Kanto 14
Küfre Sapanlar
Elif Mat Erkmen
Dante hala ormanda gördüğü ağaçlar içine hapsedilmiş ruhların
etkisi altındadır. Bilhassa kendi memleketi olan Floransa’da yasamış dürüst bir
insan olan Pier delle Vigne’nin durumu onu çok üzmüştür. Yerden bazı yaprakları
toplayarak, ağaca geri verir ve yollarına devam ederler.
Bu seferde kendilerini çölde bulurlar; yerde
ot bitmez, hiç bir bitkinin kökü tutmaz; ortada bir kızıllık hakimdir ve gökten
ateş yağar. Çölde zaten yanmakta olan ruhları kavurur. Önlerinde binlerce ruh
vardır; bazısı yerde sürüngen gibi sürünür, bazısı çömelmiştir, elleriyle
kollarıyla kendilerini yağan ateşten korumaya çalısırlar; bazısı da deli gibi
etrafta daireler çizerek durmadan döner durur. Bunların ağlamaktan gözlerinden
kan gelir. "Hayatta hayırlı bir şey üretmediniz, şimdi de hiç bir şeyin
üretilemeyeceği bir yerdesiniz" denir kendilerine.
Bunlar küfre
sapanlardır; Allah a karşı geldikleri için buradalardır.
Dante orada birini görür ve kim olduğunu
Virgil’e sorar. Bu adam orada da alevlere meydan okumakta ve bağırıp çağırmaktadır.
Kendisiyle ilgili soruyu duyunca cevabı da kendi verir
"Ben dünyada ne idiysem, ölümde de oyum" der. Bu kişi Capaneus'dur, klasik devirde Zeus' a karşı gelmiş ve
Zeus'un hiddetlenerek üzerine yıldırım isabet ettirmesiyle ölmüştür.
Inferno da ruhlar
dünyadaki özelliklerini, aynı huylarını devam ettiriyorlar. Yani "can çıkmayınca
huy çıkmaz" derler; bunlar ölümden sonra da akıllanmıyorlar, aynı kibir devam
ediyor. Capaneus zamanında büyük bir savaşçıymış ve Hristiyanlık öncesi devir
olduğu halde Dante Zeus'a karşı gelmeyi de aynı şekilde suç sayıp bu bölümde
cezalandırıyor. Herhalde onlarin tanri kavrami Zeus diyor.
Capaneus konuşunca, Virgil çok sinirlenerek onu azarlıyor; "kibrin ve gazabın yüzünden buradasın, içindeki ateş gibi üzerine de ateş yağıyor senin" diyor. Dante ise, bu ruhun hala bu kadar asi olmasına, otoriteye kesin karşı gelmesine, "ben asilikten vazgeçmem, Zeus beni
cezalandırmaktan yorulur" diye düşünmesine hem hayret ediyor hem de içten içe
hayranlık duyuyor...
Virgil Dante ye dönerek anlatıyor: "Capaneus, Thebesin
kuşatmasında görev alan yedi kumandandan biriydi ,kibrinin cezası artarak devam
edecek".
Bu bölümde karşılarına bir ırmak çıkıyor Virgil, Dante'ye kumlara
basmadan ırmak kenarını takip ederek, peşinden gelmesini söylüyor; böylelikle kendilerini
ateşten korumaya çalışıyorlar.
Dante bu kızıl
ırmağı Floransa da kıyısında fahişelerin yıkandığı( çünkü fahişeler şehir
içindeki hamamlara alınmıyorlar) Bulicame ırmağına benzetiyor ve ürperiyor.
Virgil e Cehennemde ki ırmakların kaynağını sorduğunda Vigil ona buradaki bütün
ırmakların kaynağı Girit adasındaki bir Canavarın gözyaşlarıyla beslenen bir irmak olduğunu söylüyor.
Girit adası
Efsaneye göre Saturn'e "çocuklarından biri seni tahtından edecek" derler; o da doğan çocuklarının üzerine
yıldırım gönderip öldürür. Çocukların annesi Rhea bu duruma katlanamaz ve en
son doğan bebeği Girit adasına gönderir; bebek elbiselerini de bir taşa sarar;
taşı bebek zanneden Saturn yıldırımlarıni taşın üzerine gönderir. Rhea, Girit
adası halkına bebeği emanet ederek, "çocuk ağlarsa gürültü yapın, Saturn duymasın" der... Bizim Bursa daki kılıç kalkan ekibinin ataları buradadır!!! Çocuk her
ağladıkça bağırarak şarkı söyler, dans ederler ve kılıçları kalkanların üzerine
gürültüyle vururlar. Böylelikle küçük bebek büyür Zeus olur ve babasını
tahtından eder.
İşte bütün ırmakların
kaynağı bu Girit adasından çıkar. Virgil Dante'ye Cehennemdeki ırmaklar hakkında bilgi verir; "bir tanesi Lethe'dir burada tövbekar olanlar günahlarından arınmak için
yıkanırlar" der.
Dante Cehennemin
dolambaçlı yolları karşısında şaşırır Virgil daha daireyi tamamlamadık daha
karşına çok şaşıracağın şeyler çıkacak der….
Rhea taş bebeği Saturn'e takdim ediyor
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder