13 Aralık 2020 Pazar

Kumaş, ortam tasviri, yemek

Haftalık Yazı Denemelerimiz

 

Kumaş

 


Bugünkü konumuz Kumaş. Bu söz duyunca önce aklıma Işın’la yaptığımız Eminönü gezilerimiz orada gördüğümüz renkli kumaşlar ve İtalyan dükkanına gidişimiz geldi. Kendimize güzel bluzlar almıştık.

Dantelli kumaşları severim. Beyaz ve gri bir bluzum vardı. Yaka kısmı el işi beyaz, diğer tarafı gri düz örgü. Uzaklardan gelmişti…

 

Unutmadım unutamam

Kara sevdam, merak etme.

 Yaşamaksa yaşadım lakin

 Canımın çoğu kaldı sende

Pişman mıyım? Hayır asla…

 




En çok kırmızıyı severim. Şimdi de yılbaşı mevsimi, kışı şenlendiren güzel bir renktir.

Kareli kumaşları da severim kırmızılı grili bir ceketim vardı, babamın Milano’dan getirdiği.

Şu anda aklıma gelenler, hep eskiye Ankara günlerine dair.

Belki de o zamanlar daha özenli giyiniyorduk. Hoş anılar kalmış hatıramda.

 

Kumaşla ilgili bir diğer imge de Floransa kırmızısı. Oranın çok özenle yapılan el dokuması kumaşları. Hala sanırım dünyanın en pahalı kumaşları arasında.

Doğudan ipek böceklerinin İtalya’ya getirilmesiyle yün endüstrisinin yanında ipekli kumaş endüstrisi de başlamış.

Ham ipeği sabunla yıkayıp meydanlarda kurutmuşlar. 1100 yılından beri ipekçilik yapıldığı sanılıyor İtalya’da. Acaba Bursa’da ne zaman başladı?

Sonra meşe ağacında bulunan bir böcekten elde ettikleri kırmızı rengi kullanmaya başlamışlar.  Floransa kırmızısı meşhur olmuş. Antika tezgahlarda ipek halen dokunmakta Floransa’da.

 




 



Ortam tasviri, yemek hazırlayan adam vs.

 

Yemek Hazırlığı

 


Ortam tasviri nasıl yapsak acaba? Mesela açık mutfak olabilir geniş aydınlık, yılbaşı yemeği hazırlanıyor olabilir.

Hindi konmuş fırına yanında bir çorba yapılıyor. Arada fırının kapağı açılıyor pişmiş mi diye bakılıyor. O güzel ışıl ışıl parlayan sudan alınıp çorba tenceresine ilave ediliyor.

Bu arada kırmızı şarap açılmıştır. Adam kadına vereceği hediyeyi düşünmektedir.

Paketin içerisinden illaki kırmızı bir iç çamaşırı çıkacaktır, kadın bunu zaten tahmin etmektedir.

Bu beraber geçirilen ilk yılbaşı değildir ama heyecan gene aynı heyecandır.

Sevda acaba ben bu adama ne zaman âşık oldum diye düşünür. Tam olarak biliyor aslında. Sahilde koşarken gördüğünde sevmeye başlamıştı bile. Sonra bir gün tesadüfen yine karşılaştılar. Her ikisi de sahile sıklıkla gelirlerdi ama her zaman karşılaşmazlardı.

Sevda yine ilk aşkını düşünüyordu karşılaştıklarında. Adam kalkıp yanına geldi, zaten deminden beri bakmaktaydı O’na.

Tanımadığı adama neredeyse bir şeyler söyleyecekti, havadan sudan öylesine konuşmaya başlayacaktı. O sırada Cemal “Biliyor musunuz geçen gün burada yunuslar yüzüyordu” dedi.  “Aaa, öyle mi?” derken konuşmaya başlamışlardı bile. Hiç gereksiz kadına bakıp yaşını söyledi nedense.

Aynı yaştaydılar.

Sonra “Daha burada mısınız?” diye sordu.

 Bilmem kalkarım herhalde” dedi Sevda.

Rica etsem beni yarım saat kadar bekler misiniz burada? Kızımı okuldan alacağım, hemen geliriz” dedi adam.

Sevda şaşırmıştı “Nasıl yani, tanımadığım adamı niye burada bekleyeceğim?” diye düşündü.

Adam “Lütfen” dedi “Sohbet ederiz diye düşünüyorum ama gidip kızımı okuldan almam gerek, okul buraya çok yakın, hemen geliriz” dedi.

Çaresiz “Peki” diyecek oldu kadın. “Ama bilemiyorum belki giderim” diye de ekledi.

Sonra oturup, gelen geçeni seyretmeye başladı, inanamıyordu. Ne tesadüf!



 


 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder