Ajaks isimli İki tane komutan vardı. Agamemnon onların
yanına gitti. Mızrakları, kılıçları, kalkanları hazırdı. Onların durumunu
fırtına öncesi toplanan kara bulutlara benzetti. Birazdan kıyamet kopacaktı. “Size
hiçbir şey söylememe neden yok, hazırlıklarınız tamam. Benim askerlerim aslan yürekli,
birlikte Priam’ın sarayını başına yıkacağız” dedi, sevinerek.
Döndü gitmek üzereyken, Nestor’a rastladı, yaşlı adam gençlere
savaş taktikleri veriyordu. Çok güzel konuşuyordu “Lüzümsuz kahramanlıklar
yapmayın, canınızı tehlikeye atmayın ama bir santim de yer kaybetmeyin.”
Agamemnon sevindi “Eski kurt seni, dizlerinde yüreğin kadar
sağlam olsa ama yaşlandın. Senin tecrüben genç dinç bedenlerde olsa ne güzel
olurdu” dedi.
Nestor “Tanrılar bütün nimetleri aynı anda vermezler. O
zaman gençtik çok savaşlar yaptık. Olsun şimdi de savaşı uzaktan idare
edebilirim. Bizim gibi yaşlıların da yapacağı işler var.” dedi.
Agamemnon oradan ayrılıp Odyseus’ un yanına gitti. Onlar
daha hazırlık emrini almamıştı kamplarında bir hareket yoktu. (Agamemnon’un
kafası arada bir bozuk sinyal veriyor, stresten herhalde) Odyseus’u sakin
görünce birden sinirlendi. Daha evvel Aşil’i darıltmıştı kız meselesi yüzünden,
şimdi de Odyseus’ a hakaret etti. “Niye oturuyorsunuz herkes savaşacak siz
geride mi kalacaksınız. Sonra ganimet paylaşmayı biliyorsunuz, etleri,
şarapları götürüyorsunuz” dedi.
Odyseus da ona “Ne biçim konuşmalar bunlar? Bugüne kadar
savaşmadık mı? Muharebe başlasın Telemachus’un babasının neler yapacağını
görürsün. (Telmachus Odyseus’un memleketi İthaka’da bıraktığı oğluydu)
Agamemnon yanlış yaptığını anladı. “Sen Kral Laertes’in
oğlusun, büyük taktisyen Odyseus. Seni zorlamama, sana emir vermeme gerek yok.
Sen beni seversin. Birbirimizi anlıyoruz biz. Tanrılar dostluğumuzu bozmasın”
dedi.
Sonra Tydeus’un oğlu Diomedes’in yanına gitti. Oğluna
babasının yaptığı kahramanlıkları anlatmaya başladı. Thebes’e karşı 7 kral’ın
verdiği savaşta, o 7 kraldan biriydi Tydeus. Babayı methetti etti sonra dönüp
Diomedes’e sen babanın yarısı bile olamazsın. Savaştan anlamazsın. Ancak çenen
işler” dedi.
Halbuki Diomedes çok çevik deli fişek gibi biriydi. Bu
laflara şaşırdı.
Capaneus’un oğlu, “Yalan söyleme. Biz babalarımızdan çok
daha iyi savaşçılarız. Onlar gururlarına yenildiler, aptalca davrandılar” dedi.
Capaneus kibirli davranıp, “Thebes’in duvarlarını Zeus bile aşamaz ben aşarım”
demiş.
Diomedes sert bir bakışla onu susturdu. “Otur yerine, kapa
çeneni. Agamemnon’ u suçlamıyorum ben. O askeri yüreklendirmek için böyle
konuşuyor. Başarılı olmazsak askerimiz ölürse üzülür. Git bakalım göster
kendini, öfkeni savaş alanına akıt” dedi.
Agamemnon burada yine ters psikoloji taktiği uyguladı. “Siz
babalarınız kadar kahraman olamazsınız” diyerek gençleri sinirlendirmeye
çalıştı.
Taktiği işe yaradı Capaneus’un oğlu öfkeyle fırladı. Bronz
zırhı, silahları çakur çukur sesler çıkardı. Denizin kabarması, sahile sert
dalgalar halinde vurması gibi bütün askerler büyük bir enerjiyle dalgalandılar.
Heyecan yükseldi.
İlk heyecandan sonra, artık disiplin sağlanmış, asker
sessizce ilerlemeye başlamıştı…
Not: Baba- oğul-torun karşılaştırmaları, nesilleri mukayese
etme, “memleketimizin eski zamanları mı daha iyi şimdiki zamanlar mı daha iyi? Eski
insanlar mı daha iyi daha ahlaklı daha kuvvetliydi yoksa şimdikiler mi?” gibi
sorular edebiyatın temel sorularındandır. Çünkü edebiyat aslında “Biz kimiz? Eskiden
kimdik, şimdi kim olduk, gelecekte kim olacağız” sorularına cevap aramaktadır.
Burada bol bol baba – oğul vurgusu yapıldı. Agamemnon ve Menelaus
Kral Atrius’un oğulları, eser boyunca onlara da zaman zaman babalarının ismiyle
hitap ediliyor.
Bir notta Dante’yi takip eden arkadaşlar için Capaneus’u
kibir günahından İnferno’da görmüştük.
Fazla kendini beğenme, Tanrı'ya karşı haddi aşma gibi özellikleri vardı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder