11 Temmuz 2021 Pazar

Çocukluğa Mektup

 

Sevgili minik Teresa,

Şimdi kendimi nasıl da köşeye sıkışmış hissediyorum bir bilsen. Bu hayattan bu yabancı ülkeden kurtulmak imkânsız gibi.



Oysa ne güzel bir çocukluğun olmuştu senin. Zor de aslında Polonyalı, savaşta Fransa’ya kaçmış olan anne babanın yaşadıkları. Ama sen Paris’te yoklukta da olsa güzel neşeli bir çocukluk yaşadın. 12 yaşında dans okuluna başladın. Bebeklikten beri hayalin dans etmekti. Daha önceki bale kurslarını saymaksak bu ilk ciddi okul deneyimi idi. Müzikle hep iç içe büyüdün. Ağabeyin duvarcı ustasıydı. O okulu değil hayatı tercih etmişti. Bir an evvel para kazanması gerekiyordu çünkü.

Pazar sabahları Montmartre ’a gider sokak ressamlarını seyrederdik. O zamanlar bu kadar turist akınına uğramamıştı. Dönüş yolunda café’ lerden birine girer, soğan çorbası ısmarlardık. Annem beyaz şarap söylerdi. En güzeli çilekli pasta ve üzerine içilen kahveydi.

Asma bahçelerinin önünde resim çektirirdik. Asmalar belediye tarafından 1933 yılında ekilmiş ve oraya bina yapılması, asmaların kesilmesi yasaklanmış, tam 27 çeşit şarap üretiliyormuş. Ekim ayında şarap deneme zamanında babam anlatırdı bunları bize.

Her seferinde değişik sokaklardan iner, adres soran turistlere yardım eder, önümüze çıkan bir metro istasyonundan metroya biner eve dönerdik.

Ağabeyim genç yaşta evlendi, anne baba erken göçtü, ben revüde çalışmaya başladım.

Şimdi anne olma sırası ben de, bir kız bir oğlum var. Lisa’nın gözleri aynı sen. Bakalım o da dansı sevecek mi?



 

4 yorum: