olur mu böyle büyük şair bu kelimeleri kullanır mı? (Ben tam kullanmadan anlatmaya çalışıyorumJ ) Evet Dante şiirinde bütün göreselliğiyle, kokusuyla, korkunç atmosferiyle Cehennemi okuyucunun zihninde canlandırıyor. O zaman sinema yok, televizyon yok; o şiirleriyle okuyucuya adeta bir film seyrettiriyor.
Nitekim, asırlar boyunca onun eserinden ilham alan ressamlar İlahi Komedyanın her sahnesini resmetmişler. Onun için elimizde her Kanto için ayrıca büyük bir görsellik de bulunuyor.
Evet, burada Cerberus la karşılaşırlar. Azgın bir hayvan gibi aşagıda sürünen ruhların üzerinden onlara bakar. Sürekli birine saldırıp yemek istemektedir. Diğer ruhlar inleyerek, kaçmaya çalışırlar. Virgil durumu anlar yerden biraz çamur ve pislik alarak onun doymak bilmez ağzına atar. Cereblus açken saldıran sonra önüne yemek verilince sakinleşip susan bir köpek gibi sakinleşmistir.


 Böylelikle bu kısımdan yürür geçerler…

Boticelli Map of Inferno

Han-i Yagma / Tevfik Fikret


Tevfik Fikret'ten bir Şiir
Han-ı Yağma


Bu sofracık, efendiler - ki iltikaama muntazır
Huzurunuzda titriyor - bu milletin hayatıdır;
Bu milletin ki mustarip, bu milletin ki muhtazır!
Fakat sakın çekinmeyin, yiyin, yutun hapır hapır...
Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!
Efendiler pek açsınız, bu çehrenizde bellidir
Yiyin, yemezseniz bugün, yarın kalır mı kim bilir?
Bu nadi-i niam, bakın kudumunuzla müftehir!
Bu hakkıdır gazanızın, evet, o hak da elde bir...
Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!
Bütün bu nazlı beylerin ne varsa ortalıkta say
Haseb, neseb, şeref, oyun, düğün, konak, saray,
Bütün sizin, efendiler, konak, saray, gelin, alay;
Bütün sizin, bütün sizin, hazır hazır, kolay kolay...
Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!
Büyüklüğün biraz ağır da olsa hazmı yok zarar
Gurur-ı ihtişamı var, sürur-ı intikaamı var.
Bu sofra iltifatınızdan işte ab u tab umar.
Sizin bu baş, beyin, ciğer, bütün şu kanlı lokmalar...
Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!
Verir zavallı memleket, verir ne varsa, malını
Vücudunu, hayatını, ümidini, hayalini
Bütün ferağ-ı halini, olanca şevk-i balini.
Hemen yutun düşünmeyin haramını, helalini...
Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!
Bu harmanın gelir sonu, kapıştırın giderayak!
Yarın bakarsınız söner bugün çıtırdayan ocak!
Bugünkü mideler kavi, bugünkü çorbalar sıcak,
Atıştırın, tıkıştırın, kapış kapış, çanak çanak...
Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!

Tevfik Fikret
(1867-1915)

20 Ağustos 2016 Cumartesi

Kanto 5 / Aşk-Meşk Meseleleri


Kanto 5
Aşk Meşk Meseleleri

Dante Virgil’le beraber Cehennemin ikinci halkasına iner. Artık burası daha önce gördüğümüz Limbo’dan farklı olarak gerçek cezaların basladığı yerdir. Burası bilerek isteyerek suç isleyenlerin yeri değil daha çok duygularına yenilenlerin yeridir

Minos

Burada karşılarına Minos çıkar. Minos mitolojide adilliğiyle bilinen Girit Kralı ve burada özel görevli bir Zebanidir. Gelen ruhları yargılar; itiraflarını dinledikten sonra onlara Cehennemin hangi köşesine gideceklerini bildirir. Minos Dante’yi görünce onun neden burada oldugunu sorguluyor ve “gittiğin yere dikkat et, konuştuğun kişiye dikkat et” diyerek uyarıyor. Buraya girmemesi gerektiğini söylüyor.
Virgil daha evvel Charon’a söylediği gibi yukarıdan izinli olduklarını bir daha kendilerini rahatsız etmemesini söylüyor.

İkinci dairede Dante kendini tamamen karanlık bir yerde fırtınalar gök gürültüleri yağmur ve seller içinde buluyor .Duyduğu sesler dünyadaki duyabilecegi en kötü fırtınadan daha beter. Ruhlar inliyor, çığlık atıyor, fırtınanın etkisiyle oradan oraya savruluyor ve bir türlü huzur bulamıyorlar. O zaman anlıyor ki buradakiler şehvet kurbanları. Yanlarından savrularak  geçen ruhları görünce bunların kim oldugunu Virgil’e soruyor
 “Efendim, bu kör karanlıkta acı çekenler kim?”
Semiramis

Virgil anlatmaya başlıyor ve bu kişiler hakkında bilgi veriyor.
“İlki Asur Kraliçesi, üzerinde pek çok lisanların konuşulduğu topraklara hükmeden İmparatoriçe Semiramis. Onun elinde tuttuğu topraklara şu anda Sultan hükmediyor.  Kendi  canının istediğini yapmak için kanunları gelişigüzel değiştirdi” diyor.
Cleopatra

Sonra Cleopatra geliyor; malum onu da Romalılar pek sevmiyor. Sezar Mısır’a gitti Cleopatra ya aşık oldu; orayı tam manasıyla fethetmedi; Roma’daki Cumhuriyet fikrini bıraktı; Mısır’ın çok şaaşalı Kraliyet gösterilerinden etkilendi” deniyor ve genellikle tarihte  Cleopatra’ya iyi görülmüyor o devirlerde.
Truvali Helen

 Kartaca Kraliçesi Dido veTruvalı Helen de burada. Helen çok güzeldi uğruna savaşlar yapıldı diyerek yine kadınlara yazılmış günah…

Bir de şair Dante var tabii kendisi de aşk siirleri yazan aşka hürmet eden; bir bakıyor ki;
 iki genç yaklaşıyor daha doğrusu birbirlerine sarılmış olarak savruluyorlar onların bulunduğu yöne doğru Dante onlarla konuşmak istiyor:



Genç çift yanlarına yanaşıyor ve Francesca onları selamlayarak söze başlıyor;Onları öldüren adamın şu anda Cehennemin dibinde bir başka bölümde olduğunu söylüyor. Kendisi aşk cinayetine kurban gitmiş sevdiği adamla beraber. Dante duyduklarına üzülüyor, güzel duygularla ve arzularla buraya düşmüşler diyor. Sonra Francesca ya bu günahı nasıl işlediklerini soruyor.

Francesca sevdiğiyle beraber zaman geçirmek için bir kitap okuduklarını, okudukları aşk hikayesinden etkilendiklerini kendi aşklarına benzettiklerini söylüyor.
Francesca bunları anlatırken aşığı Paola sadece dinliyor kendisi bir şey söylemiyor ve ağlamaya başlıyor. Bu hikayeden etkilenen Dante de ağlıyor ve onların ızdırabı karşısında üzüntüden kendinden geçiyor…

Francesca ile Paola nın hikayesi gerçek

 Dante'nin yaşadığı dönemde Floransa’da yaşamış, ikisi de zamanın tanınmış ailelerine mensup iyi yetişmis gençler, Francesca Paolo'yu sevdiği halde ve Paoloyla evlendirileceğini zannederken ailesi tarafından Paolo’nun ağabeyi yaşlı ve savaşlarda yaralanmış olan Gianciottoyla evlendiriliyor.   Gianciotto genç aşıkları öpüşürken görünce öldürüyor. Peki Gianciotto’ya ne oluyor? O da Habil'le Kabil'in hikayesindeki gibi kardeşini öldürdüğü için Cehennemin Caina (Kabil’den geliyor) denilen bölümünde cezasını çekiyor.

Bu aşk burada da devam ediyor, ikisi de kendilerinden çok birbirlerinin haline üzülüyorlar. Ama gene orada da beraberler…Sevenler orada da ayrılmamış...
Şiirin bu bölümü Inferno nun en sevilen bölümlerinden biri aşıklar arasındaki ilişki çok zarif bir biçimde o gün artık kitap okumaya devam etmedik diye anlatılmış...

Dante'yi üzüntüye sevk eden sebeblerden biri de; bu gençlerin hayatlarının yarıda kesilmiş olması; diğer insanlar gibi yaşlanıp, olgunlaşıp, varsa bir günahları onun icin tövbe edecek zaman bulamamış olmaları.

Bu da işte insan öldürmenin niye bu kadar günah olduğunu anlatan bir başka sebep...

Dante'nin Ilahi Komedya adlı eserinden
Yorumlar
Elif Mat Erkmen

13 Ağustos 2016 Cumartesi

Aysel by Atilla Ilhan



Aysel


Aysel I’m not the one for you,
My death will be sudden, I can feel
Also I’m up to no good, I’m dark, and I’m a little ugly even
Aysel, go away I’m in no mood…


You can’t walk around with me in my rain,
You’ll get cold.
My nights will blow you away my blond
If you sleep my sleep you will be afraid
You can’t live my minutes
Aysel go away I’m not for you.
Don’t darken your beautiful light for me
I’m bad, I’m dark, and I’m a little ugly even

If you tried my whistle, you would drop it
My eyes will disrupt your calm and force you to hurry up
My trains will take you to the wrong cities
You will either be good at dying or
You’ll get used to filling your heart with fear
My sorrows will be too much for you
My happiness will not be the same as your happiness
Aysel go away, I’m not for you…
Try to understand me, at least my desperation
I told you, I’m bad, I’m dark, and I’m a little ugly even.

When I’m happy you’ll be sad;
You haven’t heard the autumn thunder,
No ship has left you, anchoring away from your heart
To the far ports of the loneliness…
I’m a dissident, the world is wide
My ears are ringing
My difficult journey is certain
Don’t think it is something else
Aysel, go away, I’m, not for you
I know mine would be a sudden death
I’m bad, I’m dark, and I’m ugly even.

Aysel go away; I love you…


By Atilla Ilhan
Translated by Elif Mat Erkmen

Aysel by Atilla Ilhan


Aysel I’m not the one for you,
My death will be sudden, I can feel
Also I’m up to no good, I’m dark, and I’m a little ugly even
Aysel, go away I’m in no mood…



You can’t walk around with me in my rain,
You’ll get cold.
My nights will blow you away my blond
If you sleep my sleep you will be afraid
You can’t live my minutes
Aysel go away I’m not for you.

Don’t darken your beautiful light for me
I’m bad, I’m dark, and I’m a little ugly even
If you tried my whistle, you would drop it
My eyes will disrupt your calm and force you to hurry up
My trains will take you to the wrong cities
You will either be good at dying or
You’ll get used to filling your heart with fear
My sorrows will be too much for you
My happiness will not be the same as your happiness
Aysel go away, I’m not for you…

Try to understand me, at least my desperation
I told you, I’m bad, I’m dark, and I’m a little ugly even.

When I’m happy you’ll be sad;
You haven’t heard the autumn thunder,
No ship has left you, anchoring away from your heart
To the far ports of the loneliness…
I’m a dissident, the world is wide
My ears are ringing
My difficult journey is certain
Don’t think it is something else

Aysel, go away, I’m, not for you
I know mine would be a sudden death
I’m bad, I’m dark, and I’m ugly even.

