Von Rummel’in uzmanlık alanı
değerli taşlardı. Nazilerin öldürdükleri esir aldıkları sürdükleri insanların
mücevherlerini değerli eşyalarını o listeliyordu. Naziler yalnızca kurbanlarını
değil müzeleri de soymak istiyorlardı.
Fransızların gururu Paris
müzelerindeki eserleri Hitler’in yaptırmayı planladığı müzeye taşıyacaklardı.
Rummel ‘de o ekiple birlikte
Paris’e geldi. Doğa Bilimleri müzesine gitti doğruca.
Müzedeki değerli taşların
ününü duymuştu ama esas ilgilendiği Sea of Flames- Ateş Denizi ismindeki
elmastı. Bu elmasın büyülü olduğunu biliyordu. Bu elması elinde tutan ölümsüz
oluyor ama yakınlarının başına felaket geliyordu. Kral bunun için elması
sarayında istememiş müzeye teslim etmişti.
Neyi görmek istediğini hemen
söyledi yetkililere. Kem küm ettiler. Bizde öyle bir elmas yok dediler. Rummel
ısrarcıydı. Ağır bir hastalığı vardı ve aptalca bir şey olduğunu bilse de bu
elmas sayesinde kurtulacağına inandırmıştı kendisini.
“Getirin çilingirbaşını açsın
kasaları, dolapları” dedi.
“O şimdi burada yok”
dediler.
“Kim, ismi ne?”
“Daniel Le Blanc.”
“Siz açın o zaman” dedi
“Efendim, biz açamayız,
kurallar…”
Askere döndü: “Bindir şu
herifi Almanya’ya giden trene!”
Bu söz üzerine kilitler
açıldı.
“Kırk kat kilit altında da
olsa bulacağın o lanet taşı” dedi Rummel.
Pek çok değerli taş getirildi önüne. Sea of Flames yoktu aralarında.
Gidecek gibi yaptı, sonra
döndü, “Mahzen falan var mı burada? İnin bodrum katını kontrol edin” dedi
askerlere.
“Bir dolap var aşağıda, ıvır
zıvır koymuşlar” dedi asker. Hemen indi, yürüyüşü zor olmasına rağmen.
Hastalığından ötürü eklem yerleri şiş, adım atması zordu. Dolabın içinde ne
varsa inceledi, Sonunda bir vazonun içinde buldu taşı.
Yukarı çıktı aydınlık bir
yerde büyütecini çıkartıp inceledi bir müddet. “Ulan beni kandırabileceğinizi
mi sandınız? Sahte bu! Kendini akıllı sanan süslü Fransızlar! Nerede taş?
Söyleyecek misiniz? Yoksa sorgulama ekibi çağırayım mı?”
O zaman itiraf ettiler.
Taştan üç tane imitasyon yapılmış, biri müzeye konmuş, diğerleri hakiki taşla
birlikte müze görevlileri tarafından değişik yerlere gönderilmişti. Hakiki taş
nerede bilinmiyordu.
Daniel Le Blanc’tan
başlayalım dedi Rummel.
Marie’nin babasıyla birlikte
Paris’te senelerce yaşadığı eve gittiler. Kapıyı zorlayıp, tekmeleyip açtılar.
Evi aradılar, talan ettiler. Elması bulamadılar.
“Daniel denen adam derhal
Paris’e geri çağrılacak” dedi Rummel.
Ama Daniel’i Paris’te
beklemeye niyeti yoktu. Kendisi St. Malo’ya doğru hareket etti.
Elması nerede sakladılarsa
gidip bulacaktı.
Elif Mat
Haziran 2021
2 .yazıyı merakla bekliyoruz.
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
SilArkası yarın:))
Sil