10 Aralık 2020 Perşembe

İki Şüphe

 Cennet 4



Eşit uzaklıktaki iki yiyecek arasında hangisini seçeceğini bilemeyen

Bir adam eğer iradesi serbest bırakılırsa nasıl aç kalırsa,

İki kurt arasında kalıp da nereye kaçağını bilemeyen bir kuzu,

Ya da yakalamak istediği iki geyik arasında kalan av köpeği gibi

Benim zihnimde de iki düşünce eşit ağırlıktaydı.

Zorunluluktan ötürü sessiz kalmıştım.

 

Konuşmadım amam merakım yüzümden okunuyordu.

Öyle ki, konuşsam meramımı bu kadar açık anlatamazdım.

Beatrice anlamıştı, İki şüphenin seni nasıl huzursuz ettiğini görüyorum,

“Eğer iyi niyetim varsa niye başkalarının zorbalığıyla benim değerim azalıyor?” Diyorsun

Bir de Plato’nun öğrettiği gibi ruhların geldikleri gezegenlere dönmesi konusunu merak ediyorsun.

İki sorunun cevabını öğrenmeye de eşit derecede meraklısın.

 

Önce daha tehlikeli olandan başlayalım

Ne Seraphine, ne Hz Musa, ne Samuel, ne Yahya, ne de Hz Meryem

 bu ruhlardan başka bir Cennet’tedir.

Bütün ruhlar bir arada Emphyrean’ dadır.

Hepsinin güzel bir hayatı vardır

Bazısı Ebedi Nefesi daha çok hisseder.

Bu ruhlar kendilerini sana burada gösterdiler ama

Gerçek evleri burası değil,

Sadece Emphyrean’ daki yerlerinin en alt derecede olduğunu göstermek için böyle yaptılar.

Bu gibi işaretler senin aklına uygundur çünkü duyularınla algılarsın sonra bu öğrendiklerin aklına uygun hale gelir.

İncil’de de insanların anlayabilmesi için Tanrı’nın eli ayağı var denir.

Ama söylenmek istenen o değildir.

Kilise resimlerinde meleklerin yüzü tasvir edilir.

Timaeus’un ruhlarla ilgili söyledikleri senin burada gördüğün değildir.

O ruhun hangi yıldızdan gelmişse o yıldıza döneceğini söylemiştir.

Belki de başka bir şey söylemek istedi.

 

Eğer bu gökcisimlerine bazı onurlar veya suçlamalar yöneltmek istediyse,

Etkileriyle ilgili olarak,

 Belki oku gerçeğe ulaşmıştır.

 

Bu prensip yanlış anlaşılmış bu yüzden insanlar, gezegenlere

 Jupiter, Mercury ve Mars gibi adlar vermişlerdir.

Diğer şüphen bunun kadar tehlikeli değil.

 

Ölümlülere buradaki Adalet anlayışı adaletsiz gelebilir.

İman’la alakalıdır,

İrade direnç gösterirse bükülemez.

Zorlama karşısında olsa bile.

Bu kişiler zorlama karşısında direnip yine manastırlarına kaçabilirlerdi.

Şehitler gibi inançları uğruna zora karşı direnip ölümü göze alabilirlerdi.

Ama iradenin böyle bir bütünlük göstermesi çok nadirdir.

 

Böylece şüphen giderildi ama görüşünü bulandıran bir başka mâni daha var.

Ruhlar Gerçeğe yakın oldukları için burada yalan söylemezler dedim.

Belki Piccarda ’nın sözleri benimkilerle çelişiyor gibi görünebilir sana.

Evvelce kötülükten kaçmak için insanlar istemeseler de yapmamaları gereken şeyleri yaptılar.

Alcmaen babasının arzusunu yerine getirmek için annesini öldürdü.

Babasına iyi bir evlat olmak için zalimce davrandı.

 

Beraberce işledikleri bu suçun bir mazereti olamaz.

Affedilemez.

Mutlak irade kötülükte toplanmaz.

Şarta bağlı irade, daha fazla kötülüğe

mâni olmak için bükülebilir.

Piccarda mutlak iradeden bahsediyordu,

ben göreceli olarak anlatıyorum.

İkimizde doğru söylüyoruz.”

 

Doğruluk ırmağı böyle akıyordu. O’na dedim ki;

“İlk Aşk’ın sevdalısı, konuşman içimi ısıttı.

Ben sana yeterince teşekkür edemem,

Mükafatın Tanrı’dan olsun.

 

Aklımız hiç yanılmayan İlahi Gerçek’le aydınlanmadıkça bilemez.

Aklımız o Hakikate ulaşınca huzur bulur.

Aksi takdirde bütün arzularımız boştur.

Bizim merakımız aslında hakikat ağacının kökünden bir sürgün vermesi gibidir.

Bu tabii merak bizi yükseklere çıkarır.

 

Bunu anladıktan sonra bir sorum daha var sana hanımefendi.

Acaba sözümüzü tutamazsak başka bir şekilde hatamızı telafi edebilir miyiz?

Başka iyi işlerle.”

Beatrice bana aşk dolu gözlerle baktı.

O kadar ilahiydi ki gözleri

Bakamaz oldum.

Gözlerimi yere indirdim.



 

 

YORUM

Bu kantoda Dante aklını kurcalayan iki şüphesini Beatrice’e soruyor.