Aysel go away; I love you…



by Atilla Ilhan
Translated by Elif Mat Erkmen

1 Ağustos 2016 Pazartesi

Kanto 4 Limbo/ Şairler Arasında…

Kanto 4
Limbo
Şairler Arasında…

Dante bir gök gürlemesiyle uyanır ve kendini karşı kıyıda bulur. Virgil Dante’ye yardım ederek gemiden indirmiştir. Bundan sonraki böIümde Inferno’ya sadece bilinçli olarak günah işleyenler giriyor o yüzden bu gemiye de Hristiyanların bilerek isteyerek kendi eylemleriyle binmeleri gerekiyor. Dante henüz ölü olmadığı için böyle bir şeye mahkum değil; belki bu sebeple bu geçişi baygın olduğu anda yapıyor.
Kendine geldiğinde önünde uzanan geniş vadiye bakar. Burası Limbo’dur yani Cehennemin ilk halkası daha doğrusu kenarı kıyısı...
Burada ortacağ anlayışıyla Dante’nin “Cennete kim girebilir?” sorusuna, ancak “Sadece Hristiyanlar girebilir” diye cevap verebildigini anlıyoruz. Hristiyanlık öncesi dönemde doğan çok önemli şair yazar ve bilim adamlarını, Hristiyan olmadıkları için Cennet’te hayal edemiyor, Cehenneme de atmaya kıyamıyor, kapıdan girişte ilk durakta onları bırakmış.
Virgil

Virgil diyor ki; “Buradakiler vaftiz olmadıkları için Cennet’e giremiyorlar ama çok değerli insanlar” Kendisi de pagan devrinde yasamış bir şair olarak onlardan biri ve “cehennem ateşinde yanmıyoruz ama bizim yerimiz burasıdır”, diyor hüzünle.
Dante hiç bir istisnası yok mu diye sorduğunda, evvel zaman Peygamberlerini sayarak onların Cennet’te oldugunu söylüyor.
Virgil, Dante’yi Klasik çağın en büyük şairleri olan Homer, Horace, Ovid ve Lucan’la tanıştırıyor. Şairler de Dante ye iltifat ediyor onu Şairlerin Prensi diyerek karşılıyorlar; tabii Dante çok mutlu oluyor.
Burada Romalı önemli devlet adamları da var.
Daha sonra Dante ve Virgil’i yedi duvarlı büyük bir şatoya götürüyorlar…


Tepenin en üstünde ise filozofların dünyası, Aristo, Sokrat Plato gibi büyük düşünürler yanında, antik çağın matematikcileri ve uzay bilimcileri de burada.
Daha enteresan kişiler de var; Müslüman olmalarına rağmen şairin onlara duydukları büyük hayranlık neticesi üç de müslüman var:
Avicenna- Ibni Sina

Ibni Sina ve İbni Rüşt filozof ve bilim adamlarıyla beraber.
Averroes- Ibni Rust

Selahaddin Eyyubi ise Cezar Brütüs ve diğer Romalı önde gelen general ve devlet adamlarıyla beraber. Tabii sadece erkekler yok bu kişilerin aileleri Romanın meşhur hanımları da var.
Selahhaddin Eyyubi

Buradaki kişileri de gördükten sonra dışarı yeniden karanlığa adım atıyorlar
Neydi filizofarın suçu?   Yani Hristiyan olmamak dışındaki suçları? Klise öğretisi dışında insan aklına güvenmek ve din dışı fikir üretmek! Acaba Dante de böyle mi düşünüyor gerçekte?  Sanmıyorum; o yedi duvarlı  yapı insan aklının ürünü sağlam bir yapı ve aydınlığı temsil ediyor, oradan dışarı adım attıklarında kendilerini tekrar karanlıkta buluyorlar.
Dante’nin  Komedyasını da felsefe kitaplarını da okullarda okuyan Katolik ögrenciler, kitapların ilk sayfasına da senelerce “Dante (veya baskalari) şairdir yazardır, felsefecidir, din adamı değildir. Bu kitap klise öğretisi değildir. Biz kendi inancımızı saklı tutarak okuyoruz” anlamında şerhler düşmüşler. Dante’nin yaşamından asırlar sonra dahi felsefe ve din arasında bu ürkek ilişkiyi görünce O’nun, felsefe evinden çıkışı, “karanlığa adım atma” olarak yazması daha da anlam kazanıyor…

Aynı şekilde bizde de Imam Gazali öncülüğünde “içtihat kapısını kapattık” diyerek  Islam toplumlarını karanlığa mahkum etmişler…