21 Eylül 2016 Çarşamba

Kanto 14. Küfre Sapanlar


Kanto 14

Küfre Sapanlar
Elif Mat Erkmen


Dante hala ormanda gördüğü ağaçlar içine hapsedilmiş ruhların etkisi altındadır. Bilhassa kendi memleketi olan Floransa’da yasamış dürüst bir insan olan Pier delle Vigne’nin durumu onu çok üzmüştür. Yerden bazı yaprakları toplayarak, ağaca geri verir ve yollarına devam ederler.
 Bu seferde kendilerini çölde bulurlar; yerde ot bitmez, hiç bir bitkinin kökü tutmaz; ortada bir kızıllık hakimdir ve gökten ateş yağar. Çölde zaten yanmakta olan ruhları kavurur. Önlerinde binlerce ruh vardır; bazısı yerde sürüngen gibi sürünür, bazısı çömelmiştir, elleriyle kollarıyla kendilerini yağan ateşten korumaya çalısırlar; bazısı da deli gibi etrafta daireler çizerek durmadan döner durur. Bunların ağlamaktan gözlerinden kan gelir. "Hayatta hayırlı bir şey üretmediniz, şimdi de hiç bir şeyin üretilemeyeceği bir yerdesiniz" denir kendilerine.
Bunlar küfre sapanlardır; Allah a karşı geldikleri için buradalardır. 

Dante orada birini görür ve kim olduğunu Virgil’e sorar. Bu adam orada da alevlere meydan okumakta ve bağırıp çağırmaktadır. Kendisiyle ilgili soruyu duyunca cevabı da kendi verir
"Ben dünyada ne idiysem, ölümde de oyum" der. Bu kişi Capaneus'dur, klasik devirde Zeus' a karşı gelmiş ve Zeus'un hiddetlenerek üzerine yıldırım isabet ettirmesiyle ölmüştür.

Inferno da ruhlar dünyadaki özelliklerini, aynı huylarını devam ettiriyorlar. Yani "can çıkmayınca huy çıkmaz" derler; bunlar ölümden sonra da akıllanmıyorlar, aynı kibir devam ediyor. Capaneus zamanında büyük bir savaşçıymış ve Hristiyanlık öncesi devir olduğu halde Dante Zeus'a karşı gelmeyi de aynı şekilde suç sayıp bu bölümde cezalandırıyor. Herhalde onlarin tanri kavrami Zeus diyor.

Capaneus konuşunca, Virgil çok sinirlenerek onu azarlıyor; "kibrin ve gazabın yüzünden buradasın, içindeki ateş gibi üzerine de ateş yağıyor senin" diyor.  Dante ise, bu ruhun hala bu kadar asi olmasına, otoriteye kesin karşı gelmesine, "ben asilikten vazgeçmem, Zeus beni cezalandırmaktan yorulur" diye düşünmesine hem hayret ediyor hem de içten içe hayranlık duyuyor...

Virgil  Dante ye dönerek anlatıyor: "Capaneus, Thebesin kuşatmasında görev alan yedi kumandandan biriydi ,kibrinin cezası artarak devam edecek". 

 Bu bölümde karşılarına bir ırmak çıkıyor Virgil, Dante'ye kumlara basmadan ırmak kenarını takip ederek, peşinden gelmesini söylüyor; böylelikle kendilerini ateşten korumaya çalışıyorlar.
Dante bu kızıl ırmağı Floransa da kıyısında fahişelerin yıkandığı( çünkü fahişeler şehir içindeki hamamlara alınmıyorlar) Bulicame ırmağına benzetiyor ve ürperiyor. Virgil e Cehennemde ki ırmakların kaynağını sorduğunda Vigil ona buradaki bütün ırmakların kaynağı Girit adasındaki bir Canavarın gözyaşlarıyla beslenen bir irmak olduğunu söylüyor.

Girit adası

Efsaneye göre Saturn'e "çocuklarından biri seni tahtından edecek" derler; o da doğan çocuklarının üzerine yıldırım gönderip öldürür. Çocukların annesi Rhea bu duruma katlanamaz ve en son doğan bebeği Girit adasına gönderir; bebek elbiselerini de bir taşa sarar; taşı bebek zanneden Saturn yıldırımlarıni taşın üzerine gönderir. Rhea, Girit adası halkına bebeği emanet ederek, "çocuk ağlarsa gürültü yapın, Saturn duymasın" der... Bizim Bursa daki kılıç kalkan ekibinin ataları buradadır!!! Çocuk her ağladıkça bağırarak şarkı söyler, dans ederler ve kılıçları kalkanların üzerine gürültüyle vururlar. Böylelikle küçük bebek büyür Zeus olur ve babasını tahtından eder.

İşte bütün ırmakların kaynağı bu Girit adasından çıkar. Virgil Dante'ye Cehennemdeki ırmaklar hakkında bilgi verir; "bir tanesi Lethe'dir burada tövbekar olanlar günahlarından arınmak için yıkanırlar" der.

Dante Cehennemin dolambaçlı yolları karşısında şaşırır Virgil daha daireyi tamamlamadık daha karşına çok şaşıracağın şeyler çıkacak der….

Rhea taş bebeği Saturn'e takdim ediyor









Hiç yorum yok:

Yorum Gönder