Şüphelerden biri, “ Bir iyilik yapma konusunda iradem varsa ve devam ediyorsa başkalarının zorlamasıyla söz verdiğim şeyi yerine getiremediysem niye benim değerim azalmış olsun?” diyor yani bir önceki bölümde gördüğümüz Piccarda ve İmparatoriçe Constance’ın neden Cennet’in daha alt kademesi olarak görülen Ay’da yer aldığını soruyor.

İkinci mesele de Platon’un söylediği gibi yıldızların ruhlar üzerinde bir etkisi var mıdır sorunu. Antik Yunan medeniyeti filozoflarından Platon (Eflatun) ruhların bir yıldızdan geldiğini dünyadayken de bu yıldızın etkisini taşıdıklarını öldükten sonra da yine o yıldıza döneceklerini düşünüyormuş. Dante’nin yaşadığı dönemde Platon’un eseri Timaeus biliniyordu. Bu fikirlere o kitap vasıtasıyla ulaşmışlar.

Cennet’in yapısı daha önce söylediğimiz gibi MS 100-170 tarihleri arasında yaşamış olan Ptolomy’nin dokuz halkasına göre belirlenmiş ve ilk durak Ay.

Bu durumda Ay’dan gelen ruhlar tutarsız olabilir, Venüs’ten gelen ruhlar şehvet nedeniyle bazı günahlar işleyebilir, Mars’tan gelenler savaşçı olabilirler.

Beatrice’e göre bu ikinci mesele daha mühim. Çünkü yıldızların bizim seçimimize bir etkisi var dersek, o zaman serbest iradenin yeterince serbest olmadığı ortaya çıkıyor. Eğer biz bu günahı yıldızlar sebebiyle işlemişsek niye Cehennem’e gidiyoruz. Veya yıldızların etkisiyle iyi bir şey yapmışsak niye Cennet’e gidiyoruz? Kilise bu gibi yorumlara şiddetle karşı ve yıldızlar ya da burçlardan yola çıkarak yapılan yorumları dinden sapma olarak görüp Ortaçağ’da bu düşüncede olanları yakmış.

Sadece aforoz etmiyorlar kazığa bağlayıp yakıyorlar.

Bu durumda Dante’nin eski Yunan filozoflarından bahsetmesi de tehlikeli oluyor. Çünkü zaten Roma İmparatorluğunda Hristiyanlığın yerleşmesi dört yüz seneyi bulmuş, sonrasında da bu da eski pagan inançlara pagan düşüncesine karşı mücadele vermişler.

Dante insanın doğru yolu bulması için hem akla felsefeye hem de dine vahiy yoluyla gelen bilgilere ihtiyaç duyduğunu savunuyor.

Ama felsefeyi savunmak veya Yunan felsefesinden örnek vermek zaman zaman tehlikeli hale geldiği için burada vahyi temsil eden Beatrice’in ağzından konulara açıklama getirmeye çalışıyor.

Beatrice Pluton’un fikirlerinin mecazi anlatım olduğunu, yıldızların bizim seçimlerimize etki edemeyeceğini söylüyor.

Burada ruhların Ay’da gösterilmesinin Dante’ye konuyu anlatmak için bir yol olduğunu gerçekte bütün ruhların hep beraber olarak Empyrean’da bulunduğunu anlatıyor.

Bu mecazi anlatım İncil’de de mevcut mesela Tanrı’nın eli var denirse bu gerçekten Tanrı’nın eli olduğu anlamına gelmez diyor.

Kiliselerde meleklerin resimlerinin olması da temsilidir. Meleklerin nasıl göründüğünü insanlar bilmez.

Temsili anlatımı uzun uzun anlatmakla herhalde Dante kendisini şiiri dolayısıyla meydana gelebilecek yanlış anlamalardan ve suçlamalardan peşinen korumak için yapıyor. Çünkü kolaylıkla heresy yani dinde kilisenin öğretilerinden farklı düşünmekle suçlanabilir. Heresy terimi eski Yunan’da farklı düşünmeyi temsil ederken Hristiyan devrinde bir suç gibi olmuş, sonu kafirlikle suçlanmaya aforoz edilmeye kadar gidebilen bir durum.

Piccarda ve Constace ‘ın durumuyla ilgili olarak Beatrice mutlak irade ve şarta bağlı irade ayrımı yapıyor. Dante’nin ilk sorusuna cevap vermek için Hristiyanlık şehitlerinden örnek gösteriyor. Onların iradesi mutlaktı zorlama karşısında bükülmedi bu yüzden Cennet’teki yerleri daha üstün diyor.

Bu tip tartışmaları Cennet bölümünde sık sık göreceğiz çünkü Cennet aynı zamanda Serbest Sanatlar(7 Liberal Arts) diye bilinen geçmişte eğitimin temelini oluşturan Gramer (Genel anlamda edebiyat) Mantık, Retorik, Müzik, Geometri, Astronomi, Aritmetik  ile de ilgili. Bu yüzden mantık tartışmalarını da göreceğiz.

resim: Dali


Beatrice' in bir öğretmen gibi Dante' ye bir şeyler öğretmesi, lirik şiirin hiç konuşmayan uzaktan aşık olunan kadınına karşı konuşan hem de otoriter tarzda konuşan bir kadın figürünün Komedya' da yer alması dikkati çekiyor. Dali de bu özelliği vermiş.


Empyrian: Eski Yunan medeniyetinde Cennet‘ in en üst katı ateşten oluşuyor Dante de bu manada kullanmış burada Cennet in en üst katı Allah‘ın bulunduğu varsayılan yer

Allah bize göre, la- mekan dır Zaman ve mekan kavramının dışındadır Ama aynı zamanda her yerdedir


 

 

 

 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder