26 Nisan 2019 Cuma

Inferno 4 Felsefe Evi



Inferno 4
Felsefe Evi

Bir gökgürlemesiyle uyandım, kendime geldim;
Kalktım meraklı gözlerle sağıma soluma baktım,
nerede olduğumu anlamak için.
Çukurun kenarındaydım;
Uçuruma bakıyordum.
Hiç dinmeyecek acılar diyarına.
Öyle derin, öyle karanlık ve öyle sisliydi ki;
Ne kadar görmeye çalışsam da, bir şey anlamadım.
“Kör karanlık” dedi Şair, onun da beti benzi soluktu.
“Önce ben ineceğim, sen takip et” dedi.
Onun yüzünün halini gördükten sonra;
Senin yüzün solgunlaşmışsa, ben nasıl inebilirim?
 Her zaman sen benim korkumu giderirdin” dedim
“O acılar içindekileri düşünmek yüzümü soldurdu,üzüntüden, korkudan değil.
 Şimdi devam edelim yolumuz uzun” dedi
Yola koyulduk.
Çukurun kenarındaki ilk halkadaydık,
Burada haykırış yoktu, yalnız iç çekişler vardı.
Havada titriyordu bu iç çekişler.
Acı çekmiyorlardı, yalnızca üzgündüler.
Çocuk kadın ve erkekler.
Kim olduğunu sormuyorsun buradakilerin.
İlerlemeden önce bilmelisin ki; bunlar günahkar değildir.
Her ne kadar değerli kimselerse de, yine Cennet’ e gidememişler; çünkü vaftiz edilmemişler.
Senin inancında vaftiz olmak şarttır.
Bunlar Hrısıtyanlıktan önce yaşadılar.
Sizin gibi iman etmediler.
Ben de onlardan biriyim.
Günahsızız ama buradayız.
Kaybolmuş ve cezalandırılmışların yanında, ama ayrı...
Umutsuzca ve arzulayarak.”
Onun üzüntüsü kalbimi daralttı.
Aralarından bazılarını tanıdım;
Kıymetli kişileri gördüm Limbo da.
Orada kalmışlardı.
Değerli Ustadım hiç buradan kurtulan oldu mu şimdiye kadar?” diye sordum.
“Yeni gelmiştim kiş buraya kudretli Efendinin geldiğini gördüm.
Başında zafer tacı,
Babamız Adem’i buradan aldı götürdü
Habil’ le Nuh’ u da.
Kanunları yapan Musa yı,
Ibrahim, Davut ve Israil’i
Çocukları ve babasıyla beraber.
Rachel da oradaydı.
Ve pek çok başkalarını buradan aldı Cennet’ e çıkardı
Bilirsin, bu olaydan önce hiç bir ruh yukarı çıkarılmamıştı.
Bunları anlatırken  durmadık.
Ruhların arasından geçiyorduk, bir orman kadar kalabalıktılar.
Uzaktan ateşi gördük.
O ışığın çevresinde bir kaç tanıdık yüz vardı.
Onurlu insanlar.
“Bilgiyi ve sanatı onurlandıran Ustad
Buradaki özel olarak onurlandırılmış diğerlerinden ayrı tutulmuş kişiler kim?”
“Bu kişilerin adı hala dünyada anılır, yaptıkları işler yukarıdan takdir görür
Burada ki değerleri artar.”
O sırada birisi:
Meşhur şairi onurlandırın;
Kendisi aramızdan ayrılmıştı şimdi döndü” dedi.
Bir sessizlik oldu, yanımıza dört kişi yaklaştı;
Ne çok mutlu, ne de üzgün görülüyorladı.
Virgil onları görünce, “ elinde kılıç olana iyi bak” dedi.
Yanında diğer üç Efendi vardı
Homer

Şairlerin kralı Homer birinci,
Hiciv yazarı Horace ikinci,
Ovid

Ovid üçüncü ve Lucan dördüncü idi.
Beni onurlandırdılar.
Epik tarzının Efendisinin etrafında toplandılar
O kartal gibi hepsinin üzerinde yükseliyordu.
Biraz konuştuktan sonra, bana dönüp selamladılar.
Ustadım gülümsedi, mutlu olmuştu.
Beni aralarına davet ettiklerinde, çok onurlandım;
En büyükler arasında altıncıydım.
Işığa doğru yürüdük,
Konuştuklarımız konusunda sessizliğimi korumalıyım.
Sadece onlarla beraber olduğumu söylemem yeterli.
Asil bir kalenin dibine geldik.
Yedi kat duvarla çerçevelenmişti kale;
Etrafından ırmak dolaşıyor, hendek vazifesi görüyordu.
Irmağın üzerinden, sanki karadan yürür gibi geçti.
Yedi kapıdan geçtik bu bilgelerle,
Yeşil bir çayıra vardık.
Ağırbaşlı insanları gördük orada, hüzünlüydüler.
Otorite sahibiydiler.
Az konuşuyorlardı, kibar ve alçak sesle;
tepeye tırmandık.

Çıktığımız yer tamamen ışıktı;
Oradan herkesi görebiliyorduk.
O yeşilliğin içinde büyük ruhlar bana göründü;
Hatırladıkça mutlu oluyorum.
Electra tohumuyla beraber;
(Truvanın kurucusu Dardanus’ un annesi)
Aeneas

Hector ve Aeneas ( Roma’ nın kurucusu)
Sezar asker zırhı ve şahin gözleriyle;
Camilla, Penthesilea;
Latin Kralı, diğer tarafta kızı Lavinia ile beraber (Aeneas in esi)
Tarquine’ i kovan Brutus;
Julia

Lucrece ve Julia (Sezar’ın kızı Pompey’ in eşi)
Marcia (Cato nun eşi) ve Cornelia;
Selahaddin yalnız başına...(Selahaddin Eyyubi)
Gözlerimi yukarı kaldırıp, bilenlerin hocasını aradım (Aristo)
Felsefe ailesiyle birlikte oturuyordu.
Hepsi O’ na bakıyor, saygı gösteriyorlardı.
Sokrat ve Plato en yakınında olanlardı.
Democritus, Empedocles ve Zeno
Heraclitus, Thales, Anaxagoras;
Bilim adamları,
Dioscorides, Linus, Orphedu;
Seneca

Tully, Seneca;
Euclyd...
Avicenna (İbni Sina)
Ibn-i Rüst

Averooes (Ibnı Rust)  büyük Şarih
Hepsini sayamam...
Bu uzun şiirde, hep yazılması gerekenden daha azını yazıyorum.
Altı kişilik gurubumuz dağıldı.
Üstadımla birlikte bir başka yola çıktık;
Huzurdan, karışıklığa;
 Cehenmin uğultusuna ve titreyen havasına;
Işıktan Karanlığa...
#Dante
#Inferno
Ceviri: Elif Mat


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder