24 Nisan 2019 Çarşamba

Inferno 3 Cehennemin Kapısı


Bu kapıdan Azap şehrine girilir
Bu kapıdan sonsuz acıya geçilir
Bu kapıdan kaybolmuşların yoluna çıkılır
Adalet bunu gerektirir
Beni inşa eden İlahi Emirdir
En yüksek bilgelik en yüce sevgi
Benden önce  -sonsuza kadar yaşayacak olanlar dışında-
bir şey yaratılmamıştır.
Ey bu kapıdan giren kişi
Ümidi geride bırak!

Gates of Hell - Rodin


Kapının üzerinde bu sözler yazılıydı
siyah mermer üstüne.
Bu çok zor Efendim” dedim
Hemen halimi anlayarak;
Endişeyi bırak, korkaklığı da” dedi
Dertliler ülkesine geldik, daha evvel söylediğim gibi,
Akıldan ayrılanların yanına”
Sonra bana bakıp, gülümsedi;
 Elini elimin üzerine koydu, teselli etti;
İçimi rahatlattı. Sonra bana saklı dünyayı gösterdi.
Bu yıldızsız gökyüzüne çığlıklar, yalvarmalar, ağlamalar yükseliyordu
Bu acı haykırışları işitince ağlamaya başladım.

Bozuk konuşmalar, her dilden yankılanıyordu.
Korkunç sesler, acı dolu kelimeler, öfke;
Yüksek sesler, alçak iniltiler, şamar sesleri,
Hepsi birleşmiş uğulduyordu.
Simsiyah atmosferde bir kum fırtınası,
Girdap olmuş dönüyor.
Korku içinde; “Bu sesler ne?” dedim
“Eza çekenler kim?”
“Bu zavallıların çarpık yoludur.
Öyle bir hayat yaşadılar ki; ne kendilerine bir suçlama ne de bir övgü geldi.
Şimdi kendileri gibi olan meleklerle beraberler.
O meleklerin bir kısmı ne şeytanın peşinden gitti,
Ne de Tanrı’ ya sadık kaldı; öyle durdular hareketsiz; kendi başlarına.
Ne Cennet alır bunları, ne de Cehennem!”
“Bunlar nasıl bir darbe alıyorlar ki, bu kadar bağırıyorlar?”
Hiç ölmeyecek gibi kör bir hayat yaşadılar, şimdi o hayatı değişmek isterler.
İsimleri hiç bir yerde  geçmeyecek.Dünyada onları hatırlayan olmayacak.
Bu insanları gördün yeteri kadar, şimdi yolumuza devam edelim”

Bir bayrak geçti hızla ve pek çok kişi o bayrağı takip etti. Nefes almaya vakitleri yoktu.
 Bunlardan dünyada bu kadar çok olduğunu bilmiyordum.
İçlerinde bazılarını tanıdım. Birisi reddetmişti görevi korkudan.
Hemen anladım bunların kim olduğunu.
Hem Tanrı yı hem de Tanrı düşmanlarını kızdırdılar.
Bunlar aslında hiç yaşamamış sayılır.
Çıplaktılar ve devamlı arılar, sinekler, böcekler tarafından sokuluyorlardı.
Yüzleri kan ve gözyaşı içindeydi.
Akan gözyaşı ve kanı solucanlar böcekler  yalıyordu.
Sonra  biraz ilerde geniş bir ırmak kıyısında toplanmış kalabalığı gördüm.
Hemen sordum:
“Bunlar kim ve niye büyük bir istekle karşı kıyıya geçmeyi bekliyorlar?”
Biraz dinleneceğiz Acheron ırmağı kıyısında
O zaman anlayacaksın ne olup bittiğini.”
Gözlerimi yere indirdim, biraz utanmıştım,
 ırmak kıyısına varana kadar  başka bir şey sormadım.
 Onu rahatsız etmek istemiyordum.
Charon - Alexander Litvochenko

Saçı sakalı ağarmış yaşlı bir adam,
Yazıklar olsun size” dedi
Bundan böyle gökyüzünü görmeyi unutun.
Sizi karşıya geçireceğim, sonsuz karanlığa
Acı buz ve ateşe.
Sen kimsin öyle, yaşayan adam?
Bunların yanından ayrıl.
Buradakilerin hepsi ölüdür”
Baktı ki; ben hareket etmiyorum,
“Bu yoldan değil başka yoldan gideceksin kıyıya varmak için” dedi.
“Daha hafif bir tekne lazım sana.”

Charon mesele çıkarma!
Bütün isteklerin emir olduğu yerden
Emredildi. Tartışacak bir şey yok.” dedi Virgil.
Çamurlu ırmağın kaptanından başka ses çıkmadı.
Gözlerinin etrafında ateş halkaları vardı.
Ama etraftaki çıplak ruhlar titremekteydi.
Renkleri değişiyor, dişleri takırdıyordu.
Charon’ un konuşmasını duyunca lanet okudular
 Tanrıya da anne babalarına da.
Bütün insanlığa da
Doğdukları yere tohumlarına
Dünyaya gelmelerine neden olan olaya
Kendi doğumlarına lanet okudular.
Kalabalığın içinde birbirlerine sokuldular.
O kötü ırmağın yanında yüksek sesle ağladılar.
O ırmak Allah korkusu olmayanları beklemekteydi.
Zebani Charon gözleri kor gibi parıldayarak çağırdı onları; “ Toplanın” dedi.
Oyalananların üzerine küreğini indirdi.
Yaprak döken ağaçlar gibi döküldüler.
Adem’ in kötü tohumları, teker, teker ırmağa doğru gitti.
Charon’ un başıyla işaret etmesi üzerine, hepsi itaat etti.
Onlar karşı kıyıya varmadan bu tarafta bir gurup daha toplaştı.
“Oğlum,  Allahın gazabı altında ölenler,
Buraya her memleketten her iklimden gelmişlerdir.
Öbür tarafa geçmeyi kendileri isterler.
Çünkü Adalet bunu gerektirir. Korkuları  isteğe dönüşür.
Hiç bir ‘iyi ruh’ buradan geçmez.
Charon’ un ne demek istediğini anlamışsındır şimdi.”
Bunu söyler söylemez karşı kıyı bir depremle sarsıldı
Şimdi bunları hatırlarken yine ter içinde kaldım.
Bir gökgürlemesi, bir fırtına, yer yarılıp içinden kırmızı lavanın fışkırması...
Korkudan  yığılıp,  kalmışım.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder