11 Nisan 2019 Perşembe

Cennet Kanto 33



Yaratan'la Bir Olmak

Aziz Bernard Meryem Ana' ya dua eder:

"Bakire anne,
Oğlunun kızı,
Yaratılmışların içerisinde en mütevazi olanı, en yücesi;
Kaderi önceden yazılmış olan;
Senin yüceliğin, ınsanoğluna asalet verdi.
Isa senden doğdu.
Senin rahminde kıvılcımlanmış olan aşk,
Isısıyla, huzuruyla bu çiçeği (gülü)  büyüttü.
Sen dünyadakilerin de umut çeşmesisin.
Sen Kaynağa o kadar yakınsın ki;
Işığa yanaşmak için sana dua etmek,
senden geçmek gerekir.
Sadece sana dua edenlere yardım etmekle kalmaz,
 çoğu zaman -senden yardım istemeyenlere de- yardım edersin.
Merhamet, çömertlik,  kalp yumuşaklığı,
Bütün alemin mükemmelliği sende toplanmıştır.
Karanlığın dibinden gelmiş olan bu adam, (Dante) buralara kadar yükselmiş,
Üç yeri de görmüştür.
Sana yakarmaktadır,
 kendisini tamamen iyileştirecek, en son ışığı görebilmek için.
Onun gözlerini güçlendir.
Ben de O‘nunla birlikte yakarıyorum sana
O‘nun günahlarını sil; arındır, bu ışığı görmeye layık hale getir.
Kraliçem, O‘ na  ışığı gördükten sonra da
Kendisinde zaten var olan erdemlerini koruma gücü ver.
Çamurdan yaratılmış olan İnsanın yanılgılarından koru.
Kendimden çok onun için dua ediyorum sana
O nun bu en yüce ışığı görebilmesi, en büyük sevince mazhar olabilmesi için.
Bak; Beatrice ve diğer Azizler de ellerini kavuşturmuş,
 bizimle birlikte dua etmekteler.“


Tanrı' nın sevdiği gözler bize baktı, ışıldadı memnuniyeti belirtircesine gülümsedi.
Sonra o güzel gözler, Kutsal ışığa döndü
Ben gönlümün muradına ermek üzereydim.
Heyecanım yatıştı, huzur hissettim.
Bernard gülümseyerek yukarı bakmamı işaret etti;
Ben o anda zaten bakıyordum.
Ondan sonra gördüklerimi hiç bir söz anlatamaz
O görüntü karşısında dilimiz lal olur.
Hafıza sallanır, sallanır, düşer;
 yuvarlanır gider.
Nasıl rüyadan uyanır da, rüyanın uyandırdığı tatlı duyguların etkisi altında kalırsak,
Ona rağmen, ne rüya gördüğümüzü hatırlamazsak;
Ben de o haldeydim.
Ne gördüğümü hatırlayamıyordum ama kalbimde o tatlılık iz bırakmıştı.
Karda ayak izleri güneşi görünce kaybolur
Bir deli rüzgar eser; Sybil' in üzerine fal yazdığı yaprakları savurur, atar.


"Ey yüce Işık!
 insanın görebileceyi mesafeden çok daha yukarıdasın!
Bana yine bir kez olsun göster kendini.
Benim dilime belagat gücü ver.
Benden sonra gelenlere -senin yüceliğini- bir nebze olsun anlatabileyim.
Hafızamda bir şey kalsın;
Dizelerimde yazabileyim onu.
Senin zaferini anlatayım.
Öyle kuvvetliydi ki bana gelen ışınlar;
 bir an gözümü çevirsem yolumu kaybedebilirdim.
Sonsuz İyilikle birleşinceye kadar baktım.
Gözlerim O' na bakacak kadar güçlendirilmiş,
Benim bakışımda- O'nun içinde- kaybolmuştu.
O ışığın derinliklerinde, bütün herşeyin -bir kitapta - toplandığını gördüm.
AŞK la birleştirilmişti.
Bütün alemler o dağıtılmış sayfalardaydı.
Madde,tesadüf, kader - kaza ne varsa bütün hepsi birleşmiş bir olmuştu.
Benim söylediklerim, o görüntüye sadece kapı aralığından- kısacık bir an- bakmak gibidir.
Kitabı bir araya getireni gördüm sanıyorum.
O Evrensel Formu.
Çünkü bunları anlatırken, içimi bir sevinç kapladı, ruhum ısınd.
Neptune' un hikayesinden sonra geçen yirmi beş asırda,
Insanlık benim şu anda duyduğum hayreti ve heyecanı duymamıştır.
Transa geçen varlığım hareketsiz o görüntüye saplandı, kaldı.
Görmenin üzerinde  gördü!
O ışınların etkisi altında kalınca;  artık ondan kendini çekmeyi
-düşünmek bile- imkansız oldu
Irademizin asıl emeli olan, iyilik bu ışıkta eridi.
Iyi olmayan, ne varsa benliğimden sıyrıldı gitti.
Onun mükemmelliğinde kayboldu.
Bundan sonrasını anlatmakta benim dilim -Bebek dili -gibi kalır.
O yaşayan ışık hiç değişmez hep aynıdır,
Ezelden Ebede kadar.
Ama ben onu görmeye daha layık hale gelebilirim.
Ona daha çok baktıkça; bendeki her değişikliği, O nda da görür oldum.
O ışığın sonsuz derinliğinde, üç halka belirdi;
Üç renk, bir çember.
Ikinci, birinciden doğmuş;
Gökkuşağı, üzerine gökkuşağı;
Üçüncüsü saf ateş; Diğer ikisinin nefesiyle üfürülüyor.
Anladığımı, anlatamıyorum;
Gördüğümü, anlamıyorum;
Ne desem yetersiz kalıyor.
Sonsuz ışık yalnızca kendinden kaynaklanır;
Kendinden parıldar.
Ancak kendisi, kendini bilir.
Ancak kendisi tarafından anlaşılabilir.

İkinci parlaklık, birincisinden di.
Kendi renginin üzerinde, kendi rengiyle boyanmıştı,
Ben baktıkça - insan suretinde -göründü.
Bu akıl almaz sahneye gözlerim takılı kalmıştı.
Nasıl matematikçi daireyi kare yapamazsa,
Ben de öyle bir halde, bakıyordum,
Nasıl -bizim suretimizin- bu imaja dahil olduğuna;
Bu çember içinde görülebileceğine...

Ama benim kanatlarım, bu uçuşa yetmez.
Birden öğrenmek istediğim şey bir anda zihnimde şimşek gibi çaktı.
Hakikat şimşeği beynime, Kutsal Işık tarafından gönderildi.

Artık gücümün sınırı- fantazi aleminin de -sonuna geldi;
Tükendi.

Ama bütün alemleri harekete getiren güç tarafından
 benim istek ve iradem de Aşk ile  dönüştürüldü.
 Güneş ve yıldızlarla beraber...
Aşk ile  dönüştürüldü.

Dante Alighieri
Ilahi Komedya
Cennet 33
Son

Çeviri ve Yorumlar: Elif Mat



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder