Cennet Kanto 2
Bunları duymak için beni takip edenler!
Benimle buraya kadar geldiniz, küçük kayıklarınızla;
Benim yelken açan, şarkı söyleyerek ilerleyen büyük gemimi
Takip ettiniz ama artık geri dönün,
Kendi sahilinize doğru yol alın!
Derin sulara açılmak için söz vermeyin,
Beni gözden kaybederseniz, herşeyi kaybedebilirsiniz.
Bu yolculuk daha evvel gidilmemiş; keşfedilmemiş diyarlaradır,
Minerva yelkenlerimi şişirir; Apollo dümeni tutar.
Dokuz ilham perisi gökyüzündeki
Büyük Ayı ve Küçük Ayı takım yıldızlarını gösterir
Aranızdan birkaçı meleklerin ekmeğini paylaşmak isteyenler;
(Gaybı bilmek isteyenler) Onlar gelebilir.
Onlar dünyadaki bilimi öğrenmiştir; fazlasını isterler.
İşte onlar, derin sulara benim peşimden yelken açabilir.
Açtığım yoldan bilinmeze ilerleyebilirler.
Colchis' e giden kahramanlar, Jason' u
köylü kılığında görünce sizin kadar şaşırmamıştır.
Insan ruhu yaratıldığı andan itibaren içinde Yaradan'a varma arzusu başlar.
Beatrice yukarı, ben Beatrice‘ e bakıyordum;
Şimşek çakması kadar kısa bir sürede ilerliyorduk;
O anda harika bir şey bütün dikkatimi aldı;
Benim aklımdan geçenleri her zaman okuyabilen Beatrice,
"Bizi buraya yükselten Allah‘a şükret "dedi.
Bir mücevher gibi parıldayan bir ışık hüzmesi bizi içine aldı
Su ışığı nasıl içine alır kendisini değiştirmeden yansıtırsa,
biz de artık gökyüzünün incisiyle bütünleşmiştik
Artık bir olmuştuk.
(Ay içine alıyor Dante ve Beatrice'i)
Yaradan' a nasıl varabilirdik?
Bunu öğrenme arzusu içimi güneş gibi yakıyordu.
Iman ettiğimiz ama akıl erdiremediğimiz şeyleri burada görecektik.
"Ölümlü dünyadan buralara bizi yüceltene şükürler olsun" dedim;
Ama önce söyle bana bu gölgeler ne?"
"Ay'daki bu gölgeler için Kabil‘ le ilgili masallar uyduruyorlar dünyada?"
Güldü:
"Bazan kanıt karşısında bile akıl işlemez;
Esas sen ne düşünüyorsun onu söyle!" dedi
"Yoğunlukları farklı" dedim
"O zaman dinle" dedi.
"Göğün sekizinci katında ışık yayılır, aynı anda pek çok lambadan.
Çeşitli yerlerden ışıkları görülür;
senin düşündüğün gibi "yoğunluktan" olsaydı
maddenin bazı kısımları transparan olurdu; ışığı geçirirdi.
Ama öyle değil!
İncelikten olsaydı bir kısmından ışık geçerdi bir kısmından
Daha kalın olan kısmında ise geçemeyeceği için ayna gibi yansırdı.
Üç ayna al eline; iki tanesini kendinden eşit uzaklıkta iki noktaya yerleştir;
Üçüncüsünü ortaya koy ama biraz daha geriye.
Sonra dön de bak;
Birisi senin arkandan mum yaksın.
Işığın yansımalarına bak!
Uzaktaki imaj daha küçük görünür ama ışığın pırıltısı hepsinde aynıdır.
Güneşin karı eritmesi gibi ben de senin şüphelerine ışık tutarak eriteceğim.
Gökcisimleri kat kattır yükseldikçe yükselir;
Her biri kudretini yukardan alır; aşağıdakine dağıtır
Ben de sana öğreteceğim "Yukarı” dan aldığım bilgiyi.
Çekicin sanatı demircinin elindendir.
Her kuvvet Yaratan'dan gelir
Gökler ışıklandırılmıştır.
İlahi nur bütün evrene yayılır ama kaynağı "Bir" dir
Sana hayat veren kudret bütün kâinatı da harekete geçiren yegâne kudrettir.
Ruhta işte böyle ışıldar.
Daha az veya daha çok madde olmasından değil
Işığın kaynağındandır nasıl göründüğü
Gölgeli mi, yoksa parlak mı olduğu..."
YORUM
Bu kantonun açılışında Dante okuyucuyu dikkatli olması konusunda uyarır. Bundan sonra metafizik konulara girilecektir okuyucu kendisini hazır hissetmiyorsa bu yolculuğu bırakmalıdır. “Engin denizlerde beni takip edin şayet beni gözden kaçırırsanız küçük kayığınızla yolda kalırsınız” der.
Komedya ’nın tamamında yön bulmak endişesi vardır. Karada bu bir derece daha kolay, mevcut yol varsa onu bulursunuz, o yolu takip ederek hedefe varırsınız. Deniz öyle değildir. Eskiden günümüzdeki teknik imkanlar olmadığı dönemlerde açık denizlere açılmak varılmak istenen limanı bulmak kolay değildi. Yolculuklar tehlikeli ve ne zaman nasıl varılacağı belli değildi.
Burada bu duyguyu hissediyoruz ve yine Ulyses örneğini hatırlıyoruz.
Esasında göğe yükselmekteler, bir sonraki durakları ay olacak ama o bilinmeze gitme halini denize açılmak örneğiyle anlatıyor. Bir kez daha uçmak ve yüzmek fiilleri birbirine karışıyor.
Ay’a vardıklarında Dante ’de ayla bütünleştikleri duygusu oluşuyor bunu ışığın suya değdiği anda o güneş ışınlarının suya girmesi ve suyla bütünleşmesine benzetiyor. Dünyadayken, içinde yaşadığımız gezegenle tek vücut gibi olmamız mümkün değilken Ay’da böyle bir duygu yaşıyor. Bunu Yaratan’la bir olmaya bağlıyor.
Ortaçağ’da ay yüzündeki gölgelerin niye olduğunu merak etmişler çeşitli açıklamalar yapmışlar. Bu kantoda o fikirlere yer veriliyor ve bir de efsaneden bahsediliyor. Hristiyanlık inancına göre Kabil kardeşi Habil’i öldürdüğünde, yer yüzünün ilk cinayeti işlenmiş oluyor ve bu sebeple Kabil’in kanı herkese helal oluyor. Yani kısas ilkesi gereğince o da öldürülebilir. Bu sebeple Kabil, Tanrı’nın merhamet etmesiyle ölmekten kurtuluyor ve Ay’a sürülüyor. Yeryüzünden görülen gölgeli kısımların Kabil’in ayak izi olduğuna inanılmış.
Beatrice yoğunluk farkı, yani aynı maddenin bazı yerde az, bazı yerde çok olması açıklamasının yanlış olduğunu maddelerin farklı olduğu bu yüzden görünümün açıklı koyulu olduğunu anlatıyor.
Yoğunluk farkı Dante’nin Şölen adlı kitabında yaptığı açıklamaydı. Şimdi bundan vazgeçmiş oluyor bu kantod
a. Thomas
Aquinas gibi yaratılıştaki farklılık üzerinde duruyor Beatrice ’in ağzından
yapılan açıklamalarda.
Günümüzde bu
gölgelerin ay yüzeyine çarpan göktaşlarının açtığı çukurlar dolayısıyla olduğu
biliniyor. Bu da son açıklamaya bir yönüyle yakındır çünkü göktaşındaki
kimyasal yapı Ay’dakinden farklı olabilir, ve farklı gözükebilir renk olarak.
Dünya’ya da göktaşı
düşüyor ve genellikle o çukurlara su doluyor ve göl oluyor.
Bu meseleyi ele
almasının sebebi herhalde yaratılıştaki çokluk esasına farklılık esasına
dikkati çekmek olsa gerek.
Jason ve Altın Post Efsanesi:
Yunan
mitolojisine göre koyun postu "hükümranlığın" simgesi.
Kralın isteğiyle Jason, Colchis yani Gürcistan' da bulunan kanatlı, altın renkli
postu olan özel bir koçu bulmak ve postunu Yunanistan' a getirmek için çeşitli
kahramanlıklar yapıyor. Sonunda Argonotların
(kahraman denizciler )yardımıyla bu görevi başarıyor.
Bu hikaye Homer zamanından beri çeşitli şekillerde
anlatılmış
Manası üzerine çeşitli yorumlar yapılmış;
bazıları 'doğudan batıya koyun sürüleri getirilmesi, hayvancılığın başlaması';
bazıları 'ışığın doğudan yükselmesi'; bazıları da 'koyun postunun ırmakta
tahtaların üzerine serilerek altın ve başka madenlerin süzülmesinde
kullanılmasını' sembolik olarak bu efsaneye bağlıyor.
Gürcistan Kralı, "Ejderhalarla savaşırsan,
ağzından ateş çıkan boğaları yola getirir, boyunduruk takarak, tarlaları
sürersen sana postu veririm" diye şartlar koşuyor; bu kahramanlıklara
şahit olan denizciler, Jason'ı tarlada boğayla ekin sürerken
görünce hayretle bakıyorlar. Dante bu sahneye atıfta bulunuyor.
kantoda. Thomas
Aquinas gibi yaratılıştaki farklılık üzerinde duruyor Beatrice ’in ağzından
yapılan açıklamalarda.
Günümüzde bu
gölgelerin ay yüzeyine çarpan göktaşlarının açtığı çukurlar dolayısıyla olduğu
biliniyor. Bu da son açıklamaya bir yönüyle yakındır çünkü göktaşındaki
kimyasal yapı Ay’dakinden farklı olabilir, ve farklı gözükebilir renk olarak.
Dünya’ya da göktaşı
düşüyor ve genellikle o çukurlara su doluyor ve göl oluyor.
Bu meseleyi ele
almasının sebebi herhalde yaratılıştaki çokluk esasına farklılık esasına
dikkati çekmek olsa gerek.
Jason ve Altın Post Efsanesi:
Yunan
mitolojisine göre koyun postu "hükümranlığın" simgesi.
Kralın isteğiyle Jason, Colchis yani Gürcistan' da bulunan kanatlı, altın renkli
postu olan özel bir koçu bulmak ve postunu Yunanistan' a getirmek için çeşitli
kahramanlıklar yapıyor. Sonunda Argonotların
(kahraman denizciler )yardımıyla bu görevi başarıyor.
Bu hikaye Homer zamanından beri çeşitli şekillerde
anlatılmış
Manası üzerine çeşitli yorumlar yapılmış;
bazıları 'doğudan batıya koyun sürüleri getirilmesi, hayvancılığın başlaması';
bazıları 'ışığın doğudan yükselmesi'; bazıları da 'koyun postunun ırmakta
tahtaların üzerine serilerek altın ve başka madenlerin süzülmesinde
kullanılmasını' sembolik olarak bu efsaneye bağlıyor.
Gürcistan Kralı, "Ejderhalarla savaşırsan,
ağzından ateş çıkan boğaları yola getirir, boyunduruk takarak, tarlaları
sürersen sana postu veririm" diye şartlar koşuyor; bu kahramanlıklara
şahit olan denizciler, Jason'ı tarlada boğayla ekin sürerken
görünce hayretle bakıyorlar. Dante bu sahneye atıfta bulunuyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder